Tecavüze uğrayan kadınlar her şeyi anlattı
Suriye'deki Esad rejiminin hapishanelerinde işkencelere ve tecavüze maruz kalan kadınlar, Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde psikologlar tarafından rehabilite ediliyor. Savaştan kaçan kadınların kurduğu bir dernekte tek çatı altında toplanan savaş mağduru kadınlar, birbirine güç veriyor.
Esad rejimi yönetimindeki Şam kırsalında yaşayan 2 çocuk annesi sağlık çalışanı M.B. (34), eşi Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mensubu olduğu gerekçesiyle, 2012 yılında sabah saatlerinde işe gittiği sırada rejim güçlerince bir arabaya bindirilerek gözaltına alındığını söyledi. 7 ay boyunca hapishanede kalan M.B., takas değişimiyle kurtulduğu hapishaneden Türkiye'ye kaçarak, Hatay'ın Reyhanlı ilçesine yerleşti.
M.B. daha sonra Reyhanlı'da yaşayan diğer Suriyeli kadınlarla tanışarak, “Suriyeli Kadınlar Heyeti”ne katıldı, Suriyeli kadın psikologlar tarafından rehabilite edildi.
“Çocuklara ve yaşlılara tecavüz ediyorlar”
İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine konuşan M.B., yaşadığı işkence ve zorlukları şöyle anlattı:
“İlk önce psikolojik şiddete maruz kaldım daha sonra fiziksel işkenceye maruz kaldım. Tekme tokat dayak yedim. Ardından da herkesin gözü önünde tecavüze uğradım. Ortaokul lise çağlarındaki çocuklara ve anneleri yaşındaki kadınlara da toplu tecavüz ediyorlardı. Bize 10 günde bir biraz ekmek ve peynir veriyorlardı. İri yarı bir adam düzenli olarak bizi darp ediyordu. Benden daha ağır şiddete maruz kalan insanlarla aynı koğuşta yaşıyordum. Sesleri kulağımdan gitmiyor.”
“Somut adımlar atılmasını istiyoruz”
Reyhanlı'daki Suriyeli Kadınlar Heyeti yöneticisi, psikolog Buseyna Rahhal (49) ise savaş mağduru kadınları tek çatı altında toplayıp psikolojik rehabilitasyon vermeyi amaçladıklarına değinerek şunları söyledi:
“Belli günler bir araya gelip savaş mağdurlarını rehabilite ediyor, psikolojik destek veriyoruz. Biz sadece 8 Mart'ta hatırlanmak istemiyoruz. Savaş devam ediyor. Savaşın her anında bizim gibi mağdur olan binlerce kadın var Suriye'de. Hala cezaevinde işkencelere maruz kalanlar var. Bu konuda uluslararası topluluklardan, insan hakları örgütlerinden somut adım atmalarını istiyoruz. Söylediklerinin sadece lafta kalmasını istemiyoruz.”