Bakan Çavuşoğlu: 1 mil dahi kara suyu genişlemesine izin vermeyiz
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Son günlerde, Yunan basınında özellikle Girit'in çevresinde kara sularının 12 mile çıkarılacağına dair haberler var. Bizim bu konudaki tutumumuz net. Değil 12, Ege'de 1 mil dahi kara suyu genişlemesine izin vermeyiz. Meclis'imizin bu konuda 1995'de aldığı karar nettir ve halen geçerlidir" dedi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, yıl sonu değerlendirme toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu, 2022'de küresel belirsizliklerin arttığını belirterek, "Rusya-Ukrayna savaşı ve akabinde patlak veren gıda ve enerji kriziyle küresel ekonomik durgunluk ve enflasyon yıla damgasını vurdu. Kronikleşmiş bazı sorunlar gündemimizi meşgul etmeye devam etti. Afrika, Balkanlar, Kafkasya'daki sorunlar, Afganistan, Libya, Suriye, Yemen, Lübnan, Filistin, iklim değişikliği ve küresel salgın, düzensiz göç, terörizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı bunlardan bazıları. Küresel sistem, çoklu kriz dönemi yaşıyor. Bir yanda çok kutupluluk olarak adlandırdığımız bir küresel dönüşüm süreci var. Diğer yanda ABD-Çin ayrışması ve batıya karşı Çin-Rusya yakınlaşması ile gevşek bir çift kutuplu sitem ihtimali söz konusu. Aslında bunlar yeni bir sitemin doğum sancıları. Sistemin ne yöne evrileceğini birlikte göreceğiz ve değerlendireceğiz" dedi.
Türk dış politikasının temel ilkelerine değinen Çavuşoğlu, "Küresel ölçekte aktif tutum sergilemek, krizlerin çözümüne katkı sağlamak, krizlerle mücadele ederken fırsatları değerlendirmek. Sadece değişime ayak uydurmak değil değişimi öngörmek ve şekillendirmek. Bu anlayışla 2022'de yoğun bir diplomasi trafiğimiz oldu" diye konuştu.
'MISIR'LA NORMALLEŞME YAVAŞ DA OLSA İLERLİYOR'
Normalleşme ve ara buluculuğun iki önemli başlıkları olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Normalleşme çalışmamız kapsamında emirlikler ve Suudi Arabistan'la önemli mesafe aldık. İsrail'le büyükelçileri karşılıklı olarak atadık. Mısır'la normalleşme süreci daha yavaş olsa da ilerliyor. Ara buluculuk alanında Rusya-Ukrayna dışında da aktif olduk. Bosna Hersek, Kosova-Sırbistan, Kırgızistan-Tacikistan, Etiyopya, Somali, Somaliland, Venezuela ve Filipinler gibi dosyalarda yıl boyunca gayret gösterdik" dedi.
'MASADA DESTEĞİ VERİYORUZ'
Çavuşoğlu, yoğun gayretleri sonucunda NATO Stratejik Konsepti'nin terörizmi ittifaka temel 2 tehditten biri olarak teyit ettiğini belirterek, "İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri bağlamında teröre ilişkin kaygılarımızı müttefiklerin gündemine tekrar soktuk. PKK'nın yanı sına PYD-YPG ve FETÖ'yü ismen belirten bir metne ilk kez Zirve Bildirisi'nde atıf yapıldı. İstanbul'daki hain saldırıdan sonra güvenlik güçlerimizin Pençe-Kilit Harekatı ile sahadaki mücadelesine biz de masada gerekli desteği veriyoruz. BM, ABD, Rusya, Irak ve rejimle temaslarımız sürüyor. Hulusi paşa ve Hakan bey dün Moskova'daydı malumunuz. Ben de Lavrov'la görüşeceğim. Bölgede Yezidilerle Süryanilerle Kürtlerle Türkmenlerle görüşüyoruz. Herkes 'Bizi PKK'dan kurtarın' diyor. Müttefiklerimiz ise maalesef destek değil, köstek olmaya devam ediyorlar. Paris'teki saldırılar, teröristle kol kola girmenin bedelini bir kez daha gösterdi. Hep söyledik. Ateşle oynayan bir gün kendini de yakar. Umarız, müttefiklerimiz bundan gerekli dersleri çıkarır ve terörle mücadelede daha samimi davranır" açıklamasında bulundu.
