Elgiz Henden ile eğitim üzerine söyleşi
Uzman eğitmen Elgiz Henden ile kariyer ve eğitim koçluğu hakkında merak edilenleri konuştuk.
Zeynep Baliç: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Elgiz Henden: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini 1989 yılında, yüksek lisansımı 1992 yılında tamamladım. Aynı üniversitede 8 yıl araştırma görevlisi olarak çalıştım. 1998 yılında kariyerime yeni bir yön verdim ve üniversiteye hazırlanan öğrencilere coğrafya öğretmeni olarak hizmet etmeye başladım. Öğrencilerime “Nasıl daha iyi yardımcı olurum?” arayışı içinde NLP, Hızlı Okuma, İletişim Becerileri, Eğitim Yönetimi, Yetişkinler İçin Farklılaştırılmış Öğretim gibi çeşitli eğitimler aldım. İstediğim etkin sonuçları ancak özel bir eğitim olan koçlukta bulduğumu söyleyebilirim. Temel Koçluk Becerileri, Yaşam Koçluğu ve Kariyer Koçluğu, Yönetici koçluğu, Takım koçluğu gibi eğitimlerinden sonra profesyonel olarak Kariyer ve Eğitim Koçluğu yapmaya başladım. Koçluk hizmetlerimi kurucusu olduğum İz Koçluk Eğitim ve Danışmanlıkta sürdürüyorum.
Zeynep Baliç: İz Koçluk bünyesinde verilen hizmetlerden biraz bahseder misiniz?
Elgiz Henden: İz Koçluk’ta koçluk hizmetlerimiz kapsamında öğrenci koçluğu, DEHB koçluğu, anne baba koçluğu, kariyer koçluğu, takım koçluğu ve mentor koçluk hizmetleri veriyoruz. Danışmanlık hizmetlerimiz kapsamında okul seçimi danışmanlığı, meslek seçimi danışmanlığı, üniversite tercih danışmanlığı ve yabancı öğrenci danışmanlığı yapıyoruz. Eğitim hizmetlerimiz kapsamında ise profesyonel koçluk, eğitim ve öğrenci koçluğu, öğretmenler için koçluk becerileri, DEHB koçluğu ve anne baba koçluğu eğitimleri gibi uluslararası akredite (ICF Uluslararası Koçluk Federasyonu) sertifika programlarımız yer alıyor. Bununla birlikte atölye çalışmaları da yapıyoruz. Öğretmenler, anne babalar ve öğrenciler için atölye çalışmaları düzenliyoruz. Özel olarak 13 yaşından sonra gençlerle ve onların aileleri ve öğretmenleri ile çalışıyoruz. İnternet sayfamızdan ise bu konular hakkında düzenli olarak yazarak ilgili tüm çevreleri bilgilendirici makaleler yayınlıyoruz.
Zeynep Baliç: Okul döneminde öğrenci ve veliler ne gibi problemlerle karşılaşıyor? Bu problemlerin çözümü için hangi yollar izlenmeli?
Elgiz Henden: Yaş gruplarına göre değişkenlik gösteren sorunlar yaşanıyor. Okulla ya da akranlarla yaşanan çeşitli uyum sorunları, can sıkıntısı, derslere odaklanamamak, öfke sorunları, dijital oyunlara, sosyal medyaya bağımlılık, ergenlik sorunları, kaygı sorunları, sınav korkusu, başarısızlık korkusu, hiper aktivite, yalnızlık duygusu gibi çok çeşitli problemlerle karşılaşıyoruz. Koçluk burada öğrencinin yaşına bağlı olarak yaşadığı sorunu anlayarak, kişisel özellikleri, becerileri gibi konulara odaklanarak, anne babayı da bilinçlendirerek çözüm yolları geliştirilmesine destek sağlıyor. Her öğrencinin ihtiyaçlarını gözeterek onlara uygun olabilecek çözümleri üretmek için öğrenci ile birlikte aile birlikte öğretmenle birlikte hareket ediyoruz.
Zeynep Baliç: Okula adaptasyon problemi yaşayan öğrenciler için ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?
