Akıl hastanesine gidiyordu acil doktoru kaderini değiştirdi! 7 yıl tedavi gördü ama gerçek çok başkaydı...
23 yaşındaki Chloe R. Kral uzun yıllar boyunca çok ciddi sorunlar yaşadığınızı, terapiye gittiğinizi, antidepresan ilaçlar kullandığınızı ve hatta son çare bir klinikte altı ay boyunca tedavi gördüğünüzü ama hiçbir şeyin düzelmediğini, daha da kötüye gittiğini düşünün… Üstelik sorununuzu anlamak bir taramaya bakıyorsa ve gittiğiniz hiçbir doktorun aklına bunu yapmak gelmiyorsa… Chloe R. Kral’ın hikayesi hem şaşkınlık hem de üzüntü uyandırıyor
23 yaşındaki hasta, bir polis arabasının arkasında acil servise geldiğinde elleri ve ayakları sedyeye bağlıydı. Chloe R. Kral, son altı ayını bipolar bozukluk ve depresyon tedavisi gördüğü özel bir merkezde geçirmişti. Tam anlamıyla düzelemeyen aksine öfkeli hale gelen Chloe, personele zarar vermek ve kendini öldürmekle tehdit ettiğinde, bir akıl hastanesine sevk edilmesine karar verildi.
Polis, hastayı sevk etmeden önce değerlendirilmesi üzere 17 Mart 2021’de Los Angeles’taki Cedars-Sinai Marina del Rey Hastanesi'ndeki acil servise getirdi. Chloe, acil servis doktoru Elizabeth Mitchell’e uyuşturucu veya alkol kullanmadığını, bunun dışında ise zaman zaman tutarsız davranışlar sergilediğini söyledi.
Ancak Doktor Mitchell, hastanın zihinsel durumunu daha iyi değerlendirmek için bir CT Taraması istedi. Bunun ise aslında somut bir sebebi yoktu. Elizabeth Mitchell, hastayı daha detaylı değerlendirmesi gerektiğine neden karar verdiğini, “Aslında tanımlanamayacak bir şey. 20 yıllık deneyimin verdiği bir şey ya da bir içgüdü” sözleriyle anlattı.
TARAMA SONUÇLARI NEFESİNİ KESTİ
Tarama sonuçlarına bakarken Mitchell’in nefesi kesildi. Daha önce hiç böyle bir şey görmediğini söyleyen doktor, meslektaşlarını topladı ve sonuçlara tüm acil servisteki uzmanların bakmasını istedi.
O anları, “Sessiz kaldım. Tek düşünebildiğim şey şuydu; kimse bunu bunca zamandır nasıl anlayamadı?” sözleriyle anlatan Mitchell, Chloe’nin annesiyle konuştuktan sonra bu sorunun zihninde daha derinden yankılandığını söyledi.
Peki Chloe’nin beyninde ne vardı da acil doktoru Elizabeth Mitchell bu kadar büyük bir şaşkınlık yaşadı?
Gelin hikâyenin en başına geri dönelim…
EVDEN UZAK KALINCA DAYANAMADI
Chloe, Ağustos 2015'te New York Moda Teknoloji Enstitüsü'nde üniversiteye başlamak için ailesinin Kaliforniya’daki evinden ayrıldı. İlk dönemi fazlasıyla zorluydu. “Çok mücadele ettim ve çok hasret kaldım” diyen, yaşadığı zorlukları tek başına aşamayan Chloe, tatil için eve dönünce bir terapistten yardım almaya karar verdi. Doktor tavsiyesi ile antidepresan kullanmaya başladı ve yardımını da gördü.
Annesi, kızının ikinci sınıf için okula dönmeye sabırsızlandığını söyledi. Ancak Ekim 2016’da Chloe annesini aradı ve “Ben yapamıyorum, eve gelmek istiyorum” dedi.
