Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Dışişleri Bakanlığı'nda basın bilgilendirme toplantısı düzenledi. Türkiye ile ABD ile arasındaki sorunları çözmek amacıyla temasların devam ettiğini belirten Aksoy, "ABD'den PYD, YPG ve FETÖ başta olmak üzere, ülkemizin güvenliğini ilgilendiren temel konularda somut adımlar atmasını bekliyoruz." ifadesini kullandı.
Aksoy, ABD'de düzenlenen NATO toplantısı kapsamında, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in Türkiye'yi hedef alan bazı söylemleri olduğunu hatırlatarak şunları kaydetti: "ABD yönetiminin yeniden tehdit diline başvurmaya başladığını görüyoruz. Ancak bunun işlemediğini biz daha önce gördük. Ülkemize yönelik bu söylemi kabul etmemiz de mümkün değil. ABD'nin dayatmalarla sonuca ulaşamayacağını artık anlaması gerekiyor." Aksoy, öte yandan, NATO'nun kuruluşunun 70. yıl dönümü vesilesiyle Washington'da düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları toplantısında dayanışma ve birliğin öneminin ön plana çıktığını, NATO-Rusya ilişkileri, ittifakın terörle mücadeleye katkıları, Avrupa-Atlantik güvenliği gibi konuların ele alındığını söyledi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun mevkidaşı Mike Pompeo, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve bazı kongre üyeleriyle ile görüşmeler yaptığını anımsatan Aksoy, iki ülke liderlerinin başta ticaret ve savunma olmak üzere ilişkilerde pozitif gündeme odaklandıklarını anlattı.
Aksoy, "ABD ile ikili ticaret hacmimiz şu anda 20 milyar dolar civarında. Hedefimiz bunu 75 milyar dolara çıkarmak." şeklinde konuştu.
"Fransızların Ermenilerin silahlandırılıp Türklerin katledilmesinde sorumluluğu var"
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü'nün Türkiye'nin arşivlerin açılmasına yönelik çağrıları hakkındaki açıklaması sorulan Aksoy, "Ermenistan sözcüsünün üslubu ve kullandığı kelimeler Ermenistan'ın henüz devlet geleneğine sahip olmadığını gösteriyor." dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararında Ermeni tezlerinin Türklere dayatılmasının ifade özgürlüğüyle bağdaşmadığını belirttiğini vurgulayan Aksoy, Fransız Anayasa Mahkemesinin de "Türklerin kendi görüşlerini ifade hakkı korunmalıdır" kararını hatırlattı.
Aksoy, birçok saygın tarihçinin Ermeni tezlerini sorgulayan akademik yayınlar yaptığını belirterek, "Hal böyleyken Türklere inkarcı demek aslında çağ dışı bir zihniyet, ifade özgürlüğümüzü engellemeye yönelik bir girişim, bir suç unsuru olarak bile değerlendirilebilir." diye konuştu.
Ermeni tarafının arşivlerinin açık olduğunu iddia etmesine rağmen açık olmadığını vurgulayan Aksoy, "Bunların sadece Ermeni iddialarını doğrulamaya yönelik kısmı açık." ifadesini kullandı.
Birçok yerdeki Ermeni arşivlerinin sadece Ermenilere ve Ermeni iddialarını destekleyenlere açık olduğunun altını çizen Aksoy, "Ermeniler aslında bu arşivleri açma cesaretini gösterseler gerçekler ortaya çıkacak. Maalesef tüm dünyayı ve genç nesilleri yanıltmaya devam ediyorlar." şeklinde konuştu.
Fransa'nın Ermeni iddialarına desteği konusuna da değinen Aksoy, şöyle devam etti: "Fransız yönetimi attığı adımın vahametinin farkında değil. Fransa'nın bir asır önce Ermenilerin silahlandırılıp Türklerin katledilmesinde sorumluluğu var. Şimdi yine Ermeniler üzerinden gündem yaratma peşindeler. (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel) Macron'un 24 Nisan'ı anma günü ilan etmesini unutmayacağız." Aksoy, Fransa Başbakanı Edouard Phillipe'in radikal Ermenilere hitabında Türkiye hakkında kullandığı ağır ifadelerini de kınadı.
Aksoy, "Bir müttefik ülkenin yöneticisine yakışmayan bu tavrın da karşılıksız kalmayacağını belirtmek istiyorum." dedi.
Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde Müslümanları hedef alan bu terör saldırılarının İslamofobinin ulaştığı boyutun bir göstergesi olduğunu söyleyen Aksoy, "Yeni Zelanda hükümetinin bu saldırılar karşısında oradaki Müslümanlarla gösterdiği dayanışma gerçekten bazı Batılı ülkelere örnek olacak nitelikte." şeklinde konuştu.
