Ali Babacan'dan flaş açıklamalar
NTV canlı yayınına konuk olan Ali Babacan, asgari ücretin bin 300 liraya yükseltilmesi vaadinin son dakikada alınan bir karar olduğunu söyledi. Babacan, diğer partilerin aksine, AK Parti'nin vaatlerinin bütçeyi etkileyecek boyutta olmadığını da belirtti.
Eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Ali Babacan'a ilk önce gündemin sıcak maddesi olan Rusya'nın Türk hava sahasını ihlali soruldu.
Suriye krizinin başından bu yana ilkeli bir duruş sergilediklerini ifade eden Babacan, "Rusya bizim için dost ülke, pek çok alanda ortak çıklarlarımız var. Bunun kendileri de farkında. Biz komşularımıza saygılı davrandık. Rusya'dan uluslararası hukuka saygı bekliyoruz" dedi.
"7 HAZİRAN'DA DA VARDI"
AK Parti'nin geçtiğimiz günlerde açıkladığı seçim beyannamesine değinen Babacan, sosyal ve ekonomik vaatlerin neden 7 Haziran öncesi verilmediği eleştirilerine "Yeni açıklanan vaatlerin önemli bir bölümü 7 Haziran'da açıkladığımız beyannamede de vardı. Ancak bunların tanıtılmasını yeteri kadar yapamadık" sözleriyle yanıt verdi.
"ASGARİ ÜCRET KARARI SON DAKİKADA ALINDI"
Babacan, asgari ücretin bin 300 liraya yükseltilmesi vaadinin ise "zor alınan bir karar" olduğunu söyledi.
Rakamın ne olması gerektiği konusunda ince hesaplar yapıldığını belirten Ali Babacan, "Asgari ücret meselesi son dakika karara bağlanmış bir husus. Kendi içimizde çok tartışmalar oldu. Refahtan özellikle dar gelirli kesimin daha çok pay alması Türkiye'de gelir dağılımının düzelmesi ama bir yandan da Türkiye'nin büyümek için rekabet gücünün korunması gerektiğiyle ilgili gerçekler var. Bu ikisi arasında zor bir karar oldu" diye konuştu.
Diğer partilerin açıkladıkları rakamların gerçekten uzak olduğunu belirten Babacan, "Diğer siyasi partilerin bu konudaki inandırıcılığı bizimkisi kadar yüksek değil. Biz rakam söylediğimiz zaman daha inandırıcı oluyor" ifadelerini kullandı. Babacan işin tehlikesine göre, farklı asgari ücret belirlenmesinin de gündemlerinde olduğunu kaydetti.
"VAATLERİMİZ BÜTÇEYİ ETKİLEMEYECEK"
'Seçim vaatlerine kaynak' polemiğine yönelik değerlendirmelerde de bulunan Babacan, AK Parti'nin seçim vaatlerinin bütçeyi etkilemeyecek boyutta olduğunu savundu.
Babacan, "Bizim taahhütlerimiz milli gelirin yüzde 1'i. Bu maliyet gelecek yıl 550 milyar dolar olacak bütçemiz içerisinde oldukça küçük bir rakam. Açıkladığımız vaatler bütçe hedeflerimizi etkilemeyen ve yerinde tutmayı sağlayacak boyutta" değerlendirmesini yaptı.
"REDDETMENİN VEBALİNİ TAŞIYAMAZDIM"
Siyasete devam etmek istemediği bilinen ancak 1 Kasım için yeniden aday olan Babacan, şunları söyledi:
"Ben başvuru yapmadım. Planlarımı ona göre hazırlamıştım. Son gün son saatlerde, sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız cuma namazı kılmışlar ve konuşurlarken Başbakanımız beni aradı ve 'Seni listeye yazdık' dedi. Tekrar vatana hizmet çağrısı gelince reddetmek zor oluyor. Reddetmenin vebali ağır bir vebal ve heralde taşıyamazdım."
Canlı yayında yöneltilen sorular ve Ali Babacan'ın verdiği yanıtlar şöyle:
Eski dışişleri bakanı olarak Suriye meselesiyle başlayalım. Rusya’nın oraya hamlesi, tacizler, hava sahası ihlalleri ne anlama geliyor sizce?