'SONU SİZİN İÇİN HİÇ İYİ OLMAZ'
Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz ve Ege Denizi'ndeki gelişmelere ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Libya'da 2019'dan bu yana ortaya koyduğumuz iradenin somut sonuçlarını almaya devam ettik. Libya'da, Türkiye'nin rolünü oynayabilecek başka bir aktör yok. Ekimdeki ziyaretimizde imzaladığımız Hidrokarbonlar Mutabakat Muhtırası önemli bir kazanım oldu. Libya'nın tüm kesimlerinin 2019 'Deniz Yetki Alanları Mutabakat Muhtırası'na sahip çıkması önemlidir. Ege ve Doğu Akdeniz'de hak ve çıkarlarımızı korumaya devam ediyoruz. Milli Savunma Bakanlığı'mız sahada, biz de diplomasi mecrasında haklarımızı kayda geçiriyoruz. Yunanistan'la yılın başında diyalog kanallarını işletmeye çalıştık. İstişari görüşmelerin 64'üncüsünü şubat ayında gerçekleştirdik. Ancak daha sonra Miçotakis'in Türkiye aleyhine kampanya başlatması, Ege'deki tahrikler, soykırım iddiaları ve Batı Trakya Türklerine baskılar nedeniyle diyaloğu askıya aldık. Yunanistan'ın gayriaskeri statüdeki adalarda yaptığı ihlaller konusunda BM'ye 2021'de 2 mektup vermiştik. Yunanistan'ın Lozan ve Paris antlaşmalarından kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde, egemenlik haklarını ülkemize karşı öne süremeyeceğini kayda geçirdik. Yunanistan'ın bize cevaben verdiği mektuplar siyasi içerikliydi. Her seferinde, uzmanlarla birlikte hazırladığımız hukuki karşı argümanlarımızı kayda geçirdik. Yunanistan'ın 2'nci mektubuna cevaben, eylül ayında 3'üncü mektubumuzu BM'ye ilettik. Son günlerde, Yunan basınında özellikle Girit'in çevresinde kara sularının 12 mile çıkarılacağına dair haberler var. Bizim bu konudaki tutumumuz net. Değil 12, Ege'de 1 mil dahi kara suyu genişlemesine izin vermeyiz. Meclis'imizin bu konuda 1995'de aldığı karar nettir ve halen geçerlidir. Yunanistan'ı bir kez daha uyarıyoruz. Arkana almaya çalıştıklarına güvenerek, sahte kahramanlık peşinde koşma. Maceraya atılma. Sonu sizin için hiç iyi olmaz. KKTC konusunda 2 devletli çözüm politikamız güçlü şekilde devam etti. KKTC, yıl içinde 2 devletin işbirliğini temel alan önerilerde bulundu. KKTC'nin Türk Devletler Teşkilatı'na (TDT) gözlemci üye olması tarihi bir kazanım oldu. Bu tabi Rum-Yunan ikilisini çıldırttı."
Bakan Çavuşoğlu, ABD ile ilişkilere yönelik ise "ABD'yle ilişkilerde, PKK-PYD-YPG'ye Suriye'de verilen destek FETÖ, CAATSA yaptırımları gibi anlaşmazlıklara ve Türkiye düşmanı lobilerin çabalarına rağmen 2022'de mesafe aldık. 'Stratejik Mekanizma'yı hayata geçirdik. Biri bakan seviyesinde olmak üzere 3 tur görüşme gerçekleştirdik. Ocakta bakanlar düzeyinde 2'nci toplantımızı yapacağız. F-16 tedarikinde, girişimlerimiz sonucu kongre kısıtlayıcı şartları kaldırdı. Şu anda süreç olumlu ilerliyor" dedi.
