Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TRT Haber'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı. İdlib'te sahadaki son duruma ilişkin bir soru üzerine Bakan Çavuşoğlu, Suriye'de siyasi sürecin ve bu konunun G20 Zirvesi'nde Rusya Devlet Başkanı Putin ile de görüşüldüğünü vurguladı.
Putin ile her zaman genel anlamda Suriye'ye dair konuların ele alındığını belirten Çavuşoğlu, "Anayasa komisyonunun kurulmasıyla ilgili Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen önümüzdeki günlerde Şam'a gidecek. Altı kişiyle ilgili bir anlaşmazlık vardı kendi aramızda, o konuda da sorun çözüldü görülüyor, ondan sonra anayasa komisyonunu kuracağız." diye konuştu.
İdlib'de biraz daha sükunet olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "İdlib mutabakatı ve Türkiye ile Rusya arasında olan güven, Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Putin arasında görüşüldü. Tabii burada esas sorumluluk Rusya'da. Rusya'nın rejimi kontrol altında tutması gerekiyor. Bu saldırıların durması gerekiyor. Gerekli bilgileri de verdik, hastane, okullara ve sivillere yönelik saldırıların olduğunu. Rusya'nın kendi üsleriyle ilgili güvenlik endişeleri var ama esasen zaten bu konuda istihbaratlar ve askerler görüşüyorlar. Burada radikal gruplar var. Onların geleceği ne olacak, bunların hepsini biz Rusya ile İran'la veya diğer aktörlerle hepsini konuşuyoruz çünkü Suriye meselesi, yani İdlib kritik bir konu."
Özellikle siyasi süreç ve insani durum açısından Suriye konusunun kritik olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, "Suriye konusunu tüm boyutlarıyla ele almazsak terörle mücadele dahil o zaman bir konuya odaklanırsak siyasi çözüm, Suriye'nin istikrarı ve özellikle toprak bütünlüğü çok önemli, zaafiyete düşmüş olabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
S-400 alımı ve F-35 programı
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Rusya'dan alacağı S-400 savunma sistemleri ve buna karşı ABD'nin olası yaptırımları hakkındaki soruyu yanıtlarken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki görüşmeyi hatırlattı. Trump'ın açıklamalarını anımsatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Trump'ın ikili görüşmede basının önünde bunu açıkça söylemesi önemliydi. Hatta bunu daha sonra düzenlediği basın toplantısında daha geniş şekilde vurgulaması önemliydi. Esasen Trump, herkesin önünde söylediği şeyi daha önceki ikili görüşmelerimizde Sayın Cumhurbaşkanımıza defalarca söylemişti. Telefon görüşmelerinde de Sayın Trump Türkiye'nin bir suçunun olmadığını, kendilerinin ama (Barack) Obama döneminin hatalarının olduğunu söylemiştir ama burada bir parantez açmak isterim. Trump iş başına geldiğinde de biz Patriot almak istediğimizi yazılı şekilde ABD'ye ilettik. Daha 6 ay önce, yaklaşık iki sene sonra bize bir cevap geldi yani bunu sadece Obama dönemine yıkmayalım. Doğru, Obama döneminde biz 10 sene almaya çalıştık, alamadık ama Trump'ın ilk iki senesinde de Patriot konusunda bize bir dönüş olmadı."
Çavuşoğlu, ABD'de farklı kurumlardan farklı sesler geldiğini belirterek, Trump'ın Türkiye ile ilişkiler hakkında herkesin önünde dile getirdiği şeylerin özellikle yönetim içindeki farklı sesleri azaltmaya başladığını vurguladı. ABD Kongresinin "farklı bir konu" olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "Trump'ın açıklamasının Kongreyi de etkilediğini görüyoruz." dedi.ABD Kongresine Türkiye'nin neden S-400 aldığını ve neden Patriot alamadığını anlattıklarını ifade eden Çavuşoğlu, "Yaptırım ve tehdit dilini bir kenara bırakarak diplomasiyle tüm meseleleri çözmek istiyoruz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, "Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi S-400 bitmiş bir anlaşmadır. Artık teslim süresi konuşuluyor. S-400'ü alacağız. NATO ve diğerleriyle de görüşüyoruz." dedi. Çavuşoğlu, "Trump'a rağmen yaptırım söz konusu olabilir mi?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Başkanın yetkisinde olan şeyler var, erteleme gibi. CAATSA dediğimiz, Kongreden geçen anlaşma. Esasen bu F-35'i kapsamıyor. S-400'ü kapsıyor. Burada bir liste var. 'O olabilir, bu olabilir.' Daha ne olduğunu bilmiyoruz. Görüşüyoruz. Burada net bir karar yok. Bizim yaptığımız 'Ortak komisyon kuralım' teklifiyle ilgili görüş alışverişi oldu ama diğer konularla ilgili kategorik sözlerin dışında iletilmiş bir şey yok. Biz de bunu yakından takip ediyoruz."
