İşçi işveren milyonları ilgilendiren karar! Yasak yok, mesai ve ücret ödemesi...
Milyonlarca çalışanı çok yakından ilgilendiriyor. Fazla çalışma ücretleri ile ilgili Anayasa Mahkemesi'nden yeni bir karar geldi. Gişe görevlisi olarak çalışan bankacı, işe girerken 'Fazla çalışmalara ilişkin ücret çalışanın asıl ücretinin içindedir' yazılı sözleşmeyi imzaladı. 8 yılın ardından işten çıkarılan bankacı, fazla çalışma ücretinin ödenmesi için dava açtı. Banka fazla çalışmanın söz konusu olmadığını savunurken, dinlenen tanıklar akşamları çalışıldığını belirtti. İş mahkemesi, işçiden her yıl onay alınması gerektiğini belirtip ücretlerin ödenmesini kararlaştırdı. Ancak her yıl onay alınmasına ilişkin zorunluluk 2017 yılında kaldırıldı. Bankacı, Anasaya Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptı. AYM konu ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yaptı. İşte detaylar...
Anayasa Mahkemesi (AYM), işçi işveren arasındaki alacak davalarının başında gelen fazla çalışma ücreti konusunda tüm çalışanları yakından ilgilendiren önemli bir karar verdi. Bir bankada gişe görevlisi olarak çalışan bankacı, işe girerken “Çalışan, işverence gerekli görüldüğü takdirde yasal sınırlar içinde fazla çalışma yapmayı kabul ve taahhüt eder. Bu fazla çalışmalara ilişkin ücret çalışanın asıl ücretinin içerisindedir” şeklinde hüküm içeren sözleşmeyi imzaladı. Habertürk’ten Ahmet Kıvanç’ın haberine göre 8 yıl çalıştırıldığı bankada 2015 yılında işten çıkartılan bankacı, bu süreçteki fazla çalışma ücretlerinin ödenmesi talebiyle iş mahkemesine dava açtı.
Banka mahkemeye sunduğu savunmada, şahsın 09.00 – 18.00 saatleri arasında çalıştığını, saat 18.00’den sonra çalışmasının söz konusu olmadığını iddia etti. İş mahkemesinin dinlediği iki tanık işyerinde akşamları saat 20.00 – 20.30’a kadar çalışıldığını belirtti. Mahkemenin görevlendirdiği bilirkişi ise bankacının haftada 5 saatten, yılda 260 saat fazla çalışma yaptığını, buna göre yüzde 30 hakkaniyet indirimi uygulanarak 5 bin 868 TL fazla çalışma ücreti alacağı bulunduğunu belirledi.
İş Mahkemesi, her ne kadar işçi işe girerken fazla çalışma yapmaya ve fazla çalışma ücretinin asıl ücrete dahil olduğu şeklinde onay vermiş ise de Çalışma Bakanlığı’nın konuyla Fazla Çalışma Yönetmeliği uyarınca işçiden bu onayın her yıl alınması gerektiği, bu nedenle ilk yıl hariç diğer yıllarda işçinin onayının alınmadığını gerekçe göstererek fazla çalışma ücretinin ödenmesini kararlaştırdı.
YÖNETMELİK 2017 YILINDA DEĞİŞTİRİLDİ
İş Mahkemesi’nin kararına gerekçe gösterdiği yönetmelik maddesi 25 Ağustos 2017 tarihinde değiştirilerek, işçiden her yıl onay alınması zorunluluğu kaldırıldı, bir defa onay alınması yeterli sayıldı. İşveren, iş mahkemesinin kararına ilişkin 2018 yılında istinaf başvurusunda bulunurken, mevzuatta her yıl onay alınacağına ilişkin hüküm bulunmadığını belirtti. Bölge adliye mahkemesi işverenin itirazını haklı buldu ve işçinin sözleşmedeki onayını geri almadığı sürece yıllık 270 saati aşmayan fazla çalışma ücretinin asıl ücrete dahil edilmiş sayılacağına hükmetti.
AYM’YE BİREYSEL BAŞVURU YAPTI
Bankacı, bölge adliye mahkemesinde kararın kesinleşmesi nedeniyle hukuk yolları tükendiği için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunarak, fazla çalışma ücreti ödenmediği için mülkiyet hakkının ihlal edildiğini belirtti. 50 bin lira tazminat talep etti.
AYM'DEN KAPSAMLI DEĞERLENDİRME
AYM, başvurucunun talebiyle sınırlı kalmadan konuyla ilgili kapsamlı bir değerlendirmede bulundu. Başvurucunun yılda 260 saat fazla çalışma yaptığının mahkeme kararıyla tespit edildiğine dikkat çekilen AYM kararında, özetle şu görüşlere yer verildi:
Onay verilmesi fazla çalışma ücretinden feragat anlamına gelmez: “4857 Sayılı İş Kanunu’nda ve yönetmeliğin her iki versiyonunda yer alan onay şartının fazla çalıştırılmaya yönelik olduğu görülmektedir. Diğer bir ifadeyle söz konusu onay, işverenin işçiyi kanuni çalışma saatleri dışında da çalışmaya zorlayıp zorlayamayacağına ilişkin olup, fazla çalışma ücreti talep hakkından vazgeçmesi ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Fazla çalışmaya onay verilmesinin fazla çalışma ücretinden de feragat edilmiş sayılacağı anlamına gelebilecek bir düzenleme, anılan kurallarda yer almamaktadır.
