Yüzyıllardır sırrı çözülemedi! Tapınak Åžövalyeleri'nin mekanı oldu Harry Potter'a ilham verdi...
Tarih boyunca kuyular sanıldığının aksine hiçbir zaman yalnızca su çekmek için kullanılmadı. Bazı kuyular aslında dünyanın derinliklerine inen ters çevrilmiş kulelerdi. Portekiz'de bulunan Quinta da Regaleira Sarayı'nın içindeki kuyuya benzer tapınak da yeraltı dünyasına açılan geçitlerden yalnızca bir tanesi.
Dışarıdan yalnızca bir saray gibi görünüyor ama gerçek aslında hiç de göründüğü gibi değil! Portekiz'de yerin altına doğru inşa edilen kule görenleri hayrete düşürüyor. UNESCO Dünya Mirası kapsamında korunan bu yerin gizemi ise yüzyıllardır çözülemedi.
BİRÇOK SAHİBİ OLDU
Portekiz'in Sintra bölgesinde bulunan Quinta da Regaleira Sarayı'nın yüzyıllar boyunca birçok sahibi oldu. Ancak sarayı bugünkü bilinen haline getiren kişi 20. yüzyılın başında Portekiz'in ünlü böcek bilimcisi Carvalho Monteiro oldu. Monteiro sarayı satın alarak İtalyan mimar Luigi Manini'ye sarayı baştan yaptırdı. Belki de tüm değişimler sarayın son sahibi Carvalho Monteiro sayesinde oldu.
TAPINAK ŞÖVALYELERİ'NİN MEKANI OLDU
Carvalho Monteiro, Katolik bir askeri tarikat olan Tapınak Şövalyeleri'ne derin bir ilgi duyuyordu. Sarayı satın alan Monteiro, Luigi Manini'den yenileme esnasında sarayın içinde Pagan ve Hristiyan sembollerine yer vermesini istedi.
Yenileme çalışmasının ardından saray zamanla tapınakçı adayların kabul törenlerinin başlangıç noktası haline geldi.
KÄ°MSE ORADA NE OLDUÄžUNU BÄ°LMÄ°YOR
Yıllarca tapınak şövalyelerinin gizli toplantılarına hizmet ettiği bilinen bu kulenin içinde neler yaşandığını kimse bilmedi. Bu toplantılar artık aktif bir şekilde yapılmıyor. Ancak Quinta da Regaleira'da bir zamanlar gizli toplantıların yapılıyor olması ve kulenin gizemli hali, ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gördü ve görmeye de devam ediyor.
Â
BAŞKA BİR DÜNYAYA AÇILIYOR
Regaleira Sarayı'nın bahçesinin büyüklüğü, mimarisinin garipliği de oldukça göze çarpıyor. Kendinizi ansızın bir 'kulenin dibinde' bulabileceğiniz Quinta da Regaleira size gizemli dünyanın kapılarını aralıyor. Quinta da Regaleira'nın bahçesi ve sarayın bulunduğu yerin altı gizli geçitler ve labirentlerle dolu.
DÃœNYA MÄ°RASI LÄ°STESÄ°NDE
Gotik mimari örneğini yansıtan kule bugün bile hâlâ büyük ilgi görüyor. Dışarıdan bakıldığında sahip olduğu ürkütücü görüntü kendisine hayran bırakmak için yeterli. Tapınak şövalyelerinin ardından başka gizli örgütlere de kapılarını açan bu kule UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor.
HARRY POTTER'A Ä°LHAM VERDÄ°
Sarayın bahçesinde bulunan tersine kule kadar sarayın kendisinin de gizemli bir yapıya sahip olduğu bilinen bir gerçek. Özellikle duvarlarında çok sayıda sembol ve simgenin yer aldığı Quinta da Regaleira Sarayı birçok esere de ilham oldu.
Öyle ki Portekiz'deki bu gizemli sarayın ünlü yazar J.K Rowling'e, Harry Potter serisini yazarken ilham verdiği de söyleniyor.
EN SON 1998 YILINDA RESTORE EDÄ°LDÄ°
En son 1998 yılında restore edilen saray halkın ziyaretine yine aynı yılda açıldı. Beş kattan oluşan sarayda tüm katları ziyaret etmek mümkün.
TAMAMEN DOÄžAL BÄ°R OLUÅžUM
Dünyanın bir diğer ucunda ise buna benzer bir oluşumdan bahsetmek mümkün. Ancak biri insan eliyle yapılmışken diğeri tamamen doğal bir oluşum. Kuzey Kutbu'nun en derinlerinde Sibirya'da tam 17 tane devasa krater keşfedildi. Sebebinin ne olduğuyla ilgili uzmanların birkaç fikri var, araştırmalar sürüyor. Ancak bu oluşumda ilgili en önemli detay çukurların bir başka dünyaya açıldığının düşünülüyor olması. Tıpkı Quinta da Regaleira Sarayı'nın bahçesindeki yeraltı kulesi gibi Sibirya'da yerleşim olmayan bir bölgede büyük oyuklar meydana geldi.
Kuzey Kutbu'nda, Sibirya'da donmuş toprağın yüzeyinde devasa bir çukur daha keşfedildi. Görenleri hem endişeye hem de hayrete düşüren bu çukurun yeraltında yaşanan bir patlama sonucu oluştuğu düşünülüyor. Tesadüfen fark edilen devasa çukur, mevcut topraklar için ise büyük bir tehdit. Kuzey Kutbu'nun ortasındaki bu deliğin nasıl ve neden oluştuğuna dair araştırmalar devam ediyor.
'BİR BULMACANIN PARÇASI'
Moskova'daki Skolkovo Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'nden jeolog Evgeny Chuvilin, kraterin büyüsünü merak eden diğer araştırmacılar gibi kratere göz atmak için kuzeybatı Sibirya'daki Yamal Yarımadası'na gitti. Chuvilin, patlama meydana geldiğinde merkez üssünden yüzlerce metre uzağa toprak ve buz bloklarının sıçradığını söyledi. Krateri yüksek bir baskının yarattığı büyük çapta bir güç olarak tanımlayan araştırmacı, bu büyük boşluğun neden bu kadar derin olduğunun hâlâ büyük bir sır olduğunu vurguladı. Chuvilin'e göre önceki kraterlerin de varlıkları göz önünde bulundurulduğunda oluşan 17'nci krater büyük bir bulmacanın parçası olabilir.
OLAÄžANDIÅžI OYUKLAR
Rusya Bilimler Akademisi Petrol ve Gaz Araştırma Enstitüsü'nden Igor Bogoyavlensky, insansız hava aracı pilotu olarak tüm cesaretini topladı ve kraterin çok yakınına gitti. Igor Bogoyavlensky bu deneyimle ilgili yaptığı açıklamasında krateri çekmek için üç kez yaklaştığını ve sonunda 3D model için verileri almayı başardığını söyledi.
Elde edilen görüntüler kraterin içinde irili ufaklı mağaraların ve başka oyukların oluştuğunu gösterdi. Bu veriler sonucunda da bilim insanlarının hipotezi büyük ölçüde doğrunladı. Bilim insanlarına göre metan gazı buzdaki bir boşlukta birikerek ve patlayarak yer seviyesinde bir oyuğun ortaya çıkmasına neden oldu.
Â