Bir garip durum!
LGS sonuçları açıklandı, ancak sınavla ilgili sayısal veriler açıklanmadı. MEB, sayısal verileri daha sonra açıklayacağını söyledi?
Neden?
Benim bildiğim, sınav açıklandığı anda sayısal verilerin de açıklanması gerekir. ÖSYM, yıllardır her ikisini aynı anda açıklıyor. Daha önceyi hatırlayın, SBS döneminde hiçbir veri açıklanmazdı. Herkes el yordamıyla bir şeyler elde etmeye çalışırdı.
TEOG’da da aynı yaklaşım devam etti. Veriler, sonuçlar açıklandıktan aylar sonra açıklanırdı. Böyle bir devirde, böyle bir tutum pek yakışık almıyor...
MEB, öğrencilerin sadece genel yüzdelik (Türkiye) ve il geneli yüzdelik dilimlerini açıkladı; sıralamalarını açıklamadı. Pek çok veli, öğrencisinin Türkiye sıralamasındaki yerini merak ediyor, bunu öğrenmek istiyor!
Biz değil de, keşke MEB şöyle bir açıklama yapmış olsaydı: Çocuğunuzun Türkiye sırasını bulmak için, genel yüzdelik (Türkiye) dilimini 9 bin 717 sayısı ile çarpın.
İşte, bu kadar!
Örneğin; öğrencinin Türkiye yüzdelik dilimi 0,41 olsun. Bu öğrencinin Türkiye sıralamasındaki yeri: 0,41 x 9.717= 3.984
***
Her yarışmada tek şampiyon olur, bunu biliyoruz; ancak yarışmalarda ikinci, üçüncü de olur. İkinciye gümüş, üçüncüye bronz madalya verilir; takdir edilir, gayreti ödüllendirilir. Bir sonraki yarışma için cesaretlendirilir.
MEB ne yaptı? Sadece şampiyonu belirledi, ikinci üçüncü beni ilgilendirmez dedi. Türkiye genelinde bin 500 liseye, 130 bin şampiyon yerleştiririm, diğerleri başının çaresine baksın dedi.
İsteğe bağlı sınav sistemi ve yerel yerleştirme yöntemi, sınav kaygısını ortadan kaldırmak amacıyla uygulamaya koyuldu. Amaç, sınav kaygısını ortadan kaldırmaktı...
Yüzde 10’luk dilime girebilmek için tüm öğrenciler yarışıyordu. Yüzde 90 bu kaygıyı yaşamasın istendi.
Doğru mu, doğru!
Peki, ne oldu?
İsteğe bağlı sınava yüzde 90 öğrenci katıldı... Önce burada çuvalladık...
Beklemediğimiz bir tabloydu, ama MEB pek renk vermemeye çalıştı; zaten hazırlıklıydık dedi...
Neyse...
Başarılı olan yüzde 10’u belirleyeceğiz, buna sözüm yok!
Peki, yüzde 10-13 sınırında kalanlar ne olacak?
Bunlara ‘yetersizsiniz ya da nitelikli değilsiniz’ yaftası mı yapıştıracağız?
Yüzde 10’luk kesim ‘Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edecek, geri kalan yüzde 90’lık kesim ise, annesinin ligine geri dönecek!
Oysa UEFA böyle yapmıyor, Şampiyonlar Ligi’ne giremeyenleri UEFA Ligi’ne alıyor. Orası da farklı, statüsü olan bir lig... MEB, ‘nitelikli’ lige giremediysen, işin tamam, yerel ligde top koşturabilirsin diyor.
130 bin kontenjanın kıyısında kalan çocuklara yazık olacak, büyük bir kesim bu sınırdan geri dönecek; motivasyonları düşecek, emekleri boşa gidecek, kendilerine haksızlık edecekler, olayı kişilik sorununa dönüştürecekler.
Doğru amaçla yola çıktık, ancak bindiğimiz araç yanlış oldu!
Yol yakınken, tercihlerin bitmesine 8 gün kalmışken, gelin bu çocukları kurtaralım; onlar için alternatif okullar açalım, genel arasında kaybolmalarına seyirci kalmayalım...