Suriye son derece zor durumda şu anda. Biz ilk günden beri hep önce insan hakları dedik. Yaşama hakkı başta olmak üzere kendi geleceğini kendi belirleme hakkını savunduk. Yıllarca baskı rejimi altında yaşayan halkın özgürleşmesi gerektiğini savunduk. Zaman içinde gördük ki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri dahi bizim kendi bulunduğumuz bölgede savunduğumuz prensipli duruşu gösteremediler. Farklı ülkelerin çıkarlarının çatıştığı bir savaş alanı haline geldi Suriye. Biz Suriye ile ilgili olan bütün ülkelere uluslar arası hukuk çerçevesinde kalın diyoruz her zaman. Evrensel insan hakları ve özgürlük ilkelerine bağlı kalmasını talep ediyoruz.
Türkiye'ye etkisi konusunda Rusya ile bir öngörünüz olabilir mi?
Rusya bizim komşumuz ve dost bir ülke. Pek çok alanda da ortak çıkarlarımız var. Dolayısıyla Suriye veya başka meseleler olsun diyalog kapılarını sürekli açık tutarak ve karşılıklı saygı içinde çözebilmeyi ümit ediyoruz. Biz komşularımıza hep saygılı davrandık. Başka ülkeler onların haklarına girmeye çalıştığında da onlara dur dedik.
Rusya’nın da bu işi konuşalım sonradan sorun çıkmasın dediği gibi bilgiler vardı.
Sayın başbakan bu soruların çoğuna cevap verdi. Bu artık iki dışişleri bakanlığı arasında sürdürülür. Bu olay her gün safha değiştiriyor. Direk sorumlu arkadaşlarımızın bu günlük konuları konuşması lazım.
Seçim kampanyanıza geçersek... AK Parti’nin seçim beyannamesi çok konuşuldu. Sosyoekonomik ve sosyal adaletle ilgili vaatler öne çıktı. Neden 7 Haziran’da değil de 1 Kasım’da?
7 Haziran’da çok kapsamlı bir seçim beyannamesi açıkladık ve aynı zamanda Başbakanımızın 100 maddelik bir 2023 sözleşmesi metni vardı. Beyanname içindeki unsurların tanıtımı ile ilgili yeteri performansı sergileyemedik açıkçası. Yeni açıklanan unsurların aslında 7 Haziran’daki beyannamemizde de olduğunu göreceksiniz. Bazı konularda biraz daha somutlaştırdık. Örneğin emekli maaşları için diyorduk ki imkanlarımız oldukça, Türkiye büyüdükçe biz emeklilerimize gerekli payı yansıtacağız diyorduk. Bunu biraz daha somutlaştırdık. Bütçemizin şartları biraz daha iyileşmiş durumda. Bunun sonucunda da bu refahtan emeklilerimizin daha iyi pay alabileceği bir çerçeveyi somutlaştırıp adını koyup açıklama imkanına kavuştuk. Çiftçilerimizle alakalı kur artışından dolayı gübre fiyatlarında çok ciddi artış oldu. Bunun içinde bütçe fiyatlarımızdan bir miktar fedakarlıkta bulunup gübre üzerinde yüzde 18 KDV’yi indirme, yem üzerindeki KDV’yi indirme gibi adımlar attık. Gençlerimizi ilgilendiren çok önemli projeler açıkladık. İşbaşı eğitim programımız vardı 6 aylık bunu 1 yıl olarak uygulayacağız artık. Bir genç işe ilk defa başladığında işbaşı eğitim programı çerçevesinde çalışırken 1 yıl boyunca maaşını devletten alacak işverene maliyeti sıfır olacak.
İşveren o gencimizi beğenirse artık kendisi istihdam edecek. Bunun gibi 50-60 konu var. 7 Haziran’dan sonra gelecekle ilgili biz güzel şeyler yaptık yapmaya devam edeceğiz demek yetmiyor bazı rakamsal şeyleri de açıklamamız gerekiyordu.
Asgari ücret konusunda sizin farkınız ne? Asgari ücretin 1300 TL’ye çıkarılmasının emek yoğun sektörlerde istihdam sorununa yol açabileceği yönünde yorumlar var.