BASİT DİREKTİFLERİ BİLE ANLAMAMAYA BAŞLADI
Chloe’nin babası yaşam koçu Alison Houghton Kral, iyi olduğundan emin olmak için New York’a gittiğinde kızının altı haftadır yatakta olduğunu ve okula gitmediğini öğrendi. “Kitapları raftan al, sonra kutuya koy gibi basit direktifleri bile algılayamayacak durumdaydı” diyen Alison, kızının davranışlarını şiddetli depresyona bağladı ve onu eve geri getirdi.
Chloe eve döndüğünde terapistini yeniden görmeye başladı. O zamanları Chloe, “Kendimi çok depresif hissediyordum ama tam olarak beni neyin bunalttığını bilmiyordum. Odaklanma sorunum vardı, verilen talimatları anlayamıyordum. Çok üzücüydü” sözleriyle anlattı.
DENGE SORUNLARI, BAYILMALAR ORTAYA ÇIKTI
Yogaya meraklı olan anne, kızının ruh halini de bu şekilde iyileştirebileceğini düşündü. Beraber yoga yaparken annesi Chloe’nin elleri ve dizleri üzerinde yerde düz durduğu temel pozisyonlarda bile zorlandığını, vücudunun titrediğini fark etti.
Yoga sırasında kızının yaşadığı zorlanmayı gören annesi, geçmişe dair önemli detaylar hatırladı. Chloe’nin fiziksel dengesizlikleri aslında ergenlik döneminde başlamıştı. Yürürken denge problemleri yaşayan, bazen merdiven çıkarken dahi tökezleyen Chloe, iyi bir kayakçı olmasına rağmen çok sık düşmeye başlayınca sporu bırakmak zorunda kalmıştı.
Terapist görüşmelerinden sonuç alamayan Chloe, 2018’in başlarında ise bayılma sorunu yaşadı. Birkaç kez bayıldığında ambulansla acil servise götürüldü ancak sebebi bir türlü bulunamadı. Baba Alison, doktoru ile konuştuğunda “Bazı insanlar çok bayılıyor” cevabını aldı.
2018’in sonlarında Alison’ın bir terapist arkadaşı Chloe’nin sorununun dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu olabileceğini öne sürdü. Yapılan bazı testler, Chloe’nin şiddetli bir kaygı yaşadığını ortaya çıkardı.
2019’DA SEMPTOMLAR CİDDİLEŞTİ
Terapiye ve çeşitli ilaç kombinasyonlarına rağmen Chloe daha kötü görünüyordu. 2019’da Chloe daha ciddi semptomlar göstermeye başladı; uyumuyordu, hızlı konuşuyordu ve alışılmadık şekilde saldırgandı. Bazı zamanlar ise annesine sarılıyor ve onu küçük bir çocuk gibi saatlerce evin içinde takip ediyordu. Bir keresinde iki gün ortadan kayboldu.
Chloe’nin yaşadıkları bipolara işaret ediyordu. Bipolar olduğunu düşünen ve tedavi etmek için ilaç yazan psikiyatristi, Alison'a kızının derealizasyon (kişinin çevresinden kopması) belirtileri gösterdiğini de söyledi. Çünkü Chloe, besteci bir çiftin anne-babası olduğundan şüphelendiğini düşünmeye başlamış ve bunu dile getirmişti.
Kullanılan hiçbir ilaç, gidilen hiçbir Terapi Chloe’ye yardımcı olmadı.
BANYO YAPMAYI, DİŞLERİNİ FIRÇALAMAYI UNUTTU, ALTINA KAÇIRMAYA BAŞLADI
2020 yazında Alison, kızının yürürken bazen sağ ayağını sürüklediğini fark etti. Alison, “O kadar çok fazla şey oluyordu ki artık kızımı yeni bir doktora götürmekten endişeleniyordum, gelmek istemeyeceğinden korkuyordum. Bu ayak sürükleme meselesinin de kötüleşen akıl sağlığının başka bir işareti olduğunu düşündüm” diye anlattı.
Chloe günlerini oturma odasındaki kanepede hareketsiz bir şekilde geçiriyordu. Durum öyle bir hal almaya başladı ki Chloe, banyo yapmayı, dişlerini fırçalamayı dahi unuttu. Hatta bir defasında annesinin arabasına binerken altına kaçırdı.