Elgiz Henden: Aslında çocuklar yeni girdikleri ortama kısa bir gözlem yaptıktan sonra hem uyum sağlayabilirler. Çünkü onların ön yargıları yoktur. Onlar her şeyi yapabileceklerini düşünürler ve öyle hareket ederler. Uyum konusunda asıl sorun olarak değerlendirebilecek olan ailenin çocuk hakkındaki endişeleridir. Çocukları okul hakkında bilgilendirmek ve onlara karşılaşacakları durum hakkında bilgi vermek, belki öncesinde okula götürmek, içine gireceği ortamı ona göstermek çocuğun endişelerini giderebilir. Aileler ise burada çocuklarını bu değişim dönemine hazırlarken hem kendilerine hem çocuklarına güvenmeliler. Çocukların günlük rutini değiştiği için başlangıçta zorlanabilirler, ancak sonra buna uyum sağlarlar. Uyum sürecini kolaylaştıracak unsurlardan biri de çocuğun alışkanlıklarını devam ettirmesidir. Örneğin “Sen artık okula gidiyorsun, oyun oynamayı bırak demek” çocuğu kaygılandıracaktır. Öğrenme ve gelişim oyunla daha hızlı ve kalıcı olduğu için çocuğun oyun rutinine devam etmesi okula uyumu daha da kolaylaştıracaktır.
Zeynep Baliç: Çalışan ebeveynler okula adaptasyon sürecinde nasıl davranmalı?
Elgiz Henden: Çocukların okula başlaması çalışan ebeveynden daha çok çalışmayan ebeveyn için zor bir durum. Çünkü evde çocuklarıyla zaman geçiren anneler çocuklar okula başlayınca birden boşlukta hissedebilirler. O nedenle çalışmayan annelerinde okul surecine uyumda öğretmenle ve çocukla nasıl ilişki kuracakları konusunda kendilerini hazırlamaları gerekir. Çalışan annelerin ise önemli konularından biri çocuklarına yeterince zaman ayıramamak ve ayıramadıkları için de suçlu hissetmek. Okul konusu çalışan anneler için yeni bir konuyu da getiriyor. Derslerine yardım etmek gerekiyor mu? “Ya yardım edemezsem? Zaten yeterince zaman ayıramıyordum, şimdi daha da büyük bir konu haline gelecek” şeklindeki endişeleri, aslında çocuktan çok bakış açılarında. Çalışan anneler çocuklarına okul konusunda destek olmak istiyorsa, öncelikle öğretmenle işbirliği yapmalılar. Öğretmeni artık okulda onu anne babadan daha fazla görecek ve gözlemleyecek. Bu işbirliği ayda bir telefon mail yada okul ziyareti şeklinde olabilir. Görüşme sıklığını öğretmenle birlikte ihtiyaçları doğrultusunda belirleyebilirler. Bu bilgilendirme ve paylaşım görüşmeleri sonrasında evde onlara düşen görevleri yerine getirdiklerinde okul ve ev uyum içinde devam edecektir.
Zeynep Baliç: Çocuklarda dikkat eksiliği ve hiperaktivite ne gibi belirtiler gösterir? Dikkat eksiliği ve hiperaktivitenin tedavisi için nasıl bir yol izlenmeli?
Elgiz Henden: DEHB beyin temelli bir bozukluktur ve 3 ayrı şekilde tanımlanabilir: Dikkat eksikliği, hiperaktivite (aşırı hareketllik) ve dürtüsellik. Bu özelliklerin yanında duygusal, gelişimsel sorunlar da DEHB’ye eşlik edebilir. DEHB okula başlamadan önce başlasa da sorunlar okul hayatının getirdiği kurallarla birlikte daha da belirginleşir. DEHB’de görülen sorunların iki farklı alanda en az 6 aydır görülüyor olması gerekir. DEHB’nin teşhis edilmesinde öğretmenlerin gözlemleri çok önemlidir. Çünkü anne babalar, “anne baba körlüğü” nedeniyle kendi çocuklarındaki farklılıkları görmeyebilirler. DEHB’li olan çocuklar genelde dağınık, aceleci, sabırsız, unutkandırlar. Pek çok şeyi ertelerler ve son dakikada yaparlar. Öğretmenleri DEHB olan çocuk için dersi dinlemediğini, çok konuştuğunu, sınıfta dolaştığını söyleyebilir. Bir koçla çalışmak DEHB’li çocuğa birçok yarar sağlayabilir. DEHB koçluğu, yaşam koçluğu temeline dayanan, ancak daha yüksek derecede hesap verebilirlik ya da yapıcı beceri ve stratejilere odaklanan bir süreçtir. DEHB’li ve öğrenme güçlüğü çocuklar ve gençler açısından kendi iç dünyalarından dışarı çıkmak ve başarılı olmaya çalışmak hem zor hem de göz korkutucu olabiliyor. İşte, koç bu noktada işe karışabilir ve işler istenildiği gibi gitmediğinde çocuğun yeni bir yol denemesi için bir tür güvenlik ağı oluşturabilir. Coşkular ve yaşam becerileri açısından bakıldığında, DEHB’li gençler anne babalarına, öğretmenlerine ve yaşamlarındaki öteki önemli insanlara bağımlı olmaktan bağımsız olmaya geçiş sürecine, başka bir ifadeyle yetişkinliğe geçişe genellikle hazır değildirler. Bu gençler bağımsız yaşama hazır olmadıkları gibi, iyi seçimler yapma ya da eylemlerinin sonuçlarını kavramada gerekecek becerilerden de yoksun olabilirler. Genellikle çevrelerinde olup biteni anlamakta güçlük çekerler. Değişik durumlarda vermeleri beklenen uygun tepkinin ne olduğunu bilmezler. Koçluk, DEHB’li gençlere yaşam seçeneklerini keşfetmede, yeni beceriler edinmede, güvenli bir dünyada daha bağımsız olmaya başlamada destek olan bir yapı sunar.
