Avrupa ekonomisinin ilk yarı karnesi zayıf
Siyasi belirsizlikler, bankacılık sektöründeki çalkantı, zayıf büyüme hızı ve çok düşük enflasyon oranı gibi göstergelerle Avrupa ekonomisi, yılın ilk yarısında kötü bir performans gösterdi.
Avrupa ekonomisi, yılın ilk yarısında, siyasi belirsizlikler ve zayıf makroekonomik göstergelerle düşük bir performans gösterdi.
Ayrıca, ABD’li yatırım bankası Lehman Brothers'ın 2008 yılında iflasını açıklamasıyla başlayan ve tüm dünyayı etkileyen küresel ekonomik krizin üzerinden 8 yıl geçmesine karşın Avrupa ülkelerindeki yüksek genç işsizlik de (25 yaş altı) hala çözüm bekleyen en önemli sorunların başında geliyor.
Avrupa İstatistik Ofisinin (Eurostat) son açıkladığı öncü tahminlere göre, 19 üyeli Euro Bölgesi'nde mevsimsellikten arındırılmış Gayrisafi Yurt içi Hasıla (GSYH) bu yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,3 arttı.
Ancak Euro Bölgesi'nin öncü büyüme verisi, daha önce açıklanan ilk tahmin verisini karşılasa da birinci çeyrekteki yüzde 0,6’lık büyümeye oranla daha düşük gerçekleşti. Bu durum, bölgede büyümenin yavaşladığına ilişkin endişelere yol açtı.
'İnatçı enflasyon'la mücadele sürüyor Bu arada, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi'nin "inatçı enflasyonla" mücadelesi sürüyor. Bankanın aldığı radikal tedbirlere karşın Euro Bölgesi'nde bir türlü toparlanamayan çok düşük enflasyon sorun olmaya devam ediyor.
Son verilere göre, Euro Bölgesi'nde yıllık enflasyon haziran ayında yüzde 0,1 iken, temmuz ayında yüzde 0,2 oldu.
Uzun süreli çok düşük enflasyonla mücadele eden ECB, Euro Bölgesi'nde fiyat istikrarını sağlamak için yüzde 2'ye yakın seviyede enflasyon hedefliyor. Ancak enflasyon oranı, bankanın aldığı cesur tedbirlere karşın hala hedeflenen seviyenin oldukça altında seyrediyor.
Bankacılık sektöründe kayıp ciddi Geçen yılın başlarında Avrupa'da yatırımcılar açısından ekonomik büyüme ve enflasyonun hedeflenen seviyeye geleceği gibi beklentiler nedeniyle en güvenilir yatırım araçlarından biri olarak kabul edilen Avrupa bankacılık sektöründe ise sular durulmadı. Avrupa bankacılık sektörü, küresel ekonominin zayıflaması, Brexit kararı ve Avrupa Bankacılık Otoritesi’nin (EBA) temmuz ayının sonlarındaki stres testini açıklamasının ardından yaşanan dalgalanma nedeniyle zor günler geçirdi. Bölgenin büyük bankaları ciddi kayıplar yaşadı.
Bankaların kriz durumlarında dayanıklılığını ölçen testin sonuçları, Avrupa bankalarının kriz durumunda yeterli sermaye bulundurabileceğine işaret etse de yatırımcıların, Avrupa bankalarının geleceği ve stres testinin yeterliliği konusundaki kaygılarını ortadan kaldırmadı.
Sonuçların açıklanmasının ardından Almanya'nın en büyük bankası Deutsche Bank, İtalya'nın en büyük bankalarından UniCredit ve İsviçre'nin önemli bankalarından Credit Suisse gibi bankaların hisseleri ciddi oranda etkilendi.
Azalışların ardından önemli bir karar açıklandı. Avrupa'nın iki önemli bankası Deutsche Bank ve Credit Suiesse hisselerinin, Avrupa’daki 50 en değerli hisseden oluşan STOXX Europe 50 endeksinden çıkarılmasına karar verildi. Karar sonrasında da iki banka da ciddi kayıplar yaşamaya devam etti.
Öte yandan, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma (Brexit) kararı sonrasında ortaya çıkan birliğin dağılma riski, terör olayları ve mülteci krizi Avrupa'nın gündemini meşgul ederken, söz konusu etkenler yatırımcı güveninde de olumsuz etkiler yaptı.
Avrupa ekonomisinin yılın ikinci yarısında nasıl bir performans ortaya koyacağı merak konusu olurken, Brexit kararı ve küresel ekonomideki gelişmelerin bölge ekonomisine olası etkilerinin piyasalar ve yatırımcılar tarafından yakından izlenmesi bekleniyor.