Anayasa, fazla çalışma ücretinden feragati kural olarak yasaklamıyor: Bölge adliye mahkemesi kararında açıklık bulunmasa da başvurucunun hizmet sözleşmesindeki onayının fazla çalışma için asıl ücreti dışında ayrıca ücret talep edilmemesini de içerdiği kabulünden hareket edildiği görülmektedir. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı, malikin fazla çalışma ücretinden feragat etmesini kural olarak yasaklamamaktadır. Dolayısıyla işçinin fazla çalışmasının karşılığının asıl ücretine dahil olduğunu iş sözleşmesinde kabul etmiş olmasına dayanılarak lehine fazla çalışma ücretine hükmedilmemesi kural olarak Anayasa’nın 35. maddesini ihlal etmez.
Fazla çalışmanın kanuna uygun olmadığı hallerde işçinin fazla çalışma ücretinden feragat ettiği anlamı çıkartılamaz: Ne var ki, işçinin fazladan çalıştırılmasının kanuna uygun olmadığı hallerde önceden verilmiş rızanın varlığından hareketle fazla çalışma ücretinden feragat edildiği çıkarımı yapılamaz. Zira feragatin geçerli olabilmesi için feragat iradesinin açık olmasının ve sonuçlarının kişi yönünden makul olarak öngörülebilir bulunmasının yanında asgari usul güvencelerinin de sağlanmış olması, ayrıca haktan feragat edilmesini meşru olmaktan çıkaran üstün bir kamu yararının bulunmaması gerekir.
Çalışmanın yapıldığı tarihteki yönetmelik uygulanır: Kanun koyucu ve kanunun verdiği yetkiye dayanarak idari organlar, işveren karşısında nispeten zayıf konumda bulunan işçinin menfaatlerinin korunması amacıyla birtakım emredici hükümler sevk etmiştir. Bu bağlamda İş Kanunu’nda işçinin rızası bulunmadan fazla çalıştırılması kesin olarak yasaklanmıştır. Ayrıca çıkarılan ikincil düzenlemelerle fazla çalışma onayının her yılın başında ve yazılı olarak alınması zorunluluğu getirilmiştir. Onayın her yılın başında alınma zorunluluğu öngören mevzuat hükmü 25/8/2017 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır. Bu tarihten önceki mevzuat dikkate alındığında işçinin yılın başında onayı alınmadan fazla çalıştırılmasının emredici kurallara aykırılık teşkil edeceği anlaşılmıştır.
Üstün kamusal yararla çelişmektedir: Somut olayda başvurucu, onayın her yılın başında alınmasının zorunlu olduğu dönemde fazla çalıştırılmıştır. Dolayısıyla anılan dönemde yürürlükte bulunan mevzuata göre başvurucunun ilk yıl dışındaki fazla çalışmaları emredici hükümlere aykırılık teşkil etmiştir. Başvurucunun ücret talep etmeksizin fazla çalışmaya rıza gösterdiği kabul edilse bile bu rızanın emredici hükümlere aykırı olarak gerçekleştirilen fazla çalışmayı da kapsadığı söylenemez. Emredici hükümlere aykırı olarak fazladan çalıştırılan kişinin fazla çalışma ücretinden feragat etmesi işçi menfaatlerinin korunmasındaki üstün kamusal yararla çelişmektedir.”
AYM bu gerekçeler ile banka çalışanını haklı bularak mülkiyet hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verdi. Yeniden yargılama sonucunda ihlalin sonuçlarının ortadan kalkacağı gerekçesi ile tazminat talebini ise reddetti.
İŞTE O YÖNETMELİK MADDESİ
Yönetmeliğin ilk hali: “Fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yaptırmak için işçinin yazılı onayının alınması gerekir. Zorunlu nedenlerle veya olağanüstü durumlarda yapılan fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma için bu onay aranmaz.
Fazla çalışma ihtiyacı olan işverence bu onay her yılbaşında işçilerden yazılı olarak alınır ve işçi özlük dosyasında saklanır.”
Yönetmeliğin değişiklikten sonraki hali: “Fazla çalışma ihtiyacı olan işverence bu onay iş sözleşmesinin yapılması esnasında ya da bu ihtiyaç ortaya çıktığında alınır ve işçi özlük dosyasında saklanır. Fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma yapmak istemeyen işçi verdiği onayı otuz gün önceden işverene yazılı olarak bildirimde bulunmak kaydıyla geri alabilir.”