Milli Eğitim Bakanlığı'ndan son dakika yüz yüze eğitim açıklaması! Tüm öğrenci ve öğretmenler...
Yüz yüze eğitim ile ilgili son dakika açıklaması! Okullarda 6 Eylül'den itibaren yüz yüze eğitim başladı. 7 Şubat itibariyle de ikinci döneme geçildi. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Türkiye'de yüz yüze eğitimin kesintisiz bir şekilde, kararlılıkla devam ettiğini belirterek, "Türkiye'nin 81 ilinde fedakarlıkla görevini sürdüren öğretmenlerimize de teşekkürlerimi arz ediyorum. Öğrencilerimiz de sürekli kurallara uyarak, maskeleriyle dersleri dinlediler. Bu fedakarlıklarından dolayı da hem öğrencilerimize hem de onları destekleyen ailelerimize çok teşekkür ederim." dedi.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Malatya'ya geldi. İlk olarak Malatya Valisi Aydın Baruş'u ziyaret eden Özer, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bakan Özer, 6 Eylül 2021'den itibaren 2021-2022 eğitim-öğretim yılının başladığını hatırlatarak, "Kararlılıkla yüz yüze eğitime devam ediyoruz. 7 Şubat itibariyle de ikinci döneme başladık. Şu ana kadar hiçbir kesinti olmadan eğitim öğretime yüz yüze devam ettik. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun koordinasyonuyla süreci başarılı bir şekilde devam ettiriyoruz" dedi.
Bu sürecin en büyük kahramanlarının öğretmenler olduğunu dile getiren Bakan Özer, şunları söyledi:
"Öğretmenlerimiz hem maskeyle ders anlatma fedakarlığı gösterdiler hem de aşılanma oranlarıyla gerçekten Türk toplumuna ülkemizde müthiş bir örneklik oluşturdular. Sade Türkiye'de değil çoğu gelişmiş ülkede de yüz yüze eğitime kesintisiz bir şekilde devam eden ülkelerdeki öğretmenlerin aşılanma oranlarının çok üzerinde bir orana sahip oldular. Türkiye'nin 81 ilinde fedakarlıkla görevini sürdüren öğretmenlerimize de teşekkürlerimi arz ediyorum. Öğrencilerimiz de sürekli kurallara uyarak, maskeleriyle dersleri dinlediler. Bu fedakarlıklarından dolayı da hem öğrencilerimize hem de onları destekleyen ailelerimize çok teşekkür ederim."
Bakan Özer, daha sonra Malatya Valiliği’nde düzenlenen 'İl Eğitim Değerlendirme' toplantısına katıldı.
'TÜRKİYE KIZ ÇOCUKLARINI EĞİTİME KAVUŞTURMA PROBLEMİNİ ÇÖZMÜŞTÜR'
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Malatya'da yapımı tamamlanan Erman Ilıcak Fen Lisesi'nin açılışına katıldı. Okulun açılışı töreninde konuşan Milli Eğitim Bakanı Özer, eğitimde kız öğrencilerin okullaşma sorununun çözüldüğünü söyledi. Bakan Özer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendilerine verdiği direktifler doğrultusunda öncelik verdikleri en önemli alanın okul öncesi eğitimde erişimi artırmak olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son 19 yılda eğitimin tüm kademelerinde devasa bir seferberlik yaşanırken, tek eksik kalan kısım okul öncesi eğitimdir. Hepinizin malumu olduğu üzere 2000'li yılların başından itibaren bütün illerimizde, bütün ilçelerimizde aslında gelişmiş ülkelerde 1950'li yıllarda sağlamış olduğu okullaşma oranını yükseltmeyi biz 70 yıl gecikmeyle yaşadık. 