Çin Başkonsolosu Wei: Toplama kampı değil, mesleki eğitim merkezi
Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, "Sincan Uygur Özerk bölgesiyle ilgili, Orada okul gibi olan mesleki eğitim merkezlerine toplama kampı denilmesini kesinlikle kabul etmiyorum. Bu bizim radikalleşmeyi giderme konusundaki bir yöntemimizdir" dedi.
Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, Demirören Haber Ajansına (DHA) yaptığı ziyarette Sincan Uygur Özerk Bölgesi hakkında açıklamalarda bulundu. Türk Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün Sincan konusunda yaptığı açıklamalara, hem ülkesinin dışişleri bakanlığı sözcüsünün hem de Ankara Büyükelçiliği'nin cevap verdiğini dile getiren Wei, şunları söyledi:
"Canlı olan bir adamın (Abdurrehim Heyit) ölü olarak nitelendiği de kanıtlandı. Sincan Uygur Özerk bölgesi içinde 24 milyon dolayında nüfus var. Bu nüfusun 50ye aşkını etnik gruplar oluşturuyor. Uygurlar da onların içinde. Uygur nüfusu 10 milyon civarında. Tabii ki orada en fazla inanılan din İslam. Müslüman sayısı da bu bölgede 13 milyon. İslam dışında Budizme, Hristiyanlığa inanan, hiçbir dine inanmayan da var. Bizim anayasamıza göre her vatandaşın inanç özgürlüğü var. Sincanda 24 ile 25 bin civarında cami var. 530 kişiye bir cami düşüyor. Türkiyenin açıklanan verilerine göre 82 milyon nüfusu, 90 bin cami, 910 kişiye bir cami düşer. İnanç özgürlüğü konusunda hem de çok önemli olan cami sayısının nüfusa oranı Sincanda bu kadar saldırılan birşey olmaması lazım."
"Radikalleşmeyi gidermek için mesleki eğitim merkezleri kurduk"
Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, Radikalleşmeyi giderme konusunda mesleki eğitim merkezleri kurduk. Ben toplama kampı denilmesini kesinlikle kabul etmiyorum. Üç değişik mesleki eğitim merkezine gittim aynı okul gibi dedi ve ekledi: "Terörizm tüm dünyanın düşmanlığıdır. Neden bir kişi beyni yıkanarak böyle işler yapıyor. Biz bunun için bu merkezleri yaptırdık. Biz bütün bilgileri dünya ile paylaşıyoruz. Kurbanlar bazıları dediği gibi tek etnik grubun kişileri değil orada yaşayan masum insanlardır. Radikalleşmeye örnek verirsek bir imam, Kaşgarda Çin'in en büyük camisinin önünde bir ayrılıkçı terörist tarafından öldürüldü. Bir genç annesi ya da babasının pişirdiği yemekleri yememek için ısrar ediyor; çünkü, ailesi devlet memuru ondan dolayı diyor ki 'senin pişirdiğin yemek helal değildir'. Bir inşaat yaparken bile helal tuğla var.
Etkilenen kişilere eğitim vermek istiyoruz
Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei sözlerini şöyle sürdürdü: Biz de etkilenen kişilere eğitim vermek istiyoruz. Çinin terörizm ile mücadele yasası var. Hem merkezi hem de yerel hükümetin yasa sisteminde bir sürü dayanak var ve ona göre burayı yaptık. Mesleki eğitim merkezi; siz onu okul olarak düşünebilirsiniz. Kim okula giriyor, yasaya göre herhangi biri terörizmden, radikalizmden etkilenen kandırılan, kışkırtılan, ama tahribata neden olmayan kişiler. İkincisi tahribata neden olan ama hafif suçlu kişiler. Diğer bir yol gösteriyoruz. Mesleki eğitime gelebilirsiniz, okuyabilirsiniz. Bunları öğreneceksiniz diye sözleşme de imzalanıyor. Bu sınavları geçeceksiniz, mezun olacaksınız.
ABD Ankara Büyükelçiliği'nin attığı Sincan tweet'i hakkında
ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nin sosyal medya hesabından Sincan konusunda attığı Twitter mesajı ile ilgili Başkonsolosu Cui Wei, "Ağız başkasının vücudu üzerinde oluyor. Ben şimdi burada oturup size gerçekleri anlatıyorum. Ben oradaydım ve bizzat gördüm. Hiç oraya gitmeden sadece başkasından bir iki cümle dinlenip bağıran kişilerin söylediklerine benim söylediklerime hangisine inanmak daha doğru daha mantıklı çok belli bir şeydir" diye konuştu.
Türk Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sincan konusunda açıklama yapmıştı
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy bir süre önce," Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki Uygur Türklerinin ve diğer Müslüman toplulukların temel insan haklarını ihlal eden uygulamalar, özellikle son iki yıl içerisinde ağırlaşmış ve uluslararası toplumun gündemine taşınmıştır. 21. yüzyılda toplama kamplarının yeniden ortaya çıkması ve Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikası insanlık adına büyük bir utanç kaynağıdır. Sincan Bölgesinde yaşanan trajediyle ilgili görüşlerimizi Çin makamlarına her düzeyde dile getirdik. Böyle bir ortamda, bir bestesi yüzünden 8 yıl hapse mahkum edilen değerli halk ozanı Abdurrehim Heyit'in hapishanedeki ikinci yılında vefat ettiği haberini derin teessürle öğrendik" açıklamasını yapmıştı.