'KALICI BARIŞ İÇİN ANGAJMAN ÖNEMLİ'
Bakan Çavuşoğlu, toplantıda gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Çavuşoğlu, Moskova'da Milli Savunma Bakanları düzeyinde gerçekleşen Türkiye-Rusya-Suriye üçlü görüşmesine ilişkin soru üzerine, "Faydalı bir görüşme olduğunu söyleyebilirim. Kalıcı bir barış ve istikrar için, siyasi çözüm için rejimle angajmanın önemli olduğunu, rejimle ılımlı muhalefetin bir yol haritası üzerinde uzlaşması bakımından da bu angajmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca terörle mücadele bakımından PKK/YPG terör örgütü bizim için de tehdit, aslında daha fazla Suriye için tehdit; çünkü bölücü bir ajandası var. Diğer taraftan Suriye halklarına yaptığı zulüm de ortada. Ayrıca göçmenlerin güvenli bir şekilde Suriye'ye dönebilmesi için ki bunu Suriye yönetimi de istiyor, bu angajmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği'ne (AB) de özellikle bu insani konularda rejimle angajman konusunda tavsiyelerde bulunuyoruz" dedi.
'GÖRÜŞME İÇİN OCAK AYI ERKEN'
Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanları ve liderler düzeyindeki görüşmelere ilişkin ise, "Arkadaşlarımız dönecek, bir değerlendirme yapacağız. Önümüzdeki süreçte bu yol haritasının ikinci aşaması olarak Dışişleri Bakanları düzeyinde bir toplantının planlanması gerekiyor. Toplantının ne zaman gerçekleşeceği konusunda henüz daha somut bir takvim yok. Bu bir plandır, stratejidir. Aynı şekilde 3'lü liderler toplantısı ne zaman olacak, o konuda da somut bir tarih yok; ama ocak ayı çok erken bir tarih böyle bir görüşme için, bizim görüşmemiz için bile erken olabilir. Yılın başında herkesin yoğun bir programı var ve bunların planlanması lazım. Ve somut adımların atılmasına yönelik olması lazım, sonuç odaklı olması lazım. O nedenle 'ocak ayında böyle bir zirve gerçekleşecek' diyemeyiz" diye konuştu.
'TERÖRLE MÜCADELEDE ORTAK HAREKET EDİLEBİLİR'
Bakan Çavuşoğlu, angajman sürecinin terörle mücadeleye etsiyle ilgili, "Terörle mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. Bu karaysa kara, havadansa havadan; stratejik noktaları vurma konusunda da sürekli arkadaşlarımız hem istihbaratımız, hem Milli Savunma Bakanlığımızın ve özellikle güvenli bölgelerde polis ve jandarmamızın etkili mücadelesi devam ediyor. Rejim de aslında bu tehdidi çok iyi görüyor. Fakat bizimle ihtilaflarından dolayı terörle mücadelede bu güne kadar somut bir iş birliğimiz olmadı. Önümüzdeki süreçte ortak zemin olabilirse, bu mücadelede ortak da hareket edilebilir. Dolayısıyla rejimle olan şu andaki angajman, yani doğrudan ya da dolaylı temaslar terörle mücadelemize engel değil" ifadelerini kullandı.
