Türkiye'nin uzay çalışmaları son sürat devam ediyor
TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü Müdür Vekili Doç. Dr. Gökten, "TÜRKSAT 6A Projesi'nde uydunun son test modeli olan mühendislik modeli ve uzaya gönderilecek gerçek uydu olan uçuş modelinin üretim ve entegrasyonuna başlandı." dedi.
TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (UZAY), yerli ve milli olarak tasarlanıp üretilen ilk haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A ile yerli ve milli olarak geliştirilen ilk metrealtı çözünürlüklü uydu olan İMECE projelerini sürdürmenin yanı sıra Türkiye'nin uzay alanındaki hedeflerine ulaşmasına da katkı sağlıyor.
TÜBİTAK UZAY Müdür Vekili Doç. Dr. Mesut Gökten, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Enstitünün RASAT ve GÖKTÜRK-2 uydularından elde ettiği deneyim ve sahip olduğu altyapı, donanım, insan kaynağıyla yenilikçi ve yerlilik oranı yüksek uydu-uzay teknoloji ve uygulamalarına yönelik maliyet etkin, katma değerli faaliyet ve projelerine devam ettiğini vurguladı.
Türkiye'nin yerli ve milli olarak tasarlanıp üretilen ilk haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A Projesi'nde, son iki yılda önemli aşamalar katedildiğini belirten Gökten, "Uydunun test modellerinden ısıl yapısal yeterlilik ve elektriksel uydu modelleri tamamlandı ve son test modeli olan mühendislik modeli ve uzaya gönderilecek gerçek uydu olan uçuş modelinin üretim ve entegrasyonuna başlandı." dedi.
Gökten, İMECE Uydu Projesi kapsamında da ısıl yapısal yeterlilik, elektriksel test ve anten test modellerinin başarıyla üretildiğini, test faaliyetlerinin devam ettiğini bildirdi.
Projede, uydu üzerinde kullanılacak, yerli ve milli olarak tasarlanıp üretilmiş ekipmanlara ait yeterlilik modellerinin tasarımlarının tamamlandığını ifade eden Gökten, "Bunların üretimleri devam ediyor. Uçuş modeli entegrasyonunun 2021 içinde yapılmasını hedefliyoruz." diye konuştu.
"Kritik optik bileşenlerin geliştirilmesi için 22 sistem devrede"
Gökten, başta uydu teknolojileri olmak üzere birçok alanda ihtiyaç duyulan optik bileşenlerin geliştirilmesi amacıyla Enstitü bünyesinde Optik Sistemler Araştırma Laboratuvarı (OPMER) kurulduğunu anımsatarak burada, kritik hassas optik bileşenlerin geliştirilebilmesi için gerekli 22 sistemin kurulum ve devreye alım süreçlerinin tamamlandığını söyledi.
TÜRKSAT 6A ve İMECE Uydu Projeleri kapsamında geliştirilen deneysel güneş algılayıcı ekipmanlarında ihtiyaç duyulan optik birimin filtre kaplaması ve yüzey mikro desenleme işlemlerinin OPMER’de gerçekleştirildiğine işaret eden Gökten, şunları kaydetti:
"Optik birimin performans testleri başarıyla tamamlandı, uzay kalifikasyonuna yönelik çevresel testler devam ediyor. Ayrıca ülkemizde elektro-optik sistemler için ihtiyaç duyulan, yüksek yüzey ve form hassasiyetine sahip prizma, ayna, lens ve benzeri optik bileşenler de Enstitümüz bünyesinde üretiliyor. Bu üretimlerin yanı sıra yurt içi ve yurt dışı pazarda yer alacak uzay kalifikasyonuna sahip optik bileşenlerin üretilebilmesine yönelik altyapı süreç kalifikasyonu çalışmalarına da devam ediliyor."
"Türkiye kritik uzay teknolojilerini geliştirebilen ülkeler arasına girme hedefine çok yaklaştı"
Gökten, TÜBİTAK UZAY'ın Türkiye'yi kritik uzay teknolojilerini yurt içinde geliştirebilen az sayıdaki ülke arasına girme hedefine büyük oranda ulaştırdığına dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Öncelikli hedefimiz, ülkemizin ilk yerli ve milli haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A’nın ve ilk metre altı çözünürlüklü yer gözlem uydusu İMECE’nin uçuş modellerinin üretim ve testlerinin ardından fırlatılması. Türkiye'nin sahip olduğu uyduların hem sayıca hem de teknik özellikler bakımından daha yüksek seviyelere getirilmesi için proje geliştirme faaliyetlerine Türkiye Uzay Ajansı ile koordineli şekilde devam ediyoruz. İleriye dönük bu planlar çerçevesinde önerilen projelerin hayata geçirilmesiyle ülkemizin daha gelişmiş görüntüleme sistemlerine sahip çok sayıda yeni uydusu olması mümkün olacak. Teknolojik olarak üstün olması hedeflenen uyduların kısa sürede ve düşük maliyetle üretilmesine yönelik çalışmalarımız da yoğun şekilde devam ediyor. Bu uydularımızdan elde edilecek görüntülerin ve bilgilerin ülkemizde birçok alanda kullanım olanağı bulacağını öngörüyoruz."
Altyapı ve yetkinlik kazandırma çalışmalarının yanı sıra projeleriyle, Türkiye'de uzay alanında yetişmiş insan kaynağının arttırılmasına katkı sağladıklarının altını çizen Gökten, Milli Uzay Programı'na uygun şekilde ülkenin uzay alanındaki ihtiyaçlarını kısa sürede, düşük maliyetle ve yüksek performansla karşılamayı amaçladıklarını söyledi.
Gökten, Enstitü bünyesinde geliştirilen ve uzay tarihçesi kazandırılan ekipman, alt sistem ve sistemlerle dünya pazarında da yer almayı hedeflediklerini belirterek, mevcut ve gelecek uydu projelerinde kazanılan tecrübeyle ülkenin uzay alanındaki hedeflerine ulaşmasına gerekli katkıyı sağlamayı sürdüreceklerini vurguladı.