Fransa'da kritik cumhurbaşkanlığı seçimleri! Aşırı sağcı Marine Le Pen'in iktidar arayışı... Anketlerde kim önde?
Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Emmanuel Macron ile Marine Le Pen karşı karşıya. Le Pen, siyasi yolculuğunda Fransız aşırı sağını cumhurbaşkanlığına dokunma mesafesine kadar getirdi. Peki sandıktan kim galip çıkacak? İşte anketlerde son durum ve iki siyasetçinin yıllara uzanan amansız mücadelesi...
Fransa sumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda, mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile aşırı sağcı aday Marine Le Pen yarışacak. Seçimin galibi, 5 yıl boyunca Fransa'yı yönetecek yeni cumhurbaşkanı olacak.
Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanacak seçmen sayısı 48 milyon 700 bin civarı. Yarın sabah Fransa saatiyle sabah 8’de başlayacak oy verme işlemi taşrada 19’da, büyük kentlerde ise 20’ye kadar devam edecek.
Resmî sonuçlar Fransa Anayasa Mahkemesi tarafından 27 Nisan'da açıklanacak. Seçimin galibi cumhurbaşkanlığı koltuğuna 13 Mayıs’ta oturacak.
ANKETLERDE SON DURUM
Kamuoyu araştırmalarında Macron şu an için Le Pen'in önünde görünüyor. Araştırmalar, ikinci turda oyların Macron yüzde 51'ini, Le Pen ise yüzde 49'unu alacağını tahmin ediyor.
AŞIRI SAĞCI LE PEN'İN İKTİDAR ARAYIŞI
Ulusal Cephe'nin liderliğini 2011'de babasından devraldıktan sonra bile, aşırılık yanlısı bir gücün iktidarın eşiğinde olduğuna inanacak bir noktaya getirmek için gerekli görülen, dédiabolisation- şeytanlaştırılmaktan uzaklaşma için yıllar harcadı.
Göç, barınma ve istihdamda Fransızlara öncelik verilmesi politikaları hala aşırı sağda, ancak yenilenen , Rassemblement National - Ulusal Birlik'e liderlik eden kadın daha ılımlı, daha yaklaşılabilir bir popülist mesaj veriyor.
France Inter'e Ocak ayında yaptığı açıkamada "Evet, ben de profesyonel kedi yetiştiricisiyim, bir açıdan çifçtiyim" demişti. Le Pen'in altı kedisi var ve TikTok videolarında görünüyorlar. Hatta kendilerine özel bir Instagram hesapları bile var.
Siyaset geçen yıl Lille'de, seçmenlere Le Pen imajlarının ne olduğunu, kedilerin öne çıkıp çıkmadığını sordu. Sonuçta, bir kedisi olan kadına kim güvenmezdi ki?
Giderek ılımlı bir söylem benimsemiş olabilir, ancak göç, ulusal kimlik ve İslam konularındaki görüşleri geçmişten daha az radikal değil. Emmanuel Macron, Le Pen'in programının faşist olduğunu söylüyor.
Warwick Üniversitesi'nden Fransız araştırmaları profesörü James Shields, ırkçı ve yahudi karşıtı referansların yok olduğunu vurguluyor. Ancak babasının eski partisinin eski göçmen karşıtı ve otoriter kamu düzeni önlemlerine büyük ölçüde dokunulmadı.
Le Pen, Pazar günkü ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimi oylamasına hakiki bir zafer şansıyla gidiyor.
Macron'a karşı televizyon programlarına hazırlıksız katılıp, alt edildiği, oyların üçte ikisini rakibine kaptırdığı beş yıl öncesine göre çok farklı bir hikaye.
BİR AİLE DRAMI
Ama yine de, göç karşıtı ve kamu düzenine vurgu yapan kampanyasıyla 2002'de ikinci tura kalmayı başaran babası Jean-Marie Le Pen'den daha iyi bir performans sergiledi. Seçmenlerin % 82'sinin politikalarının "zehirli" olduğunu düşünerek, reddetmesiyle yenilgiye uğuramıştı.
Jean-Marie Le Pen, 1987'den beri Nazi gaz odalarının ve yahudi soykırımının "İkinci Dünya Savaşı tarihinin bir ayrıntısı" diye tanımlayan ve yahudi karşıtlığıyla suçlanan bir siyasetçiydi.
