600 atom bombasına eşit!
Jeofozik profesörü Ahmet Ercan 8.9 büyüklüğündeki depremin Marmara Depremi’nden 50-60 kat daha büyük olduğunu belirterek, “500-600 tane atom bombası patlatılmasına eşdeğer” dedi. Ercan 'Eğer ülkelerin diri kırıkları boyunca gerginliği taşma noktası boyunca kırıklar varsa Türkiye’de bunun payı yüzde 3 olur' dedi. Kandilli ise Japonya’da meydana gelen depremin Türkiye’yi etkilemeyceğini bildirdi.
İTÜ Maden Fakültesi Jefozik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, Japanya’daki 8.9 büyüklüğündeki depremi değerlendirdi.
Prof. Dr. Ahmet Ercan, şöyle konuştu:
“Bu olağanüstü büyük bir deprem. Marmara Depremi’nden 50-60 kat daha büyük bir deprem. Yaklaşık 500-600 tane atom bombasının patlamasına denk bir enerji ortaya çıkardı. Yeryuvarlağı zangır zangır titriyor. Buradan çıkan enerji bütün ülkelere doğru yayılıyor.
Bu tür depremlerde yakın etki ve uzak etki vardır. Yakın etkide, 150-200 kilometre yarıçaplı alanda bulunan yerlerde depremler bekleyeceğiz. Rusya’nın Kamçatka Yarımadası, Alaska, Batı Kanada, Kaliforniya, Filipinler, Malezya, Endonezya, Avustarlya, Yeni Zelanda, Çin, Kuzey ve Güney Kore 5, 6.5, 7 arasında olabilir. Artçı depremler olacaktır; 7, 7.5 ve 8’e kadar varabilir. Artçı depremler tsunami dalgaları yaratacaktır. Yeni tsunami alarmı vermek çok uyarıcı olur kanısındayım.
Uzak etki ise bütün yer kabuğu şişme, büzülme hareketi, mekik, vurulma hareketi yerkabuğunun 10 kilometrelik gevrek bölümünde gıcırdama, gerginlik, boşalma ve ek gerginilik bindirmeleri vardır. Eğer ülkelerin diri kırıkları boyunca gerginliği taşma noktası boyunca kırıklar varsa Türkiye’de bunun payı yüzde 3 olur. Türkiye’de eğer uzak etki nedeniyle deprem beklenirse yüzde 52'si Kuzey Anadolu, yüzde 33’ü Batı Anadolu, yüzde 12’si Doğu Anadolu kırığında beklenebilir. Bunlar mutlaka olacak anlamana gelmez ama olursa buralarda beklenir. Büyüklükleri ise 4, 6, 6.5’a kadar olabilir.
10 gün içinde dünyada deprem beklenebilir. Denizin altında eğim atımlı kırıklarda gerçekleşirse tsunami dalgaları olacaktır. Dünya böyle bir olayı Endonezya’dan sonra ilk kez yaşıyor.
Yıkım gücü 11-12 arasındadır. 12 en büyük güçtür. Bu depremler ne ilk ne sondur, gelecekte de olacaktır.
Kıtalar yer değiştirmekte, yeni biçimler almaktadır. Bu deprem İstanbul’da olsaydı, bunu düşünmek dahi istemiyorum. Kentin yüzde 60’ı yıkılırdı.”
KANDİLLİ RASATHANESİ: TÜRKİYE'Yİ ETKİLEMEZ
Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli
Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nurcan Meral Özel, "Deprem karada olsaydı çok büyük can ve mal kayıplarına yol açabilirdi" dedi.
Japonya açıklarında meydana gelen 8.9 büyüklüğündeki depremi AA muhabirine değerlendiren Doç. Dr. Özel, "Sığ odaklı depremlerde tsunami riski
yüksek olur. 8.9 büyüklüğündeki depremin ardından en büyüğü 7.1 olmak üzere 5.8 ve 5.9 büyüklüğünde 10 tane artçı deprem daha oldu. Halen devam ediyor. En son
artçı Tokyo’dan uzaklaştı Okyanus’a doğru gitmeye başladı" diye konuştu.
Özel, Japonya’daki depremin o bölge için normal ama büyüklüğünün fazla olduğunu belirterek, "Çok büyük enerji boşalması oldu. Karada olsaydı çok büyük
can ve mal kayıplarına yol açabilirdi" dedi.
