Hatay’ın karşısında bulunan ve rejimin ele geçirdiği yerlerde yaşayan muhalif ve sivillerin de yerleşmesiyle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib, Esad yönetiminin yeni hedefi oldu. Rus savaş uçaklarının çoğunluğu Csir Eş-Şuğur ilçesi olmak üzere çeşitli hedeflere düzenlediği hava bombardımanının ardından rejim güçleri de havadan ve karadan saldırılara başladı. Bombardıman ve top atışlarının ardından muhaliflerin son kalesi olarak bilinen Heyeti Tahriri Şam (HTŞ) denetimindeki İdlib’de yaşayan milyonlarca insanı katliam korkusu sardı.
‘2 aydır toprak kazıyoruz’
Olası operasyona karşı imkanlarının el verdiği ölçüde hazırlık yapan İdlibliler, mağaralardan bozma sığınaklara yiyecek ve içecek depolamaya başladı. Halk, kimyasal katliam endişesiyle de ev yapımı gaz maskeleri hazırlıyor. Reuters’a konuşan Ma’arat el-Numan kasabasında yaşayan 50 yaşındaki eski inşaat işçisi Cafer Ebu Ahmed, “İki aydır karım ve çocuklarımla birlikte hiç durmadan toprağı kazıyoruz. Bu mağara artık bizim korunağımız” diyor.
Kimyasal saldırıya kartondan maske!
Rusya’nın hava bombardımanı ve Esad güçlerinin karadan girme hazırlığı sonrası İdlib’de savaş hazırlığı başladı. Kente giren Reuters
haber ajansı, Suriye güçlerinin daha önce yaptığı gibi kimyasal bir saldırı düzenleyerek katliam yapmasından endişe eden halkın kendi kendilerine imal ettikleri ‘gaz maskeleri’ ile korunmaya hazırlandığını görüntüledi. Karton bardakları kimyasal gazları engellemesi kömürle dolduran İdlibliler, naylon poşetle de ‘maskeleri’ güçlendirmeye çalışıyor. Çocuklara da maskeleri nasıl kullanacakları öğretiliyor.
‘Elimizden gelen bu’
İdlib’de Reuters’a konuşan Hudeyfe el Şadad, “Elimizdeki az şeylerle hazırlık yapmaya çaşıyoruz. Eğer kimyasal silahlarla vurulursak çocuklara kendimizce yapmaya çalıştığımız maskeleri takacağız” diyor 20 yaşındaki Şadad. Şadad İdlib’in güneyindeki bir köyde, hamile karısı, üç çocuğu ve diğer 15 kişiyle birlikte yaşıyor. Şadad’ın ağabeyi 35 yaşındaki inşaat işçisi Ahmed Abdülkerim evlerinin avlusunda 2012’den beri kazarak sığınak yaptıklarını söylüyor.
‘Tek umudumuz Türkiye’
Maşuren köyünün 48 yaşındaki muhtarı Ahmed Şatam el Rüştü “Bizim için müzakerelerdeki tek garantör Türk kardeşlerimizdir” diyor. Rüştü, Türkiye’nin İdlib’de kurduğu 12 gözlem noktasını hatırlatarak bu tutumu ‘Türkiye’nin İdlib halkını koruma taahhütü’ olarak niteliyor. Ahmed el Şadad “Türk sınırına kaçma konusunda evlerimizden çıkacağımızı sanmam. Bombalar bizi vuracak. İdlib’den başka gidecek yer yok” diyor.
1 milyon göçmen için hazırlık
4 milyon sivilin yaşadığı İdlib’den ilk etapta Türkiye’ye sığınabilecek 1 milyon kişi için Türkiye hazırlıklarını sürdürüyor. Sınırda güvenlik önlemleri en üst seviyeye alınırken, Türk Kızılayı ve Afad’ın yanı sıra yardım kuruluşları da göçmenlerin gıda ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için hazırlıklarına hız verdi. Beşir Derneği’nden yapılan açıklamada, derneğin Reyhanlı ve Kilis’te bulunan günde 200 bin ekmek üretme kapasiteli fırınları ve yine Kilis ve Cerablus’ta bulunan 30 bin kişilik sıcak yemek üretebilen aşevleriyle İdlib’de ortaya çıkabilecek göçe hazırlık yapıldığı belirtildi. İdlib’in Eriha ve Etarip bölgelerinde bulunan Paylaşım Noktaları’ndan gıda, giyim, temizlik ve kırtasiye malzemeleri gibi yardımlarda bulunan derneğin İdlib kırsalındaki kamplarda ise her gün 30 bin ekmek ve ihtiyaca binaen gıda, giyim, battaniye, içme suyu ve yakacak yardımlarını sürdürdüğü kaydedildi.
