'Orta Doğu karışır!'
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ayhan, Suudi Arabistan'ın kurulduğu günden bu yana ilk defa bu çapta bir iktidar krizi yaşadığını belirterek, ''Bu operasyonlar Suudi Arabistan ve iktidarı içerisinde muazzam bir deprem etkisi yaratacak, muazzam kırılmaları da beraberinde getirecek. Üstelik bu Orta Doğu coğrafyasında da büyük bir kargaşaya neden olacaktır.'' dedi.
Riyad yönetiminin yolsuzluk komisyonu kurduktan bir gün sonra bazı bakanları, prensleri ve yüksek bürokratları gözaltına almasıyla başlayan operasyonu AA muhabirine değerlendiren Prof. Dr. Ayhan, Suudi Arabistan iktidarında yaşanan tasfiyelerin hem yurt içinde hem de çevre ülkelerde tepki doğuracağını kaydetti.
Ayhan, operasyonların bunlarla sınırlı kalmayacağına değinerek, ''Bu olaylar Suudi Arabistan ve iktidarı içerisinde muazzam bir deprem etkisi yaratacak, muazzam kırılmaları da beraberinde getirecek. Üstelik bu Orta Doğu coğrafyasında da büyük bir kargaşaya neden olacaktır.'' diye konuştu.
Suudi Arabistan’ın bu operasyonlar sonrasında köklü ve geniş çaplı değişiklere gidebileceğini söyleyen Ayhan, ''Ilımlı İslam’a dönüş, Selefilikten kopuş olarak nitelendirilebilir. Tam olarak ifade edilmese de Suudi Arabistan uluslararası sistemle barışık bir yapıya doğru gitmeye çalışıyor.'' ifadesini kullandı.
''Orta Doğu’da yeni süreç''
Son gelişmelerin sadece Suudi Arabistan’ın iç meselesi olarak değerlendirilemeyeceğini ifade eden Ayhan, olayların aynı zamanda bölgesel ve küresel yansımaları açısından da analiz edilmesi gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Ayhan, Lübnan Başbakanı Saad Hariri’nin istifa kararının, Yemen’den Riyad’a düzenlenen balistik füze saldırısının gerçekleştiği günlerde eş zamanlı olarak Suudi Arabistan’da düzenlenen ''yolsuzluk'' operasyonunun Orta Doğu’da yeni bir sürecin başladığının göstergesi olduğunu belirtti.
Suudi Arabistan’da yaşanan operasyona ABD ve İsrail’in destekler nitelikte tavır takındığına dikkati çeken Ayhan, şunları söyledi:
"'ABD Başkanı Trump sosyal medya üzerinden Suudi Arabistan’da gelişen olayların arkasında olduğunu, desteklediğini açıkladı. O sırada Londra’da bulunan İsrail Başbakanı da aynı şekilde bölgede bir İran tehlikesi olduğunu, dolayısıyla hem Lübnan’da hem bölgede meydana gelen gelişmelerin İran’ın bir fetih durumuyla izah edilmesi gerektiğini ve buna karşı yeni bir karşı çıkışın ortaya konulması gerektiğini ifade etti.”
''Monarşide büyük değişiklik''
Suudi Arabistan’da iç dinamikler ve aile dinamikleri itibarıyla bir monarşinin, bir sistemin el değiştirdiği tartışması yaşandığını anlatan Ayhan, iktidarın kardeşten kardeşe değil, babadan oğula geçtiği bir dönemin başladığını hatırlattı.
Ayhan, artık torunların iktidara geldiği yeni bir yönetimin ortaya çıktığını belirterek, ''Yeni yönetim 32 yaşında genç bir lider Muhammed Salman’ın iktidarıyla şekillenmeye başlıyor. Her ne kadar şu anda doğrudan kraliyet unvanını üzerine almamış olsa bile yetkileri elinde bulunduruyor ve bu yetkileri hızlı bir şekilde genişlettiğini görmekteyiz. Nitekim Muhammed bin Salman mayıs ayında yaptığı açıklamalarda ülke içinde ister prens olsun ister yönetimle iş yapan iş adamları olsun, herhangi bir suça iştirak ettikleri takdirde bunların hukuktan üstün olmadığını söylemişti. Bu açıkça bir cephe almaydı, iktidar içerisindeki rakiplerine karşı.'' şeklinde konuştu.
Yaşanan tasfiye sürecinin Suudi Arabistan’da ilk kez gerçekleşen olaylar olduğunu belirten Ayhan, bu operasyonların sürmesinin beklendiğini de aktardı.
