Şucaiye katliamı tanıkları dehşeti anlattı!
İsrail'in Gazze'ye yönelik gerçekleştirdiği saldırıda en fazla can kaybının yaşandığı Şucaiye katliamı tanıkları yaşanan dehşeti Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) anlattı. İsrail ordusunun havadan ve karadan bombardımanı sonucu 72 sivilin yaşamını yitirdiği 300'den fazlasının yaralandığı kanlı saldırıdan sağ kurtulanların yaşadıkları tüyler ürpertici.
Gece boyunca bombardımana maruz kalan halk, sağlık ekiplerinin gelmemesi sebebiyle yaralananların can çekişmesini çaresizce izlediklerini aktardı. Tanıkların anlattıkları, uzun süre müdahale edilmeyen yaralıların kan kaybı sebebiyle yaşamlarını yitirdiğini ortaya koydu.
YARALILARA MÜDAHALE EDİLMEDİĞİ İÇİN SABAHA KADAR ÖLÜMÜ BEKLEDİLER
Şucaiye katliamında annesi ve kardeşleri, baba annesi, halasının da aralarında olduğu aile fertlerinden 6 kişi ölen Zeynep El Şih Halil (18) yaşadığı korku dolu anlarını anlattı. Gazze'deki Şifa Hastanesi'nde ağır yaralı yatan 10 yaşındaki kız kardeşinin başucunda bekleyen Zeynep, "Akşam ezanının okunmasının ardından iftarından hemen sonra İsrail savaş uçakları ve topları Şucaiye'yi bombalamaya başladı. Bombardımandan kaçan bir kişi kapımızı çaldı. O esnada bir top mermisi evimize isabet etti. Evde bulunan annem, iki kız kardeşim, babaannem, halam ve halamın kocası ile evimize sığınan yabancı adam yaralandılar. Evimizin altındaki Süper market yandı. Kızılhaçı ve ambulansı aradık, gelemediler. Çaresiz merdivenin altına sığındık. Herkes kan kaybediyor ve saldırılar sebebiyle ev de yavaş yavaş üzerimize yıkılıyordu. Bombardıman sabaha kadar sürdü. Sabah saat yediye doğru ambulans sesini duyduk. Bizden uzaktaydı babamın sesini işittim. Yaralılardan büyük annem ve halamın kocası son nefeslerini vermiş, diğerleri de can çekişiyorlardı." diyerek yaşadığı dehşeti paylaştı.
Yakınları ambulanslarla Şifa Hastanesine kaldırılan Zeynep, bir ambulansa binerek gittiği hastanede ailesinden 6 kişinin yanı sıra evlerine sığınan yabancı adamın da öldüğü haberini aldı. İNSANLAR
YERDEKİ CESETLERE BASARAK KAÇIŞIYORDU
Yaşadıklarının şokunu atlatamayan Zeynep, "Katliamın sabahında saat 7'ye doğru herkes evlerinden fırladı. Korku ve panik içinde evlerinden hiç bir şey almadan çocuklarını kucaklayarak kaçıyorlardı. Sokaklardaki onlarca cesedin üzerine basarak bina yıkıntılarının arasında koşuyorlardı. O anların tarifini bile yapamam." dedi.
Uluslararası kamuoyu ve insan hakları kuruluşlarının tepkisizliğine isyan eden Zeynep, "Yardım elinin uzatılması için vicdanlar neden harekete geçmez" sorusunu yöneltti. Gazze'nin en büyük semtlerinden biri olarak kabul edilen Şucaiye'de 100 binden fazla kişi yaşıyor. Sınırda olması sebebiyle İsrail'in bir çok kez saldırısına maruz kalan semt çok kalabalık. Gazze'nin doğusundaki Şucaiye'de çok sayıda tarihi cami ve mezarlar bulunuyor.