'SÜREÇ İLERLER Mİ, GÖRECEĞİZ'
Çavuşoğlu, Suriye tarafının "Bizim topraklarımızdan çıkın" açıklamaları olduğunu vurgulayarak, "Biz de 'buralarda terör örgütleri olduğunu, kendilerinin de hakimiyeti sağlamadığını, siyasi bir istikrar olduğu zaman, her şey yoluna girdiği zaman buraları Suriye'ye devredeceğimizi söylüyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine verdiğimiz önemi de açıklamalarımızda vurguladığımızı tekrar hatırlatıyoruz. Tüm açıklamalarımızda Astana formatı olsun bizim Suriye'nin toprak bütünlüğünü tanıdığımızı, bunun zarar görmemesi için terörle mücadele etmemiz gerektiğini de vurguluyoruz. Onun dışında şu anda güvenlik ve istihbarat düzeyinde görüşmeler olmuştu. Dün ilk defa bakan düzeyinde görüşme oldu. Bundan sonraki görüşmelerde bu süreç ilerler mi; görüşmelerden göreceğiz. Suriye rejimi aynı zamanda Suriyelilerin ülkesine dönmesini istiyor. Bunların olumlu bir şekilde can güvenliğinin sağlanarak dönmesi de önemli" dedi.
'ABD VE BAZI AVRUPA ÜLKELERİ KARŞI'
Çavuşoğlu, angajman sürecini destekleyen ülkeler olduğu gibi, karşı çıkanların da olduğunu kaydederek, "BM Güvenlik Konseyi kararı ortada; ama yıllardır bu karara rağmen bir mesafe kat edilemedi. Türkiye olmasa, Astana süreci olmasa Suriye ile ilgili siyasi süreç aslında ilerlemeyecek. Şimdi Türkiye'nin bu angajmanının Doğu Akdeniz'de doğal gaz için daha faydalı olduğunu düşünenler var. Ama özellikle PYD-YPG ve PKK'ya destek veren ülkeler, ABD ve bazı Avrupa ülkeleri bu diyaloğa sıcak bakmıyor. Bunu görüyoruz. Suriye muhalefetinin temsilcileriyle de bir araya geliyoruz. Suriye muhalefeti, Anayasa Komisyonunu toplantılarında ve Astana toplantılarında sergilediği tavırla bu yol haritası görüşmelerinde uzlaşmak isteyen bir görüntü sergiliyor, olgun bir tavır sergiliyor. Anayasa Komisyonu'nda istediğimiz mesafeyi kat edemememizin nedeni rejimin ayak diremesi. Muhalefetin temsilcilerinden olumsuz bir açıklama olmadı" değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, F-35 konusunda ABD tarafından bir oyalama görmediklerini belirterek "En son yaptığımız görüşmede de süreci devam ettireceklerini söylediler. Şu anda oyalamaya yönelik herhangi bir şey görmedik" dedi.
'BU DENGE BOZULMUŞTUR'
Bakan Çavuşoğlu, Yunanistan ve Kıbrıs konusunda ABD'nin dengeyi bozduğunu kendilerine söylediklerini belirterek, "Bu kadar silah vermeleri Yunanistan'a, bu dengeyi bozduklarının açıkça göstergesidir. Kendileri bunun tersini söylüyorlar. Ama biz ne söylediklerine değil ne yapıldığına bakıyoruz. Rum kesimine yönelik 1 yıllığına silah ambargosunu kaldırdılar. 'Neden kaldırdınız' diye sorduk. 'Kara para aklama konusunda bizimle iş birliği yaptılar, o yüzden.' Peki kara para aklama karşılığında iş birliğinin karşılığı o ülkeye silah alma izni vermek mi? Niçin, kime karşı alacaklar? Kıbrıs Türklerine karşı. Hani denge politikanız vardı? Başka teşvikler verebilirdiniz, kredi verebilirsiniz, veya başka bir yardımda da bulunursunuz, illa silah yardımı yapmak zorunda mısınız? Burada açıkça bu denge bozulmuştur. Biz de bunu söyledik" diye konuştu.
Çavuşoğlu, Mısır'la ilişkilere ilişkin, "Mısır'la olan süreçte aslında hızdan çok gittiğiniz mesafe daha önemli. Şu anda bir sorun yok. Uluslararası alanda birbirinize karşı olmamak önemli. Süreç de karşılıklı olarak sağlıklı bir şekilde ilerliyor" dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin İsrail Büyükelçisi'nin ocak ayında İsrail Cumhurbaşkanına güven mektubunu sunmuş olacağını da kaydetti.