Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları bugünkü toplantılarında Lübnan'daki Hizbullah örgütünün askeri kanadının birliğin terör örgütleri listesine alınmasını görüşecek.
Birliğin bu adımı atabilmesi için, 28 üye ülkenin oybirliği gerekiyor.
Hizbullah'ın askeri kanadı terör örgütleri listesine girerse, Avrupa'daki Hizbullah destekçilerinin örgüte para yollaması ve Avrupalı diplomatların Hizbullah militanlarıyla görüşmesi yasadışı olacak.
Brüksel'deki BBC Muhabiri Chris Morris, birliğin yasak kararı almaya yaklaştığını ancak bazı üye ülkelerin çok da hevesli olmadığını söylüyor.
Bu üye ülkelerin, Hizbullah'ın askeri ve siyasi kanadı arasında yarım yapmanın zor olacağını ve Lübnan'daki istikrarsızlığı daha da arttırabileceğini savunduğu belirtiliyor.
Hizbullah'ın çeşitli Lübnan hükümetlerinde görev yapmış güçlü bir siyasi kanadı da bulunuyor.
AB yetkililerinin bu konuda isteksiz olan ülkeleri tatmin etmek için, 'AB Lübnan'daki tüm siyasi partilerle diyaloğa devam etmelidir' şeklinde bir ifade önerdiği belirtiliyor.
'Toplumun önemli parçası'
Bu arada, Lübnan hükümeti geçen Cuma günü 'Lübnan toplumunun önemli bir parçası' diye tanımladığı Hizbullah'ın terör örgütleri listesine alınmaması çağrısında bulunmuştu.
Ancak muhabirimiz., Hizbullah'ın Suriye'de Beşar Esad rejimi yanında savaşmasının Avrupa'nın tutumunu sertleştirdiğini belirtiyor.
Hizbullah'ın terör örgütleri listesine alınmasını savunan ülkeler, Hizbullah'ın geçen yıl Bulgaristan'da beşi İsrailli turist olmak üzere, altı kişinin öldüğü bombalı saldırının arkasında Hizbullah'ın olduğuna dair inandırıcı deliller bulunduğunu söylüyor. Hizbullah ise bu saldırıyla ilgilisi olmadığını savunuyor.
Avrupalı diplomatlar ayrıca, bir Hizbullah militanının İsrail vatandaşlarına karşı saldırılar planlamaktan suçlu bulunduğu davaya dikkat çekiyor.
Hizbullah, ABD, Kanada, Avustralya, İngiltere, Hollanda'nın terör örgütleri listesinde.
İKİ KARŞIT GÖRÜŞ
Hizbullah Guardian gazetesinin de manşetleri arasında. Gazete için bir makale kaleme alan İsrail Adalet Bakanı Tzipi Livni Hizbullah'ın Brüksel'in terör örgütleri listesine girmesini savunduğu makalesinde, Hizbullah'ın İsrail ve başka yerlerde sivilleri hedef alan saldırılar düzenlediğini söylüyor ve şöyle devam ediyor;
'Hizbullah'ın terör örgütleri listesine alınması gerektiği açık. Ama Avrupalılar'ın bu konudaki isteksizliği Hizbullah'ın Lübnan'da aynı zamanda bir siyasi parti olmasından da kaynaklanıyor. Hizbullah bir terör örgütü ve siyasi partidir, lideri de siyasetle ve terörle ilgili karar veren Şeyh Hasan Nasrallahdır. Hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu her demokraside meşru güç kullanma hakkı olan tek yapı hükümetlerdir. Ama Hizbullah'ın Lübnan'da Suriye ve İran tarafından silahlandırılan bağımsız milisleri var. Hiçbir demokratik ulus, silahlı milisleri 'siyasi parti' diye adlandıramaz'
'İşgale direniş meşrudur'
Guardian, Livni'nin yazısının hemen yanında, karşıt görüşü savunan akademisyen Sami Ramadani'nin yazısına da yer veriyor. Ramadani işgale karşı direnişin meşru olduğunu savunuyor. Ramadani'nin yazısında dikkat çeken satırlar şöyle;
'Hizbullah'ı bir terör örgütü diye tanımlama girişimleri sadece boş değil, bu hareketi ve tarihini hiçe sayan bir yaklaşım. Tüm gerçek direniş hareketleri gibi Hizbullah'ın başını çektiği Lübnan direnişi bir işgale tepki olarak doğdu. Tüm başarılı direniş hareketleri gibi işgal altındaki halkın büyük çoğunluğunun desteğine sahip. Aslında Hizbullah bir değil, iki işgalin sonucu. Filistin'in ve Lübnan'ın işgalinin. Çoğu Lübnanlı bugün Hizbullah'ı sadece İsrail'in işgal ettiği çoğu Lübnan toprağındaki işgale son veren güç değil, aynı zamanda gelecekteki İsrail işgalinden koruyan kakan olarak görüyor. Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail'in baskısına boyun eğmek yerine, direniş hareketlerinin ortaya çıkma ve güçlenme nedeni ortadan kaybolmadan yok olmayacağını tanıyarak meşruiyeti ve adaleti savunmalı. Bu neden de İsrail'in Arap halklarını ve topraklarını işgal etmesidir.' (BBCTÜRKÇE)
Haberin Devamı