Aksoy, söz konusu saldırıdan sonra Zirve dönem başkanı olarak Türkiye'nin İslam İşbirliği Teşkilatını (İİT) toplantıya çağırdığını hatırlattı. Sözcü Aksoy, toplantı sonunda kabul edilen nihai bildiri ile bölgesel ve uluslararası kuruluşların İslam düşmanlığı, tahammülsüzlükle mücadele için harekete geçmeye davet edildiğini söyledi. Ayrıca 15 Mart'ın "İslamofobiye Karşı Uluslararası Dayanışma Günü" kabul edilmesi çağrısında bulunulduğuna işaret eden Aksoy, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da uluslararası camiayı yükselen hoşgörüsüzlük ve nefret suçlarına karşı etkili önlem almaya çağırdığını anımsattı.
Aksoy, Sri Lanka'da otellere ve kiliselere karşı düzenlenen saldırılarda yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesiyle terörün gaddar, insanlık dışı yüzünü bir kez daha gösterdiğine dikkati çekerek, "Bu hain saldırılar aşırıcılığa ve terörizme karşı ortak mücadele edilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu." dedi.
"ABD Ortadoğu'da çözümün değil, sorunun parçası"
ABD'nin Golan Tepeleri kararına ilişkin Aksoy, "ABD yönetimi maalesef bu kararıyla Ortadoğu'da çözümün değil, sorunun parçası olmaya yönelik tutumunu devam ettirdi." ifadesini kullandı. Aksoy, bu adımın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) 1981'de kabul edilen karara karşı olduğuna dikkati çekerek, Türkiye dahil pek çok ülkeden bu karara tepkiler gelmesinin ABD'nin bu adımında yalnız kaldığını gösterdiğini söyledi. ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'den çekilme kararında takvimin ne zaman ve ne şekilde işleyeceği konusunda hala belirsizlikler olduğunu söyleyen Aksoy, "ABD'nin Suriye'den tamamen çekilmeyeceği ve belli miktarda askerini burada bırakacağı anlaşılıyor. Ancak bunun sahada güç boşluğuna yol açmaması lazım. Bundan dan önemlisi terör örgütlerini cesaretlendirmemeli." ifadesini kullandı. Aksoy, ABD ile Suriye'de güvenli bölge tesis edilmesine yönelik temasların devam ettiğini belirterek, bu kapsamda Şubat'tan bugüne 3 toplantı gerçekleştirildiğini kaydetti.Türkiye'nin güvenli bölge konusundaki önceliklerine ilişkin ise Aksoy, "Öncelikle bu bölgenin kontrolü bizde olacak. PYD/YPG bölgeden çıkarılacak ve güvenli bölgenin derinliği ortalama 20 mil yani 32 kilometre civarında olacak." şeklinde konuştu.
Suriye'de güvenli bölge
Aksoy, Türk askerinin Suriye'de oluşturulması planlanan güvenli bölgede konuşlandırılması konusunda ABD ile uzlaşıya varılıp varılmadığı yönündeki bir soru üzerine, güvenli bölge konusunda teknik görüşmelerin sürdüğünü, şubattan bu yana üç defa görev gücü çalışmaları yapıldığını, bir sonraki görev gücü toplantısının nerede ve ne zaman yapılacağını dair çalışmaların devam ettiğini bildirdi. Aksoy, güvenli bölgenin kontrolünün Türkiye'de olması ve terör örgütü PYD/YPG'nin bölgeden çıkarılmasını konusunda Türkiye'nin tutumunun net olduğunu yineledi.
Aksoy, Türk-Amerikan ilişkilerinde sorunlu konuların ele alınması için Türkiye'den bir heyetin ABD'ye gideceği iddiaları hakkında ise "Resmi bir heyetin şu sıralarda ABD'yi ziyareti söz konusu değil." açıklamasını yaptı.
