Okula yeni başlayan çocuğa nasıl davranılmalı?
Uzman Klinik Psikolog Ela Reyhanlıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, henüz başlayan eğitim-öğretim dönemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Uzman Klinik Psikolog Ela Reyhanlıoğlu, okula yeni başlayan çocukların motive olması ve buraya kolay uyum sağlaması için ebeveynlerin onlarla sağlıklı iletişim kurabilmesi gerektiğini belirterek, "Yeni başlayan çocuklar için okul sistemi çok yabancıdır, dolayısıyla çocuğun zihninde soru işareti kalmayacak şekilde net ve kısaca anlatılmalı" değerlendirmesinde bulundu.
Psikolog Reyhanlıoğlu, okula yeni başlayan çocuklarda bazı sorunlar yaşanabildiğini belirterek, bir çocuğun okula başladığında psikolojik sorun yaşayıp yaşamamasının o güne kadar anne-babasıyla kurduğu ilişkiye ve okul öncesi sosyalleşme deneyimlerine bağlı olduğunu, okula başlamanın tek başına hastalık yapıcı veya uyum bozucu bir süreç olmadığını vurguladı.
"Eğer çocuk o yaşa kadar anne babayla güvenli bağlanma geliştirmediyse, akran-arkadaş ilişkileri kuramayıp, evde izole büyüdüyse okula başladığında daha çok sorun yaşayacaktır" ifadelerini kullanan Reyhanlıoğlu, okula başlayan çocuğun hem annesinden kısa süreli uzak kaldığını hem de sınıf arkadaşlarıyla sosyalleştiğini bildirdi.
Reyhanlıoğlu, anne ile güvenli bağlanma kuramamış bir çocuğun kısa süreli ayrı kalmalara sağlıksız tepkiler vereceğini dile getirerek, "Zira güvenli bağlanma demek sağlıklı ayrışabilmek de demektir. Çocuk anne-babadan uzaklaşınca çok içe kapanık ya da hırçın oluyorsa güvenli bağlanma geliştirmediği düşünülebilir. Benzer şekilde, okul öncesi hiç arkadaşlık kuramadıysa, evde de kardeşi ya da akranı yoksa yeni ilişki kurmakta, sosyalleşmekte zorlanacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
- "Hafif düzeyli uyum sorunu normaldir, kaygılanmayın"
Reyhanlıoğlu, okula başlamanın yeni bir ortam, yeni arkadaşlar ve yeni bir yaşam düzeni manasına geldiğini belirterek, okulun ilk döneminde her çocuğun bu yeniliklere uyum sürecine gireceğini, dolayısıyla hafif düzeyde de olsa uyum sorunu yaşanmasının normal olduğunun altını çizdi.
Ailelere bu konuda aşırı kaygılı olmamalarını, öocuklarında hafif düzeyli uyum sorunu varsa çocuğun seyrini takip etmelerini öneren Reyhanlıoğlu, çocuğun okuldaki davranışları hakkında öğretmenden de bilgi alınması ve çocuğun zaman içinde uyum düzeyine bakılması gerektiğini bildirdi.
Reyhanlıoğlu, "Süreç ilerledikçe çocuğun okuldaki davranışlarını daha sağlıklı bir hale dönüşmüyorsa bir uzmana başvurulmalı. Fakat uyku sorunları, yeme sorunları, alt ıslatma, kaka kaçırma, tırnak yeme, sınıfta aşırı hareketlilik-yerinde duramama, aşırı hırçınlık ya da dikkat çekici düzeyde içe kapanıklık gibi durumlar oluştuysa profesyonel yardım almakta geç kalınmamalı" değerlendirmesinde bulundu.
