FETÖ'cü polis: FBI'dan 50 bin dolar aldım
New York'ta görülen davada tanık olarak dinlenen firari komiser yardımcısı Korkmaz, tiyatroyu ifşa etti: "FBI 50 bin dolar verdi. Oturduğum apartmanı savcılık tuttu, kirasını savcılık ödüyor. Savcılık 3 defa 300 dolar, toplamda 900 dolar verdi."
New York'ta tutuklu bulunan Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davada tanıklık yapan Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu firari eski Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz, ABD Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) kendisine 50 bin dolar verdiğini ve ABD'de oturduğu evin kirasını ise savcılığın ödediğini söyledi.
Korkmaz, Atilla'nın yargılandığı davanın 11. gününde tanık olarak ifade vermeye devam etti.
ABD'ye geldiği günden beri hiç çalışmadığını ancak çalışma başvurusunda bulunduğunu ve iki hafta önce olumlu yanıt aldığını anlatan Korkmaz, ABD hükümetinden yardım alıp almadığı sorusuna ise, "Savcılık 3 defa 300 dolar, toplamda 900 dolar verdi. FBI 50 bin dolar verdi. Oturduğum apartmanı savcılık tuttu, kirasını savcılık ödüyor" yanıtı verdi.
Korkmaz, yapılan yardımların hiçbirini kendisinin talep etmediğini ifade etti.
Sarraf'ın sahte belgeleri ve mühürleri
Hüseyin Korkmaz, 17 Aralık soruşturması kapsamında işadamı Rıza Sarraf'ın ev ve iş yerlerindeki aramalar sonucu ele geçirilen belgeler hakkında da bilgi verdi.
Korkmaz, 'Sarraf örgütünün' işlerini yürüttüğü Orient Bazaar'da bulunan ofiste yapılan aramada ele geçirilen dökümanların arasında Dubai'ye ait sahte gümrük belgeleri olduğunu kaydetti.
Söz konusu dökümanlar arasında üzerinde Birleşik Arap Emirliği Dubai Gümrüğü yazan belgede gönderici olarak Sarraf'a ait olan Atlantis Capital General Trading adlı şirketin yer aldığını belirten Korkmaz, mühür kısmına ise 'Operetations Admin' damgası vurulduğunu ancak İngilizce'de 'Operetations' kelimesinin yer almadığını, bu nedenle belgenin sahte olarak üretildiğini düşündüğünü anlattı.
Korkmaz, Sarraf'ın iş yerinde ele geçirilen ve yine üzerinde Dubai Gümrüğü yazan bir başka dökümanın mühür kısmına '00 Ocak 2013' tarihli damganın bulunduğunu ancak Dubai Gümrüğü olarak görülen belgede Türkçe tarih geçtiğine dikkat çekti.
Sarraf'ın iş yerindeki aramada iki tane gümrük mührü ele geçirildiğini de kaydeden Korkmaz, ayrıca fotoğrafları da gösterilen tomarlarca boş sahte gümrük belgelerinin de iş yerinde bulunduğunu belirtti.
Atilla'nın avukatlarından Todd Harrison ise, savcılık makamının Korkmaz'a sorduğu sorulara ve delillere itirazlarını sürdürdü.
Bilirkişiler tanık olarak dinlendi
Duruşma kapsamında Deutsche Bank'ın New York'taki Finansal Suçlar Önleme Özel Soruşturmalar Bölümü Müdürü olan Douglas Sloan bilirkişi olarak dinlendi.
Sloan, dünyanın farklı yerlerindeki yerel bankaların uluslararası sistemde diğer ülkelerdeki bankalara ödeme talimatı yollayabilmesi için kurulu olan ABD finansal sistemi hakkında bilgi verdi. ABD'nin İran'a karşı uyguladığı yaptırımlarda 'kara listeye' alınan kişi ve kurumlara gelen ödeme talimatlarının Deutsche Bank gibi büyük finansal bankaların bilgisayar yazılımları tarafından nasıl tespit edildiğini anlattı.
Duruşmada, ayrıca, ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (OFAC) Direktörü Adam Szubin de bilirkişi olarak dinlendi.
Atilla'nın avukatlarından Victor Rocco'nun sorularına net cevaplar veremeyen Szubin, Sarraf hakkında şüpheleri bulunan OFAC'ın neden bu ismi kurumun yaptırım listesine alınmadığı sorusuna da cevap vermekten kaçındı.
FETÖ firarisi Türkiye'den nasıl kaçtığını anlatmıştı
Pazartesi günü verdiği ifade de şubat 2016 serbest bırakıldıktan sonra ağustos ayında Türkiye'den nasıl kaçtığı hakkında bilgiler veren Kokmaz, 17 Aralık operasyonuna ait belgeleri nasıl beraberinde kaçırdığını anlatmıştı.
İfade verirken zaman zaman ağladığı gözlenen Korkmaz, delillerin bir kısmını ismini açıklamadığı soruşturma savcısından bir kısmını da soruşturmada görev almış bir polis memurundan aldığını ifade etmişti.
Kokmaz, deliller ve ailesiyle beraber Türkiye'den kaçışını "Bir kaçakçı buldum, beni kaçırmasını istedim. Kara sınırından kaçtım." sözleriyle anlatmıştı.
Belgeleri havaalanında vermiş
İlk girdiği ülkeden pasaport temin edemediğini, başka bir ülkeye geçtiğini ve orada da pasaport alamadığı için üçüncü bir ülkeye gittiğini ifade eden Korkmaz, bu ülkede kendi adına düzenlenmemiş bir pasaport edindiğini anlatmıştı.
Firari Korkmaz, bu ülkelerden Türkiye'ye iade edileceğinden korktuğu için ABD'ye kaçmaya çalıştığını savunmuştu.
