Netanyahu'nun amacı ne?
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, ülkesiyle diplomatik ilişkisi bulunmayan Körfez ülkesi Umman Sultanlığı'nı ziyaret etmesi, özellikle ziyaretin amaçları konusunda soru işaretleri oluşturdu.
Netanyahu, 26 Ekim'de Umman'a ilk defa resmi ziyarette bulunarak Sultan Kabus Bin Said ile bir araya geldi.
İsrail Başbakanlık Ofisi'nden yapılan yazılı açıklamada, Netanyahu'nun, iki ülke arasında uzun süren telefon görüşmelerinin ardından Sultan Kabus'un daveti üzerine Umman'a gittiği belirtildi.
İsrail'den bir Körfez ülkesine 1996'dan bu yana ilk kez bu düzeyde resmi bir ziyaret gerçekleştirildiği vurgulanan açıklamada, Netanyahu ile Sultan Kabus'un Ortadoğu Barış Süreci'ni ele aldıkları, bölgede güven ve istikrarın sağlanması gibi birçok konuyu görüştükleri ifade edildi.
Ziyarete ilişkin sınırlı açıklamalarda iki ülke arasındaki ortak öneme sahip birçok konunun zikredilmemesi ve görüşmelerde ele alınan konular hakkında çok az ayrıntı verilmesi ziyaretin amaçlarına dair soru işaretleri doğurdu. Ziyaret, Arap ülkeleriyle normalleşme ve İsrail ile İran arasındaki gerginliği Umman aracılığıyla hafifletme ihtimallerini akıllara getirdi.
Arap-İsrail ilişkileri
İsrail son birkaç yıl içinde bazı kanallar aracılığıyla birçok Arap ülkesiyle iyi ilişkiler geliştirdi. İsrail Başbakanı birçok kez ülkelerin ve liderlerinin adlarını açıklamadan bu durumu dile getirdi. İsrailliler ve Araplar arasında siyasi olmayan birçok yönde gerçekleşen normalleşme, İsrail futbol takımlarının Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar gibi Arap ülkeleri tarafından yürütülen faaliyetlere katılması, Umman ve Bahreyn gibi ülkelerin hükümet yetkilileri ve sivil toplum kuruluşlarından İsrail'e yapılan ziyaretlerle hız kazandı.
Netanyahu ilk değil
Aslında 1990'larda Oslo anlaşmaları döneminde İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında birtakım ilişkiler kurulmuştu. Umman Sultanı Kabus Bin Said, o dönemde de iki sene içinde iki İsrail başbakanını ülkesinde ağırlamıştı.
Eski İsrail Başbakanı İzak Rabin 1994'te Umman'a ziyarette bulunmuş, halefi Şimon Peres de 1996'da Maskat ile Katar'ın başkenti Doha'yı ziyaret etmiş, iki ülkede de ticari ofisler açmıştı.
İsrail ile söz konusu ülkeler arasındaki ticari ofis anlaşmalarıyla, barış sürecinin ilerlemeye devam etmesi, bölgede istikrarın güçlenmesi, ekonomik ve ticari ilişkiler geliştirilmesi, su, tarım, tıp ve iletişim gibi alanlarda iş birliği yapılması hedefleniyordu.
Ancak 2000 yılında Filistin İntifadası patlak verdi, İsrail güçleri ayaklanan Filistinlilere karşı baskı ve öldürme kampanyası yürüttü. Bu da tüm Arap ve Avrupa ülkeleri halklarında öfke yarattı. Bu durum Umman'ı 2000, Katar'ı ise 2009 yılında ticari ofisleri kapatmaya itti.
İnişli çıkışlı ilişkiler sürerken İsrail Başbakanı Netanyahu, 3 Eylül 2017'de ülkesinin Arap ülkeleriyle ilişkisinin daha önce bugünkü kadar iyi olmadığından, İsrail ile "mutedil Sünni" Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerde yaşanan açılımın ayrıntılarının bu aşamada açıklanamayacağından, henüz bu ülkelerin açık bir şekilde İsrail'i tanıyacak aşamaya gelmediğinden söz etti.
Netanyahu'nun ifadeleri medyada İsrail ve ABD'nin barış müzakerelerine yeniden başlanması konusunda Filistin yönetimini ikna etme çabalarının sekteye uğradığına işaretle, Arap ülkeleriyle açılım ve ilişkilerin normalleşmesi anlamına geldiği şeklinde değerlendirildi.
