Cennetle cehennem arasında!
Myanmar ordusu ve Budistlerin katliamlarla cehennemi yaşattığı Rohingya Müslümanları, manası Cennet Adası olan Shah Porir’e sığınmaya çalışıyor...
Teknaf bölgesinin en uç noktası olan ve Myanmar’a birkaç kilometre uzaklıkta bulunan Shah Porir (Cennet Adası) kıyıları, Arakanlı Müslümanların Budist zulmünden kaçtığı Bangladeş’teki çile dolu yolculuklarının ilk durağı. Myanmar’da Müslüman köylerinin 24 boyunca yakıldığı Bangladeş kıyısından rahatlıkla görülebilirken, mültecilerin zifiri karanlıkta ilkel sandallarla yaşam mücadelesi de sürüyor. Yerel kaynaklar mülteci geçişlerinin yoğunlaştığı Naf Nehri ve Hint Okyanusu’na dökülen kollarında çok sayıda insan cesedi bulunduğunu aktarırken, mültecilerin Myanmar askerinin teknelere ateş açması sonucu suya düştüğü belirtiliyor.
‘Cesetleri yakıyorlar’
Shah Porir’deki yerli halkın verdiği bilgilere göre on binlerce Arakanlı Müslüman canlarını kurtarmak için Myanmar sahillerine gelecek tekneleri bekliyor. Shah Porir kıyılarına ilk kez ayak basan mültecilerin, yaşadıkları dehşet yüzlerinden okunuyor. Vücudunda çok sayıda yanık oluşan ve yaşı nedeniyle yürümekte zorlanan Amine Hatun’un, AA muhabirine anlattıkları yürek yakıyor: “Myanmar askerleri sürekli köylere geliyor ve evlerimizi ateşe veriyor. Hayatta kalmak için günlerce yürüdük ve çok küçük bir kıyıya sıkışıp kaldık. Naf Nehri kenarında da uzun süre bekledik. Oradan da yürümeye devam ettik ve karşı kıyıya geçeceğimiz tekneleri bekledik. İnsanlar 3 gün boyunca ormanlarda saklanmak zorunda kalıyor. Evimden ayrılarak Bangladeş’e gelmem toplamda 9 gün sürdü. Orada çok büyük bir katliam var. Askerler iki gün önce çok sayıda kişiyi öldürdükten sonra cesetleri yaktı.”
UNICEF, 25 Ağustos’tan bu yana Myanmar’daki şiddet olaylarından kaçarak Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslümanların sayısının 400 bine yaklaştığını, bunların 220 binini çocukların oluşturduğunu söyledi.
Oğullar analarını, çocuklar bebekleri sırtlandı
Budist çetelerinin 25 Ağustos’tan bu yana sürdürdüğü katliamlardan kurtulmaya çalışan Arakanlı Müslümanlar, hasta ve yürümeyecek durumda olan aile üyelerini meşakkatli yolda sırtlarında taşıyor. Sırtlarındaki sopaların bir tarafına kurtarabildikleri eşyaları, bir tarafına da anne ve babalarını asan erkek Rohingyalıların bazıları günlerdir devam eden açlık nedeniyle ayakta durmakta zorlandığı dikkati çekiyor.
Katliamın ortasına doğuyorlar
Yardım kuruluşlarından alınan bilgiye göre katliamların başladığı 25 Ağustos’tan bu yana 130’a yakın bebek göç esnasında dünyaya geldi. Naf Nehri kıyılarında ve Shah Porir’de bekleyen medrese öğrencileri imkanlar dahilinde Bangladeş’e ilk ayak bastıklarında mültecilere gıda ve sağlık hizmeti vermeye çalışıyor.
Senin sesin çıkana kadar kaç kişi ölecek?
Nobel Barış Ödülüne layık görülen 5 kadının imzaladığı mektupta, Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Suu Kyi’ye, Arakanlı Müslümanların haklarını koruma çağrısı yapıldı. Geçmişte Nobel Barış Ödülü alan Mairead Corrigan, Jody Williams, Şirin Ebadi, Leymah Gbowee ve Tevekkül Karman’ın imzası olan mektupta, Kyi’ye şu sözlerle seslenildi: “Sesleri çıkmayan Arakanlı Müslümanların savunulması için sen sesini yükseltene kadar kaç Arakanlı Müslüman’ın ölmesi gerekecek, kaç Arakanlı Müslüman kadına tecavüz edilecek, halkın ne kadarı yok edilecek? Sessizliğin, ülken için bize yıllardır bahsettiğin ve hepimizin de seni desteklediği ‘demokrasi’ anlayışına uymuyor. Myanmar’ın en yüksek makamına yükselmenin siyasi bedeli sessizliğinse şüphesiz ki bu bedel çok ağır.” Suu Kyi’ye, 1991’de “demokrasi ve insan hakları için şiddeti reddeden mücadelesi” dolayısıyla Nobel Barış Ödülü verilmişti.
Düpedüz etnik temizlik!
Myanmar yönetimi, sistematik baskılarla Arakanlı Müslümanların yüzde 70’den fazlasını topraklarından etti. Son 40 yılda 2 milyon civarında Arakanlı Müslüman’dan yaklaşık 430 bini yaşadıkları yeri terk etmedi. Hayata tutunmak isteyen ve can güvenliği arayan 1,5 milyon Arakanlı Müslüman bölge ülkelerine kaçtı. Myanmar’da gelmiş geçmiş yönetimler tarafından Bangladeş’ten gelen göçmenler olarak görülen Arakanlı Müslümanlar, resmi belgelerde “Bengalli” olarak adlandırılıyor. Ülkede 1982’de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden ve “devletsiz” sayılan Arakanlı Müslümanlar, BM tarafından “en çok eziyet gören dini azınlıklardan biri” kabul ediliyor, hem şiddet olaylarına hem de yasal, ekonomik ve toplumsal ayrımcılığa maruz kalıyor. Hala 135 ayrı etnik grubun resmi olarak tanındığı ülkede, radikal milliyetçi Budistler, Arakanlı Müslümanların resmen tanınmasına karşı çıkıyor.