Japonya’da meydana gelen depremin Türkiye’yi etkilemeyeceğini ifade eden Özel, "Türkiye ile Japonya aynı deprem kuşağında değil. Deprem bizden 9 bin
kilometre uzakta. Türkiye’yi etkilemez" diye konuştu.
ETKİSİ OLACAK
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı Danışma Kurulu Üyesi, Prof. Dr. Orhan Tatar, Japonya’da meydana gelen depremle ilgili olarak, "Plakalar sürekli hareket ediyor. Bu hareketle birlikte
doğal olarak uzun mesafelerde, ülkemizin de bulunduğu coğrafyada muhakkak bir etkisi olacaktır" dedi.
Aynı zamanda, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dekanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Orhan Tatar, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, Japonya’daki depremin çok derin bir deprem olmadığını, sığ denilebilecek bir derinlikte yaşandığını, dolayısıyla etkisinin
çok büyük olduğunu söyledi.
Bir yandan dev dalgaların çok büyük bir su kütlesini karaya doğru sürüklediğini, bunun bir sonraki aşamasında ise suların karadan denize doğru
hareketiyle büyük bir felaketle karşı karşıya kalınacağına işaret eden Tatar, Japonya’nın bir deprem bölgesi olduğunu, bakıldığında bu depremin Japonya için
büyük bir sürpriz olmadığını bildirdi.
Tatar, "Takip ettiğimiz kadarıyla bu deprem beklenen bir deprem. Anladığımız kadarıyla şiddetinin bu kadar olacağına ihtimal verilmiyordu. Ama
tarihsel olarak baktığımızda aynı bölgede benzer depremlerin olduğunu görüyoruz" dedi.
Japonya’nın deprem konusunda en yetkin ülkelerden birisi olduğu vurgulayan Tatar, tüm kıyı kenarları boyunca ciddi şekilde deprem uyarı sistemlerinin kurulduğuNU ifade ederek, felaketin yakın bir süre sonra daha net açığa çıkacağını kaydetti.
Tatar, tsunami olayının bu tür depremlerde en büyük tehlikelerden birisi olduğunu belirterek, "Çünkü bir ada, çok geniş, açık bir deniz var. Denizin
uzunluğu kıyı boyunca sığ bir şekilde devam ediyorsa, ki Japonya’da böyledir, bir dalma batma zonu vardır. İki levhanın yaklaştığı ve birinin diğerinin altına
daldığı bir yapı bulunuyor. Bu da tsunami felaketinin boyutlarını artıran bir etken" diye konuştu.
-600 ATOM BOMBASI BÜYÜKLÜĞÜNDE ENERJİ AÇIĞA ÇIKTI-
Prof. Dr. Orhan Tatar, Japonya’daki depremin ardından hemen akla, "Türkiye’de böyle bir deprem bekleniyor mu?", "Bu deprem Türkiye’yi tetikler
mi?" sorularını akıllara getirdiğini söyledi.
Japonya’daki depremi büyük bir deprem olarak nitelendiren Tatar, şu bilgileri verdi:
"Basitçe tarif etmek gerekirse, yaklaşık 600 atom bombası büyüklüğünde bir enerji açığa çıkarttı. Doğal olarak yer kabuğunda bir etki yarattı. Bu etki
kısa mesafede ya da daha uzun mesafelerde bir şekilde kendisini gösterecektir. Depremin ardından yaşanan artçı sarsıntıların Çin’de, Tayvan’da, Kore’de
hissedildiğini biliyoruz. 7 ve bunun üzerinde artçı depremler olduğunu görüyorsunuz. Bu şiddetteki artçı bile başlı başına çok büyük bir etki yaratıyor.
Artçı sarsıntıların bölgede uzun bir süre devam edeceğini söylemek mümkün."
Tatar, daha geniş ölçekte bakıldığında, yer kabuğunun sürekli hareket halinde olduğunu, plakaların sürekli hareket ettiğini, bu hareketle birlikte
doğal olarak uzun mesafelerde, Türkiye’nin de bulunduğu coğrafyada muhakkak bir etki yaratacağını söyledi.