Zeynep Baliç: Danışanlarınıza verdiğiniz en önemli tavsiye nedir?
Elgiz Henden: Koçluk sürecinde tavsiye vermek yerine gençlerin ne yapmak istediklerine odaklanıp kendi özgür iradeleri ile hareket edip bu özgür irade ile verdikleri kararın sorumluluğunu almalarını sağlıyoruz. Dolayısıyla onlara verdiğim en iyi tavsiye “Bu anlattığın durumu bir arkadaşın sana anlatsaydı ona ne söylerdin“ oluyor. Bu içinde bulunduğu durumla ilgili daha derin düşünmeye ve bu düşüncelerden de sonuç üretmeye götürüyor gençleri.
Zeynep Baliç: Türkiye’de özellikle öğrencilere yönelik danışmanlık ve özel koçluk hizmeti veren kurumlar hangi noktada veliler için bir tercih nedeni olmalı? Nelere dikkat etmeliler?
Elgiz Henden: “Nereniz acıyorsa canınız oradadır“ deyimini hepimiz kullanırız. DEHB gibi özel bir durum dışında ebeveynler çocuklarında yolunda gitmeyen unsurları net bir şekilde gözlemlerler. Her yaş grubunun kendine has gelişim özellikleri ve uyumsuzluk sorunları söz konusu. Doğrudan psikoloji ya da psikiyatri alanlarına girmeyen, çocuğun ya da gencin davranışsal ya da bilişsel diğer konuları için koçluk hizmetleri yarar sağlayabilir. Örneğin akademik performans, sosyal ilişkiler, kendini daha iyi ifade etmek, kendine güvenmek, organize olmak, planlama yapmak, önceliklendirme yapmak, zamanı iyi kullanmak gibi konularda koçluktan destek alabilirler. Öğrencilere yönelik koçluk hizmetleri, duruma göre anne babaya yönelik bir seyir, koçluk desteği de gerektirebilir. Çünkü iyi anne babalar da olsak, her ebeveyn yeterli pedagojik bilgiye sahip olmayabiliyor. Koçluk hizmeti veren kurum seçiminde ise her konuda olduğu gibi ‘ehliyet sahibi’ olan kurumların tercih edilmesini öneririm. Kulaktan dolma referans yerine eğitmenlerin özgeçmişlerinin incelenmesi gerektiğini söyleyebilirim.
Zeynep Baliç: Akranlarına göre daha geride kalan çocuklar ne gibi bir destek almalı?
Elgiz Henden: Öncelikle gelişimin yavaş olmasının nedenine bakılmalı ve ona göre aile nasıl bir destek alacağına karar vermeli. Eğer fiziksel olarak gelişimde yavaşlık varsa, bu konuda doktora gitmek ve doktorun tavsiyeleri doğrultusunda hareket etmek doğru olanıdır. Eğer öğrenme ile ile ilgili bir yavaşlık söz konusu ise ki bunlar okuma güçlüğü, matematik öğrenme güçlüğü, yazma güçlüğü gibi konular olabilir, yada odaklanmakta sorun yaşayabilir, böyle durumlarda öğrenmeyi destekleyecek bir öğretmenle ya da koç ile çalışmak, pratikler ve tekrarlar yapmak çocuğu destekleyecektir. Eğer akranlarına göre kendini daha az ifade ediyor, daha az arkadaşı var ve pek çok konuda çekinik kalıyorsa, bir koç ile, bir psikolog ile çalışmak işe yarayacaktır. Tüm destek süreçlerine yaşa göre anne babanın da dahil olması gerekir. Zira çocuklar belli bir yaşa kadar karar verirken anne babalarının beynini kullanır ve ona göre hareket eder. Anne baba olarak nerede, ne kadar ve nasıl bir destek sunabileceğini bilmek anne babayı da güçlü kılacaktır.