Çarmıh’a gerdi yetmedi şimdi kuma gömüyor!

Patrik Bartholomeos’un ‘Çarmıha gerilmiş hissediyorum’ sözleriyle gündeme gelen CBC televizyonu, bu kez de Ermeni iddialarını ‘tarihi gerçek’ olarak verdi. Programda, Suriye’de 450 bin Ermeni’ye mezar olduğu iddia edilen bir çölde, kumu eşeleyerek çıkarılan kemik parçaları gösterildi.

Aralık ayında Fener Rum Patriği Bartholomeos’un, “Türkiye’de kendimi çarmıha gerilmiş hissediyorum” sözleriyle olay yaratan Amerikan CBS televizyonunun 60 Dakika programı, bu kez de Ermeni iddialarıyla yargısız infaza imza attı. 4 Mart’ta ABD Temsilciler Meclisi’nde görüşülecek olan Ermeni iddialarından sadece birkaç gün önce, pazar günü prime time’da yayınlanan programda soykırım iddiaları tarihi bir gerçek olarak sunuldu. Gazeteci Bob Simon tarafından sunulan programın “Türkiye ile Ermenistan’ın Tarih Savaşı” başlıklı bölümünün başında Simon, 1’nci Dünya Savaşı sırasında 1 milyondan fazla Hristiyan Ermeninin Osmanlı’dan toplu tehcir edildiğini ve ardından ’katledildiğini’ savundu. Programda, tarihe dair bu savaşın o zamandan beri sadece iki ulusu değil, Beyaz Saray ve Kongreyi de meşgul ettiğini ifade eden Simon, “Bizim hikayemiz çok sayıda Ermeninin hayatının son bulduğu, İstanbul’dan uzaktaki bir çölde başlıyor” dedi. Bu sözlerin ardından programda, Suriye topraklarındaki Deyr Ezzur’da, 1915 yılı olaylarına ilişkin dünyadaki en büyük Ermeni mezarlığı olduğu iddia edilen yerden halen kemiklerin çıktığına dair görüntülere yer verildi. Programda, Simon’la birlikte dolaşan Amerikalı-Ermeni yazar Peter Balakian’ın “Burada 450 bin kadar Ermeni öldü” sözlerine yer verilerek, “Yahudiler için Auschwitz ne anlam ifade ediyorsa, Deyr Ezzur’un da Ermeniler için aynı anlamı ifade ettiği” öne sürüldü.

Ölüm yürüyüşü iddiası

Simon tehcir sırasında trene gidiş-dönüş bileti almaya zorlanan Ermenilerin hiçbir zaman geri dönmediğini ve çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan geri kalan kısmın ise yüzlerce millik “ölüm yürüyüşüne” zorlandığını ileri sürdü. Balakian, birçoğunun “açlıktan, hastalıktan ya da zalimce öldürmelerden kırıldığını, kurtulanların da kendilerini toplama kamplarında bulduğunu” iddia etti. Ardından İstanbul’da boğaz manzarası önünde duran Simon, dönemin Amerikan Büyükelçisi Henry Morgenthau’nun Washington’a, “barışçıl Ermenilere yönelik tehcir ve aşırılıklar artıyor ve tanıkların yürek parçalayıcı raporlarına göre bir ırkın yok edilmesi kampanyası sürdürülüyor gibi görünüyor” yazılı mesajını okudu.

Programda Simon, Türkiye’nin, “nihayetinde bölgesinde bir süper güç, ABD ile Müslüman dünyası arasında önemli bir aracı, NATO içinde ikinci büyük ordu olduğunu, ABD’nin Irak ve Afganistan’daki savaşlar için Türkiye’deki hava üslerine güvendiğini, bu savaşlara giden Amerikan malzemelerinin yüzde 70’inin Türkiye üzerinden geçtiğini ve Türkiye’nin petrol için önemli bir kanal olduğunu” söyledi. “Muhtemelen bu nedenle, hiçbir Amerikan başkanı soykırım kelimesini ağzına almadı” diyen Simon, Obama’nın da seçim kampanyasında söz vermesine rağmen, bu kelimeyi kullanmadığını kaydetti.