Şimdiyse, kızının seçim kampanyasında "Tüm Fransız Halkı için" gibi sloganlar yer alıyor. Le Pen soyadına hiçbir referans yok, markanın temizlenmesi neredeyse tamamlanmış durumda.
Marine Le Pen, babasının kim olduğunu ilk olarak sekiz yaşındayken, 1976'daki bir bombalı saldırının Le Pen'lerin Paris'in merkezindeki dairesine ağır hasar verdiğinde fark etti.
Otobiyografisinde, babaları "Kızlar, kızlar, yaşıyor musunuz?" diye bağırdığında, kendisinin ve iki ablasının "dizlerinin üzerine çöküp, titrediklerini, birbirlerinin ellerini tuttuklarını" anlatıyor.
Daha sonra, okuldaki arkadaşlarına yanına gitmemeleri söylenmiş. "Le Pen'lerin yanına bile yaklaşılmaması için etrafımızda bir güvenlik kordonu oluşturulmuştu" diyor.
Daha sonra 16 yaşındayken annesi Pierrette, babasının biyografi yazarıyla kaçtı. Ergenlik çağındaki Marine için travmatik bir andı ve bu olay babasına daha da yaklaştırdı.
2011'de piyasaya çıkarttığı otobiyografisinde "Bir buçuk ay boyunca her gün çıkarttım. Kendimi besleyemeyecek haldeydim" diyor.
Kişiliğinin oluştuğu bu yıllar, Marine Le Pen'e o meşhur sert kabuğunu verdi. Fotoğrafçılar için gülümsemeleri pek uzun sürmüyor.
Arkadaşı Steeve Briois BBC'ye yaptığı açıklamada "Gençliğinde yaşadıkları nedeniyle, kendisine bir kabuk oluşturdu" diyor. Kuzey Fransa'daki Henin-Beaumont'un belediye başkanlığını yapan Briois hala Le Pen'in güçlü bir destekçisi.
KAÇAK GÖÇMENLERE AVUKATLIK
1990'lı yılların başında, Paris'in başlıca hukuk fakültelerinden birinden mezun olduktan sonra, avukatlık ücretini karşılayamayan zanlıları savunmaya başladı. Bu işi yaparken müvekkilleri bazen kaçak göçmenler olabiliyordu. Daha sonra burada bir çelişki olup olmadığı sorulduğunda "Onlar insanlar, hakları var, göç politikası nedeniyle onları suçlayamayız" yanıtını vermişti.
Parisli Avukat Basile Ader de BBC'ye yaptığı açıklamada "Babasının kötü şöhretinin üzerinde oluşturduğu yüke rağmen, nasıl sakin kalabildiğine ve profesyonel ilişkilerini yürütebildiğine hayrandım" dedi.
1998'de artık avukatlık kariyerinde ilerleyemiyordu. Babasının siyasi görüşleri yüzünden diğer avukatlarca boykot edilmesi de durumu kolaylaştırmadı.
Dolayısıyla, altı yıllık avukatlık kariyerinden sonra barodan ayrıldı ve Ulusal Cephe'nin hukuk departmanında üst düzey bir pozisyona getirildi.
Adam kayırmacılık eleştirileri de vardı ama 2004'te Avrupa Parlamentosuna seçildi ve 13 yıl boyunca bu görevi yürüttü.
BABASIYLA KOPUŞU
Ulusal Cephe lideri olarak babasının yerini almadan önce bile, Marine Le Pen'in babasının Nazi tarihi konusundaki sindirilmesi zor fikirlerine mesafeli olduğu açıktı.
2005'te Jean-Marie Le Pen, aşırı sağcı bir dergiye, Fransa'daki Alman işgalinin "bazı lekeler bulunsa da, o kadar da insanlık dışı olmadığını" söylediğinde, Genel Başkan yardımcılığından ayrılmayı düşünmüştü. Danışmanı Bruno Bilde, Le Pen'in bu noktada siyaseti bırakmayı bile düşündüğünü anlatıyord.
2007'de oyların sadece % 10'unu alınca, babasının siyasi kariyeri sona erdi ve dört yıl sonra Genel Başkanlık koltuğunda Marine Le Pen oturuyordu.
