Rüya görme hali nedir? (Rüya Tabirleri)
Bilim insanlarının bile henüz tam olarak açıklayamadığı “rüya görme” durumu, insanların en çok merak duyduğu konular arasında. Bir de bu rüyaların çok eski zamanlardan beri, rüyamızda gördüğümüz olaya, cisme, objeye göre taşıdıkları manaları var. Rüya tabiri diye adlandırılan bir alan haline gelen gördüğümüz rüyaları adlandırma durumu, zaman içinde bir meslek haline bile geldi.
Rüya, uykunun bize sunduğu bilinçaltı hali olarak tanımlanabilir. Rüya hakkında bilim insanları ortak bir tahmin yürütmekte zorlansa bile, geçmişten bugüne yaşantılarımızın bilinçaltına işleyen parçalarının zihnimiz boşluğa girdiği anda dışa yansıma hali denebilir. Uykunun çeşitli evreleri vardır. Toplam altı evreden oluşan uyku halinde ilk önce “non-rem uykusu” yaşarız. Henüz dalmadığımız, bilincimizin açık olduğu zamanlardır. Ardından birinci evre, uykuya ilk daldığımız evredir. Bu zamanda uykumuzun oldukça hafif olduğu bir evredeyizdir.
Kolayca ayılmamız mümkündür. İkinci evre, değişken saat dilimlerinde yaşadığımız uykunun en uzun bölümüdür. Ardından geçilen üçüncü evrede uyku iyice derinleşir. Uyanmamızın ihtimali gittikçe azalır. Dördüncü evrede bu derinlik halini bile aşarız ve beynimizin yaydığı delta dalgaları artar. Ve ardından Rem uykusu dönemine ya da evresine gireriz. İşte bu evrede hızlı göz hareketlerinde bulunduğumuz, görsel ve işitsel algılarımızın yoğun olduğu bir süreç yaşar, rüyalarımızı bu evrede görürüz. Bilinçaltından gelen görüntü, ses, eski anılar, yaşanan sıradan bir durum, yolda gördüğümüz herhangi bir kişinin yüzü, rastlantısal biçimde beyindeki elektriklenme yoluyla birleşerek rüyalarımızı oluşturur. İşte rüya göre halini böyle yaşarız.
RÜYA TABİRLERİ İÇİN TIKLAYINIZ!
Yukarıda verilen linkler bilgilendirme amaçlıdır.
BİLİME GÖRE RÜYALAR
Bilime göre rüyalar kişinin değişik şuur hallerinin uykudayken, uyanık olduğu zamana göre daha farklı şekilde çalışması yoluyla gerçekleşir. Parapsikoloji alanına göre her insanın dahil olduğu olağan şuur halleri, her insanda farklılık gösterir. 1924 yılında keşfedilen beyin dalgalarıyla birlikte incelenmesi daha kolay hale gelen şuur halleri ve rüyalar, araştırıldıkça daha ilginç hale gelmiştir.Çünkü beyinin alfa, beta, Teta ve delta dalgaları olan sınıflandırılan farklı elektriksel süreçler yaşadığı gözlemlenmiştir. Yukarıda da dediğimiz gibi; rüyaları delta dalgalarının elektriksel etkinlikte bulunması sonucunda görürüz. Rüyaları inceleyen bilim incelemesinin adı ise “oneiroloji”dir.
RÜYA TABİRLERİNİN TARİHÇESİ NEDİR?