’Dink soykırımın son kurbanı’

“Soykırım kelimesinin kullanımı, Türk ulusuna bir hakaret ve hapis cezası getirebilecek bir suç olarak görülüyor” diyen Simon, gazeteci yazar Hrant Dink hakkında Türk ulusuna hakaretten üç kez dava açıldığını ve aşırılık yanlılarından binlerce ölüm tehdidi almasına rağmen yazmaya devam ettiğini savundu. Simon Dink’in, Ermenistan’da “soykırımın son kurbanı ve şehit” olarak görüldüğünü ifade etti. Dink’in kızı Delal da babasının ölmeden önce sık sık tehditler aldığını anlattı.

EN ETKİLİ HABER PROGRAMI

Larry King Show ile birlikte Bob Simon’ın sunduğu 60 Minutes ABD’de en çok izlenen yapımlar. 1968 yılından bu yana CBS televizyonunda yayınlanan 60 Minutes ABD’nin en etkili araştırmacı gazetecilik haber programı olarak biliniyor ve bu alanda yayın yapan en uzun süreli yayın olarak bir rekora da sahip. Ayrıca Amerikan televizyonculuk tarihinde ilk düzenli yayınlanan program olma özelliğini de taşıyor.

Türk elçisi Şensoy’la nezaketsiz diyalog

‘60 dakika’ adlı programda, soykırım iddialarına yanı veren Büyükelçi Nabi Şensoy’un konuşması sık sık kesildi.

Program’da Türkiye’nin bir önceki Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy ile yapılan röportaja da yer verdi. Ancak röportajda Amerikalı gazeteci Simon nezaket sınırlarını zorlar bir şekilde elçinin sözünü sık sık kesti...

- Simon: Suriye’deydik, kumu kazıdık ve kemikler çıktı, bunu nasıl inkar edebilirsiniz?

- Şensoy: Türkiye’de her yerde kemik bulabilirsiniz. Bu topraklarda çok sayıda trajedi oldu.

- Simon (sözünü keserek): Kusura bakmayın, ama bu kemikleri biz Ermenilerin Auschwitz’e eşdeğer gördüğü Deyr Ezzur denilen bir yerde çıkardık.

- Şensoy: Bunun Auschwitz ile karşılaştırılabileceğini düşünmüyorum. Bu sadece bir tehcir ve tehcir sırasında olanlardı.

- Simon (sözünü keserek): Ancak bu tehcirler katliamlarla sonuçlandı, öyle değil mi?

- Şensoy: Hayır, öyle olmadı.

- Simon: Ermenilere yönelik katliamlar, toplu imhalar, ölüm yürüyüşleri olmadı mı?

- Şensoy: Ermenilerin ölüm yürüyüşleri olmadı. Tehcir vardı ve trajik olaylar oldu. Birçok kişi, Birinci Dünya Savaşının mahrumiyet koşullarında öldü.

- Simon: Ama 1915’te olanlar soykırım değil miydi? BM bunu, ırksal, etnik ya da dini bir grubu yok etme niyeti olarak tanımlıyor.

- Şensoy: En önemli şey niyet. Öldürme konusu başka bir şey. Bu iki tarafta da oldu. Bunun soykırım olarak değerlendirip değerlendirilmeyeceği başka bir konu. Bu hukuki bir terim ve kolayca kullanılmamalı.

- Simon: Türk hükümetinin bir niyeti olmadığını söylüyorsunuz.

- Şensoy: Ermeni nüfusunun tümünü ya da bir kısmını yok etme niyeti yoktu.

- Simon: İki yıl önce Ermeni tasarısının Temsilciler Meclisi’nin önüne gelmesi gündemdeyken Türkiye, protesto amacıyla sizi geri çağırdı. Bush yönetimi ile 8 eski dışişleri bakanı da bu tasarıya müdahale etti. Bu bakanlar neden Türkiye’nin arkasında toplandı?

- Şensoy: Bence bu, Türkiye’nin ABD için taşıdığı önemi gösteriyor. Aramızda uzun bir listeden oluşan olumlu gündemlerimiz var ve bu listedeki konular Ermeni konusundan çok daha önemli.

BU MAĞARA NAZİ GAZ ODALARINA İLHAM OLMUŞ!

Programda, “niyetli ve itinayla icra edilen katliamlar” ifadesini kullanan Sarkin Sarkissian adlı piskopos, içine bilinmeyen sayıda kadın ve çocukların atıldığını ve yakılan ateşin dumanında boğluduğunu iddia ettiği bir mağara gösterdi. Simon, bilim adamlarına göre “Osmanlı Türklerinin daha sonra Naziler tarafından da benimsenen bir model geliştirdiğini” iddia etti.