Korkmaz, Amerikan emniyet kuvvetleriyle irtibata geçtiğini, onların "katkısıyla" ABD'ye kaçtığını ve beraberinde getirdiği delilleri havalimanında teslim ettiğini belirtmişti.
Firari FETÖ'cülerin Atilla davasına ilgileri artıyor
FETÖ'nün firari polislerinden olan Korkmaz'ın Türkiye devletine ait belgeleri izinsiz elde ederek kaçırması ve Amerikalı güvenlik elemanlarına teslim etmesi ardından da duruşmada ifade vermeye devam etmesi Atilla davasının FETÖ ile bağlantısını bir kez daha gündeme getirdi.
ABD'deki örgüt üyelerinin de duruşmaları yakından takip etmeleri ve sosyal medyada Türkiye aleyhine karalama kampanyası yürütmeleri Rıza Sarraf davası olarak başlayıp sonradan Hakan Atilla davasına dönüşen hukuki süreçteki FETÖ izlerini gözler önüne serdi.
Önde gelen firari FETÖ mensupları Emre Uslu ile Adem Yavuz Arslan'ın, yanlarında başka FETÖ mensuplarıyla birlikte Atilla davasını yerinde izlemeleri AA objektiflerine takılmıştı.
Duruşmaları takip eden FETÖ firarilerinden Aslan görüntülendiğini fark edince olay yerinden uzaklaşırken Uslu, mahkeme binası önünden Periscope’tan yayın yapmıştı.
Ayrıca duruşmanın 4. gününde savcılığın mahkemeye delil olarak sunduğu ve kaynağını açıklamayı reddettiği ses kayıtlarını FETÖ söylemiyle savunması dikkati çekmişti.
Savcı Yardımcısı David Denton, ses kayıtlarını alan FETÖ üyesi polislerin "görevlerini yaptığını" savunmuş ve o polislerden birinin de mahkemede tanık olarak ifade vereceğini söylemişti.
FETÖ firarisi Canıtez, tanıklar listesinde
Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün 17/25 Aralık yargısal darbe teşebbüsüne ilişkin yürüttüğü soruşturmada, "FETÖ üyesi olmak" suçundan firari olarak aranan ve hakkında yakalama kararı çıkarılan eski Bankalar Yeminli Murakıbı Osman Zeki Canıtez de Atilla davasındaki tanıklar arasında yer alması bekleniyor.
Canıtez'in, ByLock kullanıcısı olduğu ve 25 Aralık soruşturmasında bilirkişi olarak görev yaptığı belirlenirken, Atilla davasına "Türkiye'den yasa dışı şekilde delil ve belge götürdüğü" tespit edilmişti.
Duruşmaların ilerleyen safhasında mahkemeye çıkması beklenen FETÖ firarisi Canıtez'in, söz konusu belgeler üzerinden Türkiye aleyhinde tanıklık yapacağı kaydediliyor.
Dava süreci
Geçen hafta boyunca çapraz sorgulaması yapılan Sarraf'ın, Manhattan'da beraber kaldığı hücre arkadaşı tarafından "Sarraf'ın kendisine iki kez tecavüz etmek ve cinsel tacizde bulunmak iddiasıyla" dava edildiği bildirilmişti.
Faouzi Jaber isimli 62 yaşındaki mahkum, geçen hafta Çarşamba akşamı Sarraf aleyhine "tecavüz" davası için başvuruda bulunmuştu. Buna göre söz konusu mahkum Jaber, avukatı Alexei Schacht aracılığıyla, Manhattan'da beraber aynı hücreyi paylaştıkları sırada Sarraf'ın kendisine iki kez tecavüz etmek ve cinsel tacizde bulunmak iddialarıyla dava açmıştı.
Sarraf marihuana içtiğini de kabul etmişti
Duruşmalarına devam edilen dava süreci içinde Sarraf, tutuklu bulunduğu cezaevindeki bir gardiyana, Türk avukatı vasıtasıyla, yaklaşık 45 bin dolar rüşvet verdiğini belirtmişti.
Türkiye'den diğer masraflarıyla birlikte gönderilen para ile bu rüşvetin ödendiğini anlatan Sarraf, "45 bin dolar karşılığında bu gardiyan bana alkol getirdi. Birkaç kere de gardiyanın cep telefonunu kullandım ... Eşimle, kızımla görüntülü, Türkiye'deki bir avukatımla, bir kere de dayımla ve ablamla görüştüm, hatırladığım kadarıyla." demişti.
Sarraf, cezaevinde uyuşturucu madde olan sentetik marihuana içtiğini de kabul etmişti.
Sarraf'ın "hapishaneden çıkmak ya da daha az ceza almak için işlemediğin suçları kabul etmek zorundasın" dediği ortaya çıkmıştı.
Atilla'nın avukatları, Sarraf'ın hapishanedeki telefon görüşmelerinin kayıtlarına ilişkin mahkemeye bir mektup sunmuştu.
Savunmanın avukatlarının sunduğu mektupta, 15 Eylül 2016'da Sarraf ile Ahad isimli bir kişi arasında geçen telefon konuşmasında Sarraf'ın "ABD'de hapishaneden çıkmak ya da daha az ceza almak için işlemediğin suçları kabul etmek zorundasın" dediği belirtilmişti.
İran'a yönelik yaptırımları delme, banka dolandırıcılığı ve kara para aklamak gibi suçlar atfedilen Sarraf geçen yıl mart ayında ABD'de tutuklanmıştı.
Atilla ise 27 Mart'ta JFK Havalimanı'ndan Türkiye'ye gitmek üzereyken gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı.