Gazete Vatan Logo

Suya bırakılan sevimli Japon balıkları birer ölüm makinesine dönüştü!

NASA geçtiğimiz günlerde Pasifik Okyanusu'nda bir deniz altı volkanının patlamasına ilişkin görüntüleri yayınladı. Görüntüler orada yaşayan canlılarla ilgili garip bir durumu gün yüzüne çıkardı. Öte yandan İngiltere’de doğal ortama bırakılan Japon balıklarının birer ölüm makinesine dönüşmesi ise şaşkınlık yarattı.

Suya bırakılan sevimli Japon balıkları birer ölüm makinesine dönüştü!

Pasifik Okyanusu'nun derinliklerindeki büyük bir su altı volkanında geçtiğimiz günlerde bir patlama meydana geldi. 2015 yılında yapılan çalışmalarda hakkında detaylı bilgiler edinilen Kavachi Yanardağı’nda gerçekleşen patlamanın ardından, su altında yaşananlar ise oldukça dikkat çekici. Araştırmacılar, köpek balıkları başta olmak üzere çeşitli deniz canlılarının volkanın etrafındaki sularda yaşamaya devam ettiğini fark etti. Volkanda gerçekleşen patlamalar, bölgedeki suyun sıcaklığını arttırıyor ve su altı yaşamı için oldukça zor koşullar yaratıyor.

'SHARK-CANO' ADINI VERDİLER
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) da geçtiğimiz günlerde Pasifik Okyanusu'nda bir deniz altı volkanının patlamasına ilişkin görüntüleri yayınladı. Bilim insanları, suyun volkanik partiküller içerdiğini söyleyerek köpek balıklarının bu koşullarla başa çıkmak için mutasyon geçirmiş olabileceklerini ifade etti. Bölgede canlı çeşitliliğini görüntülemek için yapılan çekim esnasında ise farklı türlerde köpek balıkları tespit edildi. Kavachi Volkanı'na, zorlu koşullarında yaşayan sakinleri nedeniyle 'Shark-cano' adı verildi.

Haberin Devamı

Suya bırakılan sevimli Japon balıkları birer ölüm makinesine dönüştü

'70'Lİ YILLARDA BÜYÜK BİR OLAYDI'
Milliyet'ten Oğuzcan Atış'ın haberine göre Belgeselci ve Deniz Ekolojisti Dr. Mert Gökalp, yaşam koşullarının oldukça zor olduğu bir bölgede canlı yaşamı tespit edilmiş olmasının ilginç bir durum olduğunu ifade etti ve bölgede yapılacak ölçümlerin sonucunun beklenmesi gerektiğinin altını çizdi. Gökalp, şunları söyledi:

"Canlı yaşamının oldukça zor olduğu yerde bu canlıların kısa bir süre olsa bile nasıl barınabildikleri üzerinde durulması gereken bir durum. Atlantik ve Pasifik okyanuslarında hidrotermal bacaların olduğu bazı noktalar vardır. Bunlardan Akdeniz’de de var. Bunlar deniz tabanından yukarıya çeşitli gazlar çıkarılar ve çevrelerinde çok ilginç canlılar yaşar. Bu canlılar bizim bildiğimiz ve görmeye alışkın olduğumuz canlılar gibi değildir. Fotosentez yerine kemosentez yapan bu canlıların bulunması 70'li yıllarda büyük bir olaydı."

Haberin Devamı

Kavachi volkanının bulunduğu bölgenin hidrotermal bacalar bulunan bölgeler ile benzer özelliklere sahip olduğunu belirten Gökalp, "Yapılan çalışmaların sonucunu beklemek doğru olacak. Belki de bu alanda bazı farklılıklar vardır. Köpek balıkları patlamanın etkisiyle bölgede ölen canlılardan beslenmek üzere oraya gitmiş olabilir. Yine patlamanın yarattığı şiddetli ses köpek balıkları ve diğer avcı balıkları bu bölgeye çekmiş olabilir” şeklinde konuştu.

