Yeni yıl ‘eskisini’ aratmayacak
Yılbaşı mahmurusunuz; tatildesiniz ya da bayramın ikinci günü etkinlikleri sizi bekliyor. Ne güzel... Bize göre de bu eğlenceli temponun sonuna kadar tadını çıkarmakta fayda var. Çünkü emin olun, bunlar bizim sayılı günlerimiz...
Öyle bir yeni yıla giriyoruz ki, nefes bile almadan her gün yeni bir gündemle yatıp, yeni bir gündemle kalkacağız. 2007 hiçbirimizin unutamayacağı bir yıl olacak. Umarız sonuç olarak iyiliklerle anarız bu yılı, ama 2007’de her zamankinden daha çok tartışacağımız, daha çok heyecanlanacağımız kesin.
Aşağıdaki uzman görüşleri de 2007’yi nasıl geçireceğimize dair gerçekten ciddi bir fikir veriyor. Alanında tanınmış isimlere araştırma ve birikimlerine dayanarak 2007 öngörülerini sorduk. Onlar da tüm içtenlikleriyle endişelerini dahi bizimle paylaşarak, sorularımızı yanıtladı. Ortaya çıkan tabloya bakınca karamsarlığa kapılmak mümkün, ama “bir ülkenin ne kadar derdi varsa o ülke o kadar önemli, önemli olduğu kadar da güçlü bir ülkedir” tezini unutmamak gerekiyor. Eğer okumaya bugün vakit bulmayacak bile olsanız, bu sayfaları mutlaka kesip bir kenara ayırmanızı tavsiye ederiz. Çünkü 365 gün boyunca sık sık anımsayacaksınız...
1) Cumhurbaşkanı kim olacak?
Önce cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin öngörülerimi paylaşacağım.
1- Bana göre cumhurbaşkanı Erdoğan olacak.
2- Menemen mitingi gibi olaylar onu bu kararından vazgeçirmeyecek. Bugüne kadar, 50 bin kişilik mitingler bile olsa bu tip eylemlerin siyasette hiçbir önemli kararı etkilediğine rastlanmamıştır. En az 15 güçlü sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesi gerekir ki, bu da şu an için olası görünmüyor.
3- CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurma girişimi de Erdoğan’ı vazgeçirmeye yetmeyecektir.
4- ANCAK; Erdoğan’ı tek bir şey durdurabilir. O da askerin görüşü. Tabii asker bu görüşünü kamuoyunun önünde söylerse etkisi az olacak demektir. Ama tepkisini kapalı kapılar ardında yaparsa çok sert bir uyarı olacağı anlamına gelir. Bunu söylemekten ne hoşlanıyor ne de hoşlanmıyorum ama fotoğraf aynen budur. Şimdi gelelim genel seçime...
A) Eğer Erdoğan cumhurbaşkanı olursa;
1- AKP lideri Gül olur.
2- Gül daha iyi bir görüntü vermesine karşın AKP’nin oyları yüzde 18’lere kadar geriler.
3- İttifaklar yapılarak Meclis’e 5-6 parti girer.
4- DTP’nin 28’le 35 arasında değişecek kadar bağımsız milletvekili olur. DTP’liler Güneydoğu’da en fazla AKP’den oy çalar.
5- AKP’nin dışarıda kaldığı bir koalisyon hükümeti kurulur.
B) Eğer Erdoğan cumhurbaşkanı olmazsa...
1- AKP birinci parti çıksa bile oyu yüzde 23-24’te kalır. 2- Meclis’te çoğunluk bulamayacağı için yeni cumhurbaşkanı hükümet kurma yetkisini ikinci büyük partiye verir.
3- İkinci büyük parti ise şu anda CHP gözüküyor. ANCAK; 2007’de Türkiye’yi iki büyük sürpriz bekliyor:
1- Görülmedik seçim ittifakları yaşayacağız. Yüzde 5’lik bütün partiler AKP’ye karşı diğer partilerle ittifak yapıp kümelenecek. Böylece Meclis’e çok parti girecek.