"BOMBARDIMAN ALTINDA NAMAZ KILARAK DUA ETTİK"
Katliamdan sağ kurtulanlardan Ümmü Şah ise Şucaiye'deki evlerinde İsrail saldırısının başlamasıyla eşi ve dört çocuğu ile namaz kılarak dua ettiklerini anlatıyor. Komşularının evine isabet eden top mermisinden gelen şarapnel ile 4 yaşındaki kızının yaralandığını anlatan Ümmü Şah, "Namazdan sonra uyumaya geçtim. Komşularımızın evine şiddetli bir patlama oldu. Kızım Şah yatıyordu. Cam ve şarapnel parçaları üzerine geldi. Saçlarını kaldırdığımda yüzünden kan akıyordu. Yardım gelmedi kızımı kucağıma alarak sabaha kadar bombardımanın bitmesini bekledim." diyerek çaresizliğini aktardı. Ümmü Şah sabahın ilk ışıkları ile yaralı kızıyla birlikte diğer çocuklarını alarak evden ayrılışlarını ve korku dolu anları şöyle aktardı: "Herkes can havliyle koşuyordu. Binalar yerle bir olmuş, Allah'ım bizi koru diyerek yerdeki elektrik tellerinin üzerinden atlıyorduk. Herkes koşuyor. Her yerde cesetler vardı. Üzerimizden bomba ve kurşunlar geçiyordu. İsabet alıp ölenler, yaralananlar oluyor, düşenlere kimse dönüp dahi bakmıyordu. Hastaneye ulaştığımızda şarapnel parçası kızımın beynine kadar ulaşmıştı. Hastanedeyken ölen ve yaralananların isimleri anons ediliyordu. Komşularımın isimlerini oradan duydum. Hala yakınlarından haber alamayan bir çok insan var."
ŞİFA HASTANESİ KATLİAMDAN KAÇANLARA EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR
Şifa Hastanesi sadece yaralılara değil aynı zamanda saldırılardan kaçanlara da ev sahipliği yapıyor. Hastane bahçesine ailesi ile sığınan Abdullah Ebu Hamam, yaşananların aklının ucundan bile geçirmediğini anlatıyor. İsrail saldırılarından sora aradıkları Kızılhaç yetkililerinin özür dileyerek gelmediklerini belirten Ebu Hamam, sabaha kadar bombardıman altında beklediklerini söyledi. Arkalarına bakmadan evlerinden çıktıklarını ifade eden Ebu Hamam, "Geride 4 katlı bir ev araba ve iki at bıraktım. Canımızı kurtarmak için hiç bir şey alamadan kaçtık. Dördüncü katın vurulduğu haberini aldım. Komşularımızın 40 danası vardı. Saldırıda hepsi öldü. Ailece hastane bahçesine sığındık. Ancak yeterli yardım gelmiyor. Gıda sıkıntısı var. Dışarıda yatıyoruz." şeklinde konuştu.
İLK YARDIM NOKTASINA 45 DAKİKA YÜRÜYEREK ULAŞILIYOR
Sabahın ilk saatleriyle insanların yalın ayak başı açık kaçtıklarını anlatan Abu Hamam, "Sokaklarda patlamalar çığlık seslerine karışıyordu. Kadınlar başlarını örtmeden, kimileri ayakkabılarını bile giymeden evlerinden fırladı. Ne bir ambulans ne de binecek bir araç vardı. Halk en az 45 dakika yürüyerek ilk yardım noktasına ulaşabiliyorlardı. Ailemi alarak kaçarken yanımızdaki bina isabet aldı. Bizimle birlikte gidenlerden ölen ve yaralananlar oldu." bilgisini verdi. Hastane bahçesine sığınan Ümmü Yahya da diğer tanıklar gibi akşam saatlerinde başlayan bombardımanın hedef gözetmeksizin evleri hedef aldığını belirtti. Bomba seslerinin ardından çocukların çığlık atmaya başladığını ifade eden Ümmü Yahya, "Tüm gece bombardıman altında kaldık. Sabah olunca çocukları kucağımıza alarak kaçtık. Üstümüzden kurşun geçiyordu. Çok zor bir durum engelli bir kızım var. Ben de tansiyon hastasıyım. Şucaiye'den yürüyerek buraya geldik." diye konuştu.