Avrupa'da kaos derin krize dönüşüyor
İngiliz parlamentosunun bugün ve yarın oylaması öngörülen "anlaşmasız ayrılık" ve "Brexit'in ertelenmesi" seçenekleri ülke için pek çok komplikasyon barındırıyor.
İngiliz parlamentosunun hükümetin Brexit anlaşmasını ikinci kez reddetmesinin ardından ülke, yakın tarihinin en büyük krizine girme riskiyle karşı karşıya kaldı. Parlamentonun alt kanadı Avam Kamarası Theresa May hükümetinin Avrupa Birliği (AB) ile vardığı Brexit anlaşmasını 242’ye karşı 391 oyla reddetti. Parlamento 15 Ocak’ta yapılan oylamada da anlaşmayı “tarihi” bir farkla, 202’ye karşı 432 oyla reddetmişti.
İngiltere'de siyasi gözlemciler, Başbakan May'in birbirini izleyen başarısızlıkları sonucunda Brexit sürecinin kontrolünü bütünüyle kaybettiği görüşünde birleşiyor.
Normal takvime göre AB’den 29 Mart’ta resmen ayrılmış olması gereken İngiltere’nin önündeki seçeneklerin her biri ayrı bir krize kapı aralayacak nitelikte görünüyor.
Anlaşmasız ayrılık kaosu
May daha önce vaat ettiği üzere parlamentoya bugün “anlaşmasız ayrılık” seçeceğini oylatacak. Bu seçeceği kabul edilmesi durumunda, ülke normal tarihte AB’den ayrılacak ancak siyasi gözlemcilere göre sonrasında karşılacağı tablo hiç de parlak olmayacak.
AB ile 600 milyar sterlini bulan dış ticareti olan İngiltere, başta ilaç ve gıda olmak üzere temel ihtiyaç maddelerinin önemli bir kısmını Birlikten ithal ediyor. Anlaşmasız ayrılık durumunda ülkenin bu temel maddelerde sıkıntı yaşaması, gümrüklerde kuyruklar oluşması, bunun da toplumsal olaylara yol açması korkulan ihtimaller arasında yer alıyor.
Ekonomistlere göre İngiltere ekonomisi de bu senaryoda yüzde 10’a varan ölçülerde küçülebilir.
İskoçya ve Kuzey İrlanda
Anlaşmasız ayrılık, Brexit referandumunda yüzde 62 oranında AB’de kalınmasından yana oy kullanan İskoçya’da yeni bir bağımsızlık referandumunu tetikleyebilir. İskoç hükümeti, İngiltere’nin kendilerini de peşinden sürükleyerek AB’den ayrılmasına karşı olduğunu pek çok kez yineledi.
Anlaşmasız ayrılığın getireceği bir diğer risk de Kuzey İrlanda kaynaklı ayrılıkçı terörün yeniden alevlenmesi olarak gösteriliyor. Anlaşmasız ayrılık durumunda İngiltere’nin parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında fiziki sınır girmesi gerekecek. Bu da adaya barış getiren Hayırlı Cuma Anlaşmasının temel bir maddesinin ihlali anlamına gelecek.
Anlaşmasız Brexit’in iki İrlanda’nın birleşmesi için bir referandumu tetiklemesi de ihtimaller arasında yer alıyor.
Hükümetin anlaşmasız Brexit yönünde adım atması, hükümet içindeki AB yanlısı bakanların istifasını da beraberinde getirerek bir hükümet krizine yol açabilir.
Brexit’i erteleme
Ancak parlamentonun çoğunluğu daha önce yapılan bir oylamada anlaşmasız Brexit’e karşı olduğunu ortaya koyduğundan, yapılacak yeni oylamada da milletvekillerinin bu yönde irade belirtmesi en güçlü ihtimal olarak gösteriliyor.
Ancak bu senaryo da bu kez hükümetteki sert Brexit yanlısı bakanların istifasını beraberinde getirebilir. Onları, iktidar partisi içinde bağımsız bir parti gibi hareket eden sert Brexit yanlısı Avrupa Araştırma Grubunun yaklaşık 70 üyesinin istifası da izleyebilir. Bu milletvekillerinin bir kısmı önceki ay kurulan Brexit Partisine geçebileceği gibi, yeni bir parti de kurabilir.
