1 milyon kişiyi iş sahibi yapacak proje!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, ''Biz artık şu duvarı yıkıyoruz; toplumun ve piyasanın ihtiyaçlarından uzak eğitim veya teorik eğitimden uzaklaşıyor ve daha çok ihtiyaca odaklanmış bir programı hedeflemeye başlıyoruz'' dedi.
Dinçer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, TOBB, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ) ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) işbirliğiyle yürütülen ''Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri (BECERİ'10) Projesi''nin tanıtımında yaptığı konuşmada, bu projenin aslında Türkiye'de sistematik istihdam yaratma projelerinden biri olduğunu, yaklaşık olarak her yıl 200 bin kişi olmak üzere 5 yıl süreyle bu çabayı ortaya koyacaklarını söyledi.
Projenin Türkiye'deki mesleki eğitime çok önemli boyut ekleyeceğini ifade eden Dinçer, ''Bugüne kadar mesleki eğitimle ilgili, hatta üniversite eğitimiyle ilgili en ciddi eleştiriler toplum hayatının, toplum gerçeklerinin dışında kalması ve piyasa ihtiyaçlarına cevap vermemesidir. Bu proje aslında mesleki eğitimin piyasa ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde gerçekleştirilmesinin çok önemli bir adımı olarak görülmelidir'' diye konuştu.
Dinçer, bu projeyle doğrudan doğruya piyasanın ihtiyaçlarına uygun elemanlar yetiştirmeyi ve onları da bu ihtiyaç yerlerinde istihdam etmeyi öngördüklerini belirtti.
Bu açıdan bakıldığında, mesleki eğitimin mutlaka iş adamlarının ihtiyaç duyduğu gerekleri donatacak şekilde planlanması gerektiğini vurgulayan Dinçer, mesleki eğitimi piyasaya çok daha uyumlu hale getirmek için çaba sarf ettiklerini dile getirdi.
2009 yılının haziran ayında Türkiye'de ilk kez meslek standartlarının yayınlanmaya başladığını anımsatan Dinçer, bugüne kadar yaklaşık 220 meslek standardını Resmi Gazete'de yayımladıklarını, 260'dan fazlasını hazırladıklarını, buna önümüzdeki yıl yaklaşık 100 standardı daha ilave edeceklerini söyledi.
Dinçer, özellikle YÖK, Milli Eğitim ve Sanayi ve Ticaret bakanlıklarının mesleki eğitimle ilgili attığı her adımda ve ortaya koyduğu her programda, meslek standartlarını esas kabul edeceğini ve müfredatlarını buna göre uyarlayacağını ifade etti. 2011 yılı sonuna kadar her kurumun adım adım hangi faaliyetleri gerçekleştireceklerine dair eylem planı oluşturduğunu anlatan Dinçer, eylem planına göre, meslek standartlarına uygun mesleki eğitim müfredatları hazırlanacağını, hem meslek liseleri hem meslek yüksekokulları hem de meslek eğitimi veren lisans programlarında bu düzenlemenin gerçekleştirileceğini belirtti.
Ömer Dinçer, şöyle konuştu:
''Ayrıca, sadece müfredatlar değiştirilmeyecek, aramızdaki çok yoğun işbirliği ile bunlar sürekli güncellenecek. Bu açıdan bakıldığında biz artık şu duvarı yıkıyoruz; toplumun ve piyasanın ihtiyaçlarından uzak eğitim veya teorik eğitimden uzaklaşıyor ve daha çok ihtiyaca odaklanmış bir programı hedeflemeye başlıyoruz. Bu yaptığımız çalışma için önümüzdeki günlerde, inşallah sanıyorum çarşamba günü de yaptığımız çalışmaların bir yıllık performansını gözden geçiren bir çalışma da ortaya konulacak ve kamuoyu ile paylaşılacak.''
-''ÇALIŞMA HAYATINI ESNEKLEŞTİRMEK GEREKECEK''-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer, sürekli mesleklerin değiştiğini, teknolojinin gelişmesiyle aynı meslekte bile olsa farklılıkların yeni ihtiyaçların ortaya çıktığına dikkati çekti. Ömer Dinçer, sözlerine şöyle devam etti:
''Şayet biz insanlarımızı bu anlamda iyi eğitmeyecek olursak o zaman çok daha katı bir çalışma hayatıyla karşı karşıya kalacağız. Çünkü günün ihtiyaçlarına uygun bir şekilde bilgi ve tecrübeyle donanmamış kişiler mevcut işlerine çok daha sıkı sarılacaklar, asla ayrılmak istemeyecekler, bunun için her türlü mücadeleyi yapacaklar. İşverense bu alanda verimsizlikten yakınacak ve maliyetlerin yüksekliğini giderek hissetmeye başlayacak ve bu katılık giderek çatışmaya götüren bir sonuç doğurabilecek. Bütün bunların önüne geçmenin yegane yolu da insanları her an, her yerde ve farklı bir işte çalışabilecekleri bilgi ve tecrübeye sahip bir donanımla teçhiz etmek, ondan sonra da piyasayı daha serbest, daha çalışılabilir hale getirmek, çalışma hayatını esnekleştirmek gerekecek.''