2- Eğer tüm AKP karşıtları CHP’ye yığılırsa bugünküne benzer bir Meclis aritmetiği ortaya çıkacak. O yüzden AKP karşıtı seçmenler ilk kez 2007’de şu taktiği uygulayacak: Ailelerden bir kişi CHP’ye bir kişi DSP’ye; ya da bir kişi DYP’ye bir kişi Anavatan’a oy verecek.
Hakan Bayrakçı
SONAR Araştırma Yön. Kur. Bşk.
2) 2007’de erken seçim olur mu?
1- Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından AKP hemen genel seçime gitmek isteyebilir. Ancak tartışmalardan ne kadar bunalırsa bunalsın cumhurbaşkanlığından önce bir erken seçime yanaşmayacaktır.
2- Bizim yasalarımızda partilerin ortak listelerle seçime girmesi yasaklanmıştır. Seçim ittifakları için tek çare kalmaktadır: İttifaka karar veren partilerden yalnızca birinin seçime girmesi, ortak adayların bu partinin listelerinde yer alması. Radikal çözüm ise partilerin birleşmesidir. Ancak ne sağda ne de solda birleşme umutları güçlü görünüyor.
3- 2007’de yapılacak seçimler sonucunda AKP ve CHP’nin Meclis’e girmesi kesin görünüyor. DYP ve MHP’nin de barajı aşması güçlü bir olasılık. Bu nedenle AKP’nin milletvekili sayısında ayrıca azalma olacaktır. AKP, sandalye sayısının yeterli olmaması halinde, Meclis’e girmiş olan bir başka sağ parti ile ortak hükümet kurabilir. Bugünlerde üzerinde konuşulan CHP-MHP hükümeti seçeneği ise, Meclis aritmetiği açısından, daha uzak bir ihtimaldir
Erol Tuncer
Eski Devlet Bakanı ve seçim sistemleri uzmanı, TESAV Genel Başkanı
3) Soykırım iddiaları tartışılacak mı?
Ermeni meselesinde Türkiye’yi çok zor bir yıl bekliyor: Çünkü ABD, 2007’de soykırım iddiası konusundaki resmi politikasının dışına çıkabilir. Yani 1 Ocak itibariyle profili tamamen değişecek olan ABD Temsilciler Meclisi, büyük bir olasılıkla Nisan ayına kadar soykırım iddiasını kabul edebilir. ABD’nin bunu kabul etmesi diğer ülkeler üzerinde büyük etki yaratacaktır. Türkiye bu durum kaldıramaz ve ABD’yle arasında çok ciddi bir kriz çıkar. Aslında ABD’nin de göze almayı istemeyeceği kadar büyük bir kriz olur bu. Bu yüzden ara formüller denenecektir. Türkiye bu sayede belki de 2007’de “Bağımsız, uluslararası bir komisyon kurulsun ve 1915 orada tartışılsın” tezini kabul ettirebilir. Fransa’daki “Ermeni soykırımı yoktur diyenlerin cezalandırılması” nı öngören yasa teklifinin ise senatoya geleceğini düşünmüyorum. Zaten böyle bir yasa kabul edildiği anda Fransa’da binlerce kişi AİHM’ye davalar açacaktır ki, bu da 2007 için ayrı bir skandal olur.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu
T. Tarih Kurumu Başkanı ve 1915 sorunu uzmanı
4) Mehmetçik Lübnan’da kalacak mı?
2007’de bahar mevsimiyle birlikte İsrail’in Hizbullah’ı dağıtmak için Lübnan’a yeni bir saldırıda bulunacağını düşünüyorum. Yalnız bu saldırı öncekine benzemeyecek, kaybetmemek üzere başlatılan, çok daha sert bir saldırı olacaktır. Saldırının İsrail açısından başarıyla sonuçlanması halinde ABD’nin İran karşısında eli kuvvetlenir ve belki de iki ülke arasındaki düellonun fitilini ateşleyebilir. Ancak her koşulda Lübnan’da suikastların artacağı bir döneme girildiği kesin. Gerilimin artması sonucu ise Türkiye Lübnan’dan askerini geri çekecektir.
