Özgürlük cennetinde aşırı sağın yükselişi
İnsan hakları, fikir, basın ve ifade özgürlüğü ile ekonomik gelişim alanında dünyanın ilk 3 ülkesinden biri olan İsveç’te haftaya Pazar günü gerçekleşecek seçimlerde göçmen karşıtı İsveç Demokratları yüzde 25 oyla 100 yıllık sosyal demokrat iktidarı sallıyor
Avrupa’da Almanya, Fransa, İtalya, Avusturya gibi ülkelerde yükselen aşırı sağ rüzgara İsveç de katılıyor. Avrupa’nın insan hakları ve demokrasi alanında örnek gösterilen ve on yıllardır sosyal demokratların yönettiği ülkelerinden İsveç’te 9 Eylül’de yapılacak seçimlerde, aşırı sağ parti İsveç Demokratları’nın (SD) birinci parti gelme ihtimali var. Anketler, geçtiğimiz seçimlerde yüzde 13 oy alan Jimmie Akesson’un liderliğindeki SD’nin önümüzdeki hafta yapılacak seçimlerde yüzde 17 ila yüzde 25 arasında oy alacağını gösteriyor. Bu büyük değişimin en önemli nedeni göçmen krizi. Almanya gibi, İsveç hükümetinin de 2015 yılında ‘göçmenlere kapılarını ardına kadar açma kararı’ ülkedeki geleneksel seçim denklemlerini alt üst etti. Ülkede 2015 yılında 163 bin başvuru ile, rekor seviyede mülteci başvurusu yaşanması kamuoyunun eğilimini değiştirdi. Bu gelişme karşısında sosyal demokrat İsveç hükümeti, Danimarka ile beraber, 1950’den bu yana ilk kez, sınır kontrolü kararı aldı. Ancak SD seçmenleri bunun yeterli olmadığını, göç akınının engellenmesi için daha fazla önlem alınmasını, ‘ülke ekonomisi ve kültürünü tehdit eden’ bu göç akınının tümüyle durdurulmasını istiyorlar. Seçim kampanyasının merkezine oturan bu tartışma karşısında SD’nin web tasarımcısı 39 yaşındaki genç lideri Jimmie Akesson, neredeyse hiç zorlanmadan kampanyasını yürütüyor.
Üyeleri SS ordusundaydı
Akesson, göç akınının ve mülteci kabulünün derhal durdurulmasını, mevgut göçmenlerin toplum içinde asimile edilmesini, suç işleyen yabancıların sınır dışı edilmesini, suç oranının düşürülmesini vaad ediyor. Göteburg’da araç yakan göçmenlerin görüntüleri eşliğinde konuşan Akesson, “Fark, önceden gelen ve sonra katılan göçmenerin arasında değil. Fark, araba üreten ve araba yakanların arasında” sözleri yabancılara değil, kendi yaşam biçimlerine uymayanlara karşı olduğunu söylüyor ve büyük alkış alıyor. Ülkede yaklaşık yüz yıldır iktidarda olan sosyal demokrat parti ise alışık olmadığı bu söylemleri kaygıyla izliyor. SD’yi ‘amatör olmakla, hiçbir tecrübesi olmamakla’ eleştiriyor. İsveç’te yeniden canlanan SD’nin bazı liderlerinin, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi SS ordusuna katılmasıyla biliniyor. Bugün, bu imajı temizlemek için çalışan parti, bu ilişkiye atıfta bulunan ve bu yönde açıklamalar yapan tüm üyelerini ihraç ediyor. Ancak hâlâ meşruiyetini tümüyle sağlayabilmiş değil.
2014’te meclise ilk kez girmişti
2005 yılından bu yana Jimmie Akesson’ın liderliğini yaptığı İsveç Demokratları’nın oyları hızlı bir artış yaşadı. İsveç Demokratları, 2014 seçimlerinde 5,7 puanlık oy artışıyla yüzde 12,9’u bularak meclise girmişti. İktidar partisi Sosyal Demokratlar ve muhalefetteki Ilımlı Parti, ortak kararla göçmen alımı sayısında kısıtlamaya gitmişti. Anketlerde Sosyal Demokratlar’ın oylarının ise yüzde 25’le rekor düşüş yaşadığı belirtiliyor.
‘Seçmeni aptal yerine koyma’
Geçen ay, Sosyal Demokratlar’ın uzun dönemdir kalesi olarak bilinen ve çoğunlukla göçmenlerin yaşadığı Rinkeby’de ırkçı saldırıların düzenlenmesi ise tartışma konusu olmuştu. Partinin liderlerinden Paula Bieler, “Bu tabii ki göçle alakalı. Göç diğer başka şeyleri de etkiliyor. Diğer partiler bağlantıları kurmuyor, çünkü onlara göre bu ‘hoş’ bir şey değil. Yaptıkları, seçmenleri aptal yerine koymak” açıklamasında bulundu.
SD hükümet kurabilir mi?
Fransız aşırı sağ partisi Front National tecrübesinde olduğu gibi, SD yüzde 25 oranında oy alarak birinci parti olsa da, bu oran tek başına iktidar olması için yeterli değil. Sağ ve sol partiler bir ittifaka giderek parlamento çoğunluğunu ve hükümet kurma hakkını elde edebillirler. Ya da Başbakan Stefan Löfven’in liderliğindeki İsveç Sosyal Demokrat Partisi’nin bugün yaptığı gibi bir azınlık hükümeti kurulabilir. Ancak İsveç Demokratları lideri Akesson bu duruma hazır.