AB terörün adını koyamıyor!
AB savunmasının yeniden yapılandırılması çerçevesinde yeni bir konsept üzerinde anlaştı. Ancak AA'nın hazırladığı analize göre; AB'nin ortak savunma hedefi gerçekçi değil. Ayrıca yayınlanan analizde; NATO ile görüş ayrılıkları bulunan ABD'nin NATO'ya muhtaç olduğu belirtiliyor.
Avrupa Birliği Dışişleri ve Savunma Bakanları Konseyi 6 Mart 2017’de Brüksel’de toplandı ve “Avrupa Savunma Yapılanması” meselesini görüştü. AB Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini toplantı sonrası yaptığı açıklamada, AB Dışişleri ve Savunma Bakanlarının açık bir mesaj verdiğini, savunma işbirliğini güçlendirdiklerini ve bunun daha fazlasını da yapacaklarını, bütün yapılanlarda mantığın Avrupa Birliği vatandaşlarını korumak olduğunu, AB’nin kendi güvenliği ve savunması için daha çok sorumluluklar üstleneceğini belirtti.
Söz konusu toplantıda bakanlar AB savunmasına dair bir konsepti onaylandılar. Onaylanan konsept, AB’nin kapsayıcı yaklaşımı çerçevesinde savunma konularında daha hızlı, daha etkin ve kesintisiz kapasiteler oluşturmasını sağlayacak tedbirler de içeriyor. Bu tedbirler, özünde, AB askeri karargahının içinde Askeri Planlama ve Yönetim Kapasitesinin oluşturulmasını ihtiva ediyor. Bu birimin başına AB Askeri Karargahı direktörü geçecek; bu yapı, harekat alanındaki komutanların, Brüksel’deki karargahtan verilecek destek ile vazifelerine yoğunlaşmalarının yolunu açacak.
Askeri Planlama ve Yönetim Birimi
Askeri Planlama ve Yönetim Birimi, AB ülkelerinin Brüksel’deki büyükelçilerinden oluşan Siyasi ve Güvenlik Komitesinin siyasi kontrolünde ve stratejik güdümünde vazife icra edecek, var olan sivil planlama ve icra birimi ile yakın işbirliğinde çalışacak, bu işbirliğini bir koordinasyon hücresi sağlayacak. Bu hücre, hem sivil, hem askeri görevler için tecrübe, bilgi ve uzmanlık paylaşımında bulunacak.
Toplantıda alınan karara göre Planlama ve Yönetim birimi ilk başta gönüllülük esasına göre ve 30 kişi civarında çekirdek personel ile oluşturulacak ve ilk iş olarak AB tarafından sürdürülmekte olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mali ve Somali'deki askeri eğitim misyonu görevlerinin yönetimini üstlenecek. Bu karargahı doğrudan desteklemeyen AB üyesi ülkeler gözlemci olarak görev yapabilecekler.
Bakanlar Konseyi ayrıca güvenlik ve savunma ile ilgili diğer konulardaki ilerlemeleri de ele aldı. Bu çerçevede, gönüllülük esasına göre daimi işbirliği yapısının oluşturulması, yıllık gözden geçirme mekanizmalarının tesisi suretiyle Avrupa savunma yetenekleri ve bu konuda yapılan harcamalar ve diğer hususların şeffaf hale getirilmesi, eksikliklerin kolay tespit edilmesi, savunma harcama planlamasının daha kolay yapılmasının temini, AB’nin ani reaksiyon kapasitesinin geliştirilmesi, durumsal farkındalık, güvenlik ve savunmaya ilişkin yeteneklerin geliştirilmesi hususları da toplantıda ele alındı. Bunun yanında toplantıda NATO-AB işbirliği ile Avrupa Savunma Eylem Planı da ele alındı.
İngiltere'nin tercihi
NATO ile işbirliğinin geliştirilmesi Bakanlar, Donald Trump’ın ABD başkanı seçilmesini takiben 14 Kasım 2016 tarihinde yaptıkları toplantıda AB’nin savunma ve güvenlik alanında küresel strateji uygulamasını kabul etmiş ve üç öncelik belirlemişti: dış çatışma ve krizlere karşılık vermek, AB üyesi olmayan ortakların AB ile uyumlu savunma ve güvenlik yeteneklerini inşa etmek ve AB’yi ve AB vatandaşlarını korumak. Bu öncelikleri ihtiva eden eylem planı Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi tarafından Avrupa Birliği Konseyi’nde üye ülkelere sunulmuştu. 6 Mart’taki toplantı bu sürecin bir parçası olarak gerçekleşti.
Öte yandan, AB’den ayrılma sürecinde bulunan İngiltere’nin Savunma Bakanı Michael Fallon, AB Dışişleri ve Savunma Bakanları toplantısının hem öncesinde, hem de akabinde yaptığı açıklamada, İngiltere’nin AB’nin askeri karargâh, planlama birimi ve benzeri, NATO’da mevcut olan yapıları oluşturmasını gereksiz bulduklarını, bunun yerine NATO ile işbirliği mekanizmalarının geliştirilmesini önerdiklerini ifade etti.
