Yerli enzimde ihracat için düğmeye basıldı
Türkiye’den Afrika’ya, Rusya’dan Orta Doğu’ya uzanan geniş coğrafyanın ilk enzim üretim tesisi Tuzla’dan dünyaya ihracata hazırlanıyor.
Yıllık 1 milyar dolara yakın ihracat gerçekleştirmeyi planlayan Ar-Ge ve Üretim Tesisi, Türkiye’yi yakın zamanda biyoteknoloji üssüne dönüştürecek.
Birçok farklı alanda “yerli” üretim seferberliğine başlayan Türkiye, biyo-teknolojinin en önemli kalemlerinden “enzim”de de yerli üretime başladı. Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi içerisinde konumlanan ve resmi açılışı Haziran 2020’de Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa VARANK ve Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir PAKDEMİRLİ tarafından gerçekleştirilen tesiste, Türkiye’nin gıda enziminde ithalatını ikame etmekle kalmayacak, aynı zamanda Afrika’ya, Rusya ve Orta Doğu’yu da içine alan geniş bir coğrafyaya da ihracat yapacak.
Biyoteknoloji Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Dr. Serdar Uysal, “Tekstilden kağıda, gıdadan yeme, biyoyakıttan deterjana ve tıbba kadar onlarca farklı alanda etki yaratan enzim endüstrisinin büyüklüğü bugün dünyada 10 milyar doları aşmış durumda. Bunun 2 milyar dolarlık payı Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgede tüketiliyor” dedi.
Bugüne kadar aldığı 10 milyon dolar yatırımla bu bölgenin ilk ve tek üreticisi olan tesisin ülke ekonomisi açısından büyük bir katma değer yaratacağını ifade eden Uysal, “Bu önemli yatırımla Türkiye’nin enzimde dışa bağımlığını azaltırken, ülkemizin cari açığının kapanmasına da olumlu katkı sağlamak üzere yola çıktık. Bölgede bu yatırımla birlikte enzim pazarını da büyütmeye hazırlanıyoruz. Marka, Afrika’dan Rusya ve Orta Doğu’ya uzanan geniş coğrafyanın da ilk ve tek endüstriyel enzim üretim tesisi olarak bu alandaki gelişmelere de imza atmayı planlıyor. Aynı zamanda 2 milyar dolarlık bu pazarın ihtiyacının yarısını karşılamak üzere yola çıkan LIVZYM, yılda 1 milyar dolara yaklaşan enzim ihracatına da imza atacak” dedi.
TÜRKİYE’Yİ BİYOTEKNOLOJİ ALANINDA GELECEĞE TAŞIMAYA HAZIRLANIYOR
Enzim üretiminde, sadece pazara yeni çıktığı bu yıl 1 ila 1,5 milyon dolar civarında satış yapmak hedefleniyor. Türkiye’yi biyoteknoloji alanında geleceğe taşıyacak üretim tesislerinden biri olmaya hazırlanan tesis, yüzde 100 dışa bağımlı olunan endüstriyel enzim üretimi gerçekleştirerek, her yıl 150 milyon dolar seviyesine ulaşan enzim ithalatını da azaltmayı hedefliyor.
Oluşturulan altyapının, Türkiye’nin biyoteknoloji üretimi alanında ilerlemesi için de önemli bir adım niteliği taşıdığını vurgulayan Uysal, “Ayrıca endüstriyel enzimlerin üretimi için hayata geçirilen üniversite-sanayi iş birliği modeliyle, biyoteknoloji alanında uzman insan kaynağının yetişmesi de sağlanacak. Bu sayede; yetişmiş insan kaynağı ve kritik bilgi birikiminin, yalnızca Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan fabrika bazında değil gelecekte de ülkemize benzer tesislerin kazandırılmasına katkı sunmasını amaçlıyoruz. Böylece farklı alanlardaki yeni tesisler de yakın zamanda vitamin, amino asit, antibiyotik ve prebiyotik başta olmak üzere birçok hastalığa da çare olacak biyoteknoloji çözümlerinin geliştirildiği adresler olacak” dedi.
GIDA ENZİMİNE 40 MİLYON DOLAR BÜTÇE AYIRIYORUZ
Türkiye’nin yıllık enzim tüketimi 20 bin tona ulaşıyor. Bunun yüzde 25’ini ise gıda enzimi oluşturuyor. Ülkemiz her yıl gıda enzim ithalatı için 40 milyon dolar bütçe ayırıyor. Odak noktalarının gıda sektörü ve gıda enzim üretimi olduğunu vurgulayan Uysal, “Şu anki kapasitemizle yıllık ortalama 5 bin ton üretime imza atacağız. Yakın zamanda bu kapasitenin de artırılması için çalışmalarımıza başladık. Türkiye’de gıda sektöründe kullanılan enzimin önemli bir kısmının üretimi için yola çıkan tesisle birlikte ülkemiz ithalatını önemli ölçüde ikame etmeyi başarırken, bu alanda Türkiye’yi ihracatçı ülkeler arasında da konumlandıracağız” dedi.
Enzim portföyünde 10 farklı enzime ulaşmasının planlandığını açıklayan Uysal, “Enzimlerin en önemli faydalarından biri, gıda ve tarım alanında sunduğu çözümlerle, dünyanın sürdürülebilirliğine katkı sunması. Enzim, kullanıldığı sektörlerde üretim hızını ve verimini artırıyor, temiz su kaynaklarının korunmasını sağlıyor. Daha önceleri bu iş için kullanılan kimyasal katalizörlerin yerini aldığı için, karbon salınımını azaltıyor, su ve enerji tasarrufu sağlıyor. Sıfır atıkla üretimi mümkün kıldığı için hem çevreyi hem de insan sağlığını koruyor.” diye ekledi. Uysal enzimin yoğun kullanıldığı gıda sektöründen bir örnek de veriyor: “Örneğin unlu mamullerin üretim süreçlerinde verimlilik artırılırken aynı ürünlerin tadında, dokusunda ve görünümünde iyileşme elde ediliyor. Daha az kimyasal ve daha az şeker kullanımı ile daha sağlıklı ürünler elde edilirken, raf ömrünün uzamasıyla atıklar azaltılarak sürdürülebilirliğe katkı sağlanıyor.”