Asgari ücret meselesi son dakika karara bağlanmış bir husus. Kendi içimizde çok tartışmalar oldu. Refahtan özellikle dar gelirli kesimin daha çok pay alması Türkiye'de gelir dağılımının düzelmesi ama bir yandan da Türkiye'nin büyümek için rekabet gücünün korunması gerektiğiyle ilgili gerçekler var. Bu ikisi arasında zor bir karar oldu. Diğer partileri baktığımızda çok yüksek çok afaki olmayacağını bile bile kafaları karıştırmaya yönelik yüksek rakamlar telaffuz edildi. Güven veren bir şey olsaydı herhalde AK Parti hiçbir şey söylemden yüzde 41 alırken diğer partiler 25-16 gibi oylar almazdı. Diğer siyasi partilerin inandırıcılığı bizimki kadar yüksek değil rakamlar konusunda. Rakamın ne olması gerektiği konusunda ince hesaplar yapıldı. Hangi bölgemizde hangi bölgemiz uygulanan fiili ücretler ne? İstanbul’da 1000 liraya insan çalıştırmanız çok zor. Ama aynı bin liraya başka bölgeler işverenin o parayı vermesi mümkün değil. Söylenen asgari ücret sahada yüzde yüz herke süzerinde etkili oluyor diye bir şey yok. Burada önemli olan kayıt dışılık. Onunla ilgili ayrı bir tedbir gerekebilir 1 Ocak’tan önce. 6 ayda bir güncellendiği için Aralık 2016 geldiğinde 1300 lira olacak. Bir asgari ücret komisyonu var nihayetinde. İşçi ve işveren orada oturup konuşuyorlar. Aslıdan en güzeli işçi ve işverenin oturup karşılıklı olarak bağlaması. Hükümetin duruşu etkili oluyor bu komisyonda. Hükümetin dikte ettiği ya da bakanlar kurulu kararıyla tespit ettiği bir rakam değil.
Bir tedbir öngörüyor musunuz? Çok işçi istihdam eden alanlarda sorun olabilir diye işveren kesiminden bir işaret var mı?
Yatırım teşvik programı çerçevesindeki yatırımlarda işveren priminin büyük bir bölümünü devlet yıllarca üstleniyor zaten. Öte yandan kadınlar ve gençler için açıklamış olduğumuz programlarda işin vergi ve sigorta primi bölümünün kısmen veya bazı durumlarda tamamen devlet karşılıyor. İşverene maliyetini zaten bir kısmını biz üstleniyor. Ama bütün bu programlar tekrar rafine edilebilir. Burada biz her türlü yeni fikre teklife açık oluruz. Seçimler geçsin, hükümet kurulmuş olsun o gün kurulacak hükümet eminim sosyal taraflarla oturur konuşur ve muhtemel mahsurları asgariye indirecek bir çerçeve üzerinde de o gün anlaşılır. Biz asla işvereni mağdur etmek istemeyiz.
İşin riskine göre bir kademelendirme de öngörülüyor mu?
Doğru o da var. Tehlike sınıfına göre ayrı ayrı asgari ücret belirlemekte gündemimizde.
Taşeron işçi meselesi var. Kadroya alınacaklar diye bir algı var.
Orada 700-800 arasında bir rakam söz konusu. Bunlar kamu kuruluşlarının alt işverenler yoluyla yaptırdıkları işler için çalıştırılan işçiler. Alt işverenlik sistemi ile işe alınabilecek ve o statüde çalıştırılabilecek işler var ama bir yandan da asli iş olduğu halde maliyenin, devlet personelin koyduğu personel sayısı sınırı sebebiyle bazı kurumlarımızda da orada izin alamadım bazı taşeron firma üzerinden ihtiyacım olan personeli alayım dediği türdün çalışanlar var. Bunlarla ilgili bir yasal düzenleme zaten yapmıştık bu TBMM’den geçti ve bakanlar kurulu kararıyla detaylarının belirlenmesi gerekiyor. Yeni hükümet kurulduktan sonra bir bakanlar kurulu kararıyla bunun detayları adlandırılacak. Biz mevcut sistemdeki mağduriyetleri önlemek için elimizden gelen her şeyi yaparız.