- Çocuğun okula motive edilmesi için yapılması gerekenler
Reyhanlıoğlu, çocuğun motive edilmesi ve okula daha kolay uyum sağlaması için anne babanın önce çocukla sağlıklı iletişim kurabilmesi gerektiğinin altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:
"En başta çocuğa okul sistemi hakkında kısa bilgiler verilmeli. Mesela 5 gün gideceği, günün belli saatleri orada olup, sonra yine eve döneceği anlatılmalı. Yeni başlayan çocuklar için okul sistemi çok yabancıdır, dolayısıyla çocuğun zihninde soru işareti kalmayacak şekilde net ve kısaca anlatılmalı. Ayrıca okulda öğretmeniyle güvende olduğu, ama bir sorun olursa mutlaka ailenin okula gelip çocuğun yanında olacağı bilgisi verilerek çocuğun güven duygusu sağlanmalı. Okula giderek yeni arkadaşlar edinip yeni oyunlar oynayabileceği gibi onun ilgisini çekecek yönler ön plana çıkarılmalı.
Okulun bir gereklilik olduğu, çocuk tarafından kabul edilip içselleştirilecek bir bilgi değil. Bu yüzden 'okula gitmenin zorunluluğu' hakkında uzun konuşmalar yerine, okulun onun için eğlenceli olabileceği vurgulanmalı, öğretmenler tarafından da 'öğrenme süreci' keyifli hale getirilmeli ki çocuk okula ilgi duyabilsin. Ayrıca her gün çocuğun okulda yaptıkları sorulup heyecanla ve ilgiyle dinlenilmeli çünkü ebeveynin ilgisi çocuğa yansır, çocukta heyecan duymaya başlar. Kısacası çocuğun motive olması için ailenin de çocuğun okul sürecine ilgili olması yani ebeveynin de okul sürecine dahil olması gerekir."
- "Başarısızlık duygusu yansıtmayın"
Uzman Psikolog Reyhanlıoğlu, çocuğun kendisine verilen sözel ve sözel olmayan her mesajı aldığını kaydederek, okul başarısı takıntısı olan ebeveynin çocuğa sürekli "başarılı olmak zorundasın" mesajı verebileceğini, onu sınıf arkadaşlarıyla kıyaslayıp rekabete sokabileceğini, çocuğun yaptıklarını yetersiz bulup ona "yetersizlik" duygusu yansıtabileceğini anlattı.
Bu nedenle anne-babaların okul, başarı, yeterlilik konularında kendi tutumlarına bakması gerektiğini vurgulayan Reyhanlıoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Eğer anne-babada mükemmeliyetçi tutum, başarı takıntısı, çocuğun okuldaki güvenliği ya da çocuğun geleceği gibi konularda yüksek kaygı varsa, önce onlar ruhsal yardım almalı ki bu durumları çocuğa yansımasın. Örneğin çocuk ödevini yaparken çocuğun eksik ve yanlışlarına karşı tahammüllü olup çocuğun eksiklerini kendinin tamamlamasına izin vermeliler. Çocuk aynı hatayı tekrar etse de çocuğa ‘beceriksizlik, değersizlik, yetersizlik’ duyguları yansıtmamalılar."
- "Mükemmeliyetçilik yerine onunla ilgilenin"
Reyhanlıoğlu, ebveynlerden, eğitim yılında, çocuğunun ödevi kusursuz olsun diye oturup ödevi yapan ya da tüm hataları düzelten mükemmel ebeveynler yerine, çocuğu eksik ve yanlışlarla dolu bir ödev yaparken onun yanında olup, duygusal ve ruhsal olarak ilgilenen, destekleyen ebeveynler olmasını talep etti.
Bu eğitim yılında anne babaların önceliğinin "çok başarılı, kusursuz öğrenciler" yetiştirmek olmaması gerektiğini belirten Reyhanlıoğlu, açıklamalarını şöyle tamamladı:
"Hata yapmaktan korkmayan, öğrenmeyi öğrenebilen, kendini ifade edebilen, evde ve okulda mutlu olabilen çocuklar' yetiştirmek ebeveynlerin önceliği olsun. Eğitim yılı, çocukların yeteneklerinin, hayal güçlerinin öğütüldüğü değil, olumlu duygularının, düşüncelerinin, becerilerinin zenginleştiği bir yıl olsun. Ebeveynlere son bir hatırlatma; çocukların en büyük önceliği 'çocuk olmak', okula başladılar diye 'öğrenci' olmalarını, 'çocuk' olmanın önüne geçirmeyelim. Önce, mutlu bir çocuk olmaları için gayret edelim."