Norveç kaybolan çocuklarının yasını tutuyor

Kalabalık katedrale sığmazken binlerce kişi de, yağmurda şemsiyelerin altında ölenler için dua etti. Katedralin önü ölenler için bırakılan çiçekler ve mumlarla doldu. Yüzlerce kişi katedralin önünden ayrılmıyor. Ülkede iki günlük yas ilan edilirken, törene katılan Başbakan Jens Stontenberg, “Katliam haberini aldığımızdan beri şaşkınlık, öfke ve gözyaşı içindeyiz. Acımız her an artıyor. Ulusal bir trajedi yaşıyoruz. Bu acıdan birbirimize tutunarak çıkabiliriz” dedi.

Can çekişenleri tek tek vurdu deniz kandan kıpkırmızı oldu

Norveç’teki katliamdan kurtulanların anlattıkları, adada yaşanan dehşeti de gözler önüne serdi. Görgü tanıklarının ifadelerine göre saldırgan gençlik kampına geldiğinde üzerinde polis üniforması ve kurşungeçirmez bir yelek vardı. Saldırgan, bölgeye Oslo’daki patlamanın ardından rutin kontrol için geldiğini söyledi. Gençlerin toplanmasını istedi, ardından da üzerlerine ateş açtı.

Şaka zannettik

Birçok genç yüzerek veya saklanarak kurtulmaya çalıştı. “Gelin, burada emniyettesiniz” diye bağıran katili gerçek polis zannedenler de oldu. Denize ve göle kaçanların bazıları o sırada bölgede olan kayık ve tekne sahipleri tarafından kurtarılırken, boğulanlar da oldu. Can çekişenleri katil tek tek vurdu. 19 yaşındaki Erlend Seire “Televizyon izlerken dışardan silah seslerini duyduk. Kendimizi odaya kilitledik. Dışarıdan ayak sesleri geliyordu. Kapıdakinin saldırgan olmaması için dua ediyorduk” dedi. İşçi Partisi Gençlik Kolları Başkanı Prableen Kaur da “Başta birçok kişi şaka yaptığını sandı. Bir saat kadar başka bir cesedin yanına yatıp ölü taklidi yaptım” diye konuştu.

Nazi filmi gibiydi

Saldırgandan yine ölü taklidiyle kurtulan Adrian Pracon (21) da olayı anlattı: “Nazi filminden fırlamış gibiydi. Kurbanlarının kaçamayacağını biliyordu. Çadırlara girip oraya saklananları vuruyordu. Yerde yatanları tekmeleyerek kontrol ediyordu. çok sakin ve soğukkanlıydı, hiç acele etmiyordu. Kaçanların peşinden sakince yürüyordu, çünkü onları yakalayacağını biliyordu. Yüzerek kaçmaya çalıştım ama 150 metre sonra yoruldum. Karaya uzaklık 800 metreydi, ben de adaya geri döndüm. Kıyıya yaklaştığımda sudakilere ateş ediyordu. 10 metreden silahını bana doğrulttu. ‘Lütfen yapma’ diye yalvardım. Silahını çevirdi. Suda 20-30 kişi öldürüldü. Denizin yüzeyi kıpkırmızı olmuştu. Islak kıyafetlerle 1 saat saklanarak bekledik.”

300 bin euro’ya mal oldu

Anders Behring Breivik, yazdığı ‘manifesto’da saldırıyı planı yapmaya 2002 yılında başladığını belirtti. 32 yaşındaki saldırgan, planı şekillendirmenin dokuz yıl sürdüğünü ve kendisine 300 bin euro’ya mal olduğunu yazdı. Öte yandan İngiltere basınında yer alan haberlerde Norveçli zanlının İngiliz aşırı sağcıları örnek aldığı öne sürüldü. Observer gazetesi Breivik’in İngiltere’de kısa bir geçmişi olan İslam karşıtı English Defence League ile görüştüğünü öne sürdü. Sunday Express gazetesi ise “Breivik, ruh hastası İngiliz gruptan etkilenerek, Norveç’te benzer bir hareket başlatmanın gerektiği düşüncesine kapılmış” ifadesini kullandı. Saldırganın bombayı imal edebilmek için dikkat çekmeden 80 gün süren bir uğraş verdiği belirtiliyor.

Call of Duty hayranı çıktı

Norveç’teki katliama imza atan Anders Behring Breivik’in Call of Duty ve World of Warcraft oyunlarının hayranı olduğu da ortaya çıktı. Facebook profilinde bu oyunları sevdiğini belirten Breivik, internette yayınladığı ‘manifesto’sunda da bu oyunların “İslam’a karşı mücadele edecek militanların yetiştirilmesinde kullanılmasını” önerdi. Breivik bu metinde “Modern Warfare 2 adlı oyunu aldım. Bugüne kadar yapılmış en iyi savaş oyunu” ifadelerini kullandı. Bu oyunlar “şiddete yönelttiği” gerekçesiyle yoğun eleştiriler alıyordu.

Prensesin gözyaşları

Katliamın ardından Norveç Kraliyet ailesi de kurbanların ailelerini teselle etmek için seferber oldu. Norveç Kralı Harald, Kraliçe Sonya, veliaht Prens Haakon ile eşi Prenses Mette-Marit saldırının düzenlendiği Ütoya Adası yakınındaki Sndvollen kasabasında saldırıdan kurtulanlarla buluştu. Dün de Oslo’da kurbanların anısına düzenlenen ayine katılan Kraliyet ailesi üyeleri, saldırıdan kurtulanlara tek tek sarılarak moral vermeye çalıştı. Prenses Marit kurbanların hikayelerini dinlerken gözyaşlarına engel olamadı. Kral Harald da televizyondan halka seslenerek “Özgürlük, korkudan daha güçlüdür” dedi