İşbirliği alanları sınırlı
Avrupa Birliği’nin savunma ve güvenlik konularındaki arayışları birçok açıdan soru işaretleri taşıyor.
Avrupa Birliği’nin nüvesini teşkil eden devletler; 20. yüzyıl öncesi büyük çatışmalar bir yana bırakılsa bile, gerek Birinci Dünya Savaşı, gerek İkinci Dünya Savaşı’nın müsebbipleri oldukları gibi, son yetmiş yılda da gerek Avrupa’da, gerekse dünyanın dört bir yanında meydana gelen güvenlik ve savunma sorunlarının ortaya çıkmasının ve devam etmesinin sorumluları. Hal böyle olunca, Avrupa devletlerinin NATO gibi bir yapı varit iken kendi savunma ve güvenlik yapılarını oluşturup etkin hale getirmesi gerçekçi görünmüyor. Çünkü Avrupa sorunlarını kendi başına çözememiş, ABD ve NATO Avrupa’da barışın tesisi ve idamesini sağlamıştır.
Öte yandan AB'nin yeni savunma yapılanması arayışlarını daha da tartışılır kılan husus, bizatihi AB'nin geleceğinin sorgulanır hale gelmiş olması. Nitekim İngiltere’nin AB’den ayrılma tercihi, Almanya’nın Avrupa’da merkezi ve belirleyici bir konuma gelmesi, Avrupa ülkelerinde yükselen aşırı sağ, birlik üyeleri arasında siyasi işbirliği alanlarını daraltmaktadır.
AB, NATO'nun yardımına muhtaç
Meselenin iktisadi boyutu da AB savunma yapılanmasının önündeki başlıca sorun alanlarından biri. Dünyadaki ekonomik daralmadan AB üyeleri de etkileniyor ve mevcut koşullarda AB üyesi ülkelerin savunma harcamalarını arttıracak yeni sorumluluklar üstlenmesi gerçekçi bir beklenti değil. Nitekim bu yüzden NATO’da AB üyesi ülkeler ile öteden beri birlik üyesi ülkelerin savunma harcamalarını attırmalarını isteyen ABD arasında görüş ayrılıklarının olduğu biliniyor.
Günümüz koşullarında klasik güvenlik ve savunma tehditleri anlamını kaybetmiş vaziyette. Terörün tanımı konusunda, sivil veya askeri olduğu belli olmayan tehditler ve bunlarla başa çıkılması bir anlayış birliği gerektirmektedir ki Avrupa Birliği ülkeleri tehdidin tanımında dahi kolay anlaşır durumda değiller. Bu anlayış farkı ortak güvenlik ve savunma teşkilatları ve diğer uluslararası örgütlerde de ortaya çıkıyor. Belki şu sıralar Avrupa’nın ortak tehdit olarak algıladığı tek konu Avrupa’ya müteveccih göçmen akınları olarak görülebilir. Bu konuda dahi NATO’nun yardımına muhtaç AB’nin daha karmaşık ve belirsiz konularda ortak noktada buluşması kolay ulaşılabilecek bir hedef olarak görünmüyor.
Beklentiler gerçekçi değil
Hal böyle iken AB’nin mevcut hali ile savunma ve güvenlik konularında bağımsız ve tam işleyen, etkin sistem ve yapılar ortaya koyması beklenmemeli.
Nitekim 1999 Helsinki Avrupa Konseyi’nde AB, Temel Hedef'ini ortaya koymuş ve 2003’e kadar 60 bin kişilik bir Acil Müdahale Gücü oluşturmayı hedeflemiş, zaman içinde bu hedef revize edilmiş ve Avrupa Birliği daha çok tabur büyüklüğünde etkin ve esnek Muharebe Grupları kavramı üzerinde durmuştur. AB’yi buna iten şey, bir ordunun oluşturulması, idamesi ve yüksek hareket yeteneği kazanmasındaki zorluklardan kaynaklanıyor. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki krizler ortaya koymuştur ki, askeri unsurların güç intikali önemli bir husustur ve AB maalesef bu fonksiyonu yerine getirebilecek yetenekler oluşturmakta başarılı olamamıştır.
Mevcut yapıda en gerçekçi çözüm savunma konularında AB’nin NATO ile işbirliği mekanizmalarını çalışır vaziyette tutması olarak görülmektedir. Siyasi, iktisadi ve kültürel geleceği belirsiz bir yapının yeni mekanizmalar üretmesi ve bu mekanizmaların başarılı olmasını ummasının bir temenniden öteye gitmesi beklenmemelidir.
[Uluslararası güvenlik stratejileri uzmanı Dr. Fatih Erbaş 1986-2014 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve NATO Güney Kanadı Komutanlığı’nda farklı birlik ve karargah görevlerinde bulundu; Harp Akademileri Komutanlığı ve Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nde öğretim üyeliği yaptı]