5 bin yatak kapasiteli otellerde 17 kişi kalıyor
Bölgedeki farklı il ve ilçelerdeki hendekler, çatışmalar Mardin ekonomisini de vurdu. Çözüm süreci döneminde bir yılda yapılan 2.5 milyar dolara yakın ihracat 300 milyon dolara düştü. 5 bin yatak kapasiteli otellerde ise sadece 17 turist kalıyor.
Al Jazeera muhabiri Didem Özel Tümer'in bölgedeki izlenimlerinden bir bölümü şöyle:
Bölgede çatışmaların ilk başladığı yerler arasında Mardin’in Nusaybin ilçesi de vardı. Nusaybin'de "Özyönetim" ilân edildi, sokaklarda barikatlar kuruldu, çatışmalar yaşandı, evler, iş yerleri oturulamaz hale geldi. Nusaybin gibi, Dargeçit ve Derik’te de bir süre sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Ancak Nusaybin bir Cizre, Mardin bir Diyarbakır olmadı.
Mardin Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Gümar Budak’a göre, 7 bin yıllık kenti, dokusu koruyor. Budak, 4 dilin konuşulduğu, Süryani, Arap, Kürt ve Türk’ün bir arada yaşadığı kentin merkezinin geçmişte de ‘olaylarla’ gündeme gelmediğini hatırlattı. “Peki Nusaybin?” sorusuna ise, “Nusaybin’de eski çok kültürlülük artık kalmadı” diye yanıt verdi.
Mazlum – Der eski Başkanı Avukat Bahattin Uncu’nun tespitleri de benzer. O da, Nusaybin’de nüfus yapısının değiştiğini, aynı zamanda ilçenin Suriye sınırında oluşunun olaylar üzerinde etkili olduğunu söyledi:
“Aldığımız haberlere göre orada PYD’nin silahları var. Kanton kurma düşünceleri vardı herhalde. Bu sebeple orada yoğunlaştılar."
Al Jazeera’nın görüştüğü ancak adının verilmesini istemeyen bir meslek örgütünün başkanı ise şunları söyledi:
“Mardin merkezde hendek kazıp, başında bekleyecek genç yok. Olayların çıktığı Nusaybin’deki sosyal, ekonomik ve kültürel ortam farklı. Nusaybin’de insanlar olana bitene istese de ses çıkaramaz. Çünkü sağı destek veriyor, solu destek veriyor. O yüzden Mardin merkezinde insanlar kendilerini daha güvende hissediyorlar. “
Avukat Bahattin Uncu, Mardin merkezinde Arap nüfusun fazlalığının çatışma olmamasında etkili olduğu görüşünde.
Arap nüfus ağırlıktayken HDP nasıl büyükşehir belediyesini alabildi sorusunun cevabı ise, Büyükşehir Yasası ve oy bölünmesinin HDP’ye yaraması.
KIZILTEPE'DEKİ KÜRT AŞİRETLER PKK'YI ENGELLEDİ
Mardin’in 80’li yıllarda adı olaylar, Kepenk kapama eylemleriyle sık sık gündemde olan ilçesi Kızıltepe’de ise bu kez farklı bir tablo dikkat çekiyor. Kızıltepe’de PKK, eskiden olduğu kadar etkili değil. Görüştüğümüz Mardinli kaynaklar, bunun nedenini Kürt aşiretlerinin etkisine bağlıyor.
Al Jazeera’ya bilgi veren bir kaynak şunları anlattı:
"Kızıltepe 1990’larda faili meçhuller, köy boşaltmalar yüzünden büyük göç aldı. İşi bozulan insanlar daha çok Kızıltepe’de toplandılar. Örgüt orada da faaliyetlerde bulunmak istedi fakat teveccüh görmeyince, örgütün etkisi sınırlı kaldı.
Orada eki gücü yüksek aşiretler var. Kapılarına gelen gençlere, ‘gidin büyüklerinizi getirin ondan sonra konuşalım bu işleri’ dediklerini duyduk. Bazı mahallelerde ellerinde taşlarla, sopalarla kovaladılar.
Çünkü 6 – 7 Ekim olaylarında halk bazı şeyleri gördü. Bir çok insanın dükkânı yakıldı, tahrip edildi, zarar gördü. Bu da yeniden böyle bir olay olursa zarar görürüz düşüncesine sebep oldu."
MERKEZE SIÇRAR MI ENDİŞESİ YOK
Mardin’in bazı ilçelerinde çatışmalar başladığında ‘merkeze de sıçrar mı?’ endişesi olmuş. Ama bugün için böyle bir tedirginlik yok. Al Jazeera’nin konuştuğu isimlerin hemen hemen hepsi, Cizre, Sur, Silopi ve Nusaybin’de yaşananların halkın tepkisine neden olduğu görüşünde.
MARDİN'İN ÖDEDİĞİ FATURA
Çözüm süreci buzdolabına kalkmadan, bölgede çatışmalar kent merkezlerine yayılmadan önce Mardin’de ekonomik olarak tam anlamıyla bir bolluk bereket ortamı bulunuyordu.
En önemli gelir kaynaklarından biri turizm olan şehirde otellerdeki 150 yatak kapasitesi bir kaç yıl içinde 5 bine yükseldi. Yerli ve yabancı turistlerin çokluğu nedeniyle şehre iş için gelenler konaklayacak yer bulamıyordu. Gaziantep’ten sonra bölgenin en çok ihracat yapan ikinci kenti olarak sadece Irak’a ihracatı 1 milyar 50 milyon dolara, Afrika ülkelerine ise 1 milyar 300 milyon dolara ulaşmıştı.
Şu anda toplam ihracat 300 milyon dolara düşmüş durumda. İhracat, turizm ve nakliye sektörleri ciddi sıkıntı içinde.
5 BİN YATAKTAN 17'Sİ DOLDU
Organize Sanayi Bölgesi’ndeki 1200 işçi istihdam eden 4 fabrikanın kapanma noktasında olduğu anlatan Günar Budak, içinde bulundukları durumu şu sözlerle anlatıyor:
"Tırlar yüklendi yola çıkacakken, habur kapandı. Sonra Cizre, Silopi olayları yüzünden, İran üzerinden gitmeye başladılar. Nakliye masrafı 6 kat artmıştı. 2. Organize Sanayi Bölgesi’ni yapıyorduk. Suriye’ye, Irak’a, tüm Ortadoğu’ya yakın olacağı için büyük şirketler arayıp ‘Bize parsel ayırın’ diyordu. Şu anda kimsenin talebi yok."
Geçtiğimiz günlerde turizmcilerle yapılan bir toplantıda 5 bin yataktan sadece 17’sinin dolu olduğu ortaya çıktı. Uzun yıllar İstanbul’da otel işletmeciliği yaptıktan sonra 2 yıl önce memleketine de yatırımla dönen Hayrettin Öncel, para kazanmaktan çok, ayakta kalmaya çalıştıklarını söyledi:
"Birçok otel personel çıkarttı. Biz ne yaptık? Personelin 8 saatlik çalışma süresini 4 saate düşürdük, yarım maaş vermeye başladık. Personel de durumu bildiği için bir şey demiyor. O da dayanmak istiyor. 22 kişiyle başladım, şimdi 8 kişi. İnsanların öldüğü bir coğrafyada kalkıp biz ticaretten bahsetsek etik olmaz, doğru olmaz. Biz olaylar bir an önce dursun, iş her halükârda olur diyoruz."