"Ama doğrudan doğruya bu depremin bizdeki bir takım fayları tetiklemesi hemen bugün olacak bir şey değil" diyen Tatar, şöyle konuştu:
"Zaten ülkemiz büyük bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya. Özellikle 17 Ağustos 1999 depreminden sonra Kuzey Anadolu fay zonu üzerindeki enerjinin
birikimi, tamamen batıya doğru göç etti. Bu enerji tamamıyla Marmara Denizi’nin içinde bulunmakta. Çok fazla bir zamanımız yok. Önümüzdeki 8-10 yıllık süreçte
Marmara Denizi içinde, Kuzey Anadolu fay zonunun kırılmayan parçaları üzerinde büyük bir deprem beklentimiz var. Bu tabi zaman zaman speküle edilebiliyor. Ama
şu bir gerçek burada bir deprem bekliyoruz. Bu depremin büyüklüğünü sormak yerine çok farklı bir şekilde olaya yaklaşıp, gerçekten ciddi önlem almamız
gerekiyor."
-TSUNAMİ BİZİ ETKİLEYECEK-
Orhan Tatar, Türkiye’de olası bir depremde tsunami riski bulunan bölge olup olmadığı yönündeki soruya ise şu yanıtı verdi:
"Marmara’da tarihsel süreç içinde meydana gelmiş pek çok deprem var. Depremleri incelediğimizde, İstanbul kıyılarında tsunaminin olduğuna dair bir
takım veriler bulunuyor. Tsunaminin etkisiyle 2-3 metreye yükselen dalgaların olduğunu biliyoruz. Ama Marmara Denizi bir iç deniz olduğu için, depremin
ardından yaşanabilecek olası bir tsunaminin dalgaların büyüklüğünü bugün Japonya’da olanla karşılaştırmak çok farklı bir şey. Çünkü orada açık bir deniz,
muazzam bir su kütlesi var. İstanbul örneği ile Japonya’yı karşılaştırmak çok doğru değil, ama buradan daha farklı bir noktaya gitmekte fayda var. Aslında
Türkiye’nin güneybatı kıyılarına baktığımızda tsunami için çok açık bir bölge. Şu anda Japonya’da ne oluyorsa, Türkiye’nin güneybatısında da jeolojik anlamda o
oluyor. Dolayısıyla bugün depremsellik açısından bakıldığında Girit ve Rodos adalarının açıklarında, Ege Denizi’nin içinde muazzam bir sismik aktivite var. Bu
bölgede meydana gelebilecek 7 ya da üzerinde şiddetindeki bir sarsıntıda, kesinlikle bizim güneybatı kıyılarımız hem depremsellik hem da tsunami açısından etkilenecektir. Olaya daha çok burada yoğunlaşmakta fayda olduğunu düşünüyorum."
Profesör Aydan: Bence Japonlar bu işi becerdi
Yeni Zelanda depremiyle ilgili konferans için gittiği Japonya’da 8,9 büyüklüğündeki depreme yakalanan Prof. Dr. Ömer Aydan, Japonların depreme karşı aldıkları önlemlerin daha büyük hasarı önlediğini söyledi. Aydan, “Japonlar bu işi becerdi” dedi.
Japonya'daki Tokai Üniversitesi’nde deprem araştırmaları yapan Prof. Dr. Ömer Aydan, Yeni Zelanda depremiyle ilgili bir konferansa katılmak için Tokyo’da bulunuyordu.
Prof. Dr. Aydan, sadece değil, tüm dünyayı sallayan 8,9 büyüklüğündeki depreme burada yakalandı.
Ömer Aydan, deprem sırasında yaşadıklarını NTV canlı yayında anlattı.
Prof. Dr. Aydan, telefonda şunları söyledi:
“Deprem meydana geldiğinde Tokyo Üniversitesi’nin kampüsündeydik. İlk haberlerde üç şiddetinde bir deprem dalgasının geleceği şeklindeydi, fakat deprem geldiğinde daha yüksek düzeyindeydi. Japonya deprem mühendisliği oldukça gelişmiş, depreme dayanıklı yapılar inşa eden bir ülke. Tokyo’da yapılarda hasar olmamasının Japon uzmanların düzeyini gösterdiğine inanıyorum. Fakat öyle bir durumda bile 8,9 büyüklüğünde bir deprem için ne kadar hazırlık yaparsanız yapın belli yerlerde hasar olması kaçınılmaz. Ancak Japonların bu işi becerdiğini söyleyebiliriz. Burada yapılar deniz açıklarında meydana gelen 8 büyüklüğünde depreme göre inşa ediliyor. Japonya’da böyle bir depremin olduğu bilinmiyor. 8.4 dolaylarında oluşabilecek en büyük depremde dalgaların 6-8 metre olduğu düşünülüyor. Şu anda onu geçtiği tahmin ediliyor.”