İngiltere’de geçen ay Brexit politikaları nedeniyle iktidar partisinden 3, ana muhalefetteki İşçi Partisinden 8 milletvekili istifa ederek Bağımsız Grup adı altında birleşmişti.
Parlamentonun anlaşmasız Brexit’i reddetmesi durumunda, yarın Brexit tarihinin ertelenmesi seçeceği oylanacak. Bu konuda hükümetin sunacağı önergenin en fazla haziran sonuna kadar kısa bir ertelemeyi öngörmesi bekleniyor ancak milletvekilleri verecekleri değişiklik teklifleri ile bu süreyi uzatabilirler.
Uzun süreli bir erteleme kararı çıkması durumunda, İngiltere’nin mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine de girmesi gerekecek. Bu da, ülkenin AB’den ayrılma sürecine ilave bir komplikasyon anlamına gelecek.
AB’nin onayı şart
İngiliz parlamentosu hangi uzunlukta olursa olsun bir erteleme kararı alsa bile, bunun AB üyesi 27 ülkenin onayını alması gerekecek. Bu onay sürecinde, İngiltere’den bazı yeni tavizler istenmesi de gündeme gelebilecek.
AB tarafı, May’in Brexit anlaşmasının bu kez de reddedilmesi halinde yeni müzakere olmayacağını ilan etmişti. AB’nin bu kararını değiştirmesi için İngiltere’nin erteleme ve yeni müzakere talebini radikal bir teklifle götürmesi gerekebilir.
AB’yi ikna etmesi en güçlü teklif, İngiltere’nin yeni bir Brexit referandumu kararı alması olabilir. İngiltere’de bu amaca dönük kampanya yürüten gruplar uzun süredir faaliyet gösteriyor. Bu gruplara Macar asıllı ABD’li işadamı George Soros da mali destek veriyor.
İngiltere’nin yeni referandum kararı alması halinde bunun en erken eylül ayında yapılması bekleniyor.
Avrupa Adalet Divanının aralık ayında aldığı kararla İngiltere’nin dilemesi halinde AB’den ayrılması düzenleyen Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesini tek yanlı olarak geri alabileceğine hükmetmesi, yeni referandumla Brexit’in durdurulması girişimine hukuki zemin sağlamıştı.
İngiltere’nin bir erken genel seçim kararı alması ve yeni bir hükümetle AB’nin karşısına çıkması da birliği müzakere sürecini yeniden başlatmaya ikna edebilir.
Ülke, AB'nin dayatacağı koşullardan kaçınmak için doğrudan doğruya parlamentonun alacağı bir kararla 50. maddenin işletilmesini geri alabilir. İngiltere'de referandumların hükümet ve parlamento üzerinde yasal bağlayıcılığı bulunmuyor.
Bir diğer ihtimal de, seçime gerek kalmadan Başbakan May’in istifa etmesi veya devrilmesi yoluyla yeni bir hükümetin teşkili olabilir.
May’in karnesi zayıfla dolu
Brexit referandumunun ardından istifa eden dönemin Başbakanı David Cameron’ın yerine seçimsiz bir şekilde gelen May’in başbakanlık karnesi başarısızlıklarla dolu bulunuyor.
May 2017’de aldığı sürpriz kararla gidilen erken seçimde tek başına hükümet için parlamentoda gereken çoğunluğu kaybetti. Kuzey İrlanda’nın İngiltere ile birlik yanlısı Demokratik Birlik Partisinin 10 milletvekilinin desteğiyle azınlık hükümeti kuran May, Brexit müzakereleri süresince de bu partinin rehinesi durumunda kaldı.
Brexit sürecinde aralarında 2 Brexit bakanı, bir dışişleri bakanı ile bir çalışma bakanının da olduğu 10’dan fazla kabine üyesinin istifasıyla sarsılan May, parlamentoya iki kez sunduğu Brexit anlaşmasının her iki seferde de ezici çoğunlukla reddedilmesiyle küçük düştü.
Ülkenin eski içişleri bakanı olarak 2017 yılında yaşanan 5 terör saldırısı ile yaklaşık 80 kişinin öldüğünü bir yangının faturası da May’in hesap defterine kırık notlar olarak dahil edildi.
İngiltere 23 Haziran 2016'da yapılan referandumda yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile AB'den ayrılma kararı almıştı.