Rüyalar, rüya gören ilk insandan şu an rüya gören herhangi bir insana kadar esrarını koruyan, merak edilen, ne olduğu çözülmeye çalışılan bilinçdışı etkinliktir. Hem din, hem bilim rüyalar hakında farklı bakış açılarıyla görüş bildirmiş fakat kesinliğe ulaşamamıştır. En eski ve büyük kütüphanelerde bununa ilgili yazılmış çok eski metinlere rastlanabilir. Bunlara örnek olarak Asurbanipal Nivna’sının büyük kütüphanesindeki zamanların en eski rüya metnini veribiliriz. Uyku, mitolojiye de konu olmuş bir durumdur. Uyku Tanrısı Hypnos ve gece Tanrıçası Nyx’in oğlu Morfeus, rüyaları ifade eden ölümsüzdür. Tüm toplumların mitolojilerinde farklı şekilde yaşanan mitletle desteklenmiştir. Ayrıca inanılan tüm dinler, rüyalarda derin biçimde ilgilenmiştir. Çünkü rüyaları ermişlikle ilişkilendirmek, yapısı bakımından çok olağan.
NEDEN RÜYALARI ANLAMLANDIRMAK İSTEDİK?
Çünkü rüyaları rasyonel olarak tanımadığımız için onları bir şekilde akla, mantığa yatkın duruma getirmek zorundaydık. Bunun nedeni ise; insan biyolojisi itibariyle ne yaşadığını, neden yaşadığını bilmek isteyen bir varlıktır. Gündelik bir olay yaşıyormuş gibi fakat yarı ölüm olarak adlandırılan uyku halinde beynimizde oluşan bir görüntü için bir kılıf uydurmamız lazımdı. Bu nedenle toplumsal ve kültürel zaman içinde rüyalara mana yükleme olayı oluştu. Hatta rüyaları bir yol gösterici olarak gören devlet adamları bile vardı.
Rüyaları ilahi kökenli olarak tanımlayan bu ve bu gibi insanlar aracılığıyla “rüya tabirleri” nesilden nesile bugüne kadar ulaşmıştır. Ne yaşayacağını önceden sezinlemek için rüyaya yatan insanların bile var olduğu tarih boyunca çeşitli anlar, cisimler farklı tabirlerle birleştirilmiştir. Yılan, zaten iyi görülen bir hayvan olmadığı gibi rüyada da düşman varlığına delalet eder. Ya da eğer fare görürsek; etrafımızda bizi kıskanan biri var demektir. Rüyada bir eşyasının yandığını gören kişinin başarılı olacağı söylenir. Örneklerin sonsuza kadar çoğaltılabileceği bu tabirler, insanın anlamlandırma çabasından doğmuştur. Bazen uyandıktan saatlerce sonra bile uykuda gördüğümüz rüyanın etkisinden çıkamayız.
Rüyamızda gördüğümüz şeyin bize bir şey anlatmak isteyip istemediğini düşünürüz. Eğer bir anlamı varsa, bu nedir diye düşünürüz. Fakat bu rüyalarımızın hepsi anlam taşımak zorunda değildir. “Nasıl yani?” demeniz boşuna. Gün içinde yaşadığınız olayların duygulanımlarına göre rüyalarınız şekillenmekte. Yani eğer o gün sizi çok üzen bir durum yaşadıysanız bu durumda yüksek ihtimal rüyanızda kırlarda koşmazsınız. Ya da çok mutlu geçirdiğiniz zaman diliminin ardından kabus görme olasılığınız düşüktür.
Fakat bilim insanlarının hala açıklayamadığı bir durum olan “önsezi” durumu böyle değil. Rüyanızda gören şeylerin yakın ya da uzak vadede, birebir ya da benzer şekilde gerçekleştiğine tanık olabilirsiniz. Bu durum 5 duyu organımız gibi alenen tanımlayamayan altıncı hissimizin gelişmişliğe ilişkili olabilir. Her ne kadar yaşantınızın tamamını rüyalara göre yönlendiremeyecekseniz bile rüyaların anlamlarını tamamen hiçe de saymamalısınız. Zamanla bir inceleme alanı ya da meslek dalı haline gelen “rüya yorumu” görülen rüyanın içerdiği mesajı, sembolizmi çözmeye çalışır.Metapsişik araştırmalara göre rüyaların yorumlanmalarının yapılabilmesi için önce o rüyanın “amaçlı rüya” mı yoksa “haberci rüya” mı olduğunun bilinmesi gerekir.