Hüsnü Mahli
Ortadoğu uzmanı, Suriyeli gazeteci
5) Gökteki yıldızlar Türkiye’nin halini nasıl görüyor?
Alanında ciddi araştırmalar yapmış, birikimi olan uzmanların 2007’ye ilişkin görüşlerinin yanı sıra şimdi de bambaşka bir pencereden yorum okuyacaksınız. Bu yorumun referansları gökteki yıldızlar; yani astroloji. VATAN’ın astroloji yazarı Metin Sırma’ya göre Türkiye’nin 2007 yılı üç aşağı beş yukarı şöyle geçecek:
* Akrep burcunda olan ülkemizde yeni yılla birlikte özellikle konut kredisi davaları ekonomik bir kaos ve çıkmaz yaratacak. Devletin acil önlem almaması mağdurların birçoğunu toplumsal bunalımlara yöneltecek. Altındaki değer yükselişi yeni senenin ilk çeyreğinde yine tavan yapabilir. Dövizdeki dalgalanmalar hızlı bir trend yakalayacak ama yaza doğru tekrar bir durulmaya geçebilir. Özellikle borsada bu sene büyük kan kaybı yaşanacak buna sebep de hem dış yatırımcının çekingen tavrı hem ülke içi siyasi gergin ortam neden olacak. AKP seçimlerde yeniden birinci parti olarak yoluna devam edecek. Sağda iki parti birleşecek ve Meclis’e girecekler. Bülent Arınç Cumhurbaşkanı olacak.
* AB ticari birçok zorluk çıkartarak ekonomimize zarar verir politikalara başvurabilir. Papa’nın ve Almanya’nın gizliden desteklediği Fener ekümenik sorunu uluslararası platformda başımızı çok ağrıtacak.
* Güneydoğu ve Kürt sorununu demokratik çözüm masasına taşımak için özellikle kurulan yeni bir partinin çabasıyla daha olumlu bir hava esecek.
* İstanbul’da şiddetli bir deprem olmayacak ama Doğu Anadolu fay hattı ve Ege’de çok şiddetli iki depremi fazla kayıp olmadan atlatabileceğiz.
* Kuraklık ne yazık ki bu seneden itibaren birçok ilimizi tehdit eder hale getirecek. İran ile Türkiye arasında krize giden bir siyasi ekonomik sorunlar dizisi oluşacak. Bunun arkasında esas oyuncu olarak Rusya var. Doğalgazda fahiş fiyat tehlikesi elimizdeki tüm kozları yitirmemize neden olacak.
* Ülkemizde büyük bir siyasi duayeni daha kaybedeceğiz. Başbakan’a başarısız bir suikast girişiminde daha bulunulacak.
* Maslak ve civarında yapılacak birçok dış yatırım destekli oluşumlar altından birçok skandallar ortaya çıkacağından olay mahkemelere taşınacak.
Metin Sırma
Vatan Gazetesi Astroloji Yazarı
6) Amerika’ya ilişkilerimizin ‘adı’ ne olacak?
ABD’de 1 Ocak itibariyle Temsilciler Meclisi’nde de, Senato’da da çoğunluğu Demokratlar elde edecek. Her iki kanatta da Ermeni lobisiyle sıkı bağları olan temsilcilerin bulunması 2007’de Ermeni konusunda Türkiye’yle ABD arasında bir gerilim yaşanmasına neden olabilir. ABD zor bir yıla giriyor. İran’da, Irak’ta, Afganistan’da, Lübnan’da hep Türkiye’yi yanında görmek istiyor. Bu yüzden toplum ve medya olarak eğer biraz daha sabırlı davranabilirsek ABD’yi Kuzey Irak’taki PKK faaliyetleri konusunda adım atarken görme şansımız da bulunuyor. 2007 ABD-Türkiye ilişkileri için şunu demek doğru olur; sıkıntılı ve çetin geçecek bir yıl. Ancak idare edilebilirse yakınlaşmanın sağlanabileceği, verimli geçecek bir yıla da dönüştürülebilir. Türkiye’deki cumhurbaşkanı ya da genel seçimlere ilişkin ise ben ABD’nin herhangi bir etki girişiminde bulunacağı varsayımını dahi kabul etmiyorum.