Ulusal Cephe'nin gelecekteki yüzü parti lideri olabilmek için giriştiği kampanyada öfke çekmeyi başartı. Marine Le Pen Lyon'daki destekçilerine, sokaklarda namaz kılan Müslümanların görüntüsünün, Nazi işgaline benzer olduğunu söyledi. Önce "daha çok ve daha çok peçenin" sonra da "daha çok ve daha çok burkanın" geldiğini söyledi. Sokaklarda tanklar ya da askerler yoktu ama "yine de bir işgaldi ve insanlara yük oluyordu."
Fransız filozof Bernard-Henri Levy, Marine Le Pen'i o zamanlar "insan yüzlü aşırı sağ" diye tanımlamıştı. Marine Le Pen sonunda nefret körükleme suçlamasından aklandı.
Daha sonra, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilerle işbirliği yapan Vichy rejimine sempatiyle bakan bazı yaşlı kuşak Le Pen taraftarlarından kurtulmaya çalıştı.
Ancak Fransa'da aşırı sağ bir partiye bağış yapmak hala sorunlu bir şey. Bu yüzden de Vladimir Putin'in Ukrayna'da toprak ilhak ettiği yıl, ezilip, bükülerek 11 milyon euroluk kredi için Rusya'ya gitti. Kremlin'in Kırım'ı ilhak etmesine bile destek verdi.
Le Pen, Fransız yaşam biçimine tehdit algıları üzerine odaklandı, "İslamileşme", küreselleşme, AB ve Euro. 2012 seçimlerinde, kayda değer bir üçüncülük aldı.
2017'ye gelindiğinde, Ulusal Cephe YouTube kanalları olan ve Fransa genelinde destek alan, becerikli, genç profesyoneller tarafından yönetiliyordu. Parti, Avrupa ve yerel seçimlerde galibiyetler elde ederken, Yahudi ve Müslüman destekçileri de olduğunu öne sürüyordu.
İkinci turda, Emmanuel Macron karşısında net bir yenilgi alsa da, 7,7 milyon oy toplamayı başardı.
AŞIRI SAĞI ZEHRİNDEN ARINDIRDI MI?
Marine Le Pen beş yıl sonra, daha seçilebilir bir marka, daha yumuşak Ulusal Birlik adı ve sıradan insanlarla bağının kopuk olduğu suçlamasıyla karşılaşayan rakibine kıyasla daha ayakları yere basan bir alternatif sunduğunu iddia edebilir.
Bir pazar yerinde dolaşırken seçmenlere "Ülkeyi bir anne gibi yöneteceğim, aşırılık olmadan ve sağduyuyla" dedi. Ve seçim gündeminin başlıca maddesi geçim koşullarının zorlaşması olunca, seçim kampanyasını da bunun etrafına kurdu.
Prof. James Shields "Ulusal Birlik'in programı, kendisinden önceki Ulusal Cephe'de olduğu gibi hala, istihdamda, sosyal konutlarda, sosyal yardım ödemelerinde ve sağlıkta Fransızlar için öncelik prensibine odaklı" diyor.
Le Pen hala AB'den ayrılmayı savunmuyor olabilir, ancak Shields "programının Fransa'yı AB'yle bir çatışmaya sürükleyeceğini ve uygulamada AB'den çıkmış gibi olacağını" söylüyor.
Fransız Müslümanları için, Le Pen'in başörtüsünü kamusal alanlarda yasaklama planı en çok kaygı vereni.
Geçen hafta, emekli bir kadın Le Pen'den Müslümanları rahat bırakmasını istediğinde, bazı mahallelerde kadınların yargılanmamak için başörtüsü takmak zorunda kaldığını söyleyerek yanıt verdi.
Fatma adlı kadın, yaşlandığında, bir büyükanne olduğunu vurgulamak için başörtüsü taktığını söyledi.
Le Pen, rakibi tarafından sadece popüler olduğu yerlerde kampanya yürütmekle suçlanıyor. Ancak protestocular "faşist" diye bağırıp, gitmesini istediğinde, gülümsemeye devam etmek için elinden geleni yapıyor ve tepki ne kadar büyük olursa, seçimi kazanma şansının o kadar büyük olduğunu iddia ediyor.
Seçimi kazandığı takdirde, babası Jean-Marie Le Pen kesinlikle gurur duyacaktır. Ancak babasıyla arasındaki "bin" farkı vurgulamaya devam ediyor.
"Orijinalinde bir protesto hareketi olan bir hareketin lideriydi, daha sonra muhalif harekete dönüştü. Hükümete girip, fikirlerimizi uygulayabilmek için ekiplerimi organize ettim." (BBC Türkçe)