IŞİD' tek güç olan Kürtler yenebilir!
Mazlum-Der Van Şubesi Başkanı Yakup Aslan, “IŞİD, Kürtler için ciddi bir tehlike ve bu tehlikeyi savmanın yolu da tek güç olmaktan geçiyor” dedi. Türkiye’de yıllarca İslamcı Akıncılar Örgütü’yle hareket eden Yakup Aslan 1980 darbesinin ardından İran’a geçti.İran’dan sonra Afganistan’a geçerek yıllarca mücahitlerle birlikte savaşan Aslan, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.
IŞİD, Musul işgali ve Şengal katliamı ile bugünlerde dünya basınında adından bahsettiren bir örgüt haline geldi. Nereden çıktı bu örgüt?
Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) adını ilk kez Suriye iç savaşında, özellikle de Kürtlere karşı saldırılarda duymaya başladık.Daha sonra Musul’a yaptığı işgal ve Türk elçilik görevlilerini esir almasıyla Türk medyasında gündeme gelmeye başladı.Oysa Suriye’de iken IŞİD’i sıradan bir örgüt olarak görüyorduk.
Sıradan bir örgüt değil mi?
Musul’u işgal ettikten sonra sorunun o kadar basit olmadığını ve daha geniş bir zemine yayıldığını gördük. Orada yaşananlara baktığımız zaman IŞİD sadece boğaz kesen, eli kanlı bir örgüt değil, daha geniş bir projenin ürünü.
Nasıl bir proje peki?
Peşmerge, PKK, YPG, Kürt milis güçlerine rağmen gözü kara bir şekilde Kürt köylerine girebiliyor.Bu örgütün tamamı radikal İslamcılık’tan devşirmedir ki bu Selefilik’ten gelen bir harekettir.Taliban hareketinde örgüt militanlarının tamamı Arap ülkelerinde okuyan talebelerden oluşuyordu. Sonradan bunlara Türk, Kürt ve diğer milliyetlerden militanlar da eklendi.
IŞİD, Taliban’dan çıkan bir örgüt mü?
Evet IŞİD oradan türedi. Bir dönem Bin Ladin liderliğinde El Kaide olarak isimlerini duyurdular. O efsaneleştirilen kişi bir gün baktık Pakistan’da bir evde çok kolayca öldürüldü. Bundan da anlıyoruz ki, bunların çoğu propagandadır. Uluslararası güçler demek ki böyle mizansenler uydurma ihtiyacı duyabiliyorlar. Önce büyütüyorlar, amaçları için kullandıktan sonra da bir kenara atıyorlar.
IŞİD kullanılıyor mu sizce?
IŞİD’in birileri tarafından kullanıldığı kesin.Bildiğiniz gibi Suriye iç savaşı biraz da Türkiye hükümetinin zorlamasıyla başlayan bir savaştır.Türkiye hükümeti Suriye muhalefetini her yönüyle destekledi, lojistik anlamında, ekonomik anlamda destek verdi. Bu örgüt bir nevi buradan ekonomisini oluşturdu. Hatta o dönem yapılan açıklamalarda “bütün muhalif güçler bizim kardeşlerimizdir” dediler. Ki bunların içinde El Kaide’nin kolu olan El Nusra da vardı. Türkiye’de yapılan bazı toplantılarda El Kaide’nin temsilcileri bile geliyordu.O toplantılara gitmeyen sadece Kürtler idi.
O toplantılara siz de katıldınız mı?
Evet, İstanbul’da düzenlenen toplantıya birçok kesim katılmıştı, o sırada ben de gitmiştim. Ve bu İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı’nın (İHH) öncülüğünde yapılan bir gizli toplantıydı. Orada en ılımlı görünen İhvan liderinin bir sözünü hiç unutmam; aynen şöyle dedi: “Kürtler Saddam döneminde, Esad döneminde hangi statüye sahipse, Beşar Esat’ın düşmesinden sonra da hiçbir hak talep edemezler. Suriye’nin sınırları bizim kırmızı çizgimizdir.” Bu söz karşısında hayrete düştüm.
O toplantılarda Türkiye istihbaratından, Dışişleri Bakanlığı’ndan herkes vardı, sadece Kürtler’in temsilcileri yoktu. Buna dair medyada birçok haber de çıktı.
İslam mücahitleriyiz diye savaşan IŞİD, müslüman bir örgüt olduğunu ileri sürüyor.Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bunların ana fikri nedir, dayandıkları dini inanış nedir?
IŞİD’in İslam’la, Müslümanlık’la en ufak bir ilgileri yok. Ben IŞİD’i 79’dan, 80’den beri tanıyorum. IŞİD isim olarak belki Suriye’den çıkmıştır ama köken olarak Selefiliktir, El Kaide’dir, radikal İslamcılık’tır.Biraz da İslam’ın ana damarından sapmış, üretilmiş bir inanç karışımıdır.
IŞİD üzerinden Ortadoğu’da bir karmaşa yaratıldığı belli. Sizce Kürtler bu noktada ne yapmalı?
Kürtler ne yapmalı? Kürtler öncelikle kendi güvenliklerini oluşturmak için ne gerekiyorsa onu yapmalı. Bu var olma ile yok olma arasında bir şeydir şu anda. Aydınlar, halk ve örgütler toparlanıp, bir araya gelmeli ve dünyaya şu mesaj verilmeliler:
Bizim kendi kaderimizi tayin etme hakkımız vardır, koşullar vardır. Bizi daha fazla katliamlara maruz bırakmayın! Bizi kendi devletimizi kurma hakkından mahrum bırakmayın!”
Eğer bundan sonrasını da ciddiye almazlarsa, Kürtler’i ciddi bir tehlike bekliyor. Bu tehlikeyi savmanın yolu da tek güç olmaktan geçiyor.Ve başka hiçbir hesaba girmeden tüm Kürt güçleri konumlarını sağlama almalı. Aksi durumda Kürt halkı acı çekmeye devam edecektir. Belki öyle şeyler yaşanacak ki Şengal ve Halepçe yanında az gelir.
PORTRE / YAKUP ASLAN
1957 Şırnak Beytüşşebap doğumlu. İslamcı Akıncılar örgütü içinde yer aldı. 1980 darbesi ile birlikte İran’a kaçtı. Buradan Afganistan’a geçerek mücahitlerle birlikte savaştı. İran-Irak savaşına katıldı ve yaralandı. 9 yıl Tahran Radyosu ve Keyhan gazetesinde çalıştı.Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Diyarbakır Cezaevi’nde yattı ve tahliye edildi. Türkiye’de yayınlanan onlarca tercüme kitabı, Farsça dil seti ve filmleri var.1986 yılına kadar olan yaşam serüvenini de “Bir Rüyanın Ardından Sessiz Devrim” ismiyle geçtiğimiz günlerde yayınlattı.Aslan, Bir yıldır Mazlum-Der Van Şubesi Başkanlığı görevini yürütüyor.
Kaynak: Rudaw