Kuzey Kore'de vaka sayıları 2.24 milyona ulaştı! Yardımları reddettiler çay ve tuzlu suyla koronavirüsle mücadele ediyorlar...
Kuzey Kore'de koronavirüs vakaları artıyor. Nüfusun tamamına yakınının aşılanmadığı ve antiviral ilaçlara erişimin olmadığı Kuzey Kore, koronavirüs vakaları artıyor. Dışarıdan tıbbi yardım almayı reddeden ülke sıcak içecekler ve tuzlu su ile hastalıkla mücadele etmeye çalışıyor.
2020 başında, tüm dünyada Koronavirüs vakaları hızla yayılmaya başladığında Kuzey Kore sınırlarını kapatmıştı. Pandemiden bu şekilde kaçınmaya çalışan yönetim, şimdi de vakalar ülke çapında yayılmaya devam ederken dışarıdan tıbbi yardım almayı reddediyor..
VAKA SAYISI 2.24 MİLYONA ULAŞTI
Devlet kontrolündeki Kore Merkezi Haber Ajansı (KCNA), son 24 saatte 263 bin 370 kişide daha yüksek ateş belirtisi gözlendiğini duyurdu. Son verilerin ardından şüpheli Kovid-19 vakalarının sayısı 2.24 milyona ulaşırken, 2 kişinin daha hayatını kaybetmesiyle toplam ölü sayısının da 65'e yükseldiği açıklandı. Yüksek ateş belirtisi gösteren hastaların kaçının pozitif olduğuna dair bilgi paylaşmayan KCNA, artan potansiyel vaka sayılarına rağmen ülkedeki üretim faaliyetlerinin devam ettiğini bildirdi.
Devlet kontrolündeki haber ajansı KCNA "salgınla mücadelede iyi sonuçlar elde edildiğini" savunurken halka hastalıkla mücadele için geleneksel yöntemler öneriliyor.
TUZLU SU VE ÇAYLA MÜCADELE
Hastalığı çok ağır geçirmeyenler için yönetimdeki partinin gazetesi Rodong Simnun "yüksek ateş" olarak ifade ettiği hastalığa karşı zencefil çayı ve hanımeli çayı gibi bitkisel çayların içilmesini öneriyor.
Devlet medyası kısa süre önce gece gündüz tuzlu suyla gargara yapan bir çiftle yapılan röportajı yayımladı.
Bu "antiseptik çözeltiyi" oluşturabilmek için Başkent Pyongyang'a bin ton tuz gönderildi.
Bazı çalışmalar tuzlu suyun hem boğaz hem de burundaki soğuk algınlığına yol açan virüslere karşı mücadeleye yardımcı olabileceğini söylüyor. Ancak bu yöntemin koronavirüsün yayılmasını engellediğine dair pek bir kanıt yok.
Kovid, havadaki parçacıkların nefesle içeri alınasıyla vücuda giriyor. Yani gargara ağızdan alınan virüsü engellese bile burun yolu virüs için hâlâ açık. Vücuda girdikten sonra da virüsün çoğalıp organlara yayılmasını engellemek için gargara yapmak bir seçenek değil.
AĞRI KESİCİ ÖNERİSİ
Devlet televizyonu hastalara iburofen gibi ağrı kesiciler almalarını, amoxicillin gibi antibiyotikleri kullanabileceklerini duyurdu. Ibuprofen (ve diğer parasetamoller) ateşi düşürüp baş ağrısı ve boğazdaki ağrıya iyi gelebilir. Ancak bu da virüsün temizlenmesi ve çoğalmayı durdurması için bir çözüm değil.
Virüsler karşı değil bakteriyel bulaşıcı hastalıklara karşı etkili olan antibiyotikler de önerilmiyor. Antibiyotik çalışmaları bugüne kadar Kovid hastalarının hastaneye yatışını azaltmadı.
SAĞLIK SİSTEMİ SENDELİYOR
Kuzey Kore'nin sağlık sistemi bazı temel ücretsiz bakımları ve tedavileri sağlıyor, şehir merkezlerinde uzmanlaşılan konularda da ücretsiz tedavi olanağı var.
Ancak son yıllarda ekonominin daha da kötüye gitmesi, yaptırımlar ve kıtlığa yol açan kötü hava koşulları nedeniyle tedaviler için gerekli ilaçlara ve ekipmana ulaşmakta ciddi zorluk çekiliyor.
Özellikle de Pyongyang dışında yeterli sağlık çalışanı da bulunamıyor. Sağlık sistemindeki sorunlar son yıllarda Birleşmiş Milletler raporlarına da yansıyor.
Devlet televizyonu, hem sağlık ekipmanı hem ilaçların son dönemde yoğun olarak satın alındığını ve talebin karşılanacağını söylüyor.
ULUSLARARASI YARDIMLAR
Kuzey Kore geçen yıl Çin'in küresel aşılama planı Covax altında teklif ettiği 3 milyon doz Çin aşısını reddetti.
Ancak kısa bir süre önce Çin'in Shenyang şehrine üç boş uçak gönderdi. Uçakların tıbbi malzeme alıp ülkeye dönmesi planlanıyor.
BÜYÜK BİR KRİZ YAŞANABİLİR
Kuzey Kore, dünya genelinde 2 yıldır etkisini sürdüren Covid-19 salgının başından bu yana ülkede görülen ilk vakayı geçtiğimiz perşembe günü doğrulamıştı. Devlet medyası pozitif vaka sayısı hakkında bilgi vermese de her gün yüz binlerce kişide yüksek ateş belirtisi gözlendiği duyurulmuştu. Uzmanlar tıbbi ekipman ve aşı eksikliği nedeniyle 25 milyon nüfuslu ülkede sağlık krizi yaşanabileceği endişesini dile getirirken, kontrolsüz bir yayılmanın daha ölümcül yeni mutasyonlara yol açabileceği ifade edilmişti.