Çavuşoğlu, F-35 programının Erdoğan-Trump görüşmesinde nasıl gündeme geldiğinin sorulması üzerine de şunları söyledi: "Trump'ın kendisi görüşmede söyledi. 'Böyle şey olur mu?' dedi. 'Bir ülke, F-35'te ortağımız ve yaklaşık 1,4 milyar para ödemiş ve F-35 verilmeyecek, kendi uçağını alamayacak. Bu kabul edilir bir şey değil.' dedi. 'Bununla ilgili biz çalışıyoruz.' dedi." Çavuşoğlu, Trump'ın bu konuda açık ve net fikrini söylediğini belirterek, "Her şey Trump'ın söylediği gibi olacak diye çok naif, iyimser olmaya gerek yok. Temkinliyiz ama Trump'ın bir devletin başkanı olarak bunları söylemesi de, bunları kabul etmesi de bu sürecin daha sağlıklı işlemesi bakımından önemlidir." diye konuştu.
Libya'daki gelişmelerle ilgili soru üzerine Çavuşoğlu, Libya'da Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac'ın tüm ülkeyi birleştirme konusunda çaba sarf ettiğini ve gücü paylaşmaya hazır olduğunu vurgulayarak Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi bazı komşu ülkelerce desteklenen Libya'daki General Halife Hafter'in ise UMH'yi tanımak istemediğini ve gücü paylaşmak istemediği için saldırıya geçtiğini belirtti. Hafter'in Türkiye'ye haklıyı ve hakkı savunduğu için cephe açtığını söyleyen Çavuşoğlu, "Vatandaşlarımızla ilgili attıkları adım ise tam bir korsanlıktır, haydutluktur." dedi.Dışişleri Bakanlığının eğer Türk vatandaşları bırakılmazsa Hafter ve güçlerinin meşru hedef haline geleceği yönündeki açıklamasını hatırlatan Çavuşoğlu, "Bıraktılar vatandaşlarımızı. Eğer bundan sonra da vatandaşlarımıza yönelik böyle bir şey yaparlarsa da bu açıklamamız geçerlidir." diye konuştu. Başka bazı Türk vatandaşlarının da iş yerlerini kapatıp Türkiye'ye dönmek için gerekli resmi işlemleri yaptığını söyleyen Çavuşoğlu, "Gemiciler de Libya'da bir yerel gemide çalışıyorlardı. Gemi sahibiyle de vatandaşlarımızla da büyükelçiliğimiz temasta. Gerekli belgeler hazırlanıyor. Sağ olsun gemi sahibi de çok yardımcı oluyor. Vatandaşlarımızı da yine ya Trablus üzerinden ya da üçüncü bir ülke üzerinden inşallah Türkiye'ye getireceğiz." ifadesini kullandı. Çavuşoğlu, sürecin çok yakından takip edildiğini vurgulayarak Libya'da Trablus'un doğusunda, düzensiz göçmenlerin bulunduğu barınma merkezine yönelik saldırıyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: "Hafter'in insani hassasiyeti yok, onu görüyoruz. Çok acımasız bir şekilde kendi halkına da saldırıyor, oradaki göçmenlere de saldırıyor. Burada bakıyoruz insan kendi milletini bu şekilde bombalar mı? 15 Temmuz'daki hain darbe girişiminde bulunan hainler gibi. Kendi halkının üzerine bomba atıyor, acımasızca saldırıyor. Maalesef Libya halkı çok acılar çekti. İnşallah bu acılar diner, biz de bu süreçte üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Bu konuyu da Sayın Cumhurbaşkanımız, Osaka'da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri ile de ele aldı."
"S-400'ler saldırı için değil, acil durumda kullanılacak bir sistem"
Çavuşoğlu, S-400 hava savunma sisteminin Türkiye'ye getirildikten sonra "ancak bir saldırı halinde aktif hale getirileceği" yönündeki değerlendirmelere ilişkin soruya S-400'ün bir saldırı sistemi değil, savunma sistemi olduğu yanıtını verdi.
