"Türkiye ne alacağıyla ilgili kararı kendisi verir"
NATO Parlamenter Asamblesi (PA) Başkanı Madeleine Moon, Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemi almasının kendi kararı olduğunu belirterek, "Türkiye ne alacağı ile ilgili kararı kendisi verir." dedi.
Antalya'da 12-14 Nisan tarihlerinde düzenlenen ve dün sona eren NATO PA 99. Rose-Roth Semineri ve Akdeniz Orta Doğu Özel Grubu Ortak Toplantısı'na katılan Moon, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alması ve Türkiye'nin NATO'da üstlendiği rol hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'yi güçlü ve aktif bir NATO müttefiki olarak tanımlayan Moon, "Türkiye, çok kritik olaylarda ve süreçlerde önemli roller üstleniyor. Afganistan, Irak ve Kosova’daki rolünü buna örnek gösterebiliriz. Türkiye, NATO için sorumluluk alabilen, güçlü ve sağlam bir müttefik." ifadesini kullandı.
Moon, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in, Türkiye'nin S-400 almasının kendi kararı olduğu açıklamasına dikkati çekerek, "Sekreter Stoltenberg haklı. Türkiye ne alacağı ile ilgili kararı kendisi verir. Aynı şekilde her NATO üyesi ülkenin satın aldığı şey o devletin kararıdır. NATO, kimseye ne alacağını ya da ne yapacağını söylemez. Bu NATO'nun çalışma tarzı değildir ama her tercihin bir sonucu olduğunu da bilmek gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin S-400 tercihinin NATO sistemlerinin güvenliği ve F-35'ler ile entegrasyonu konusunda risk içerdiğini aktaran Moon, “Ben bir siyasetçiyim, teknisyen ya da mühendis değilim, Dışişleri Bakanı (Mevlüt) Çavuşoğlu ile görüştüğümüzde 'Bu işi uzmanlarına bırakalım.' dedik fakat şunu ifade etmeliyim ki, Türkiye istediği her şeyi alma hakkına sahip." diye konuştu.
Moon, Türkiye’nin Suriye'de yaşanan insanlık dramında üstlendiği role de değinerek, Türkiye'nin Suriyelilere yaptığı yardımların ve kriz sürecinde aldığı sorumluluğun değerli bir örnek olduğunu belirtti.
"Türkiye, Suriyelileri yalnızca güvenli alanlarda misafir etmiyor, aynı zamanda onları şehirlere ve sosyal hayata dahil ediyor." diyen Moon, şöyle devam etti: "Bu çabaların çok önemli olduğunu düşünüyorum. En nihayetinde insanlar bir gün evlerine dönecekler ancak dönecek insanların çocuklarının eğitime ve kendisini güven içerisinde hissetmeye ihtiyacı var. Gelecek nesil Suriye'de yeni bir ülke ve gelecek inşa edecek yani Türkiye gelecekteki Suriye için çok kıymetli bir temel inşa ediyor." Türkiye’nin, Orta Doğu’nun istikrarı konusunda oynadığı önemli role de değinen Moon, DEAŞ'a karşı verilen mücadeleyi önemli bir başarı olarak tanımladı.
"Türkiye'nin kendi hava savunma sistemine sahip olma hakkı var"
NATO PA Başkan Yardımcısı Franklin Van Kappen de NATO'nun en önemli üyelerinden birisi olan ve Avrupa ile Orta Doğu arasındaki ilişkilerde köprü vazifesi gören Türkiye'nin NATO'nun parçası olmasından büyük memnuniyet duyduklarını dile getirdi.
Kappen, Türk ordusunun NATO'nun ikinci büyük ordusu olduğunun altını çizerek, "Bu nedenle Türkiye’nin NATO’nun bir parçası olmasından mutluluk duyuyoruz ve öyle kalmasını istiyoruz. Türkiye’yi yanımızda tutmak istiyoruz." diye konuştu.
Kappen, Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemi almak istemesine de değinerek, bu talebin her iki tarafın da bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin uzun dönemdir Patriotlar için talepte bulunduğunu, buna rağmen alamadığını dile getiren Kappen, "Türkiye'nin kendi hava savunma sistemine sahip olma hakkı var." dedi.
Kappen, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından S-400'lerin NATO sistemleri için risk teşkil etmediğini güvence altına almak için önerilen "ortak teknik çalışma grubu"nun da iyi bir adım olacağını ifade etti.
NATO'nun S-400 konusundaki endişelerini de vurgulayan Kappen, S-400 sistemleri üzerinden Rusya'nın NATO sistemlerine erişme ihtimalinin bütün müttefik ülkeleri tehlikeye atabileceğinin altını çizdi.
Kappen, Hollanda ve Türkiye arasında daha önce yaşanan sorunlara da değinerek, iki ülke tarafından geçen hafta Amsterdam'da gerçekleştirilen Wittenburg Konferansı'nı ilişkilerin normale dönmesinde önemli bir adım olarak gördüğünü belirtti.
Kappen, şunları kaydetti: "Amsterdam’daki konferansa katılamadım ama orada olanlardan her iki ülke temsilcilerinin de çok mutlu olduğunu duydum. İki ülke yeniden bir araya geldik, ilişkilerimizi düzeltiyoruz. Biz NATO ailesindeyiz, bazı farklılıklarımız var ama birlikte aynı ortak değerleri ve ortak tehditleri paylaşıyoruz. Bu dünyada hiçbir ülke geleceğin zorluklarını tek başına karşılayamaz. Bunu ancak aynı fikirdeki ülkeler ile yapabiliriz ve biz ortak akla sahibiz."
"Türkiye bölgesindeki istikrarın korunmasında kilit role sahip"
NATO PA Akdeniz ve Orta Doğu Özel Grubu Başkanı Philippe Folliot da Türkiye'nin NATO içinde yalnızca çok önemli roller üstlenen bir müttefik değil aynı zamanda bölgesindeki istikrarın korunmasında kilit role sahip bir ülke olduğunu söyledi.
NATO üyeleri arasında zaman zaman bazı görüş ayrılıkları olabileceğini aktaran Folliot, bu durumun normal görülmesi gerektiğini ve bazı uluslararası politikalarda farklı bakış açılarına sahip olmanın olağan bir durum olduğunu ifade etti.
Folliot, Türkiye'nin S-400 talebiyle ilgili de değerlendirmede bulunarak, Türkiye'nin yalnızca S-400 değil istediği silahı almakta özgür olduğunu vurguladı. Folliot, NATO üyesi her ülkenin kendi çıkarına ve ihtiyacına göre hareket etmekte özgür olduğunu söyledi.
"Her zaman üye devletler arasında özgürlük ile ittifak ruhu arasında bir denge bulmamız gerektiğine inanıyorum." diyen Folliot, Türkiye'nin de Rusya gibi NATO üyelerine ve ittifaka yakın ülkelere karşı saldırgan politikalar yürütebilen bir ülke ile ilişkilerinde dengeyi koruması gerektiğini belirtti.
Folliot, bu dengenin ABD dahil tüm NATO üyeleri tarafından gözetilmesinin önemine işaret etti.