Türk bilim insanı kurak dünyada yaşayabilecek bitkilerin 'anahtarını' arıyor
Bitki moleküler biyolojisi alanındaki çalışmalarıyla TÜBİTAK 2020 Ödülü'ne layık görülen Prof. Dr. İsmail Türkan, "insanlığı bekleyen kurak bir dünyada" yaşamı mümkün kılacak bitkilerin özelliklerini araştırıyor.
EÜ Fen Fakültesi Botanik Bölümünden mezun olduktan sonra doktorasını tamamlayan ve Japonya'daki bazı üniversitelerde burslu genetik ekoloji eğitimi alan İsmail Türkan, yurda döndükten sonra profesör unvanıyla bitki fizyolojisi ve moleküler fizyoloji alanında çalışmalarını sürdürdü.
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Türkan, EÜ'deki ekibiyle kurak ve tuzcul ortamlara uyum sağlamış bitkilerin antioksidan savunma sistemleri, stres sırasında hücrenin verdiği cevap ve onarım mekanizmaları gibi alanlarda araştırmalar gerçekleştirdi.
Kurak bir dünyada insanların yaşayacağı kıtlık tehlikesine karşı dirençli bitkilerin özelliklerini ve savunma mekanizmalarını bilim dünyasına duyuran Türkan'ın 80'den fazla bilimsel makalesi dünyanın en saygın dergilerinde yer aldı.
Prof. Dr. Türkan son olarak da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden temel bilimler alanında TÜBİTAK 2020 Bilim Ödülü'nü aldı.
Prof. Dr. İsmail Türkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bitkilerin strese karşı verdiği fizyolojik, kimyasal ve moleküler yanıtlara ilişkin çalışmalarıyla TÜBİTAK 2020 Ödülü'nü üniversitesine getirmekten mutlu olduğunu söyledi.
İnsanlığı gelecekte bekleyen en büyük sorunların "küresel iklim değişikliği", "yeterli besin" ve "enerji" olduğunu aktaran Türkan, tüm bu sorunların çözümü için de bitkisel üretimin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Dünya genelinde bitkisel üretimi artırmak için bitki ve moleküler biyolojinin çok iyi bilinmesi gerektiğine işaret eden Türkan, şu bilgileri verdi:
"Kuraklık ve tuzlanma dünya genelinde bitkisel üretimde yüzde 30 kayıplara neden oluyor. Dünya nüfusunun hızla arttığı dikkate alındığında yeterli besin için marjinal alanların tarıma açılması gerekebilir. Dünyanın giderek ısınacağı ve kuraklaşacağı, toprakların tuzlanacağı düşünülürse bitkilerin dirençli olması çok önemli. Tuzlu bataklıkların yakınındaki tarım alanlarında, kurak bölgelerde bitki yetiştirilmesi çok büyük önem taşıyacak. Bu nedenle de yeni bitki çeşitlerinin geliştirilmesi gerekiyor."
"Bitkiler de strese girer"
Laboratuvarda bitkiler için stres ortamı oluşturduklarını ve bitkilerin yanıtlarını ölçtüklerini belirten Türkan, "Diğer canlılar gibi bitkiler de strese giriyor. Çok değişik yanıtlar veriyorlar. Dirençli, orta dirençli ve dirençsiz olanlar var. Aşırı stresli koşullara uyum sağlayan bitkilerin biyolojisi ve moleküler biyolojisinin mekanizmalarını aydınlatarak bilgi birikimi sağlamaya çalışıyoruz. Bu bilgi birikimi özellikle tuzluluk ve kuraklığa toleranslı bitkilerin gerek geleneksel ıslah yöntemleri gerekse biyoteknolojik yöntemlerle seçimi, ıslahı sırasında kullanılabilecek altyapı sağlıyor." diye konuştu.
Dünyada 280-290 bin farklı bitki türü olduğunu ancak insanlığın büyük bölümünün 14-15 stratejik kültür bitkisi ile yaşamını sürdürdüğünü ifade eden Türkan, laboratuvarda kültür bitkilerinin farklı tiplerini direnç açısından karşılaştırdıklarına işaret etti.
Türkan, buğday, fasulye, baklagillerin tuzluluğa ve kuraklığa karşı çok duyarlı olduğunu, arpa ve pamuğun ise tuzluluğa karşı direnci bulunduğunu belirtti.
Türkiye'de dirençli bitkilerin yaygın olarak yetiştiğine dikkati çeken Türkan, "Türkiye çok şanslı bir coğrafya. Bir ülke suyu, toprağı, güneşi varsa sonsuza kadar yaşar. Biz 4 farklı iklime sahibiz, bu da bitkisel tür çeşitliliğinin çok daha fazla olmasını sağlıyor. Avrupa'ya göre 3 kat daha fazla bitki türümüz yaşıyor. Büyük bir hazine, keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda biyolojik özellik ve mekanizma var." dedi.
Prof. Dr. Türkan, moleküler biyoloji alanında uluslararası iş birliği teklifleri aldıklarını, Avrupa ülkeleri, Japonya ve Avusturalya üniversiteleriyle ortak çalışmalara imza attıklarını da sözlerine ekledi.