Suriye’de kim nereyi kontrol ediyor?
Suriye’de Esad rejimi, Rusya ve İran’ın desteğiyle ülke topraklarının yarısında yeniden hakim duruma geldi. Diğer bölgeler ise Türkiye dahil dış güçlerin desteğindeki gruplar arasında bölünmüş durumda
Rejim:2011 yılında başlayan iç savaşta 2015’e gelindiğinde Esad rejimi Suriye’nin beşte birinden azını kontrol edebiliyordu. Rusya’nın savaşa girmesinden sonra Şam yönetimi geniş bölgeleri yeniden ele geçirdi, Esad güçlerinin hâkimiyeti ülke yüzölçümünün yarısına kadar yayıldı. Şam yönetimi Suriye’nin nüfusça kalabalık bölgeleriyle büyük kentlerini, Akdeniz kıyı şeridini, Lübnan ve Ürdün sınırlarının büyük bölümü ile ülkenin orta kesimlerini ve önemli doğalgaz rezervlerini kontrol altına aldı. Ülkenin Esad rejimi kontrolü dışındaki bölgelerinde ise silahlı muhalif gruplar, faaliyet gösteriyor.
Muhalif gruplar:Yabancı bir ülkenin doğrudan askeri varlığıyla desteklenmeyen muhalif gruplar, sadece İdlib vilayetinin büyük bölümü ile Lazkiye, Hama ve Halep vilayetlerindeki küçük bölgelerle sınırlı. Bu bölgenin en güçlü muhalif grubunu, El Kaide’nin eski Suriye kolu Nusra’nın başını çektiği Heyet Tahrir Şam örgütü oluşturuyor.
Türkiye destekli muhalifler: Türkiye 2016 ve 2018 yıllarında Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla muhalif gruplara destek amacıyla iki kez Suriye’de operasyon yaptı ve batıda Afrin’den doğuda Fırat Nehri’ne kadar uzanan bir güvenlik kuşağı oluşturdu.
ABD destekli YPG:PKK’nın Suriye uzantısı terör örgütü YPG, hükümet kuvvetlerinin batıdaki asilerle savaşmak üzere 2012 yılında bölgeden çekilmesinden sonra ülkenin kuzeydoğusundaki geniş bir alanı kontrol altına aldı. ABD’nin desteğindeki YPG, 2014 yılında DEAŞ ile mücadele amacıyla diğer silahlı gruplarla birleşti. ABD ve müttefiklerinin yardım ettiği Kürt ve Arap milisleri Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altında toplandı. SDG Suriye topraklarının Fırat’ın doğusunda kalan yaklaşık dörtte birini kontrol ediyor. DEAŞ’ın eski merkezi Rakka ile ülkenin en zengin petrol yatakları da bu bölgede. SDG 2016 yılında Fırat’ın batısındaki Münbiç’e de girdi. Ancak Münbiç’te şu an Türkiye ile ABD askerleri devriye geziyor.
DEAŞ:Suriye’nin doğusunu neredeyse tamamen ele geçiren DEAŞ, 2016 ve 2017 yıllarında hükümet kuvvetleri ve ABD desteğindeki SDG tarafından, işgal ettiği topraklardan sürüldü. DEAŞ’ın elinde sadece Fırat’ın Irak sınırı yakınlarındaki dar bir alanla Suriye çöllerindeki bir iki küçük bölge kaldı.
Rusya yine bombaladı
Dün sabah saatlerinden itibaren de İdlib çevresindeki çeşitli noktalarında konuşlu Esad rejimi askerleri, muhaliflerin kontrolündeki bölgeleri tanklarla ateş altına aldı. Keferzite kasabasına da Rus savaş uçakları tarafından bombardıman düzenledi. 4 hava saldırısında yaralananlar olduğu bildirildi.
Muhaliflerden karşılık
Muhalif grupların bir araya gelişiyle oluşturulan Suriye Ulusal Özgürleştirme Cephesi de saldırılara karşılık vermeye başladı. Topçu atışlarıyla hedef alınan köylerde bulunan Suriye Ulusal Özgürleştirme Cephesi mensubu askerler, tank ve ağır silahlar ile rejim güçlerini ateş altına aldı. İdlib’deki gözlem noktalarında teyakkuz durumunda olan TSK, sınır hattında da önlemlerini artırdı.
