Zamanı ve değişimi sorgulayan sergi
Çağdaş sanatın önemli isimlerinden Azade Köker’in ‘Entkettet- Çözülüş’ adlı sergisi, Elgiz Müzesi’nde ziyaretçileri ağırlıyor...
Berlin’deki Braunschweig Teknik Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışan, Türk çağdaş sanatının önemli temsilcilerinden biri olan Azade Köker, ‘Entkettet-Çözülüş’ adlı sergisinde doğa, kentleşme, tahrip ve bu sürece karşı eleştirel bir tutumu yansıtıyor. Köker serginin adını da taşıyan ‘çözülüş’ kavramının içinde bulunduğumuz yüzyılın bir realitesi olduğunu vurguluyor: “Çözülüş içindeki çağımız düşüncesi, 2000’lerin başından beri bende vardı. Bu duruma nasıl gelindiği konusunda bir mülakat vermiştim. Küresel kapital gücün, eski Avrupa değerlerini yavaş yavaş yok ettiğini görüyoruz. Bugün bile son duruma bakarsak kitleler halinde mültecilerin Avrupa kapılarına sığınmaları Avrupa Birliği’nin düşüncede ikiye ayrılmasına neden oldu. Hümanizm, eşitlik, kardeşlik kavramları arşivlenmiş, paketlenmiş raflarda kaldı.”
“Eserlerimde öznel bir gerçeklik var”
Köker’e göre ‘gerçek’ kavramı kişinin yorumuna göre değişiyor: “Gerçek kişisel bir algılama durumu ve bu da sergideki eserlerimin fikirsel alt yapısını meydana getiriyor. Bu durum, bizim kişisel anılarımız, etnik kökenimiz ve insanlarla kurduğumuz ilişki yeteneğimizle doğrudan bağlantılıdır. ‘Çağdaş sanat ve gerçeklik ilişkisi nedir’ sorusuna gelince: Affirmasyon (onaylama), kritik, transformasyon (tartışmacalı açıklık) ögelerinin yan yanalığı çağdaş sanatta önem kazandı.
Günümüz sanatında bu durumları onaylıyormuş gibi gösteren metodlar kullanabilir. Bu içinde eleştiri barındırmıyor anlamına gelmez. Entkettet sergisi bir mekan enstalasyonudur. Mekana göre biçimlendirilmiş çalışmaları görürsünüz. Objeler, malzemeler farklı anlatımların simgeleri olarak ortaya çıkar. İzleyici bir dünyayla karşı karşıya kalır. Algılama dünyasıyla ilgili olarak çeşitli gerçeklikler ortaya çıkabilir veya bu süreç kendini açmayabilir...”
“Yıpranma sürecinin durdurulması çok zor”
Köker, ‘’Kentsel mekanlar artık sıradanlaşan ve ‘yersizleşen’ bir süreçte kalitelerini ve kimliklerini de yitiriyor. Bu süreç içinde doğa da kendine düşen payı alıyor. Güney İspanya bir beton manzarası haline geldi. Paul Virilio’nun deyişiyle ‘histerik küreselleşme’nin önüne geçilebileceğini şahsen sanmıyorum. Belki yer yer korunma ve onarma durumları olacak. Ama ne doğanın ne de toplumların artık kontrolden çıkmış bu yıpranma sürecini durdurulabilmesi çok zor’’ diyor. Sergi 7 Ocak 2016’ya kadar Maslak’taki Elgiz Müzesi’nde görülebilir.