Cemal Kaşıkçı davasında flaş gelişme! Suudi mahkemesi karar verdi
Suudi Arabistan'da görülen Cemal Kaşıkçı davasında 8 kişi mahkum edilirken, 5 kişiye 20'şer yıl hapis cezası verildi.
07.09.2020 - 16:30 |
Suudi Arabistan'da görülen Cemal Kaşıkçı davasında 8 kişi mahkum edilirken, 5 kişiye 20'şer yıl hapis cezası verildi.
2 Ekim 2018 tarihinde İstanbul'daki Suudi Arabistan başkonsolosluğunda vahşice öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinde Suudi mahkemesi kararını verdi.
Resmi televizyon, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın emriyle işlenen suikastte sekiz kişinin suçlu bulunduğunu bildiriyor.
Bu sekiz kişiden beşine 20 yıl hapis cezası verildi. Üç kişi ise 7 ila 10 yıl arasında cezalar aldı.
Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Ahmet Kaşıkçı 2 Ekim'de ülkesinin İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na girdi ve bir daha haber alınamadı. Riyad yönetimi günler sonra Kaşıkçı'nın 'korsan bir operasyon' sonucu öldürüldüğünü ileri sürdü.
Cemal Kaşıkçı 13 Ekim 1958'de Suudi Arabistan'ın Medine kentinde dünyaya geldi. 1985 yılında ABD'deki Indiana State University'den mezun olan Kaşıkçı, sonrasında ülkesine dönerek gazetecilik yapmaya başladı.
1991 - 1999 yılları arasında El Medine gazetesinin yazı işleri müdürlüğü ve genel yayın yönetmenliği vekilliği yapan Kaşıkçı, bu süreçte Afganistan gibi ülkelerden haberler geçti, 1987-95 yılları arasında eski El Kaide lideri Usame bin Ladin ile Afganistan ve Sudan'da söyleşiler yaptı.
Daha sonra İngilizce yayın yapan Arab News'in başında dört yıl çalışan Kaşıkçı, buradan geçtiği El Vatan'ın yazı işleri müdürlüğünde 52 gün görev yapabildi, gazetede ülkedeki dini yapıyı eleştiren yazıların çıkması üzerine görevden alındı.
Bunun üzerine ülkeyi terk eden Kaşıkçı, İngiltere ve ABD'de Suudi Arabistan Büyükelçiliği yapan Prens Türki al Faysal'ın danışmanlığına getirildi. 2008 yılında tekrardan El Vatan'ın yazı işleri müdürlüğüne getirildi ve 2010 yılında gazetede yayınlanan eleştirel yazılar nedeniyle bir kere daha görevden alındı.
El Vatan'da çıkan yazılar ve haberler, özellikle Suudi ulemasının tepkisini çekiyordu. O dönemde New York Times gazetesinde yayınlanan bir makalede, Suudi Arabistan'da radikallerin bombalı saldırılarının ardından El Vatan'ın durumu sorgulamasından rahatsızlık duyan üst düzey yedi din adamının dönemin veliaht prensi Abdullah'a giderek şikayetlerini bizzat ilettikleri aktarılıyordu.
Alman Der Spiegel dergisine göre Kaşıkçı ülkesinde eleştirilerini en yüksek sesle dile getiren entelektüellerdendi. 2011'de Arap ülkelerini sarsan isyanlar sırasında Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da konuştukları Kaşıkçı'nın "Mutlak monarşinin devri bitti. Tek çare demokrasi" sözlerini "Suudi Arabistan'da başka biri bu sözleri söylese sorgulanır ve hapse atılırdı" sözleriyle yorumlamıştı.
Kaşıkçı Der Spiegel'e eskiden bin Ladin'in, Arap ülkelerindeki yolsuz rejimleri devirmenin yalnızca iki yolu olduğuna yönelik görüşlerine katıldığını, bunlardan birinin siyasi sistemin içine sızmak, diğerininse şiddetli ayaklanmalarla rejimleri devirmek olduğunu, o dönemler demokrasiyi bir seçenek olarak görmediklerini söylemişti.
