Bu seçim sadece Brezilya'nın kaderini belirlemeyecek
Brezilya'da pazar günü seçimlerin ikinci turu yapılacak. 143 milyon seçmen gelecek dört yılda Dilma Rousseff başkanlığında İşçi Partisi'nin ekonomi politikalarının devamına ya da Aecio Neves'in Sosyal Demokrat partisinin öngördüğü değişikliklere gidilmesi yönünde kararlarını verecek.
İlk turun galibi %42 oy oranıyla Dilma Rousseff olmuştu. Ikinci turda çevreci aday Marina Silva ile Rousseff arasında bir yarış beklenirken, Aecio Neves, süpriz bir şekilde %33 oyla aradan sıyrılmıştı.
Üç haftalık ikinci tur kampanyası sırasında anketler Dilma ve Neves arasında beraberlik gösteriyordu ancak, Datafolha'nın yayınladığı son anketlerde Rousseff 7 puanla öne geçti. Folha de Sao Paulo gazetesinin yaptığı anketlerde de sonuç %53'e %47 olarak açıklandı. Brezilya'nın diğer önemli anket şirketi İbope'nin açıkladığı rakamlarda da Rousseff %54'lük oranla başkanlık yarışını önde götürüyor.
Ancak bu sonuçlarla Brezilya'da kazananı ilan etmek için henüz çok erken. Anketörlerin ilk turda ikinciyi belirlemede yanılmış olması sonuçların objektifliği konusunda soru işaretlerine neden oluyor. Diğer yandan, ülkenin en büyük televizyonu Globo TV'de canlı yayınlanacak iki liderin kamuoyu önünde son kapışmasının kararsızları etkilemede önemli rol oynayacağı düşünülüyor.
DİLMA'NIN OLASI ZAFERİ BORSAYI DÜŞÜRDÜ
Anket sonuçları sermaye piyasalarını olumsuz etkiledi. Neves'in ilk turdaki göreceli zaferiyle üst üste rekor kıran Sao Paulo borsası Bovespa, anketlerdeki beraberlik eğiliminiyle önce sert düşüşler yaşandı. Rousseff öne geçtiği sonuçların yayınlanamasıyla birlikte geçen perşembe %3,24 değer kaybederek adeta çöktü. Dolar, psikolojik sınır 2,5 bariyerini aşarak 2008 kirizinden sonra en yüksek seviyeye ulaştı.
BREZİLYADAKİ SEÇİMLER BÖLGEDE KELEBEK ETKİSİNE YOL AÇAR MI?
Güney Amerika politikası da Brezilya seçimlerine kilitlenmiş durumda. Pazar gün bir anlamda bölgenin kaderi de belirlenecek. Latin Amerika'nın birinci dünyanın altıncı büyük ekonomisi olan Brezilya'da hükümet değişikliği bölgedeki dengeleri bir hayli değiştirme potansiyeline sahip.
Hugo Chavez'in 1998'de iktidara gelmesiyle oluşan yeni sol dalga 2002'de eski işçi ve sendikacı Lula da Silva'nın Brezilya'da seçilmesiyle bölgede yeni bir dönemi başlatmıştı. Ardından 2003'te Arjantin'de Nestor Kirchner, Uruguay'da Tabare Vazquez, Bolivya'da Evo Morales, Ekvator'da Rafael Correa ve Paraguay'da Fernando Lugo'nun iktidara gelmesiyle, “zenginliği bölüşme" düsturu altına formüle edilen yeni sol dalga tamamen bölgeye hakim olmuştu.
Sol iktidarların uygulamaya koyduğu sosyal ve ekonomik politikalar dünya genelinde büyüme eğilimiyle de birleşti ve bölge ülkeleri Amerika kıtası keşfedildiğinden beri en yüksek büyüme rakamlarına eriştiler. Öyle ki dünyanın en eşitsiz gelir dağılımına sahip Brezilya'da, İşçi Partisi'nin 12 yıllık iktidarında 40 milyon kişi sınıf atlayarak ortasınıfa dahil oldular. Diğer bölge ülkelerinde de benzer gelişmeler kaydedildi.
