Güneydoğu’da Suriyelilerin çaresiz evliliği
Türkiye’de artık bitmeye yüz tutan kuma geleneği, Suriyeli mültecilerin gelmesiyle yeniden revaçta. Sadece Akçakale’de 100’e yakın Suriyeli genç kızın böyle evlilik yaptığı söyleniyor.
Ülkelerini canlarını kurtarmak için terk eden Suriyeli kadınlara Türkiye’de de hayat acımasız davranıyor. Hiçbir maddi güvenceleri olmayan, aileleri Türkiye’de hayatta kalma mücadelesi veren Suriyeli kadınlar ‘çareyi’, Türk erkeklerin ikinci eşi olmakta buluyor. Suriyeli aileler, “En azından onun burada düzeni olsun” diyerek kızlarının Türklere ikinci eş olmasını kabul ederken, kızlar da “Başımı sokacak bir evim olur” düşüncesiyle bu evliliklere “evet” diyor.
Suriyeli mültecilerin yoğun yaşadığı Şanlıurfa ve Gaziantep’te ‘Suriyeli kuma’lar neredeyse ‘sıradanlaşmış’. Akçakale’nin Fatih Sultan Mehmet Mahallesi muhtarı Salih Aydoğdu “Burada 100’e yakın böyle evlilik yapıldı” diyor.
Savaştan kaçıp Türkiye’de bir erkeğin ikinci eşi olmaya kabul edenlerden biri 28 yaşındaki Hitem. Hitem, ailesi ile birlikte 1.5 sene önce Türkiye’ye geldi. Burada hayat beklediklerinden daha zordu. Ceylanpınar’daki çadırkentte yer bulmuş olsalar da hayat şartları 6 kişilik bu aile için çetindi. Derken bir gün Hitem’e ‘kısmet’ çıktı. Bir tanıdıkları, Gaziantep’in Nizip ilçesinde yaşayan bir Türk’ün ikinci bir evlilik yapmak istediğini ve bunu bir Suriyeli ile gerçekleştirmek niyetinde olduğunu söyledi. Hitem başta şaşırdı. Fakat sonra tanışmayı kabul etti. Hitem’le tanıştırılmak istenilen kişi 55 yaşındaki Mahmut Birken idi. Birken’in 52 yaşındaki eşi Hatun Birken şeker hastasıydı. Hastalık ilerlemiş ve gözlerine vurmuştu. Kendi deyimiyle “3 kızı gelin olup gitmişti”. Oğlu ise polis olduğu için başka şehirde yaşıyordu. Bir inşaatta çalışan Mahmut Birken, sabahın karanlığında inşaata gitmek için yola koyuluyor, işten ancak gece saati dönüyordu. Hatun Birken’in kendisine bakacak, evde iş yapmasına yardımcı olacak birine ihtiyacı vardı. Eşi kendisine ikinci bir evlilik yapmayı düşündüğünü söylediğinde Hatun Birken de bu nedenle fikre “sıcak baktı.” Bir gün bir tanıdıkları, “Ben bir Suriyeli ile evleneceğim” dediğinde, Mahmut Birken “Bana da münasip bir kısmet bulabilir misin?” diye sordu. Bulunan ‘münasip’ kısmet Hitem idi. Hitem, Mahmut ile tanışmak için Ceylanpınar’dan Nizip’te eşi ve eşinin ailesi ile yaşayan ağabeyinin yanına geldi. Mahmut ve Hatun birlikte Hitem ile tanışmaya gittiler.
‘Kumam da gelinlik giysin’ dedi
Tanıştıklarında ne Hitem tek kelime Türkçe biliyor ne de Mahmut ve Hatun tek kelime Arapça biliyorlardı. Fakat kendi deyimleriyle ‘kader’ onları bir araya getirmişti. “Allah’ın kaderi, gezer gelir seni bulur” diyen Hitem, çadırdaki zor koşulların ardından evli olmasına ve yaş farkına rağmen Mahmut ile evlenmeyi kabul etti.
Evlilikle ilgili her detayla Hatun bizzat ilgilendi. Düğün yapmadılar ama aile arasında küçük bir kutlama yapmaya karar verdiler. Hatun, ‘gözü kalmasın’ diye Hitem’in gelinlik giymesini istedi. 5 ay önce evlenen Hitem, bir ay sonra da hamile kaldı. “Çok iyi anlaşıyoruz” diyen Hatun, “O eve geldiğinde Türkçe bilmiyor, biz de eşimle Arapça bilmiyorduk. Fakat yavaş yavaş birbirimizi anlamaya başladık. Biz bazı Arapça kelimeleri öğrendik. O Türkçe konuşmaya başladı” diyerek dilin iletişimlerine engel olmadığını anlatıyor. Bizimle Türkçe konuşmaya çekinse de Hatun’la Türkçe konuşup anlaşan Hitem evde genelde Arapça yayın yapan kanalları izliyor.