Bu açıdan Netanyahu'nun vizyonunun, Filistin ile İsrail arasında barış müzakerelerinden ziyade Arap-İsrail normalleşmesine hizmet eden "Yüzyılın Anlaşması"yla örtüştüğünü söylemek mümkün.
Umman temasları
Umman resmi basınına göre Netanyahu'nun ziyareti, Ortadoğu barış sürecini görüşmek ve bölgenin güvenlik ve istikrarına katkı sağlamak için taraflar arasındaki önemli bazı konuları masaya yatırmak amacıyla yapıldı.
Netanyahu'nun ziyaretinden birkaç gün önce de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Umman'daydı. Abbas'ın bu ziyareti, Filistin yönetiminin bir yanda İsrail hükümetiyle diğer yanda da İsrail-Filistin görüşmelerine ara buluculuk yapan ABD ile arasında gerginliğin sürdüğü bir dönemde gerçekleşti.
Filistin yönetimi ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma ve Tel Aviv Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararıyla birlikte ABD'nin barış görüşmelerindeki rolünü reddetti.
Yaşanan gelişmelerin ardından önce Abbas'ın, ardından da Netanyahu'nun Umman'a yaptığı ziyaret, Filistin yönetimi ile İsrail'i doğrudan barış görüşmelerine ya da ABD'nin rolünü yeniden gözden geçirmeye ikna ihtimali olarak görüldü.
İran etkisi
İsrail Başbakanı Netanyahu, birçok kez Arap ülkeleriyle yakınlaşma yönünde sözler sarf etti. Bu sözler, şu an geçmişte olmadığı şekilde gerçekleşmeye başladı. Netanyahu açıklamalarında bu yakınlaşmanın "İran'ın tehditlerine karşı ortak korkular sebebiyle" gerçekleştiğine işaret etti.
Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE gibi Körfez ülkeleri, İsrail'le yakınlaşma için İran tehdidini yeterli bir gerekçe olarak görebilir. Ancak Umman gibi İran'ın doğrudan ya da dolaylı tehditlerine maruz kalmayan bir ülke için bu geçerli değil.
Bu nedenle söz konusu ülkeler, İsrail'le yakınlaşma konusundaki gerekçelerini, Ortadoğu barış süreci ve İsrail-Filistin müzakerelerinde ilerleme kaydetme kılıfında ortaya attı.
Umman-İran ilişkileri ve bu ilişkilerin gücü, Umman'ın İsrail ile İran arasındaki gerginliğin azalması için bu iki ülke arasında bir iletişim kanalı olmasında rol oynuyor. Ki Umman daha önce de Barack Obama zamanında ABD yönetimi ile İran arasında iletişim kanalı olmuştu. Umman'ın bu çabaları 2015'te İran ile P5 1 (ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya) arasında 2015'te nükleer anlaşma imzalanmasıyla sonuçlanmıştı.
Ancak daha sonra İsrail'in desteğiyle Donald Trump yönetimi, nükleer anlaşmayı baltaladı, anlaşmadan çekilerek İran'a yaptırımları yeniden getirdi.
İran ile çeşitli boyutlarda tarihi ilişkileri bulunan Umman, özellikle Rus uçağının düşürülmesi olayından sonra İsrail ile Suriye'de faaliyet gösteren İran arasındaki gerginliği azaltmada rol oynayabilir.
Netanyahu'nun Umman ziyareti sırasında kendisine bir istihbarat ve güvenlik heyetinin de eşlik etmesi, iki taraf arasındaki görüşmelerin Filistin-İsrail barış müzakerelerine odaklansa bile bununla sınırlı kalmadığını gösteriyor.
Görüşmelerin bunun daha ötesine gittiğine işaret eden bu ayrıntı, İsrail-İran arasındaki gerginlikle alakalı olduğu ihtimalini akıllara getiriyor.
İsrail'in Suriye'deki İran hedeflerine saldırma ya da İran'ı Suriye'den çekilmeye, Hizbullah ve Şii milisler gibi müttefiklerine verdiği desteği durdurmaya zorlama çabalarıyla ilgili olduğu değerlendirmeleri yapılıyor. Zira İsrail, İran'ın bu güçlere destek vermesinin güvenliğini doğrudan tehdit ettiğini düşünüyor.