Ancak dünya ekonomisinin durgunluğa girdiği son iki yılda, özellikle Brezilya ekonomi de oldukça etkilenmiş durumda. Bir yandan %6,5'a varan enflasyon, doların real karşısında değer kazanmasının yanında kısa bir süre önce resesyona girdiği açıklanan ekonomi, Dilma Rousseff'in kazanması halinde bile en azından “ekonomik modelde" ayarlamalara gitmek durumunda kalacağının gösteriyor.
Brezilya ekonomisi Arjantin ekonomisinin üç katı, Bolivya'nın 80 katı büyüklüğünde. Bölgede ekonomik birlik Mercosur ve politik birlik Unasur'a liderlik eden Brezilya'daki sonuçlar bu birliklerin kaderini de belirleyecek. Aecio Neves, birçok kez kazanması durumunda Brezilya'nın Mercosur'dan çıkarak, bölgenin "ABD'ye yakın" ülkeleri Şili, Peru ve Kolombiya'nın oluşturduğu "Alianza Pacifica -Pasifik İttifakı"na yakınlaşacağını, ABD ve Avrupa Birliği ile daha samimi ilişkiler kuracağını ilan etti.
12 yıllık İşçi Partisi hükümetinin sağladığı sosyal yardımları aynen devam ettireceğini söyleyen Neves'in, devlet bankalarını şeffaflaştırmak da vaatleri arasında. %5,5'lik oranla tarihinin en düşük issizlik sevisini yakalaması ve sosyal projeler Dilma Rousseff'in Neves karşısında en büyük seçim kozlarını oluşturuyor.
Brezilya aynı zamanda dünyanın ikinci büyük petrol şirketi Petrobras'ı da elinde bulunduruyor. Rio açıklarındaki dev petrol reservlerini çıkarma ihalesine Dilma'yı dinlediği gerekçesiyle katılamayan ABD'nin Neves'in olası başkanlığında sürece dahil olacağı söylentileri bölge basınında en fazla yorum yapılan konuların başında geliyor.
FUTBOL VE POLİTİKA İÇ İÇE
Futbol delisi Brezilya'da 7-1'lik Almanya hezimetinin üzerinden yaklaşık 100 gün geçti. Sambacılar, ikinci "maracanaço" olarak adlandırdıkları bu tarihi felaketin acısını içlerinde hissetseler de seçimlerle birlikte yas giysileri rafa kaldırdılar. Kupada siyasete ısınan Brezilya'lı futbol efsanesi Ronaldo seçimlerin önemli siyasi figürlerinden biri oldu. Kupa boyunca Dilma Rousseff'e destek veren ve FIFA'nın tüm organizasyonlarında başı tutan Ronaldo, seçim kampanyasının başlamasıyla birlikte Aecio Neves'in yanında yer aldı. Brezilya'nın diğer önemli futbol figürü ve miletvekili Romario, son seçimlerde Sosyalist Parti'den aday olarak %64'lük rekor oyla senatör seçildi. Sosyalist Parti adayı Marina Silva'nın ikinci tura aday olamayınca, kimi destekleyeceği tartışma konusu olan Romario, kupa boyunca eleştirdiği Pele ve Ronaldo'nun bu kez yanında yer alarak Aecio Neves'i destekleyeceğini açıkladı.
Ancak ne Ronaldo'nun en Romario'nun destekleri Brezilya kamuoyunda beklenen etkiyi göstermedi. Ta ki Neymar Jr. Terchini açıklayana kadar. Kolombiya maçında sakatlanarak tüm Brezilya'yı yasa boğan Neymar'ın Neves'e desteğini açıkladığı video bir anda tıklanma ve paylaşma rekoru kırdı. Facebook'ta 100 binden fazya kişi Neymar'ın videosunu paylaşırken, twitterda "Neymar'ın son golü" hasthag'i tt oldu. Fenarbahçe eski teknik direktörü Zico da Neves'e desteğini sunan spor adamlarından biriydi.
Sakatlığı sırasında Brezilyada şans işareti anlamına gelen sol dirseğini tutarak Neymar'a destek veren Dilma'yı futbolcular hayal kırıklığına uğrattı ama Brezilya'nın ve Güney Amerika'nın önde gelen entellektüellerinden tam destek aldı. Aralarında Eduardo Galeano ve İgnacio Ramonet'in olduğu birçok entellektüel "Eğer Brezilyalı Olsaydım, Dilma'ya oy verirdim" afişleriyle, Rousseff'e destek verdiler.