En büyük isteği
Türk vatandaşlığı Hitem’in şimdi iki derdi var. Babasını Türkiye’ye geldikten sonra kaybeden Hitem, uzaktaki annesi ile kardeşlerini göremediği ve Türkiye vatandaşı olamayıp hastanede sıkıntı yaşadığı için dert yanıyor. Eşine ‘hacı’ diye hitap eden Hitem, “Ceylanpınar ile Nizip arası git-gel 50 TL. Çok pahalı. Annemin gelebilmesi içinse kamptan izin alması gekiyor. Onu da sürekli alamıyor. Bir defa geldi, burada 1 hafta yanımızda kaldı. Bir defa da biz ‘Hacı’ ile gittik. Bana izin verdiler fakat ‘Hacı’nın içeri girmesine izin vermediler. Fakat ben onsuz girmek istemedim. Beraber gidemedikten sonra ne anlamı var. Ya beraber ya hiç” diyor. İkinci sıkıntısı ise Türkiye vatandaşlığı olan Hitem, “Eşim vatandaşlığa geçebilmem için evrakları hazırladı ama bir gelişme yok. Hem hamileyim hem böbreklerimde kum var.
O yüzden en büyük isteğim Türkiye vatandaşlığına geçmek. Böylece daha kolay tedavi olabileceğim” diye konuşuyor.
‘Türkler kızlarını kuma vermiyor’
Türkiye’de ikinci eş olmayı kabul den bir diğer Suriyeli kadın ise 20 yaşındaki Zeynep. Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde yaşayan 34 yaşındaki iki çocuk babası İsmail, eşi hastalanınca ikinci bir evlilik yapmaya karar verdi. İkinci evliliğini bir Suriyeli ile yapmak istiyordu çünkü kendi anlatımıyla “Türkler kızlarının ikinci eş olarak evlenmesini ‘laf-söz olur’ diye istemiyorlardı. Ayrıca burada kızın ailesine başlık parası gibi evin döşenmesi için 25-30 bin TL para veriliyor. Suriye geleneklerinde ise başlık parası yok.” 3 sene önce gelen Suriyeli bir arkadaşına niyetini açtı. Arkadaşı kısa bir süre sonra İsmail’e Zeynep’ten bahsetti. İki taraf da tanışmayı kabul edince bir arkadaşlarının evinde buluştular. İsmail’in anlatımıyla resmi nikahlı eşi de bu evliliğe sonuna kadar destek verdi ve hatta tüm düğün hazırlıklarını kendisi yaptı.
Dalıp dalıp gidiyor
Halepli Zeynep ülkesinde yaşanan iç savaşa sonuna kadar direndiklerini ancak mecbur kalarak kenti en son terk edenlerden biri olduğunu belirterek “Komşularımızın evi yıkıldı, sıra bizim eve gelmişti. Biz de annem, babam ve 3 kardeşimle kaçtık” dedi. Türkiye’ye kaçarken aklında hiçbir şekilde evlenme fikrinin olmadığını belirten Zeynep, “Suriye’de babamın giyim atölyesi vardı. Durumumuz iyiydi. Ben ev kızıydım. Çalışmıyordum” ifadelerini kullandı. Türkiye’de değişen hayatını anlatan Zeynep, konuşmadığı zamanlarda sık sık dalıp gidiyor. Sözlerine sonra şöyle devam ediyor: “Burada evlenmek hiç aklımda yokken İsmail’le evlenme teklifi ile geldiler. Aslında hiç düşünmüyordum, baştan çok gönüllü de bakmadım ama tanıyınca İsmail’i sevdim. Kalbim onu sevdi. Şimdi rahatım yerinde, savaş bitse bile dönmek istemiyorum.” İlk görüşte aşk da var Suriyeli mülteci nüfusunun yoğun yaşadığı şehirlerde birbirine aşık olup evlenen Türk ve Suriyeli gençlerin de sayısı oldukça fazla... Bu çiftlerden biri de Akçakale’de yaşayan 21 yaşındaki Menel ile 25 yaşındaki Salih Tanır. 21 yaşındaki Menel Hamid El Hacı, 2 sene önce ailesiyle birlikte IŞİD’in kalesi Rakka’dan kaçarak Türkiye’ye geldi. Burada ilk gittikleri yer uzaktan akrabalarının evi oldu. Salih, Suriye’de yaşayan uzaktan akrabaları olduğunu hep duymuş fakat onlarla hiç tanışmamıştı. Salih ile Menel’in tanışması böyle oldu. Çadırkentte elektrik işlerine bakan Salih, Menel’e ilk görüşte aşık oldu. Salih, Arapçayı ana dili gibi konuştuğu için iki genç anlaşmakta da hiçbir sıkıntı yaşamadı. Menel de yavaş yavaş Türkçe öğrenmeye başladı. Hatta söylemeyi ilk öğrendiği cümle, “Seni seviyorum” oldu. Çift tanıştıktan 5 ay sonra da evlendi. Şimdi Akçakale’de tuttukları bir apartman dairesinde yaşayan genç çiftin tek burukluğu Menel’in vatan özlemi... Menel, “Savaş bitince Salih benimle gelmeyi kabul etse, ben onunla birlikte gidip yine orada yaşamak isterim” diyor ama Salih’in Türkiye’den ayrılmaya şimdilik niyeti yok. (BURCU ÜNAL , FOTOĞRAFLAR: MUSTAFA ALKAÇ)