Suudi Arabistan'ın o dönemde halkı memnun etmek için kesenin ağzını açarak 129 milyar dolarlık harcama yapmasını eleştiren Kaşıkçı, Der Spiegel'e şunları söylemişti: "Bu yöntem işe yaramaz. Yarın halka 100 trilyon dolar dağıtılsa yine herkesi mutlu edemezsiniz. Petrol bittiğinde ne olacak? Herkes çağdaşlığı istiyor ama kimse bunun yan etkileriyle yüzleşmeye yanaşmıyor. Bir gün diğer uluslar gibi bu ulus da reform yapacak. Bizim de özgürlük, şeffaflık, hukukun üstünlüğü, seçilmiş bir başbakan ve gerçek bir parlamentoya ihtiyacımız var. Tunus ve Mısır'da demokrasi mücadelesi başarıya ulaşırsa ne olacak? Siyasi olarak izole kalmayı göze alamayız. Tarih akıyor ve kimse bunu durduramaz."
Kaşıkçı bu süreçte Arap ülkelerinde yayınlanan El Hayat gazetesinde köşe yazmaya devam etti. Gazetede beş yıl boyunca yayınlanan yazıları Aralık 2016'da, o dönemde seçimi yeni kazanan ve daha göreve başlamamış olan ABD Başkanı Donald Trump'ı eleştiren açıklamaları nedeniyle yayınlanmadı.
Kaşıkçı, Trump'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı destekleyeceğine dair açıklamalarının bölgede İran'ı güçlendireceğini söylemiş ve Trump'ın hem İran karşıtı olup hem de Esad'ı desteklemesinin bir çelişki olduğunu vurgulamıştı. Arap basınında yer alan haberlerde Kaşıkçı'nın Trump'ı eleştirmesi nedeniyle Suudi Arabistan'ın kendisine gazete, televizyon ve konferans yasağı getirdiği yer aldı.
Kaşıkçı Eylül 2017'den itibaren ABD'de yaşamaya ve Washington Post gazetesinde köşe yazmaya başladı. Ülkesinden ayrılık kararı hakkını şu satırlarla açıkladı: "Birkaç yıl önce bazı arkadaşlarım gözaltına alındığında çok acı çektim. Hiçbir şey söylemedim. İşimi veya özgürlüğümü kaybetmek istemiyordum. Ailemden endişe ediyordum. Şimdi farklı tercihlerde bulundum.
Evimi, ailemi ve işimi arkamda bırakmam gerekti ama düşüncelerimi söylüyorum. Aksini yapmak cezaevlerinde çürüyen insanlara haksızlık olurdu. Pek çok kişinin konuşamadığı bir dönemde konuşabiliyorum."
Yazılarında Suudi Arabistan'ın Katar'a yönelik politikalarını ve Yemen savaşını eleştirdi.
Suudi Arabistan'da 2017'de yolsuzluğa karşı yapıldığı açıklanan ve çok sayıda prensin gözaltına alındığı operasyonun, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın iktidarını pekiştirme operasyonu olduğunu savundu: "Muhammed bin Selman adaleti kendi istediği gibi uyguluyor. Hafif eleştirilere bile tamamen toleranssız." Kaşıkçı, yazılarında eleştirilerin yanı sıra övgülere de yer veriyor, Veliaht Prens Muhammed'in 2030 vizyonunu desteklediğini söylüyordu.
Türkiye vatandaşı nişanlısı Hatice Cengiz ile evlenmek için gerekli yasal işlemleri halletmek üzere 2 Ekim 2018'de İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na girdiğinde, güvenlik kameraları kayıttaydı. Kendisinden haber alınamamasının ardından yazılarının yayınlandığı Washington Post gazetesi Kaşıkçı'nın köşesini boş bırakarak yayınladı.
Kaşıkçı'dan haber alınamamasının ardından Türk yetkililerin başlattığı soruşturma kapsamında Kaşıkçı'nın konsolosluğun kapılarından çıkmadığı açıklandı.
Vahşi katliamın detayları ise haftalar içinde ortaya çıktı, cinayeti inkar eden Suudi Arabistan İstanbul'a gelen bir ekibin Kaşıkçı'yı öldürdüğünü kabul etmek zorunda kaldı.
Haberin Devamı