İş sözleşmesini feshetmek için kaç gün içerisinde başvuru yapmak gerekiyor?
Çalışanlar, ihbar ve kıdem tazminatı talebi ile haklı nedenle derhal fesih hakkını kullanacakları durumlarda, olayın gerçekleştiği günün üzerinden belli bir süre geçtikten sonra bu haklarını kaybedebiliyor. Hak düşürücü süre olarak anılan bu zaman zarfı içerisinden adım atmayan çalışan, daha sonra hak talep edemiyor. İşte iş sözleşmesinin haklı nedenlerle feshi için taraflara tanınan süre ile ilgili detaylar…
Çalışanların ya d aişverenin haklı feshi hakkını kullanmak için yasada belirlenmiş belli bir süre içerisinde başvuruda bulunması gerekiyor. Hak düşürücü bu süre içerisinde başvuru yapmayan taraf hakkını yitiriyor.
HAKLI FESİH İÇİN HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE NE KADAR?
T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas No. 2012/33759 Karar No. 2014/27304 Karar Tarihi. 18.9.2014 tarihli kararında; “İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanununun 26 ncı maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkim resen dikkate almak zorundadır. Davacının hizmet akdinin 03/08/2007 tarihinde meydana gelen, 12/09/2007 tarihli tutanağa ve işletme müdürlüğünün 14/09/2007 tarihli yazısına konu olan usulsüzlük nedeniyle feshedildiği, ancak işverenin fesih sırasında İş Kanunu 26. Maddedeki 6 iş günlük hak düşürücü süreye uyup uymadığının araştırılmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, anılan maddedeki 6 iş günlük hak düşürücü sürenin geçip geçmediği araştırılarak sonuca gidilmesi gerekirken bu husus değerlendirilmeden davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi hatalıdır. Mahkemece, 6100 sayılı HMK döneminde alınan bilirkişi raporunun HMK’nun 280. Maddesindeki emredici hükme rağmen davalı tarafa tebliğ edilip rapora itiraz hakkı tanınmadan hüküm kurulması hatalıdır. Hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
Fesih iradesinin altı iş günü içinde açıklanması yeterli olup, bu süre içinde tebligatın muhatabına ulaşmış olması şart değildir
4857 sayılı Yasanın 26 ncı maddesinde öngörülen altı işgünlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkânını ortadan kaldırır. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkim resen dikkate almak zorundadır.