Muhabir : Safiye Karabacak,Zeynep Hilal KaryağdıYayınlayan : Aykut Türkeli 30.10.2018 16:09:28Netanyahu'nun Umman ziyaretinin amacı ne? - İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Körfez ülkesi Umman'a gerçekleştirdiği resmi ziyaretin amacı konusunda soru işaretleri varlığını koruyor - Ziyarete ilişkin sınırlı açıklamalarda Netanyahu ile Sultan Kabus'un Ortadoğu Barış Süreci'ni ele aldıkları belirtilse de ziyaret, Arap ülkeleriyle normalleşme ve İsrail ile İran arasındaki gerginliği Umman aracılığıyla hafifletme ihtimallerini de akıllara getirdi İSTANBUL (AA) - İHSAN FAKİH - İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, ülkesiyle diplomatik ilişkisi bulunmayan Körfez ülkesi Umman Sultanlığı'nı ziyaret etmesi, özellikle ziyaretin amaçları konusunda soru işaretleri oluşturdu. Netanyahu, 26 Ekim'de Umman'a ilk defa resmi ziyarette bulunarak Sultan Kabus Bin Said ile bir araya geldi.
İsrail Başbakanlık Ofisi'nden yapılan yazılı açıklamada, Netanyahu'nun, iki ülke arasında uzun süren telefon görüşmelerinin ardından Sultan Kabus'un daveti üzerine Umman'a gittiği belirtildi.
İsrail'den bir Körfez ülkesine 1996'dan bu yana ilk kez bu düzeyde resmi bir ziyaret gerçekleştirildiği vurgulanan açıklamada, Netanyahu ile Sultan Kabus'un Ortadoğu Barış Süreci'ni ele aldıkları, bölgede güven ve istikrarın sağlanması gibi birçok konuyu görüştükleri ifade edildi.
Ziyarete ilişkin sınırlı açıklamalarda iki ülke arasındaki ortak öneme sahip birçok konunun zikredilmemesi ve görüşmelerde ele alınan konular hakkında çok az ayrıntı verilmesi ziyaretin amaçlarına dair soru işaretleri doğurdu. Ziyaret, Arap ülkeleriyle normalleşme ve İsrail ile İran arasındaki gerginliği Umman aracılığıyla hafifletme ihtimallerini akıllara getirdi.
Arap-İsrail ilişkileri
İsrail son birkaç yıl içinde bazı kanallar aracılığıyla birçok Arap ülkesiyle iyi ilişkiler geliştirdi. İsrail Başbakanı birçok kez ülkelerin ve liderlerinin adlarını açıklamadan bu durumu dile getirdi. İsrailliler ve Araplar arasında siyasi olmayan birçok yönde gerçekleşen normalleşme, İsrail futbol takımlarının Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar gibi Arap ülkeleri tarafından yürütülen faaliyetlere katılması, Umman ve Bahreyn gibi ülkelerin hükümet yetkilileri ve sivil toplum kuruluşlarından İsrail'e yapılan ziyaretlerle hız kazandı.
Netanyahu ilk değil
Aslında 1990'larda Oslo anlaşmaları döneminde İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında birtakım ilişkiler kurulmuştu. Umman Sultanı Kabus Bin Said, o dönemde de iki sene içinde iki İsrail başbakanını ülkesinde ağırlamıştı.
Eski İsrail Başbakanı İzak Rabin 1994'te Umman'a ziyarette bulunmuş, halefi Şimon Peres de 1996'da Maskat ile Katar'ın başkenti Doha'yı ziyaret etmiş, iki ülkede de ticari ofisler açmıştı.
İsrail ile söz konusu ülkeler arasındaki ticari ofis anlaşmalarıyla, barış sürecinin ilerlemeye devam etmesi, bölgede istikrarın güçlenmesi, ekonomik ve ticari ilişkiler geliştirilmesi, su, tarım, tıp ve iletişim gibi alanlarda iş birliği yapılması hedefleniyordu.
Ancak 2000 yılında Filistin İntifadası patlak verdi, İsrail güçleri ayaklanan Filistinlilere karşı baskı ve öldürme kampanyası yürüttü. Bu da tüm Arap ve Avrupa ülkeleri halklarında öfke yarattı. Bu durum Umman'ı 2000, Katar'ı ise 2009 yılında ticari ofisleri kapatmaya itti.
İnişli çıkışlı ilişkiler sürerken İsrail Başbakanı Netanyahu, 3 Eylül 2017'de ülkesinin Arap ülkeleriyle ilişkisinin daha önce bugünkü kadar iyi olmadığından, İsrail ile "mutedil Sünni" Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerde yaşanan açılımın ayrıntılarının bu aşamada açıklanamayacağından, henüz bu ülkelerin açık bir şekilde İsrail'i tanıyacak aşamaya gelmediğinden söz etti.