Ayhan, tutuklanan prenslerin, bir otelde yer yatağında yatırılmasının Arap kültürü açısından şahsiyetlerine doğrudan bir saldırı olarak değerlendirildiğini belirterek, ''Dolayısıyla bu küçük bir kriz değildir. Siyasi anlamda bir tasfiye operasyonudur. Yolsuzluk operasyonu adı altında ifade edilmesi genç Suudilerin ciddi şekilde desteklenmesini, uluslararası arenada meşruiyet kazanmasını da beraberinde getirecek. Bu toplumsal bir desteği beraberinde getirecek. Suudi Arabistan’daki genç nesil ciddi şekilde bundan dolayı iktidarı eleştiriyordu.'' ifadelerini kullandı.
Genç veliahtın yapmış olduğu ani ve çok sert dönüştürme hareketlerinin ülke içerisinde bir yıkımla sonuçlanabileceğine yönelik analizlere de dikkat çeken Ayhan, hem Vehhabizm hem de Suudi ailesinin ortaya koyduğu devlet yönetiminde değişime gidildiğini vurguladı.
''Suudi ailesi iktidarı kaybedebilir''
Ayhan, ideolojik yapının eğitim sistemine yansımasının bir anlamda terörü farklı şekilde desteklediğinin tartışıldığını, bunun da 11 Eylül saldırılarından sonra uluslararası arenada ve Amerika’da gündeme getirildiğine değindi.
Bu kadar hızlı değişim ve dönüşümün toparlanma sürecini zor hale getirebileceğini vurgulayan Ayhan, ''Savaşın şiddetleneceği ve Suudi ailesinin iktidarı kaybedebileceği bir yıkımı beraberinde getireceğini ön gören analizler de mevcut. Tasfiyeyi kabul etmeyen bazı kesimler de ortaya çıkabilir. Çünkü bunların ilişkili olduğu çok güçlü aileler var ve bu ailelerin bir kısmı da hem ordu içerisinde hem de diğer alanlarda çok güçlü kesimler.'' ifadelerini kullandı.
''Suudi Arabistan güvenlik kaygısı yaşıyor''
Orta Doğu’nun ciddi bir şekilde istikrarsızlığa doğru sürüklendiği uyarısında bulunan Ayhan, Suudi Arabistan, Bahreyn, Irak ve Lübnan’daki Şii unsurların Riyad yönetimi üzerindeki İran baskısını arttırdığına dikkati çekti.
Ayhan, Yemen’deki Husilerin artık Suudi Arabistan’ı doğrudan tehdit eden bir noktaya gelmesinin de diğer bir baskı unsuru olduğuna temas ederek, “Suudi Arabistan çok ciddi bir şekilde bir güvenlik kaygısı yaşıyor. Ve bu kaygıyı ABD üzerinden gideremeyeceği ortaya çıkıyor. Bu yüzden Rusya’yla silah alımına gidiyor. Çok ciddi bir şekilde silahlanıyor. Suudi Arabistan bir saldırı altındadır nitekim son açıklamalar, Lübnan ve İran’a karşı bir savaş ilanını üst seviyede gündeme getirmesi göstermektedir ki Suudiler güçlü bir şekilde bu savaş pozisyonunu koruyacaktır.” şeklinde devam etti.
''Türkiye’nin tavır takınması için çok erken''
Yeni Suudi hanedanlığının kendini konuşlandırması ve Türkiye ile ilişkilerin boyutunun nasıl bir şekil alabileceğini beklemek gerektiğini belirten Ayhan, Suudi Arabistan’ın iç iktidar konumunu oturtup oturtmayacağını görmemiz gerektiğini kaydetti.
Suudi Arabistan’daki iktidar değişikliğinin sonuçlarını görmeden Türkiye’nin tavır takınması için çok erken olduğu görüşünü paylaşan Ayhan, ''Yeni Suudi anlayışında yeniden bir Irak, Suriye, Lübnan, Katar ve Körfez politikası meydana gelecek ve bunların tümü de Türkiye ile ilişkili ülkelerdir. Dolayısıyla burada uzlaşma veya çatışma aralığının ne kadar olabileceğini bu iktidarın kendisini nasıl konuşlandıracağı önemli. Resim netleştikçe Türkiye ile Suudiler ve diğer ülkeler arasında nasıl bir iş birliği veya nasıl bir gerginlik alanı ortaya çıkacağını görebiliriz.'' diyerek sözlerini tamamladı.