Tahran’da İdlib için kim neyi savunacak?
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Tahran’da üçlü zirve için bir araya gelecek. Peki zirvede masaya hangi ülke, hangi savlarla oturacak...
Tahran’daki görüşmelerde Suriye’deki son durumun ele alınması ve ana gündem maddesini de ordunun silahlı muhalif örgütlerin ve cihatçı grupların elinde bulunan İdlib’e yönelik başlatması beklenen operasyonun oluşturacağı tahmin ediliyor.
İran: Teröristler yok edilmeli
İran Dışişleri Bakanı Cevaz Zarif de birkaç gün önce Şam’ı ziyaret etti. Zarif burada yaptığı açıklamada, İdlib gibi bölgelerde kalan “teröristlerin yok edilmesi gerektiğini söyledi. İran ayrıca, olası İdlib operasyonu öncesinde silahlı bazı örgütlerin Batı’nın Suriye hükümetine karşı harekete geçmesini sağlamak adına kimyasal saldırı düzenleyip suçu da ordunun üstüne atabileceği yönündeki kaygılarını her fırsatta dile getiriyor. Benzer bir uyarıyı Rusya da yapıyor.
Rusya: İdlib temizlenmeli
Rusya ve Suriye, İdlib’in ‘teröristlerden temizlenmesi gerektiğini’ söylüyor. Son olarak Kremlin Sözcüsü Peskov, gazetecilere yaptığı açıklamada İdlib’i “terör beşiği” olarak nitelendirdi ve bu sorunun çözülmesi gerektiğini belirtti. Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, düzenlenecek harekatın amacını İdlib’i “cihatçı örgütlerden temizlemek” olarak tanımladı.
Türkiye: İnsani kriz çıkar
Türkiye ise göç dalgası ve insani krizin tırmanacağı kaygısıyla operasyona karşı çıkıyor. Ayrıca Türkiye’nin desteklediği ve daha önce başka yerlerde faaliyet gösteren ancak hükümet ile varılan anlaşma çerçevesinde İdlib’e gelen bazı örgütler de bu eyalette faaliyet gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, havadan operasyon düzenlenmesi halinde “katliam” yaşanabileceğini söyledi. Erdoğan, “ABD Rusya’ya, Rusya ABD’ye topu atıyor. Buralara füzeler yığdırılırsa çok ciddi bir katliam yaşanır” dedi.
İkili ve üçlü temaslar...
Bugün gerçekleşecek olan üçlü zirveye ilişkin Cumhurbaşkanlığı’ndan yazılı açıklama yapıldı. Açıklamaya göre, zirvede Suriye ihtilafına kalıcı çözüm bulunması amacıyla, Astana mekanizması bağlamında sahada ve siyasi süreç kapsamında yürütülen ortak çabalar ele alınacak. Toplantıda, ikincisi geçtiğimiz nisan ayında ülkemizin ev sahipliğinde gerçekleşmiş olan üçlü zirvenin ardından meydana gelen gelişmelerin değerlendirilmesi ve ileriye yönelik atılabilecek adımların tespit edilmesi hedefleniyor. Erdoğan’ın, zirve esnasında mevkidaşlarıyla gerçekleştireceği ikili ve üçlü temaslarda, ikili ilişkilerin yanı sıra diğer güncel, bölgesel konuların da ele alınması öngörülüyor.
Diğer ülkelerin tutumu ne?
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, İdlib’in “kan gölüne” dönebileceği uyarısında bulundu. Mistura, olası bir operasyonun Suriye’deki en kanlı çatışmalara sahne olabileceğini söyledi. ABD Başkanı Donald Trump da 100 binlerce kişinin hayatını kaybedebileceğini ve Suriye Devlet Başkanı Esad’ın “pervasızca saldırmaması” gerektiği ifade etti. Avrupa Birliği Dış İşleri Bakanı Federica Mogherini, İdlib’e yönelik bir askeri operasyonun ciddi bir insani kriz çıkarabileceği uyarısı yaptı. Alman Başbakan Angela Merkel de “İdlib’de insani bir felaketten mutlaka kaçınmalıyız” açıklamasında bulundu.
Fransa’dan Esad’a tehdit
Fransa ordusundan yapılan açıklamada, Esad rejiminin İdlib’de kimyasal silah kullanması durumunda belirlenen hedefleri vurmaya hazır olunduğu söylendi. Daha önce Fransa, ABD ve İngiltere, İdlib’de kimyasal silah kullanılması durumunda buna hızlı bir şekilde yanıt vereceğini duyurmuştu.