F-35'te geri adım yok
F-35 programı hakkında soruyu yanıtlayan Aksoy, "Biz F-35 programının parçasıyız. Ödemelerimizi tam olarak yapıyoruz. Pilotlarımız orada eğitim görüyor. Uçakların teslimatı başladı. Bu konuda geri adım atmayacağız." dedi. Aksoy, ABD yönetiminin F-35 programını Türkiye'nin S-400 alımına bağlamaya çalıştığını belirterek, "Biz her seviyede bunun doğru olmadığını dile getiriyoruz." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin S-400 konusunda ABD'ye yaptığı bir teknik komisyon kurulması teklifi sorulan Aksoy, şunları söyledi: "Henüz buna bir cevap almadık. ABD tarafı S-400 konusunu F-35 programına, CAATSA yaptırımlarına ve Patriot satışına ilişkilendirmeye çalışıyor. ABD'li yetkilileri bizim S-400 alma nedenimizin acil ve kısa vadeli güvenlik ihtiyaçlarımızı karşılamaya yönelik olduğunu söylüyoruz. Bu sistemin NATO sistemlerine zarar vermeyeceğini dile getiriyoruz. Bağımsız kullanacağımız söylüyoruz. Çalışma grubu teklifimiz de bu yüzden."
Aksoy, "ABD'nin F-35 konusunu her vesileyle bir tehdit unsuru olarak dile getirmesi yakışık almıyor, müttefiklik ilişkilerimizle de uyuşmuyor." diye konuştu.
ABD'nin İran yaptırımları
ABD'nin İran yaptırımlarını değerlendiren Aksoy, yaptırımların bölgesel işbirliğine, İran halkına ve Türkiye'nin ticari ilişkilerine zarar verdiğini, konu hakkında ABD yönetimi ile temaslarının devam ettiğini söyledi. Aksoy, bu konuda Türkiye'nin Ticaret Bakanlığı nezdinde bir çalışma yaptığını belirtti.
Türkiye'nin yaptırımlardan muafiyetinin gelecek hafta bitmesinden sonra Tüpraş'ın İran'dan ham petrol almaya devam edip etmeyeceği sorusunu yanıtlayan Aksoy, Tüpraş'ın da konuyu yakından izlediğini, İran petrolünün Tüpraş rafinerisine uygun olduğunu aktardı. Aksoy, "ABD ile görüşmelerimiz devam ediyor. Umarız önümüzdeki dönemde bir sonuca ulaşırız." dedi.
İdlib'te rejimin ihlalleri
Aksoy, İdlib'te sağlanan ateşkesin kalıcı olmasının Türkiye'nin önceliği olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti: "Rejimin özellikle sivilleri hedef alan saldırıları başta olmak üzere İdlib'e yönelik provokasyonlarını devam ettirdiğini görüyoruz. Rusya ile İdlib'te sükunetin sağlanması konusunda hemfikiriz. Rejimin saldırıları karşısında bu doğrultudaki mesajlarımızı, beklentilerimizi Rus muhataplarımıza aktarıyoruz."
"Anayasa Komitesi dengeli ve muteber bir yapıya sahip olmalı"
Aksoy, Suriye ihtilafına ancak BMGK'nın 2254 sayılı kararı temelinde bir siyasi çözümle çözülebileceğine inandıklarını anlattı. Bu kapsamda Anayasa Komitesi'nin kurulmasının önem taşıdığına işaret eden Aksoy, "Biz de Astana ortaklarımız İran ve Rusya'nın yanı sıra BM ile iş birliği içinde Anayasa Komitesi'nin kuruluşuna öncelik veriyoruz. Anayasa Komitesi dengeli ve muteber bir yapıya sahip olmalı. Zira bu sürecin meşruiyeti için elzem." ifadelerini kullandı.
Aksoy, 12-14 Mart'ta Brüksel'de düzenlenen 3. Brüksel Konferansı'nda Suriye'ye ve Suriyelileri ağırlayan bölge ülkelerine 7 milyar dolar yardım taahhütünde bulunulduğunu belirterek, bu yardımların en kısa zamanda sahaya aktarılması gerektiğini vurguladı. Bugüne kadar Türkiye'deki Suriyeliler için 7 milyar dolar harcandığını anımsatan Aksoy, "Bu çabalarımıza karşılık 3. ülkelerin yardımlarının çok sınırlı olduğunu siz de biliyorsunuz. Adil yük ve sorumluluk paylaşımı çerçevesinde hareket etmek gerekiyor." dedi.
Türkiye-AB ilişkileri
Aksoy, Avrupa Parlamentosunun Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin askıya alınmasına ilişkin tavsiye niteliğindeki kararına dair, "Bu rapor AP'deki aşırı akımlar tarafından, gerçekleri yansıtmayan, ayrımcı ve popülist bir metin haline dönüştürüldü. Bu rapor, Türkiye-AB ilişkilerini kavrayamayan, ciddiyetten uzak bir rapor." şeklinde konuştu. Sözcü Aksoy, "AP'den beklentimiz, Türkiye aleyhine tutum benimsemek yerine müzakere sürecinde önümüzdeki engelleri ortadan kaldırmayı teşvik etmesi." ifadesini kullandı. Türkiye-AB Ortaklık Konseyi'nin 15 Mart'ta düzenlenen 54. toplantısında katılım müzakereleri, siyasi-ekonomik kriterler, vize muafiyeti, gümrük birliğinin işleyişi olmak üzere farklı konuların etraflıca ele alındığını kaydeden Aksoy, "Bu toplantı Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda karşılıklı iradenin sergilenmesi bakımından da önemli oldu." dedi.
