Yıldız filosu maceraya devam ediyor...
Bu haftanın en iddialı yapımı “Star Trek - Sonsuzluk”, “Atılgan” mürettebatının yeni düşmanı, isyancı “Krall”la savaşını ele alıyor
TV dizisi ile fırtınalar estiren ve bunun ardından beyazperde de boy göstermiş olan Star Trek (Uzay Yolu), yeni serinin üçüncü filmiyle (normalde 13’üncü film) devam ediyor. Başrollerini Chris Pine, Zachary Quinto, Karl Urban ve Idris Elba’nın üstlendiği “Star Trek-Sonsuzluk”un yönetmenlik koltuğunda bu sefer önceki iki seriyi yöneten J.J Abrams değil, Justin Lin oturuyor. Bu değişiklik kısmen de işe yaramış gibi gözüküyor. Lin, önceki filmlerin aksine, ayakları daha fazla yere basan ve karakterleri derinlikli işleyen bir yapı ortaya çıkarmış.
Ancak maalesef aşina olduğumuz alt metnin tekrarları da izleyicinin gözünden kaçmıyor. 150 milyon dolar bütçeyle çekilen serinin yeni filminin öncekilerden çok da önde olmadığını söylemek mümkün.
Gözler Darth Vader gibi bir karakteri arıyor...
Önceki iki filmde, Kaptan Kirk (Chris Pine) ve Mr.Spock (Zachary Quinto) arasındaki rekabete dayanan ilişkinin birliğe ve neredeyse aile olmaya doğru gittiğini görmüştük. Kötülüğe karşı savaşan Enterprise (Atılgan) mürettebatı, yapılan fedakarlıklar sonucunda uzaydaki yolculuğuna devam etmişti. Bu sefer “Uzay Yolu-Sonsuzluk” başladığında beş yıllık görev süresi olan mürettebatın iki senesinin kaldığını görüyoruz.
Artık güldürü öğesi haline gelen Spock ve Kirk arasındaki “itiş-kakışlar” devam ediyor. Teğmen Uhura, Doktor McCoy, Chekov, Sulu ve Scotty (Simon Pegg bu defa senaristler arasında) ise kaldıkları yerden devam ediyorlar. Karşımıza bu sefer kötülüğü temsil eden, isyankar ve intikamcı Krall (Idris Elba canlandırıyor) çıkıyor. Özellikle makyajıyla dikkat çeken Krall, izleyiciyi pek de cezbeden, derinliklere uzanan bir kötü karakter değil.
Kaptan Kirk özüne dönmüş
Star Trek’te felsefi/evrensel bir iyi-kötü düşüncesinden ziyade, aksiyon soslu sahnelerle çatışmanın resmedilmesi pek de tatmin edici gelmiyordu. İşte bu kez klişe bir endişe değil, karanlığa karşı duyulan saf korku daha çok hissediliyor. Ancak yazının başında da belirtildiği gibi Krall karakteri bu denli korku duyulmayı hak edecek bir portre çizmiyor.
Filmle ilgili olumlu yönlere gelirsek... Bu defa “ergen, şiddetsever” bir Kaptan Kirk’ten ziyade, orijinal serilerde Willam Shatner’in hayat verdiği olgun Kirk’e rastlıyoruz. Sinematografi alanında ise, 21’inci yüzyılda çekilmiş diğer bilimkurgu filmleri gibi, aksiyon ve çatışma sahnelerinin teknoloji sayesinde başarılı bir şekilde kotarıldığını söylemek mümkün…
Jason Statham iş başında
Jason Statham, Jessica Alba ve Tommy Lee Jones’un başrollerini paylaştığı Suikast, 2011 yapımı “Mekanik”in devamı niteliğinde. Kiralık katil Arthur Bishop, geçmişini geride bırakmaya çalışırken her şey bir anda tersine döner...
Bambaşka hayatların oteli
Ünlü Fransız entelektüel Bernard Henry Levy’nin “Hotel Europe” adlı oyunundan uyarlanan “Saraybosna’da Ölüm”, Balkanlar’ın yürek burkan acı dolu geçmişini bir otel üzerinden izleyiciye aktarıyor.