Savunma sisteminin, Türkiye'ye yönelik bir füze saldırısı olduğu zaman devreye gireceğini söyleyen Çavuşoğlu, "Durup dururken S-400'ler niye devreye girsin? Bir kere maliyeti çok yüksek. Bunu biz oyuncak diye almadık ki. Türkiye'nin hava savunma sistemine ihtiyacı var." diye konuştu.
Hava savunma sistemi konusunda Türkiye'nin NATO'dan desteğini sürdürmesini rica ettiğini ancak NATO'nun kapasitesinin de belli olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Zaten S-400'ler acil durumda Türkiye'ye yönelik bir tehdit ya da saldırı olduğu zaman kullanılacak bir sistem. Herhangi bir ülkeye durup dururken saldırı için kullanılacak bir sistem değil." ifadesini kullandı. Çavuşoğlu, S-400'lerin Rusya'dan Türkiye'ye teslim tarihinin temmuz ayının ortaları olarak konuşulduğunu belirterek uçakların tam olarak hangi tarihte geleceğini iki taraftan ilgili uzmanların belirleyeceğini, nereye konuşlanacağına ise askeri ve teknik ekiplerin karar vereceğini kaydetti.
"Washington Post, DEAŞ'ın başındaki Bağdadi'nin makalesini yayınlar mı?"
Çavuşoğlu, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in silahlı çatışmalarda çocuklar konusundaki özel temsilcisi Virginia Gamba'nın "SDG" ismini kullanan terör örgütü YPG/PKK ile eylem planı imzalamasına da tepki gösterdi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüşeceğini, Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu'nun Türkiye'nin yazılı protestosunu ilettiğini ifade eden Çavuşoğlu, BM'nin anlaşma imzalattığı terör örgütü üyesiyle ilgili kırmızı bülteni de Guterres'e ilettiğini söyledi. Çavuşoğlu, "İşte terörle mücadeledeki çifte standart ve ikiyüzlülük bu. Kırmızı bültenle aranan kişi nasıl oluyor da İsviçre'ye gidebiliyor?" dedi. Terör örgütünün çocukları zorla savaştırdığını BM'nin de kabul etmesinin önemine işaret eden Çavuşoğlu, "Fakat bu sorunu çözmek için terör örgütünü ve kırmızı bültenle aranan şahsı muhatap alması çok vahim bir hatadır." diye konuştu.PKK elebaşılarından Cemil Bayık'ın makalesinin Washington Post gazetesinde yayımlanmasına da tepki gösteren Çavuşoğlu, "Washington Post, DEAŞ'ın başındaki Bağdadi'nin makalesini yayımlar mı? El Kaide'nin herhangi bir yetkilisinin makalesini yayımlar mı? Eş-Şebab'ın, Boko Haram'ın makalesini yayımlar mı? Onu yayımlamıyorsan terör listesinde olan PKK'nın azılı teröristinin makalesini niye yayımlıyorsun?" diye konuştu.
"Rum kesiminin tehditlerinin hiçbir anlamı yok"
Doğu Akdeniz'deki doğal kaynaklara ilişkin gelişmeleri ve Güney Kıbrıs Rum yönetiminin Fatih sondaj gemisi personelini tutuklamaya yönelik tehditlerini ve sondaj çalışması yapan şirketler hakkında hukuki süreç başlatıldığı yönündeki iddiaları değerlendiren Çavuşoğlu, "Rum kesiminin bu tür tehditlerinin bizim için hiçbir anlamı yok. Onlar da biliyor ki bize karşı hiçbir adım atamazlar. Atmaya cüret ederlerse de cevabını alırlar, geçmişte olduğu gibi." diye konuştu.
Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerine ve gelişmelere ilişkin Avrupa Birliği (AB) ve BM nezdinde gerekli bilgilendirmeyi yaptığını belirten Çavuşoğlu, "Bu konuda son derece rahatız. Attığımız tüm adımlar uluslararası hukuka uygundur. Türkiye'nin kıta sahanlığı içinde Türkiye'nin ne yapabileceğine ancak Türkiye karar verir." dedi. Çavuşoğlu, "(Yunanistan Başbakanı Aleksis) Çipras'ın sürekli Türkiye'yi hedef alan açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu ise "Yunanistan'da
seçim var." şeklinde yanıtladı. Çavuşoğlu ayrıca ABD ve İran arasındaki gerginliğe ilişkin Türkiye'nin ara buluculuk yapıp yapmayacağına ilişkin soruya, "İhtiyaç olursa memnuniyetle oluruz. Çünkü hakkaniyetli, dengeli ve objektif bir tutum sergiliyoruz." diye konuştu.