Aksoy, Hollanda ile düzenlenen Wittenburg Konferansında terörle mücadele, Türkiye-AB ilişkileri, Hollanda'daki Türk toplumu, enerji gibi konular ele alındığını belirterek, "Hollanda ile ilişkilerimizi normalleştirme yönünde köklü adımlar atıyoruz." diye konuştu.
Çavuşoğlu Irak'a gidecek
Aksoy, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Irak'a yapacağı ziyaret hakkındaki soruyu yanıtladı. Çavuşoğlu'nun 28-29 Nisan'da Bağdat, Basra ve Erbil'i ziyaret edeceğini, ziyarette Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi, Irak Dışişleri Bakanı Muhammed el-Hakim, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani ve yardımcısının yanı sıra IKBY Güvenlik Konseyi Başkanı ile görüşeceği bilgisini verdi. Görüşmelerinde terörle mücadele, güvenlik ve ekonomi konularının ele alınacağını kaydeden Aksoy, Çavuşoğlu'nun Bağdat ve Erbil'de Türkmen toplumumun temsilcileriyle de görüşeceğini ve Türkiye'nin desteğini dile getireceğini aktardı.
Rusya ile ilişkiler
Sözcü Aksoy, Rusya ile ilişkilerin olumlu gündemle ilerlediğini belirterek, enerjiden turizme, ekonomiden kültüre kadar tüm alanlarda iş birliği yapmaya devam edildiğini söyledi. Aksoy, bu kapsamda Türkiye-Rusya Karşılıklı Kültür ve Turizm yılı çerçevesince çeşitli etkinlikler düzenlenmesinden memnuniyet duyduklarını anlattı.
"Danimarkalı parlamenterler İslamofobiye karşı adım atmalı"
Danimarka Parlamentosunda Türkiye aleyhine kabul edilen önergeye ilişkin Aksoy, "Aslında bu önergenin hiçbir temeli yok. Ülkemizi suçlayıcı, tek taraflı, gerçekleri yansıtmayan bir şekilde kaleme alınmış bu ifadeleri kesinlikle reddediyoruz." şeklinde konuştu.Aksoy, özellikle dost ve müttefik ülkelerden bu tip saldırıların ikili ilişkilere zarar verdiğine dikkati çekerek, "Danimarkalı parlamenterler de popülist tavırlar yerine kendi ülkelerindeki yabancı düşmanlığı ve İslamofobiye karşı adım atmalılar." dedi.
Sudan ve Libya'daki gelişmeler
Aksoy, Sudan'daki geçiş sürecinde tüm kesimlerin ulusal uzlaşı çerçevesince hareket etmesini ve hızla tamamlanmasını beklediklerini bildirdi. Bu süreçte Sudan halkının büyük olgunluk gösterdiğine dikkati çeken Aksoy, "Sivil hükümetin bir an önce oluşturulması ülkenin istikrarına tabii ki olumlu katkı yapacak. Biz de Sudan halkının yanında olmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Aksoy, Libya'da Trablus'a yönelik askeri hareketliliğin endişe verilci olduğunu belirterek, "Bu çatışmalar siyasi süreçte elde edilen kazanımları tehlikeye atıyor. Sivillerin zarar görmesine neden oluyor." şeklinde konuştu. "Libya'da askeri yöntemlerle bir sonuca ulaşmak mümkün değil." diyen Aksoy, bu ülkede kalıcı barış ve istikrarın kapsayıcı bir siyasi çözümle elde edilebileceğini vurguladı.
ABD'nin Patriot teklifi
Söcü Aksoy, ABD ile Patriot alımı konusunda teknik görüşmelerin devam ettiğini belirterek, ABD'nin geç de olsa Türkiye'ye teklifler sunmaya başladığını söyledi. Aksoy, Patriot ile S400 konusunu bir arada ele almadıklarını kaydetti. ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sık görüşmeler yaptığını kaydeden Aksoy, "Bu görüşmelerde bu ziyaretler dile getiriliyor. Sanıyorum sıra ABD tarafında." dedi.