Uzmanlardan sanal oyunda 'klan ve chat' uyarısı
Çevrim içi oyunların gençleri pedagojik açıdan olumsuz etkilediğini ifade eden uzmanlar oyunlardaki chat grupları ve klan sistemiyle suistimale açık ve savunmasız bir ortam oluşması nedeniyle ebeveynlere uyarılarda bulundu.
Türkiye'de yaklaşık 35 milyon kişinin oynadığı çevrim içi (online) oyunlar, çocuk ve gençleri pedagojik açıdan olumsuz etkileyerek, bağımlılıklara neden oluyor.
Uzmanlar, aşırı şekilde oyun oynayan çocuk ve gençlerin duygusal hassasiyetlerini kaybettiklerini, bir süre sonra dürtüsel davranmaya ve şiddete eğilimli olmaya başladıklarını ifade ederek, oyunlarla oluşturulan chat grupları ve klan sistemiyle suistimale açık ve savunmasız bir ortam oluştuğuna yönelik ebeveynlere bazı uyarılarda bulundu.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Selvi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gençlerin çevrim içi (online) oyunlarla çok zaman geçirdiğini belirtti.
Selvi, bir günün neredeyse tamamını bu oyunlarla geçiren gençlerin olduğuna dikkati çekerek, "Oyun nedeniyle zaman kaybı çocukların eğitiminin aksamasına, sosyal yaşamlarına ayırdıkları sürenin azalmasına ve aileleriyle sorun yaşanmasına neden oluyor. Bireysel gelişime ve sosyal faaliyetlere ayrılan zamanı azaltıyor." dedi.
Geç saatlere kadar oyun oynamanın uyku bozukluklarına yol açtığını, bunun ruhsal sorunları tetiklediğini ifade eden Selvi, oyunların çocuk ve gençlerde kontrolsüz davranışlara neden olduğunu kaydetti.
Selvi, şiddet barındıran oyunların gençler tarafından olağan karşılandığını dile getirerek, "Çocuk ve gençler, oyun nedeniyle hassasiyetlerini kaybediyorlar. Bir süre sonra dürtüsel davranmaya ve şiddete eğilimli olmaya başlıyorlar. Gelişim çağından önce cinsel içerikli ve şiddet içeren görüntülere maruz kalan genç, sağlıklı bir kimlik geliştirmekte sorun yaşar. Sanal iletişimden gerçek ve yüz yüze iletişime geçme sorunu yaşayan gençler, sosyal hayatta karşılaştıkları sorunları çözmekte zorlanıyorlar. Ayrıca içinde bulundukları bu sorunlu durumu normal karşılayarak, herhangi bir şekilde gündelik hayata katılmayı kabul etmiyorlar." değerlendirmesini yaptı.
Oyunlarla ilgili bir denetimsizliğin olduğunu ifade eden Selvi, oyunların genelinde, gençler üzerinde ne tür sorunlara neden olacağına dair bilgi ve uyarının yer almadığını bildirdi.
Selvi, oyunların üzerinde, filmlerdeki gibi bazı işaretlerle kullanıcıların uyarılmasının öneminin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Özellikle bu tür oyunlarda ve interaktif oyunların chat gruplarında her türlü suistimale açık gençlerin savunmasız olduğunu görüyoruz. Henüz kendi öz denetimini sağlama becerisini kazanamamış, 'hayır' demeyi öğrenememiş, bir kimlik geliştirememiş gençler oyunun zihinlerine ekmiş olduğu kontrolsüz davranış modeliyle olumsuz davranışlar içerisine girmektedir. Geçmişte yanlış olarak gördükleri sapmalara oyunlarda sürekli maruz kalan gençler bir süre sonra bunların yanlışlığını unutup normalmiş gibi bu davranışları taklit etmektedirler. Aynı şekilde interaktif oyunlarda diğer oyuncuların olumsuz davranışlarını model olarak alıp davranış bozuklukları geliştirebilmektedirler."
Oyun bağımlılığı, alkol ve uyuşturucu kadar tehlikeli
SÜ Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kürşat Altınbaş ise hızla ilerleyen teknolojik gelişmelerle hızla artan internet kullanıcılarının gerek bireysel gerekse toplumsal düzlemde pek çok değişime neden olduğunu söyledi.
Bunların avantajlarını daha yeni kavrarken sadece alkol ve yasa dışı maddeler için kullanılan "bağımlılık" sorunu ile bu alanda da karşılaşmaya başladıklarını vurgulayan Altınbaş, "Günümüzde madde dışı ya da başka bir deyişle davranışsal bağımlılıklar diye genel başlık altında toplayabileceğimiz, kumar, internet kullanımı, video-oyun oynama, cinsellik, yemek ve alışveriş bağımlılığı giderek yaygınlaşmaktadır. Oyun bağımlılıkları, gerek hitap ettiği hedef kitlesi gerekse ulaşım kolaylığı nedeniyle en az alkol ve madde bağımlılığı kadar önemli bir toplum sağlığı sorunu olarak karşımıza gelmektedir. Henüz resmi psikiyatrik sınıflandırma sistemleri içerisinde uzlaşılmış tanı ölçütleri olmasa da temel özellikleri olumsuz sonuçlarına ragˆmen o davranıs¸a devam etmek, o davranıs¸ üzerindeki kontrolün giderek azalması, tekrarlayıcı bir s¸ekilde o davranıs¸ta bulunma ve o davranıs¸ı sergilemeden önce aşırı istek duymak olarak özetlenebilir." ifadelerini kullandı.
Altınbaş, oyun, internet veya alışveriş gibi davranışsal bağımlılıkların kişiye verdiği psikolojik ve fiziksel zararlarla alkol ile madde kullanım bozukluklarına benzer toplumsal sorunlara neden olduğunu, özellikle çocuk ve genç yaştaki kişilerin zihinsel gelişimlerinin en canlı döneminde bu tür tekrarlayıcı, tek düze ve aşırı sergilenen davranışların fiziksel ve ruhsal gelişim sorunlarına yol açtığını bildirdi.
Doç. Dr. Altınbaş, davranışları kontrolsüz bir şekilde sergileyen çocuk ve gençlerin ebeveynlerinin onları yargılayıcı veya eleştirel bir dille suçlamadan neden buna gereksinim duyduklarını anlamaya çalışmaları gerektiğini belirtti.
Ailenin gençlere karşı aksi durumunun iletişimin daha da bozulmasına neden olabildiği uyarısında bulunan Altınbaş, "Bu noktada ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarından destek almaları yararlı olacaktır." şeklinde konuştu.