Ailesi daha önce görüştükleri psikiyatrist Chloe’nin hastaneye yatırılması gerektiğini söyleyince ikinci bir görüş daha almak istedi. Diğer psikiyatrist de hastane konusunda hemfikir olunca ailesi Chloe’yi 2020 Eylül’de yoğun psikoterapi sağlayan bir tesise yatırdı.
Alison, kızını tesise götürdüklerinde doktorlara her detayı anlattığını söyledi, “Onlara idrar meselesinden ayağını sürüklemesine kadar her şeyi anlattım. Doktor da bana Chloe’nin tuhaf yürüyüşünü fark ettiğini söyledi” dedi.
Aile, kızlarını hastaneye kabulünden birkaç hafta sonra ziyarete gittiğinde üzücü bir durumla karşılaştılar; Chloe ailesi ile otururken yine idrarını kaçırdı. Alison hemen personele Haber verdi ve “Belki de idrar yolu enfeksiyonudur” cevabını aldı.
Ancak Chloe’nin idrar yolu enfeksiyonu testi negatif çıktı. Üstelik öfke durumu da artmıştı. İşte artık hastane yatışının da sonu gelmiş gibi görünüyordu…
AKIL HASTANESİNE GİDİYORDU Kİ DOKTOR MITCHELL KARŞISINA ÇIKTI
Chloe’nin hastanede gördüğü altı aylık tedavi, ailesine 180 bin dolara mal oldu. Bu paranın birikimleri ve kızının üniversite fonunun bir kısmı olduğunu söyleyen Alison, “Hastane bize çok pahalıya geldi, üstelik kızımın durumu daha da kötüleşti. Ama başka seçeneğimiz mi vardı? Bu da işe yaramazsa ne yapacağız diye kara kara düşündüğümü hatırlıyorum” diye anlattı.
Durumunda hiçbir düzelme olmayan, öfke nöbetleri geçirmeye başlayan Chloe son çare olarak bir akıl hastanesine sevk edildi. Sevkten önce polis tarafından acil servise kontrole getirilen Chloe için dönüm noktası ise tam da burada başladı.
Acil servis doktoru Elizabeth Mitchell, kısa bir muayene ile göndermek istemediği Chloe’ye çeşitli testler ve CT taraması yaptı.
‘GÖRDÜĞÜM EN ŞİDDETLİ VAKA…’
Tarama sonuçlarını görünce şoke olan Mitchell, bomba gibi bir haber vermek için hemen Chloe’nin ailesini aradı. Chloe, Mitchell'in "Gördüğüm en şiddetli hidrosefali vakası" olarak nitelendirdiği hayatı tehdit eden bir duruma sahipti ve olabilecek en kısa sürede bir beyin ameliyatına ihtiyacı vardı. Mitchell, Chloe’yi acil şekilde yoğun bakım ünitesine yönlendirdi.
Halk arasında ‘beyindeki su’ olarak bilinen hidrosefali, beyin omurilik sıvısının ventrikül olarak bilinen boşluklarda birikmesinden kaynaklanıyor. Hidrosefali kısaca, beyin omurilik sıvısının çoğalmasıyla, beyin karıncıklarının, kimi zaman da kafatasının büyümesine yol açan bir hastalık olarak tanımlanıyor. Beyin omurilik sıvısı, çok çeşitli beyin işlevleri için kritik bir öneme sahiptir.
Doğum sırasında var olabilen veya yaşamın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkabilen hidrosefali, eğer tedavi edilmezse beyin hasarına, komaya ve hatta ölüme dahi neden olabiliyor.
Chloe’nin de durumu oldukça ciddiydi. Fazla sıvı, beynin hafıza, karar verme ve duygudan sorumlu ön loblarını Chloe'nin kafatasının içine sıkıştırıyordu.
Alison, hidrosefaliyi hiç duymamıştı. Doktor Mitchell'e, Chloe'ye bu zamana kadar hiç beyin taraması yapılmadığını söyledi.