Bu süreçte özellikle hem İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) başkanlarına özel teşekkür borcu olduğunu dile getiren Dinçer, ''Meslek standartlarının belirlenmesinde piyasa aktörleriyle çalışıyoruz. Onlar bize destek veriyorlar. Birçok meslek kuruluşu bizimle işbirliği yaptı. Onlar belirliyorlar biz belirli süreçleri ve denetimleri gerçekleştiriyoruz'' dedi.
-''BİZ KOLAYLAŞTIRIYORUZ''-
Projenin piyasanın aktörlerini sürece dahil ettiğinin altını çizen Dinçer, şöyle konuştu:
''Biz Bakanlık olarak direksiyondan kalktık, ticaret ve sanayi odalarını, TOBB'u direksiyona oturttuk. Biz yavaş yavaş standartlarını belirliyor, denetimlerini yapıyor, izliyoruz, ama fiilen yürütme alışkanlıklarımızı bırakmaya çalışıyoruz. Bu proje somut bir şekilde bunu gösterecek. Ticaret ve sanayi odası başkanlarının her ilde bizatihi işin başında olduğu, kendisine mensup ihtiyaçlarını belirlediği ve ona uygun eğitim biçimiyle 'şu kabiliyette insanı biz de istihdam edelim' dediği bir noktaya geldik. Biz müfredatı ve hangi alanda ihtiyaç olduğunu belirlemiyoruz. Biz finansmanı sağlıyor, zeminini düzeltiyor, eğitim yerlerini modernleştiriyor, eğitilecek insanları yetiştiriyor ama asla eğitim programlarında nelerin olacağını ve bu eğitilmiş insanların hangi meslekleri kazanacaklarını ve nerede istihdam edileceklerini düşünmüyoruz. Biz kolaylaştırıyoruz, iş adamlarımız da bu işin yöneticisi konumunda, kendileri karar veriyor, uyguluyorlar ve istihdam ediyorlar. Hakikaten özel sektör, sivil toplum ve kamu kurumlarının birbirleriyle dayanışarak çok ortaklı bir yönetimi burada başardıklarını görüyoruz.''
-''FARKINDAYIZ''-
Dinçer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak bütün toplumsal aktörlerin hepsini sürece dahil ederek daha etkin bir yönetim modeli ortaya koymaya çalıştıklarını dile getirdi. Ömer Dinçer, konuşmasına, ''Devlet olarak bu ülkenin çalışma hayatının kalitesini tek başımıza artıramayacağımızın farkındayız. İşsizliği tek başımıza çözemeyeceğimizi biliyoruz. İstihdamı tek başına alacağımız düzenlemelerle hatta teşviklerle çözemeyeceğimizin farkındayız. Bize yardım ve destek sağlayacak bütün aktörleri sürece dahil edip, mümkün olduğu kadar düşük maliyetle, mümkün olduğu kadar çok büyük bir faydayı üretmenin peşinde koşuyoruz'' diye devam etti.
Ömer Dinçer, İŞKUR olarak bütün vilayetlerde örgütlendiklerini, ama Türkiye'deki işsizlerin sadece yaklaşık yüzde 30-35'ini kayıt altına aldıklarını aktararak, şunları kaydetti:
''3 milyona yakın işsiz olduğunu biliyorken sadece 1 milyona yakını bizde kayıtlı görünüyor. Yine Türkiye'de her yıl 1 milyona yakın insanı istihdam ediyorken, bunların sadece yüzde 10-12'lik kısmını biz istihdam edebiliyor, yerleştirebiliyoruz. Halbuki bizde bu ülkede kayıtsız bütün işsizlerin dökümü olmalı. Onların hangilerinin hangi işi yapabileceklerini bilmeliyiz, mesleksizleri eğitebilecek konumda olmalıyız. Uluslararası standartlarda olduğu gibi en az yüzde 40'ını işe yerleştirebilmeliyiz.''
-''400 BİN KİŞİYE MESLEKİ EĞİTİM KURSU''-
Bunun altından kalkabilmek için yaklaşık 80 bin personel olması gerektiğini, ancak 2 bin 400 kişi ile çalıştıklarını anlatan Dinçer, ''Bunun üstesinden gelemeyeceğimize göre çok düşük maliyetli proje yürütüyoruz. Türkiye'de şu anda 781 belediyemizle anlaşarak onların personelini eğittik'' dedi.
Tüm il düzeyinde örgütü olan olan kurumlarla konuştuklarını, yaklaşık 870 kurum ve birimle sözleşme yaptıklarını ifade eden Dinçer, sadece Esenler Belediyesince geçen sene bu süreçte bin 500 kişinin işe yerleştirildiğini anımsattı.
Dinçer, 2008 yılında 20 bin kişiyi eğiten İŞKUR'un 2009 yılında 167 bin kişiye kurs düzenlediğini, 2010 yılında 150 bin kişiyi geçtiklerini, işe yerleştirme oranını da yüzde 3-4'lerden yüzde 10'ların üzerine çıkardıklarını anlatarak, 2011 yılı için aşağı yukarı 400 bin kişiye mesleki eğitim kursu açmayı planladıklarını bildirdi.