Faruk Loloğlu
Eski Washington Büyükelçisi, ASAM Başkanı
7) Depreme 2007’de ne kadar yaklaşacağız?
2006’da öncüleri gözlenen “siyasal depremlerin” yanında, zaten kör topal giden deprem mühendislik önlemleri de gündemden iyice düşecek. Ama kuşkusuz Marmara’da beklediğimiz yıkıcı depreme biraz daha yaklaşmış olacağız. Saat çalışıyor. Her ne kadar bazılarının saati çok yavaş çalışmakta ise de eninde sonunda saatlerinin geri kaldığını anlayacaklar. Marmara denizinden geçen Kuzey Anadolu Fayı, 2006 yılının son günlerinde iyice gerildiğini ifade eden işaretler (Manyas 5.2, Gemlik Körfezi 5.2, Bayramdere açıkları 4.2) verdi. Bunları yorgunluk belirtileri olarak algılayanlar yanılıyorlar. Marmara denizinde 6 dolaylarında oluşabilecek bir deprem bile yine gündemi değiştirecektir. Marmara ve çevresinde yaşayan halkın büyük çoğunluğu tehlikeyi algılamış durumda; darısı bizi yönetenlerin başına. 17 Ağustos Gölcük depreminden sonra genel olarak ülkemizde ve yakın çevresinde deprem etkinliği artmıştır, bu nedenle 2007 yılında hasar verici depremlerin olması şaşırtıcı olmaz. Dikkati çeken bölgeler; uzunca bir süre aktif olan Doğu Anadolu Fayı (Karlıova -Bingöl- Elazığ - Malatya - Kahraman Maraş-Hatay il sınırları içinden geçip, Suriye doğru giden fay zonu) yakın tehlike olarak görülmekte. Etkinliği halen devam eden Gökova Körfezi ve Kuşadası Körfezi de hasar verici depremler üretebilir. Saroz körfezinin batısında etkinliğini sürdüren Kuzey Anadolu fayımız güçlü bir deprem ve yaratacağı kırılmayla Avrupa Birliği’nin doğal üyesi konumuna gelebilir. Bu olasılıklar 2007’nin depremler açısından hareketli geçebileceğini göstermektedir.
Doç Dr. Oğuz Gündoğdu
Jeofizik mühendisi
8) ‘Derin’ olaylar 2007’de de yaşanır mı?
