Ukrayna'daki Rus iÅŸgali Çinlileri ikiye böldü! Paylaşımları hemen sildiler...
Ukrayna işgalinde Rusya'nın yanında duran Çin'de kafalar karışık. Bağımsızlığını tanımadığı Tayvan'a saldırmasından korkulan Çin'de, Rusya'yı destekleyenlerin yanı sıra Ukrayna işgaline karşı çıkanlar seslerini yükseltiyor. Yayımlanan bir mektup kısa sürede sansür yetkilileri tarafından sosyal medyadan kaldırıldı.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Çin'de yoğun devlet kontrolü altındaki internet siteleri ve sosyal medyada farklı tepkilere yol açtı.
Bazı sosyal medya kullanıcıları, Rus lider Vladimir Putin'in 'müthiş bir hamle' yaptığını ve dünya genelindeki ABD etkisinin azalacağını yazdı.
Bir sosyal medya kullanıcısı 'ABD'ye karşı Rusya'yı destekliyorum' derken bir diğeri 'Amerika her zaman dünyada sorun çıkarmak istemiştir!' ifadelerini kullandı.
Öte yandan ülkedeki geniş sansüre rağmen Rusya'yı eleştirenler de oldu. Hafta sonu beş kıdemli akademisyen, açık bir mektup yayınlayarak Rusya'nın eylemlerini kınadı.
Çinli tarihçi Xu Guoqi'ya göre, Pekin'in Vladimir Putin'in Ukrayna'yı işgalini kınama konusundaki isteksizliği endişe verici. "Ben Birinci Dünya Savaşı tarihçisiyim. Avrupa 100 yıl önce büyük bir çatışmaya girdi ve bu da Çin için çok büyük sonuçlar doğurdu. Dünya geri dönüşü olmayan bir noktada olabilir" diyor.
Mektup yayınlandıktan sonra, birkaç saat içinde sansür yetkilileri tarafından silindi.
Â
Ä°ÅžGALÄ° SAVUNANLAR SOSYAL MEDYADA SESLERÄ°NÄ° YÃœKSELTÄ°YOR
Putin'in Ukrayna'ya saldırması, işgalin başladığı 24 Şubat tarihinden bu yana Çin ve Tayvan sosyal medyasında tartışılıyor. Rusya'nın hamlesinden cesaret alan bazı Çinli milliyetçiler, 'Tayvan'ı geri alma zamanı' gibi şeyler yazdı.
Çin'de halkın ne kadarının çatışmalarının sonlanmasını talep ettiğini kestirmek zor. Bu tür sosyal medya paylaşımlarının ne kadarının silindiği ve ABD'yi eleştiren paylaşımların sosyal medya algoritmaları tarafından ne kadar öne çıkarıldığını bilemiyoruz.
RUSYA'NIN YANINDA SAF TUTTU
Pekin yönetimi, şimdiye kadar açık şekilde Rusya'yı işgale giriştiği için destekledi. Rus lider Putin'in Ukrayna'nın doğusunda yer alan kağıt üstündeki Donetsk ve Lugansk yönetimlerini tanıdığı gün ilk açıklamasını yapan Pekin, Ukrayna'daki durumdan kaygı duyduğunu belirtti.
Çin bir gün sonra ise ABD ve diğer Batılı ülkelerin ilan ettiği yaptırımlara karşı çıktı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chunying, ABD’yi 'gerilimi artırmak' ve 'panik yaratmakla' suçladı.
İşgalin başlamasıyla Çin'in pozisyonu daha da netleşti, NATO'nun Rusya'nın güvenlik taleplerini dikkate almadığını ileri süren Pekin yönetimi Moskova'nın endişelerini haklı bulduğunu açıkladı.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin, bugün yaptığı açıklamada Pekin'in tüm ülkelerin 'makul güvenlik endişelerine' saygı gösterilmesi çağrısını yineledi ve Ukrayna meselesinin 'karmaşık bir gerçekliğe' sahip olduğunu iddia etti.
Wang gazetecilere verdiği demeçte, "Bütün tarafların, sahadaki durumun daha da kötüye gitmesini ve kontrolden çıkmasını önlemek için çaba sarf etmesi gerekli" dedi.
SORU YANITSIZ KALDI
İşgalin ilk günlerinde Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsüne Ukrayna krizi ile Tayvan arasında herhangi bir paralellik görüp görmediği soruldu. Sözcünün yanıtı, "Tek bir Çin olduğunu ve Tayvan'ın Çin topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulamak istiyorum" oldu.
PUTÄ°N'Ä° EN YAKINDAN Ä°ZLEYEN LÄ°DER
Birçok uluslararası güvenlik analisti, Çin lideri Xi Jinping'in Putin'in Ukrayna'yı Rusya'ya yeniden dahil etme girişiminin nasıl sonuçlanacağıyla en çok ilgilenen dünya lideri olacağına inanıyor. Avustralya Ulusal Üniversitesi Stratejik ve Savunma Araştırmaları Merkezi'nden Prof. John Blaxland, Xi, Tayvan konusunda Putin'i model alırsa, 'Avustralya ve ABD'nin de dahil olabileceği bir savaşın çıkmasından endişe ettiğini' söyledi.
BBC Dünya Haberleri Editörü John Simpson, Putin ve Şi Jinping'in birbirlerini desteklediklerini vurguluyor: "Çin Ukrayna'daki faaliyetleri nedeniyle Rusya'yı kınamayı reddederken, Çin'in egemenliğini tanımadığı Tayvan'da yaşayanlar, kendilerinin de Ukrayna gibi bir sonla karşılaşmasından endişe ediyor.
Bütün bunları bir arada değerlendirince, dünya birkaç yıl öncekinden çok daha korkutucu bir yer. Karşılaştırmak gerekirse Soğuk Savaş dönemi çok daha basitti ve kurallar daha netti. Bir tarafın diğer tarafa müdahalesi halinde karşılıklı bir yıkım getirecek Dünya Savaşı başlayabilirdi.
Bu yüzden birkaç kere savaşa yaklaşılsa da böylesi bir senaryo hiç yaşanmadı. Komünizmin çöküşünün ardından eski kural defteri geçerliliğini yitirdi. Şimdi sınırlar o kadar belirsiz ki, kimse kırmızı çizgilerin neresi olduğundan emin değil."