Doktorla konuşurken öğrendiği şeyler karşısında çok şaşıran Alison, kızında yıllardır hidrosefalinin belirgin semptomları olduğunu anlayınca inanamadı; denge bozukluğu, yürüme sorunları, kişilik değişiklikleri, kafa karışıklığı, hafıza kayıpları, idrar kaçırma ve bayılma…
Mitchell, “Yıllar boyunca kimsenin CT taraması yapmadığına inanamıyorum. Bu gerçekten oldukça tuhaf” dedi.
Chloe’ye MRI (Manyetik Rezonans Görüntüleme) taraması yapıldı. Bu tarama sonucunda ise Chloe’nin hidrosefalisinin, ventriküller arasında tıkanmaya neden olan bir daralma olan akuaduktal stenozdan kaynaklandığını belirlendi.
‘TARAMA YAPILSAYDI TÜM BUNLAR YAŞANMAYACAKTI’
Chloe’yi tedavi eden beyin cerrahı Ray M. Chu, tıkanıklığın doğum sırasında mevcut olduğunu söyledi ve Mitchell ile hemfikir olarak, “Eğer yolunda gitmeyen bir şeyler varsa beyin görüntülemesi yapmaktan zarar gelmez. Eğer Chloe’ye tarama daha önce yapılsaydı yıllarca süren bu olağandışı gecikme hiç yaşanmayacaktı” dedi.
Chu, Chloe’nin beynindeki basıncı azaltmak ve sıvının düzgün şekilde boşalmasını sağlamak için endoskopik üçüncü ventrikülostomi gerçekleştirdi.
Ameliyattan sadece bir gün sonra kızından bir telefon alan baba Alison, “Kızım benden dergi, kitap istedi. Hastanede sıkıldığını söyledi. 24 saat önce hiçbir şey yolunda değilken şimdi benden dergi istemesi inanılmazdı. Bir mucize gibiydi” sözleriyle yaşadığı mutluluğu anlattı.
Ameliyattan sonra beş gün hastanede kalan Chloe, kısa sürede çok değişti. Mart ayında geçirdiği ameliyatın ardından Chloe’yi haziranda gören Chu, “Tamamen farklı bir insan olmuştu” dedi.
Chloe üniversiteye döndü, işe girdi ve araba kullanmaya bile başladı. Aynı zamanda psikiyatrik ilaçlarını da almaya devam etti çünkü doktorlar yıllardır yaşadığı tüm semptomların sadece hidrosefali ile ilgili olup olmadığını net olarak belirleyemediler.
Duygularını, “Bu neden benim başıma geldi diye düşünüp kızmıyorum. Artık bunu aştım” sözleriyle anlatan Chloe, kısa bir süre önce üniversite dönemini tamamladı ve şimdilerde evinde kısa bir ara vermiş durumda.
BABA PİŞMAN, DOKTOR ŞAŞKIN
Kızının yaşadıkları sonrası kendini çok sorgulayan Alison, “Özellikle Mitchell’e minnettarım. Kendi içimde kızım için farklı olarak ne yapabilirim diye sorgulamaktan geri duramıyorum. Ayağını sürüklemeye başladığını gördüğümde onu doktora götürmediğim için pişmanlık duyuyorum” dedi ve yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Kendimi çok bunalmış hissediyordum. Kızımın hayatının gözlerimin önünde yok olduğunu görüyor ve ona yardım etmek için ne yapacağımı bilemeyecek kadar güçsüz hissediyordum. Kızımın yaşamak zorunda kaldığı şeylerle ilgili çok üzgünüm. Hem maddi hem de manevi olarak çok sarsıcı zamanlar yaşadık.”
Chloe’nin belki de hayatının en büyük şansı olan Doktor Mitchell ise şunları söyledi: “Eğer o gün acil servise geldiğinde CT taraması istemeseydim, kısa bir muayene ile işimi bitirseydim Chloe’nin geleceği nasıl olurdu? Bunu düşünmeden edemiyorum. Sanırım bir psikiyatri servisinde yaşamaya devam etmek zorunda kalırdı. Sonra umarım birileri bunu çözerdi. Ama bundan pek emin değilim…”