Önümüzdeki dönemde toplumu gerecek, yönlendirecek küçük çaplı operasyonlar beklemiyorum. Bu, ülkenin gerginliklerden uzak bir dönem yaşayacağı anlamına gelmiyor. Ancak olaylar daha büyük çaplı ve stratejik sayılabilecek aktörler tarafından ve büyük manevralar olarak gerçekleşecektir. Cumhurbaşkanlığı seçimi, eğer erken seçim zorlanırsa, Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı olmak zorunda bırakır. Bir koalisyonun lideri olsa bile Erdoğan’ın bunu reddetmesi mümkün olmaz ve yerine Abdullah Gül’ü bırakır. Asıl sorun cumhurbaşkanının kim olacağı değil, ülkeyi hangi kadronun yöneteceğidir. Türkiye 2007’de dünya ölçeğindeki büyük mücadelenin en önemli alanı haline gelecek, ülkede egemen olacak gücün ülkeye biçtiği rol, kişiliklerinden daha önemli olacaktır. Bu nedenle AKP yönetiminin Erdoğan’da kalmasının ve onun cumhurbaşkanı olması halinde yönetime aday olan kadronun dışlanmasını bekliyorum. Yani Türkiye’nin, bugüne kadar, dış politikasının ve buna bağlı olarak ekonomideki yönelimlerinin değişeceğini ve yeni bir kadronun farklı bir politikayla bu görevleri üstleneceğini tahmin ediyorum. Bu, iktidardaki partinin değişmesi ve yeni bir oluşumun iktidara taşınmasıyla mümkün olabilirdi, ama AKP’nin değişmesinin daha kolay olacağının düşünüldüğünü zannediyorum. Bence önümüzde iki seçenek var: Ya dışardan bir cumhurbaşkanı seçilir, Erdoğan muhtemelen koalisyon lideri olarak iktidarda kalır ve ekonomi ile dış politikada küreselci olmayan, ABD ile ittifak içinde bir koalisyon oluşur ve muhtemelen DYP koalisyon ortağı olur. Ya da aynı sonuca, biçimini tahmin edemeyeceğim müdahalelerle ulaşılır. Güneydoğu’da bir çatışma beklemiyorum. Ancak Kürtler hem Kuzey Irak’ta hem de Güneydoğuda ulaştıkları etkinliği pekiştirecek davranışlar içinde olacaklar, ama bunu barış içinde ve siyasal yollarla gerçekleştirmek isteyeceklerdir. Bir AKP- DYP koalisyonu bunun için iyi bir ortam sağlayacaktır. Bazı etkin cemaatlerin ve Kürt burjuvasının bu seçimde DYP’yi desteklemesi sürpriz sayılmamalıdır. 2007 az eylem, çok stratejik manevranın yapıldığı bir yıl olacaktır.
Prof Mahir Kaynak
Eski MİT mensubu, strateji uzmanı
9) Yeni yılda futbolda kupayı kim alır?
Bu yıl F.Bahçe açık ara şampiyon olur. Sürpriz yaşanmaz. Sezon sonunda G.Saray teknik direktör değiştirir. G.Saray stadın temelini atar. Federasyon başkanı değişir. Avrupa’da Türk takımları yine başarılı olamaz. UEFA Başkanı Platini olur. Milli Takım’ın Mart ayındaki maçları çok önemli. Buradan minimum hasarla çıkarsak Avrupa Şampiyonası’na diri olarak gideriz. İyi bir takıma sahip olduğumuzu İtalya ile oynanan hazırlık maçında gösterdik. Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda çok iyi bir derece alabiliriz. Hatta şampiyon bile olabiliriz. Yeter ki Japonya’da Dünya Basketbol Şampiyonası’nda gösterdiğimiz performansın biraz üzerine çıkalım. Halil Mutlu’nun cezası bitecek ve haltere dönecek. Bu sene alacağı dereceler 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nda alacağı derece hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayacak. (“Aziz Yıldırım bu yıl da istifa eder mi, sonra yine geri gelir mi?” sorumuz üzerine...)
Bodrum’da yaptırdığı villanın mimarını sorarsanız Yıldırım sezon sonunda oraya yerleşecek. Evini hemen bitirmeyi istiyor. Ama bana sorarsanız bu sezon şampiyon olurlar ve 2010’a kadar F.Bahçe’nin başında kalır.
İbrahim Seten
Vatan Spor Müdürü
10) Türkiye’de gençlik seçmen sandığına damgasını vuracak mı?
