Yine bana hüsran, yine bana hasret var…
Rahmetli Kayahan’ın şarkısı, eğitimde bugünleri ne güzel özetliyor; atılan her adım hüsran, yapılan her şey iyiye hasreti çağrıştırıyor. Güzele ulaşma hasretiyle yazılan eser, eğitimdeki hasreti de dile getiriyor
Sorular hazırlanıyor, mahkemeye gidiyor; sınavlar değerlendiriliyor, mahkemeye gidiyor; sistem değiştiriliyor, mahkemeye gidiyor; bir şey yok ki, şöyle doğru düzgün gitsin; sanırsınız, Milli Eğitim Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı kardeş, birlikte çalışıyorlar. Milli Eğitim’deki dosyalar ‘hooop’ doğrudan mahkemeye…
Dershaneler konusunda bazı konularda hemfikiriz, ‘keşke olmasa’ diyoruz; ama bunlar, eğitim sistemindeki aksaklığın sonucunda oluşan kurumlardı. Sistem yetersiz kaldığından bu kurumlar ortaya çıktı ve boşluğu doldurmaya kalktı…
Trafik kazalarından oto sanayideki kaportacıları sorumlu tutmaya benzedi olay, sanki bunları kapatırsak, trafikteki kazaları önleyeceğimizi sandık. Oysa bunlar, sadece sorunların neticesiydi, sorunların nedeni değildi…
Şimdi yine bir kaos ortamıyla karşı karşıyayız; dönüşen dershaneler var, kapananlar var, dönüşmeye çalışanlar var; öte yandan öğretmenlerin ne olacağı, ne yapacağı belli değil. Çocuklar tatile girdi de, eğitimin tatile gireceğini hiç sanmıyorum.
Bu yıl ilginç bir tabloyla karşılaşacağız; dershaneler kapanacağına, dershane çeşidi bolluğu olacak, hem ‘dershanemsi okullar’ olacak, hem de ‘essah dershaneler’ olacak; seç seç al, hangisini beğenirsen.
İşler doğru gitmiyor, eğitimde ciddi bir reform yapılması lazım; bu türden kararlar, öyle ayaküstü ‘ben yaptım oldu’ mantığıyla verilecek türden kararlar değil.
Bir kere hata şurada; özel teşebbüse ait olan kuruluşlar, yasal sınırlar içinde çalışıyorsa, hiçbir suretle kapatılamaz, demokrasi bunu gerektirir. Kaliteli bir eğitim verirsin, bunlara gerek kalmaz, kendiliğinden kapanır, bunu anlarım; ama filler tepişirken, çimenlerin ezilmesine aklım pek müsaade etmez!
Haksız rekabeti ortadan kaldıracağı iddia edilen sistemin, astarı yüzünden pahalıya geliyordu; ‘temel lise’ denilen ‘dershanemsi okullara’ ödenecek meblağ, dershanelere ödenenden daha tuzluya gelecekti. Bu olayın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınmaması, olayın kendi bünyemizde çözüme kavuşması da, beni ayrıca sevindiren bir gelişme oldu; yoksa cümle aleme malzeme olacaktık…
Dershane mi, okul mu olduğu tartışılan ‘temel lise’ modeli de fazla yürümez; önümüzdeki yıl bu da mahkemeye gider. Bırakın Allah aşkına, spor salonu olmayan, laboratuvarı olmayan, sanat atölyesi, konferans salonu olmayan binalara lise mi diyeceksiniz, hem de ‘temel lise’ diyeceksiniz; bu bile tek başına mahkeme konusu!