Yeni yılı karşılarken sarıldığımız umutlar
kahvede şenlik
Dünya yeni bir yılı karşılamaya hazırlanırken biz de hayallerimizi, planlarımızı, hedeflerimizi yeni seneye taşıyoruz. En önemlisi umutlar besliyor, büyütmeye gayret ediyoruz. Hangi umutları mı?
* Sanatın iyileştirici, barışa ve güzelliğe
sevk edici gücüne inanç duyulması.
* Büyük tiyatro sanatçı Macide Tanır’ın “tiyatronun cadısı” olarak aramızda olması.
* AKM’nin yıkılmayıp
ya da kaderine terk edilmeyip sıkı bir restorasyondan geçirilerek yeniden eski görkemli günlerine dönmesi.
* Performanslarla gündemde tutulmaya çalışılan kadına şiddet olaylarında erkek egemen toplumun insafa gelmesi.
* Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2005-2010 arasında yüzde 142 artış gösteren tiyatro seyircisi sayısında bir bu kadar daha artış olması.
* 2011’de 10. yılını kutlayan Nesrin Kazankaya yönetimindeki Tiyatro Pera’nın nice başarılı işlerine tanıklık edilmesi.
Dilek Türker Kırmızı Halı’da
Tiyatro Ayna, 2011-2012 sezonunda, Folker Bohnet ve Alexander Alexy’in kaleme aldığı, Hale Küntay’ın çevirdiği “Kırmızı Halı” (Ein Oscar Für Emily) adlı eseri sahneliyor. Bir Oskar törenini izleme hazırlığı çerçevesinde gençlik anılarını, sanata bakışlarını, örselenen hayallerini, ihmallerini, adanmışlıklarını uzun birlikteliklerinin yüklendiği sevgi, saygı ve güven ilişkisini Dilek Türker ve Selçuk Özdoğan’ın canlandırdığı iki yaşını almış oyuncunun özenle işlenmiş diyaloglarından gözlemliyoruz. Oyunun ikinci yarısına doğru ortaya çıkan genç ise bu ilişkiyi çözümleyen puzzle’ın bir parçası. Dilek Türker yine mimiklerinden tüm bedenine yayılan duygu değişimleri ve tapılası tutkusuyla karşımızda yeni bir karakter yaratıyor. Kırmızı Halı, 7 Ocak’ta Black Out AVM Tiyatrokedi Sahnesi’nde ve 12 Ocak’ta CKM’de.
Tiyatronun Don Kişotları
2011’in son günlerinde bizi mutlu kılan bir açılışa tanıklık ettik. Şişli’de Black Out AVM’nin alt katında Tiyatro Kedi ev sahipliğinde bir tiyatro sahnesi açıldı. Hakan Altıner’in yönetimindeki Tiyatro Kedi, Tarık Papuççuoğlu’nun da emekleriyle yaratılan yeni sahnenin açılışında, bu işe soyunarak yıllardır olduğu gibi ‘Don Kişotluk’ yaptıklarını, dev yeldeğirmenlerine karşı savaştıklarını söyledi. Tesadüftür ki sezon oyunları da başrolünü büyük usta Haldun Dormen’in canlandırdığı Don Kişot’tu. İpek Kadılar’ın oyunlaştırdığı Cervates’in “Don Kişot”unda kendini asil ve cesur bir şövalye olarak gören ama çevresi tarafından deli olarak nitelendirilen bir hayalperestin gerçekle rüya arasındaki maceraları konu ediliyor. Oyun bir tarafa gerçek hayattaki Don Kişot’lar iyi ki varlar, aksi taktirde hayırsız devler tüm yaşamımıza müdahale edecekler.
Ustadan şiirsel serüven
Sanatseverlerin olduğu kadar istisnasız tüm tiyatro camiasının da ustalığına şapka çıkardığı tiyatro aydını Genco Erkal, Nazım Hikmet’in yaşam felsefesini, sanatını ve insan odaklı siyasetini farklı disiplinlerden beslenerek sahneye taşıyor. Erkal “Kerem Gibi” oyunundaki performansıyla düşünce zenginliğini, duygu birikimini, kimi zaman ağız dolusu haykırışını kimi zamansa ürperten fısıltısını 35 yıllık bir Nâzım Hikmet serüvenine üleştiriyor. Oyun, 6 Ocak Cuma akşamı, 125. kez Muammer Karaca Tiyatrosu’nda.
Şermola Performans farklı dünyalara kapılar açıyor
İstiklal Caddesi’nin ara sokaklarından birinde faaliyet gösteren Şermola Performans Sahnesi, çoğunluk tarafından “öteki”leştirilen genç sanatçıların saf ve heyecan dolu çalışmalarına ev sahipliği yapıyor. Yüreğimizi zenginleştiren bu performanslara kucak açmaya ne dersiniz?
DestAR-Theatre’ın son oyunu “DİSKO 5 NO’LU”, araştırma ve sözlü tarih görüşmelerine dayanarak kurgulanmış değil yaşanmış işkenceleri tutarlı betimlemeler ve estetik kaygıyı da gözeterek sahneye taşıyor. Metni yazan ve oynayan Mirza Metin son derece etkileyici bir performans sergiliyor.
Ensest ilişkiyle küçük yaşta tanışmış ve kurban olmak yerine arınmayı ve güçlü olmayı seçmiş bir delikanlının yüzleşme sürecine tanıklık eden “Ağustos’ta Karla Dans”, Kıraç Arascan Dönmez’in yarı otobiyografik yarı kurgu metnine dayanıyor. Metin, sahnede her bir gösteride değişerek, dönüşerek, izleyeni sarmalayıp dönüştürerek, ‘ensest’ kavramını hayatın tam orta noktasına koyuyor. Dönmez’in sahnenin gücünü ve insana doğrudan dokunabilme özelliğini kullanarak gösterdiği performans, her şeyden öte cesaret, gayret ve üstlendiği misyon için alkışlamaya değer.
Koreograf ve dansçı Yeşim Coşkun’un hakikatı arayış yolculuğunda ilme yöneliş, inancı sorgulayış ve gerçek benliğe sahip oluşu ritüellerini koruyarak sahneye taşıdığı “4 Kapı 40 Makam”, hem dansın büyüsüne kaptırıyor hem de birçok öğretiden hareketle hakikate ilişkin çıkmazlarımızı çözümlemeye yelken açtırıyor. Gösteri, 3 ve 31 Ocak Salı 20.30’da Şermola Performans’ta...
ajanda
* 3-10-17-24-31 Ocak “Largo Desolato”, SahneHal.
* 3-10-24-31 Ocak ‘444’ Altıdan Sonra Tiyatro, Kumbaracı50.
* 3-17-19-21 Ocak “Genç Werther’in Acıları”, İDOB, Kadıköy Süreyya Operası.
* 14-28 Ocak “Geri Çekilen Dünya”, Atölye, İTÜ Maçka Kampüsü İşletme Fakültesi.
* 25-31 Ocak “Sidikli Kasabası Müzikali”, Cevahir Sahnesi, İstanbul Devlet Tiyatrosu.