Zamanı dolmadan bir YÖK seçimi yapılması cumhurbaşkanlığı makamına saygısızlık olur. (Bizim sorumuz üzerine) Siz, “sırf yeni YÖK Başkanı’nı olası bir AKP’li cumhurbaşkanı seçmesin diye halen bu görevi sürdüren Erdoğan Teziç’in erken istifa edip, yeni atamayı Cumhurbaşkanı Sezer’in yapmasına olanak sağlayacağı” duyumları aldığınızı söylüyorsunuz. Ben de tam tersi yönde, Teziç’in istifa etmeyi istemediğini ama Sezer tarafından görevden alınacağı dedikodularını duyuyorum. Buna da en büyük kanıt olarak Sezer’in uzun zamandır Teziç’e randevu vermemesi gösteriliyor. Ancak sonuçta hepsi dedikodu. Bence bunların hiçbiri olmayacak. Kimse böyle bir kargaşaya sebep olmayı, devletteki devamlılık ilkesini bozmayı göze alamaz. Ama ben size 2007’de karşılaşacağımız asıl sürprizi söylemeyi isterim: 2007’ye damgasını gençler vuracak. 12 Eylül’den sonra gençler ilk kez siyasetin yönünü belirleyecek. Biz Genç Bakış programında buna bizzat tanık oluyoruz. Genç seçmen sandık başına gitmek için çok sabırsızlanıyor. Üstelik de dinci siyasetçilerin, kurşun asker gibi gördükleri o dindar gençlik kesimi, türban ve imam hatip meselesi yüzünden artık siyasete küskün. Bu yüzden de 2007 seçimlerini belirleyecek olan merkez sağ ve merkez soldaki gençlik olacak. Bu sürprize herkes hazırlıklı olsun.
Abbas Güçlü
Eğitim uzmanı, Milliyet gazetesi yazarı
11) Fethullah Gülen dönecek mi, tarikatlar kimi destekleyecek
Tarikatlar arasında eskiden beri ciddi bir güç mücadelesi vardır. Ancak şu anda aralarındaki bir numara Fethullah Gülen ekibi olduğu için bu çekişme daha çok bütün tarikatların Gülen cemaatiyle çekişmesi olarak yaşanıyor ve Gülen cemaati karşısında kendi aralarındaki rekabeti unutuyorlar. Gülen cemaatinin seçimlerde kimi destekleyeceği ise henüz netlik kazanmadı. Bu konu ABD’ye bağlı bir konu. Diğer tarikatlar için de aynı belirsizlik geçerli. Çünkü eğer AKP alternatifi partilerin seçim ittifakı yaptığını görürlerse AKP yerine, sağ ittifakı desteklerler. İttifak olmazsa o zaman da çoğunluk yine AKP’ye yönelir. Fethullah Gülen’in cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, genel seçimlerden önce Türkiye’ye geleceği duyumları ise şimdilik bir şey ifade etmiyor. Çünkü bunun kararını tek başına veremez; pek çok değişkene bağlı ve yanıtı şu anda kendisi bile tam olarak bilmiyordur.
Faik Bulut
Tarikat uzmanı, gazeteci
12) Dondurmam Gaymak Oscar’a uzanacak mı?
Çok, çok, çok isterdim, ama çok, çok, çok zor. Çünkü ABD’de böyle bir şeyin dedikodusu bile yapılmıyor. Mesela Nobel’de öyle değildi; Orhan Pamuk’un ödül alması eli kulağındaydı, yıllardır bu konuşuluyordu. Ama Türk sineması deyince ABD’de hiçbir ampul yanmıyor. Uluslararası camiada ün yapmış tek bir filmle Oscar almak imkansız gibi bir şeydir; ki eğer bir Türk yönetmeni ödül alacaksa bence üç isim var: Ya Ferzan Özpetek, ya Fatih Akın ya da Nuri Bilge Ceylan. Zaten bir durun da önce “Uzak” filminin Cannes, Sibel Kekilli’nin Altın Ayı ödüllerinin tadını çıkaralım. Onlar aslında Oscar’dan bile daha önemliydi, ama biz takmışız kafayı Oscar’a... Umarım 2007’de bu saplantıdan vazgeçeriz.
Mehmet Açar
Sinema Yazarları Derneği Başkanı
YARIN:
* Kerkük’te durum ne olacak?
* Irak’ta akan kan Türkiye’yi etkileyecek mi?
* Merkez Bankası Başkanı görevde kalacak mı?
* 2007’de piyasaların hali ne olacak?