'Tehlike büyük! Eylemler artabilir!'
Arap dünyasının Katar ile ilişkilerini kesmesi son yıllarda Körfez bölgesinde görülen en büyük diplomatik krize yol açtı. Gerekçeleri ise; “terörü desteklediği” iddiasıydı. Bunun ardından da bölgeden son dakika haberleri peş peşe gelmeye başladı. Peki gerçekten krizin perde arkasında ileri sürülen gerekçeler mi var? Devamı haberimizde...
Haftaya körfezde Katar'a karşı gerçekleşen ambargo kriziyle uyandık. Gün geçtikte Katar'la “terörü desteklediği” iddiasıyla tüm diplomatik ilişkilerni kesen ülkeler sayısı artıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan ziyareti sonrasında, Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’ın ardından, Yemen, Libya, Maldivler, Mauritius, Moritanya, Komorlar, Ürdün ve en son Afrika ülkesi Çad da ilişkilerini kestiğini açıkladı. Bir diğer Afrika ülkesi olan Senegal ise, Doha'daki büyükelçisini geri çağırmıştı.
Suudi Arabistan bir süredir Katar'ın bazı terör gruplarına maddi destek sağladığı ve İran'la işbirliği yaptığı iddialarını gündeme getiriyordu. Katar hükümeti 'teröre destek verdiği' iddialarını uzun süredir yalanlıyor ve bu iddiaların hiçbir kanıta dayanmayan suçlamalar olduğunu söylüyordu.
Ambargo kararından bir gün sonra da İran Meclisinde ve Humeyni’nin türbesinde terör eylemleri oldu. İran, “terör eylemlerini Suudi Arabistan yapmıştır, intikamı alınacaktır” açıklaması yaptı.
Dünya gündeminin ilk sırasına oturan diplomatik yaptırımlar daha da derinleşiyor ve herkes bilinen sebeplerin yanı sıra krizin perde arkasını merak ediyor. Özellikle Türkiye TBMM’den Katar’a asker gönderme anlaşmasını hızlı bir şekilde onaylanması sonrasında gerginliğin arkasındaki nedenler tamamen merak konusu.
Peki Katar üzerinden yaşananlar ve bu yaşananların Türkiye boyutu nedir?
Stratejist Abdullah Çiftçi Gazetevatan.com'dan Mine Üçgün'e değerlendirdi.
"DOĞALGAZ SAVAŞI"
21.yy dünyasında güç paylaşımı yeniden yapılıyor. En önemli paylaşım ve mücadele Enerji üzerinden yapılıyor. Katar olayında S.Arabistan, BAE ve Mısır’ın Katar ile problemi ayrı, ABD’nin Katar üzerindeki hesapları farklı. Terör örgütlerinin desteklenmesi ve finansmanı görünümlü çok boyutlu enerji, din, güç, paylaşım mücadelesi var. Katar üzerinde doğu ve batının güçlü ülkeleri bilek güreşi yapıyor.
Katar 2005 yılında çalışmasını durdurduğu dünyanın en büyük tek parça doğalgaz alanı Pars bölgesinde Nisan 2017’de yeniden çalışma başlattı. Pars bölgesinin bir yanı Katar diğer yanında İran var ve ortak enerji politikaları izliyorlar. İran Fransız Total Petrol şirketi ile anlaştı, Katar da Total şirketinin hissedarları arasında. Bölgede Filistin, İsrail doğalgazı var, Kıbrıs açıklarında Doğu Akdeniz doğalgaz yatağı var.
İsrail “Doğu Akdeniz Enerji Projesi”nde Türkiye ile birlikte olmak istiyor ama Katar’ın yönetiminin değişmesini de istiyor. Türkiye ile işbirliği yapan Katar Emiri Al Thani değişir ve Suudi Arabistan kontrolünde yeni bir Emir gelirse İsrail Türkiye’ye karşı konumunu güçlendirecek. Kıbrıs’ta dayatılan çözüm baskısı da projenin bir parçası.
ABD, İran ve Katar’ın doğalgaz üretimini kontrol etmek istiyor. ABD Çin ile rekabette ve enerjide kendi kendine yetiyor. Çin ise dışarıya bağımlı. İran petrolde, Katar’ın ise doğalgazda Çin’in partneri. ABD, Bölgede çıkacak kaos ile petrol, doğalgaz üretimini sınırlayıp Çin üretimini kilitleme peşinde. Türkiye, Katar ile koruma karşılığı anlaşarak bölgenin enerji kaynaklarından faydalanmak istiyor. Katar’ın dünyada yaklaşık 335 milyar dolar, Türkiye’de ise 18 milyar dolar yatırımı var ve bu yatırım her geçen gün artıyor. ABD dolarının dünya rezerv para olmasında Suudi Arabistan ve OPEC Ülkelerinin petrolü dolar ile satmasının rolü büyük. ABD Dolarının rezerv para olarak kalması için Petrol üreten ülkelerin ABD tarafından kontrol edilmesi gerek. Brezilya, Venezuela, Libya, Irak, Yemen gibi petrol üreticisi ülkelerde savaş ve kaosun ana nedenlerinden biri de bu durumdur.
"BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİ"
Çin’in bölgeye bağımlılığı sadece enerji değil aynı zamanda bölge Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin geçiş güzergahı. ABD, bölge ülkelerini kontrol ederek, Bir Kuşak Bir Yol Projesini de kontrol etme peşinde.
"İSRAİL, İSLAM ORDUSUNA KARŞI ARAP NATO'SU PEŞİNDE"
İsrail Körfezin Sünni Arapları ile yakın ilişki içerisinde, ABD, İsrail Arap NATO’su kurma peşinde. Burada gizli amaç Araplar ile İran arasında bir mezhep savaşı. Katar Türkiye’nin de etkisi ile bu olaya karşı çıkıyor. Türkiye, Katar, Pakistan’ın “İslam ordusu” girişimine karşı ABD/İsrail/BAE ve Suudi Arabistan’ın Amerikancı lobisi “Arap Ordusu (Arap NATO’su) peşinde. Obama’nın ABD’si İran’ı dünyaya açarak Körfezin Araplarını korkutmuştu. Trump’ın ABD’si ise Körfez’in Araplarına prim vererek İran’a baskı uyguluyor. Bu nedenle İran Dışişleri bakanı “Türkiye’ye ihtiyacımız var diyerek” Ankara’ya geldi. İsrail kendi güvenliği ve Enerji projesi kapsamında Körfez’in Sünni Arapları ile Trump’ın yardımıyla sıkı bir işbirliği sağladı.
"KATAR'I KONTROL EDEREK İRAN'LA HESAPLAŞMA"
Obama dönemimde ABD, Kongre kararı ile 11 Eylül 2001 Dünya Ticaret merkezi olayı mağdurları için Suudi Arabistan’a dava açma hakkı verdi. Suudi Arabistan’ı terörü destekleyen ülke ilan etmişti. Trump ise İran’ı terör ülkesi olarak ilan etti. Suudi Arabistan, Müslüman Kardeşler hareketinin kendi halkını etkileyerek Krallığı riske atar kaygısı ile Müslüman Kardeşleri ve Hamas’ı terör örgütü olarak görüyor. Bu kaygı Mısır ve BAE için de var. Katar’ın Sünni İslam anlayışı Türkiye gibi ama Suudi Arabistan Vahhabi, Selefi’dir. Suudi Arabistan, uzun yıllardır Katar’ı kendi boyunduruğu altına almak istiyor. Katar’ın 2022 Dünya Kupası organizasyonunu düzenlemesi, El Cezire ile Arap dünyasına yayın yapması Suudi Arabistan’ı rahatsız ediyor. Suudi Arabistan Katar’ı kontrol ederek İran ile hesaplaşma peşinde.
"KRAL ABD KARŞITI AMA İÇERİDE DERİN ABD LOBİSİ VAR"
Türkiye’den sonra Pakistan da Katar’a asker göndermeyi düşünüyor. Bölgede askeri olarak Türkiye, Pakistan, Katar öncülüğündeki “İslam Ordusu” girişimi ile ABD, Suudi Arabistan, BAE, İsrail’in Arap NATO’su fikri mücadele ediyor. Ancak bu kapışma uzun sürmez düşüncesindeyim. Suudi Arabistan Kral’ı aslında ABD’ye karşı biri ama Suudi Arabistan içerisinde derin bir ABD lobisi var, birkaç kez Kral’a zehirlenme girişiminde bulunuldu. Kral Selman ile arabulucu Kuveyt Emirinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın girişimi ile bir uzlaşma sağlanacağını düşünüyorum. Ama S.Arabistan içerisinde Kral Salman’ın oğlu Prens Muhammed Bin Selman ile Kral Salman’ın yeğeni Amerikancı Prens Muhammed bin Nayif arasındaki taht mücadelesi derinleşir.
"TERÖR EYLEMLERİ ARTABİLİR"
Katar üzerindeki ABD ile Çin, İngiltere, Türkiye mücadelesinin yansıması İran, Pakistan’da terör eylemleri olarak kendini gösterebilir. Çin süreci dikkatlice izliyor ve problem uzarsa sahneye çıkacaktır. İran, Türkiye ile müzakere ederek, problemin büyümemesi yönünde adım atacaktır.
"MASAYA YENİDEN OTURACAKLARDIR"
Türkiye, İran ve Pakistan’ın hızlıca askeri ve temel gıda, ihtiyaç maddeleri ile Katar’ın yanında yer alması krizin büyümesini engeller. Suudi Arabistan, BAE, Mısır ambargo ile Katar Emirini deviremeyeceklerini anladıklarında uzlaşma masasına yeniden oturacaklardır.