Netanyahu'nun ifadeleri medyada İsrail ve ABD'nin barış müzakerelerine yeniden başlanması konusunda Filistin yönetimini ikna etme çabalarının sekteye uğradığına işaretle, Arap ülkeleriyle açılım ve ilişkilerin normalleşmesi anlamına geldiği şeklinde değerlendirildi.
Bu açıdan Netanyahu'nun vizyonunun, Filistin ile İsrail arasında barış müzakerelerinden ziyade Arap-İsrail normalleşmesine hizmet eden "Yüzyılın Anlaşması"yla örtüştüğünü söylemek mümkün.
Umman temasları
Umman resmi basınına göre Netanyahu'nun ziyareti, Ortadoğu barış sürecini görüşmek ve bölgenin güvenlik ve istikrarına katkı sağlamak için taraflar arasındaki önemli bazı konuları masaya yatırmak amacıyla yapıldı.
Netanyahu'nun ziyaretinden birkaç gün önce de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Umman'daydı. Abbas'ın bu ziyareti, Filistin yönetiminin bir yanda İsrail hükümetiyle diğer yanda da İsrail-Filistin görüşmelerine ara buluculuk yapan ABD ile arasında gerginliğin sürdüğü bir dönemde gerçekleşti.
Filistin yönetimi ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma ve Tel Aviv Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararıyla birlikte ABD'nin barış görüşmelerindeki rolünü reddetti.
Yaşanan gelişmelerin ardından önce Abbas'ın, ardından da Netanyahu'nun Umman'a yaptığı ziyaret, Filistin yönetimi ile İsrail'i doğrudan barış görüşmelerine ya da ABD'nin rolünü yeniden gözden geçirmeye ikna ihtimali olarak görüldü.
İran etkisi İsrail Başbakanı Netanyahu, birçok kez Arap ülkeleriyle yakınlaşma yönünde sözler sarf etti. Bu sözler, şu an geçmişte olmadığı şekilde gerçekleşmeye başladı. Netanyahu açıklamalarında bu yakınlaşmanın "İran'ın tehditlerine karşı ortak korkular sebebiyle" gerçekleştiğine işaret etti.
Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE gibi Körfez ülkeleri, İsrail'le yakınlaşma için İran tehdidini yeterli bir gerekçe olarak görebilir. Ancak Umman gibi İran'ın doğrudan ya da dolaylı tehditlerine maruz kalmayan bir ülke için bu geçerli değil.
Bu nedenle söz konusu ülkeler, İsrail'le yakınlaşma konusundaki gerekçelerini, Ortadoğu barış süreci ve İsrail-Filistin müzakerelerinde ilerleme kaydetme kılıfında ortaya attı.
Umman-İran ilişkileri ve bu ilişkilerin gücü, Umman'ın İsrail ile İran arasındaki gerginliğin azalması için bu iki ülke arasında bir iletişim kanalı olmasında rol oynuyor. Ki Umman daha önce de Barack Obama zamanında ABD yönetimi ile İran arasında iletişim kanalı olmuştu. Umman'ın bu çabaları 2015'te İran ile P5 1 (ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya) arasında 2015'te nükleer anlaşma imzalanmasıyla sonuçlanmıştı.
Ancak daha sonra İsrail'in desteğiyle Donald Trump yönetimi, nükleer anlaşmayı baltaladı, anlaşmadan çekilerek İran'a yaptırımları yeniden getirdi.
İran ile çeşitli boyutlarda tarihi ilişkileri bulunan Umman, özellikle Rus uçağının düşürülmesi olayından sonra İsrail ile Suriye'de faaliyet gösteren İran arasındaki gerginliği azaltmada rol oynayabilir.
Netanyahu'nun Umman ziyareti sırasında kendisine bir istihbarat ve güvenlik heyetinin de eşlik etmesi, iki taraf arasındaki görüşmelerin Filistin-İsrail barış müzakerelerine odaklansa bile bununla sınırlı kalmadığını gösteriyor.
Görüşmelerin bunun daha ötesine gittiğine işaret eden bu ayrıntı, İsrail-İran arasındaki gerginlikle alakalı olduğu ihtimalini akıllara getiriyor.
İsrail'in Suriye'deki İran hedeflerine saldırma ya da İran'ı Suriye'den çekilmeye, Hizbullah ve Şii milisler gibi müttefiklerine verdiği desteği durdurmaya zorlama çabalarıyla ilgili olduğu değerlendirmeleri yapılıyor. Zira İsrail, İran'ın bu güçlere destek vermesinin güvenliğini doğrudan tehdit ettiğini düşünüyor.