81 ilde tüm ilçelerimizde inanılmaz eğitim yatırımları oldu, İlkokuldan, ortaöğretime, oradan yükseköğretime ve okullaşma oranlarında ciddi iyileşme sağlanırken, derslik başına düşen, öğretmen başına düşen öğrenci sayısında da inanılmaz iyileşme sağlandı. Birkaç rakamı paylaşayım; ortaöğretimde 2000'li yıllarda okullaşma oranı yüzde 44'ler civarında iken bugün hamdolsun yüzde 90'lara ulaştı, 5 yaş grubundaki okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranı yüzde 14 iken bugün yüzde 90'a ulaştı. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranı yüzde 14’ler seviyesinde iken, bugün yüzde 45'ler seviyesine ulaştı. Buradan en fazla yararlananlar da kadınlarımız ve kız çocuklarımız oldu. Ortaöğretimdeki, ortaöğretim dediğimiz liselerdeki kız çocuklarının okullaşma oranı yüzde 37,8'di. Yani iki tane kız çocuğumuzdan bir tanesi ancak liseye gidiyordu. Bugün bu oran yüzde 88. Hemen hemen tüm kız çocuklarımız eğitimle buluşuyorlar. Asıl çarpıcı olan şey yükseköğretimde. 2000’li yıllarda kadınlarımızın yükseköğretimde okullaşma oranı sadece yüzde 11’di. Bugün yüzde 48,7 ve erkeklerin yükseköğretimdeki okullaşma oranı yüzde 40'lar seviyesinde. Yani Türkiye kız çocuklarını eğitime kavuşturma ile ilgili problemini son 20 yılda çözmüştür. Bu büyümeyi, okullaşma oranını sağlarken, kaliteyi hükümetlerimiz hiçbir zaman göz ardı etmedi. Burada iki tane kritik nokta vardı, birisi derslik başına düşen öğrenci sayısı, bir de öğretmen başına düşen öğrenci sayısı. Çünkü siz eğitimde kitleleşmeyi sağlarken, öğrenci sayısını arttırırken eğer öğretmen başına düşen öğrenci sayını azaltamazsanız, eğitimdeki kaliteyi sürdürebilmeniz mümkün değil. Son 19 yılda, bakınız 2000'li yılların başında eğitim sistemimizde yaklaşık 50 bin öğretmenimiz vardı. Bugün 1 milyon 200 bin öğretmenimiz var. Ve şuamdaki eğitim sistemimizdeki öğretmenlerimizin yüzde 75'i son 19 yılda eğitim sistemine dahil oldular. Yaklaşık 729 bin öğretmenimiz son 19 yılda eğitim sistemine dahil olarak bu süreçlerde aktif olarak rol aldılar. Burada da ciddi bir iyileşme var cinsiyet ayrımcılığı acısında. 2000'li yılarda 500 bin öğretmenimiz varken bu öğretmenlerin sadece yüzde 40'ı kadın öğretmenlerimizken, bugün 1 milyon 200 bine ulaşmasına rağmen, bu kadar devasa bir kitleye sahip olmasına rağmen eğitim sistemimiz bu oran yüzde 59'a çıkmıştır."
'2000'Lİ YILLARDA OKULLAŞMA ORANLARI ÇOK DÜŞÜKTÜ'
En büyük bütçenin her zaman eğitime ayrıldığını da dile getiren Bakan Özer, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımız gibi bir liderimiz olmasaydı, gerçekten bu 19 yıldaki eğitimdeki devrimsel dönüşümün gerçekleşme ihtimali yoktu. Özellikle genç arkadaşlarımız için konuşmak istiyorum; 2000'li yıllarda okullaşma oranları çok düşüktü. Yani sizin mahallenizdeki arkadaşlarınızın ancak bir kısmı okullara erişebiliyordu. Bu kadar sıkıntı olmasına rağmen o erişimin olmadığı dönemde hem derslik başına düşen öğrenci sayısı, hem öğretmen başına düşen öğrenci sayısı bugünkü rakamdan çok daha yüksekti. Türkiye eğitimde iki şeyi başardı. Bir taraftan eğitimde kitleselleşmeyi sağladı ama aynı zamanda kaliteyi göz ardı etmeden merkeze alarak öğretmen ve derslik başına düşen öğrenci sayısında OECD ortalamalarına yaklaştı, hakikaten bu büyük bir başarı. Ve biliyorsunuz ülkelerin en kalıcı sürdürülebilir sermayesi beşeri sermayesi. Hamdolsun bu beşeri sermayenin artması için son 19-20 yılda devasa yatırımlar yapıldı"