Mert Gökalp, “Bu canlıların burada dolaştığına dair görüntüler var ama buradan çıkıp çıkamadıklarını bilmiyoruz. Ayrıca çok ciddi gazların varlığından da bahsediliyor. Belki de bu canlılar girdikleri anlarda görüntülendiler veya belki de henüz onlara tam anlamıyla zarar verecek bir ortam oluşmamıştı. Şu an için denebilecek tek şey bu canlıların orada olmalarının gerçekten çok ilginç olduğu" yorumu yaptı.

JAPON BALIKLARI ÖLÜM MAKİNESİNE DÖNÜŞTÜ
Öte yandan yaklaşık bin yıl önce evcilleştirildiği düşünülen Japon balıkları, günümüzde çocuklar ve balık beslemek isteyen kişilerin ilk tercih ettiği akvaryum canlısı haline gelmiş durumda. Ancak İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, doğal ortama bırakılan Japon balıkları bırakıldıkları ortamdaki canlı çeşitliliğini yok ediyor. Salındıkları ortamda adeta ölüm makinesine dönüşen Japon balıklarının boyutları, zaman zaman 70 santimetreye kadar ulaşabiliyor. Yapılan araştırma sonucu ortaya konan raporda, “Aileler akvaryum canlılarını doğal ortamlara bırakarak insancıl bir yolu takip ettiklerini düşünüyor olsa da bu gezegen için felaketle sonuçlanacak olaylara kapı aralayabilir” ifadeleri kullanıldı.

Haberin Devamı

Belfast Queen's Üniversitesi'nden Dr. James Dickey, "Araştırmamız, akvaryum balıklarının güçlü bir tehdit oluşturduğunu gösteriyor. Bu canlılar doğal ortama bırakıldıklarında doyumsuz iştahlarını cesaret ile birleştirip oldukça büyük problemlere yol açabilecek potansiyele sahipler" dedi. Dickey, Kuzey Avrupa’da görülen iklimin bölgeye yabancı olan canlılar için genelde engelleyici bir yapısı olduğunu fakat akvaryum canlılarının bu koşullara karşı dayanıklı olduğunu da ekledi.

Haberin Devamı

Dr. James Dickey, Japon balıklarının nehirlerdeki ve göllerdeki yerli biyolojik çeşitlilik için gerçek bir tehdit oluşturabileceğini ve diğer türlerin bağımlı olduğu kaynakları hızla tüketebileceklerini söyledi. Dickey, bırakıldıkları ortamdaki bitkileri de kısa sürede tüken canlıların su kalitesini de düşürdüğünü vurguladı. Dr. Dickey, "Araştırmamız, akvaryum balıklarının doğal tatlı su kaynakları için çok tehlikeli olduğunu vurguluyor, araştırma sonucunda elde edilen verilerin evcil hayvan ticaretindeki kriterleri etkileyeceğini umuyoruz” dedi.

'HER ZAMAN BÜYÜK PROBLEMLERE YOL AÇTI'
Dr. Mert Gökalp de Japon balıklarının tatlı su balığı olduğunu ve denizde yaşama şansları olmadığının altını çizdi. Tatlı su balıklarının kendi ortamından alınıp farklı bir ortama konulmasının her zaman büyük tehlikelere ve yıkımlara yol açtığını belirten Gökalp, sözlerine şöyle devam etti:

"Bizim ülkemizde tatlı su balıklarını çalışan araştırmacılarımız da benzer durumlar ile karşılaştılar. Çeşitli yayın ve sazan balıklarının kendi yaşam alanı olmayan derelere ve göllere girerek buradaki türleri yok ettikleri biliniyor. Herhangi bir tatlı su canlısının farklı bir ortama girmesi o bölgede ekosistemin değişmesine neden olur." Denizlerde de bu durumun geçerli olduğunu belirten Gökalp, "İstilacı canlılar bu şekilde ortaya çıkar. Biz de istilacı canlıları konu alan bir belgesel yaptık ve Süveyş Kanalı'ndan geçip Akdeniz’e yerleşen canlıları inceledik. Tespit ettiğimiz durum İngiltere’de yapılan araştırmanın bir benzeriydi. Yani yeni gelen canlı türü bölgedeki yaşamı ciddi şekilde etkilemişti" diye konuştu.